13 Haziran 2013 Perşembe

BİZ NE ŞEREFSİZLER GÖRDÜK

                     
 Biz ne entrikacılar gördük, ülkeyi baştan aşağı kana boyadılar.
Ne oyunlar gördük bir gecede döviz fiyatlarını üçe katladılar, Binlerce sanayicimizin, esnafımızın batmasına sebep oldular.
   Ne kara günler gördük, borsada, binlerce küçük yatırımcının parasını iç ettiler.
Ne kapalı kapılar ardında anlaşmalar duyduk, sabit gelirlilerin alım gücünü yarıya indirdiler.
Ne pazarlıklar gördük, koalisyon hükümetlerini bir gecede yıktılar.
Ne pis organizasyonlar gördük kardeşi kardeşe kıydırdılar.
Ne komutanlar gördük, darbenin şartlarının olgunlaşması için binlerce gencimizin sokakta ölmesini beklemişler.
Ne insanlar gördük kendi arabasının tekerine çomak sokan, kendi topuğuna kurşun sıkan.
Ne Milliyetçiler gördük, o kadar saf ve temiz düşüncelerine rağmen, darağacına gönderilen.
Ne temiz düşünceli devrimciler gördük, sanki yarın, devrimin olacağına inandırılmış, ama yarınları onlarında, darağaçlarında son bulmuş.

Biz ne bizler gördük, her şey sanki o genç taptaze yumruklarımızı kaldırdığımızda değişiverecekmiş gibi gelen.
Ne soytarılar gördük gençleri sokağa döktükleri halde, sokaklarda, hiçbir yakınına rastlanmayan,
Ne namussuzlar gördük, sağcımıza da solcumuza da aynı kolilerden çıkan silahları dağıtan.
Ne şerefsizler gördük, kara paralarının bir kısmını harcayarak, gençlerimizin geleceklerini karartmak ve kara para kazanmaya devam etmek için çalışan.

Biz bu oyunları çok geç ve çok yaşlanınca anladık, görebildik. Bunu söylemek çok zordu ama biz kullanıldık. Bizim kullanıldığımız zaman Ülkemiz tamı tamına 30 yıl gerilemiş oldu.
Kaybedilenlerin, ocağına ateş düşenlerin, sadece anneleri ağladı. Her yıldönümlerinde, içleri kan ağlayarak andıklarını söyleyenlerin, evlerinde o anma saatlerinden sonra hayat devam ediyordu. Eğlenceyse eğlence, zevk ise zevk, geride kalanların birçoklarında, hayat devam ediyordu.

Bunları anlatmam, sizlerin demokratik haklarınızdan vazgeçmenizi istemem demek değil. Bilakis, demokratik mücadelenizi tüm inanç ve gayretinizle devam etmeniz gerekir.
Siz oy vermemiş ve seçmemiş olabilirsiniz, ama bu ülkede oy kullananların tam yarısı bugünkü iktidara yetki verdi. Bu yetkiyi geri almak istiyorsanız, seçimleri beklemek zorundasınız.
Seçim sistemini değiştirerek, gerekirse beğenmediğiniz iktidarları indirmek istiyorsanız, elektronik oy verme sistemine geçip iki yıl denediğiniz bir iktidara verdiğiniz oylarınızı yine elektronik sandıklarda geri alabilirsiniz.

Biliyorum hepiniz çevrenizde iktidar partisinden olduğunu söyleyen, olmadığı halde onlara yamanan, aslında hiçbir zaman partisi olmayan, aksine hep iktidar partisinden olan çakalların verdiği zarardan da dolgunsunuz.
Güncel hayatınızda yetmeyen bitmeyen kazançlarınızdan da dolgunsunuz.
Ürettiğiniz mahsulün para etmemesinden de dolgunsunuz.
Çağdaş yaşamın körüklediği tüketime, kazancınızın yetmemsinden dolgunsunuz.
Asgari ücretin, çağdaş köle yaşamına bile yetmediğinden dolgunsunuz.
Bilgi kirliliğinden de dolgunsunuz.
Demokrasiye inanıyorsanız;
Sizlerin iktidarınızın da, sokak eylemleri ile yıkılmasını istemiyorsanız, (Olur ya yarın belki sizler iktidar olursunuz, ve başka sokak eylemcileri sizin iktidarınızda yıkabilir.)
Burnu kanayanın sizin yavrunuz olmasını istemiyorsanız, lütfen aklıseliminizi kullanınız. Sakin olunuz. Demokratik yollardan başka yollara sapmayınız.

Ve siz iktidardakiler, özellikle yukarıdakiler, Milletin nabzını daha iyi tutunuz. Size doğru haberlerin gelmediğini artık anlayınız.
Ülke bayram yeri gibi değil, sadece sizden ve iktidarınızdan yararlananların hayatları gerçekten güzel ama Millet cinnet geçirme noktasında.
Siz sessiz çoğunluğun sesi olacağınızı söylediniz ama, sizden yararlananların fikirleri ile hareket ediyorsunuz, onların sözcüsü oluyorsunuz.
Sertliğinizin sebebi bundan zannediyorum ve üzülüyorum.
Bir tarafta cinnet geçiren ama sesini duyuramayan halk.
Diğer tarafta onların sırtından kazanç temin etmeye çalışan baronlar.
            Diğer taraftan çevresi çıkarcılarla sarılmış, siz yukarıdakiler.
Hepiniz sakin olunuz. Demokrasi hepimize lazım ve bu coğrafyada, demokratik ve Adil medeniyetler uzun ömürlü olmuşlardır.
            Saygılarımla.                           Mehmet KIZILASLAN    2013-06-13      


 
 


5 Haziran 2013 Çarşamba

HEPİMİZ YEDİDEN YETMİŞE SUÇLUYUZ

                       

  Kimimiz usulsüz ihale kaptık.
  Kimimiz haksız zenginleştik.
  Kimimiz iktidarın kaynaklarını kullanarak, dokunulmazlıklar kazandık.
  Kimimiz hırsızlık yaptık, hesap sorulmadı.
  Kimimiz çaldı, çırptı, sen ne yapıyorsun denilmedi.
  Kimimiz ahlaksızlık yaptık, bizim ahlaksızımızdır dokunulmaz, dedik.
  Kimimiz arazi kapattık, Millet onun hükümet tarafından korunduğunuzu zannetti.
 Kimimiz artık her şey bizden sorulur dedik, dayılandık, Milletin zoruna gitti, siz görmezden  
 geldiniz.
 Kimimiz maaşlarımız az dedik, on binlerce liralık maaşlarımızı yükseltirken, asgari ücretliyi düşünmedik, hatta onu ahmak ve aptal yerine koyduk.
Kimimiz iktidara, yalakalık yapmak, onun hoşuna gitmek için, gördüğümüz yanlışları yazmadık, yazdırmadık.
Kimimiz iktidara olup biteni anlatmak, bilgilendirmek yerine; Çin setti gibi araya mesafeler koyduk.
  
       Hep iyi yaptığımızı zannettik!...  
   Gün bizim günümüz dedik.    Geldik bu günlere…
    5 ağaç, ve 15 çevreci, ülkeyi ayağa kaldırdı, değil mi?
     Beş ağaç değildi, 15 çevreci hiç değildi, ülkeyi ayağa kaldıran.
     Anlayamadık hala değil mi?
     Anlamadığınız yetmiyormuş gibi, onlarla alay ettirdiler sizi.
    3- 5 çapulcu diye bilgi verdiler. Sizde öyle zannettiniz. Yanınızda olduğunu söyleyen yalaka medya, hiç yazmadı. Size iyilik yaptıklarını zannettiniz. Ortalık güllük gülistanlık olduğunu zannetmenizi sağladılar.
   Olayları küçümsemenize sebep oldular.
      Hiçbir şey yok muş gibi gezmelere gönderdiler sizi.

Yetmedi, bizimkileri zor tutuyoruz dedirtecek kadar ileri gitmenizi sağladılar.
                 Sayın Başbakanım sizi yanlış bilgilendiriyorlar…..
                  Sizi yanlış yönlendiriyorlar…..
Sizin iktidarınızdan nemalananlar, çalan, çırpan, köşe olanlar, dayılananlar, sizi yanlış yönlendiriyorlar.
           Medyaya yapılan baskılarla, Halkın gerçek isteklerini anlamakta zorlandığınız, yetmiyormuş gibi, tamamen gelişmelerin aksine aldığınız bilgilerle; Ülkeyi, güllük, gülistanlık zannetmenizi sağladılar.
         Dürüstçe, sizi uyaran, doğruları aktarmaya çalışanları, susturdular. Size düşman öteki onlar dediler.
      “Ülke cinnet geçiriyor. İntiharlar arttı. İnsanımız ümidini kaybetmeye başladı” diye yazanları, devletin Gelirler İdaresi marifetiyle cezalandırdılar.
       Haberiniz olmadı. sağırı oynattılar. İşin garibi Biz başbakanımızı yedirtmeyiz diye demeçlerde verdiler. Halbuki sizi için, için yiyip bitirenler onlardı.

      Gerçekleri söyleyenler, yazarlar, büyük şehirlerde olduğu gibi, aynı zulümleri taşrada da yaşadılar.
       Gazetelerde yazıları engellendi.
Siz bunları da görmediniz ve duymadınız.
      Size her şey bayram yeri gibi anlatıldı.

 Millet damla, damla doldu taştı.
     Bazı çevreler, rahatsızlıkları hat safhaya yükselen ve dolup taşan Milleti, kullanmak, onların rahatsızlıklarını yararlanmakta isteyebilirler. Bu onların hakkı olmasa da, bu onların hep yaptığı şeyler.
       Önemli olan sizlerin ne yaptınız. Bizlerin ne yaptığımız.
       Hepimiz yediden yetmişe suçluyuz.
   Çünkü yapmamız gerekenleri yapmadık. Sizi saran ve hiçbir zaman partisi olmayan çakallarla baş başa bıraktık sizi.
    Sadece siz değil bizde suçluyuz.
Umudum o ki hepimiz yediden yetmişe bu olaylardan ders alırız. Geçmişte yaşanılan korkunç olaylar yaşanmaz.
     Sağlıklı kalın, sevgiyle kalın Miraç kandilimiz hepimize çok daha güzel iç huzurları getirsin inşallah.
                       Mehmet KIZILASLAN      2013-06-05