30 Aralık 2011 Cuma

BİZ ASİLİZ YETER ONLAR VEKİL YETMEZ

                                 CAMBAZA    BAK      DEDİLER

        Eskiler bilir, yaşı küçük olanlar bilmezler. Büyük şehirlerden, küçük yerleşim birimlerine Cambazların, şarkıcıların, küçük tiyatro oyuncularının ve halk ozanlarının katıldığı, kumpanyalar gelirlerdi. O yerleşim yerinin meydanına, çadırlarını kurarlar ve her akşam etkinliklerini sürdürürler gösterilerini yaparlardı.
       Etkinlikler devam ederken, ya da şehir sokaklarında uzun bacaklı cambaz, reklam için dolaşırken, hırsızlar, soysuzlar, yankesiciler de, o yerleşim birimine hücum ederlerdi.  Kendilerine has nafaka çıkarma yöntemlerini kullanırlar, oradaki insanları  bu etkinlikler süresince “cambaza bakın” diye, diye usulüne uygun soyarlardı.
      Sözüm meclisten dışarı, benzetmek gibi asla olmasın ama, milletimizin dikkatinin başka yere çekildiği zamanlarda ilginç yasalar çıkarır bizim Millet meclisimiz.
   Bu bundan önceki zamanlarda da, şimdilerde de yaşanmaya devam ediyor.
     Milletin gözü kulağı, Fransa meclisine çevrilmiş iken, Aman sözde Ermeni soykırım yasası çıkmasın diye pür dikkat beklerken; bir gece yarısı Yüce Meclis, Yüce Millet Vekillerinin, yani kendilerinin ve emeklilerinin maaşlarına zam yaptı.
     Bir çoğumuz ne olacak onlara bu maaş yetmez diyorsunuz.
 Haklısınız, vekillerimizde öyle diyorlar, biliyorum.
    Çünkü onların birçokları seçilebilmek için Milyon TL ler harcadılar
    Onlar bu maaşlarıyla harcadıklarını geri alabilmek için, bırakınız dört yılı, ölünceye kadar hem emekli, hem de vekil maaşlarını alsalar da, harcadıklarını karşılayamazlar.
   Adamlar hepten zararda olacaklarına, bırakınız zararın bir kısmını bari çıkarsınlar.
   Vatan Millet aşkı Sayın Vekillerimize bu kadarda zarara sokmamalıdır ayrıca.
   Hangimiz Vatan Millet aşkıyla Milyon TL ler harcadık ki?
   Hangimiz onlar kadar Vatan Millet aşkıyla yanıyoruz ki?
   Hangimiz çoluk çocuğuna harcadığı zamanını bu millet için onlar kadar harcadı ki?
   Söyler misiniz bana vaatlerinin içinde hangisi kendi maaşıma ve emekli olduğum zaman alacağım maaşıma ilk iş olarak zam yapacağım diye söylemedi ki?
   Vekillerimiz haklı! Onlara bu maaş yukarıdaki saydığım nedenlerden dolayı yetmez.
Acıyın vekillerimize, haksızlık etmeyiniz. Onlar bizim vekillerimiz. Biz asiller her şeye katlanırız .
   Bize 700 TL lik asgari ücret yeter. Yetmezse Fak Fuk Fondan aldığımız poşetler yetişir imdadımıza. O da yetmezse belediyelerimizin dağıttığı kömürler yetişir imdadımıza.
 
    Ben gazetelerde yazanlara, sokaklarda veryansın edilen maaş zammı protestolarına katılmıyorum. Benim vekilim rahat yaşamalıdır. Harcadıklarını bari maaşlarıyla geri tahsil etmelidir. Aksi halde ihale yolsuzluklarına karışmalarına sebep oluruz pırıl, pırıl vekillerimizin. Öylesi daha mı iyi olur sizce?
  
   Çözüm soruyorsunuz değil mi?
 Önce seçim sistemi değiştirilecek. Parası olmayanda seçilebilir hale getirilecek. İş Bankasının CHP ye ayrılan kısmı aslında çok partili sistemde her partiye aynı oranda dağıtılmalıydı ve vekil adayları cebinden değil  bu paradan harcamalarını yapmalılar.
    Şimdiki Çözüm ise: Bugün bu yasanın çıkmasını sağlayan vekillerimize, yanınıza geldiğinde Aferin size Vekil bey, Ben asilim 700 TL yi, yetiriyorum Sen benim vekilimsin eski maaşını yetiremedin benden izinsiz maaşına zam yaptın deme cesareti göstermektir. Bunu ben diyorum sizde diyemediğiniz sürece yakınmaya ve şikayet etmeye hakkınız yoktur.
    Atatürk e Vekil maaşlarına zam yapacaklarını söylediklerinde “Öğretmen maaşını geçmesin” buyurmuşlardır. Hadi buyurun O günler ile bu günlerin farkını siz söyleyin.
 
 Ha bu arada yeni yılınız kutlu olsun Huzurlu, adil sağlıklı günler diliyorum sizlere dostlarım.
     
                    Mehmet KIZILASLAN  2011-12-30

24 Aralık 2011 Cumartesi

ALLAH SENDEN RAZI OLSUN FRANSA

              

        Dedelerini, Hitlerin elinden kurtardığımız, Mösyö Sarkozy sendende Allah razı olsun.
Bizde bir söz vardır halk arasında konuşulan,“Filanca sana kötülük yapacakmış. Dediklerinde diğeri dermiş ki, Ben ona iyilik yapmadım ki” İlginçtir, gerçekliği de son Fransız olayından sonra daha da kanıtlanmıştır.
        Allah razı olsun sizden, Fransızlar. Bizler son zamanlar dostlarını düşmanlarını birbirine karıştırmış milletin mensupları olarak size teşekkür ediyoruz. Bize dostumuzu düşmanımızı hatırlattığınız için, kafamıza vura, vura öğrettiğiniz için, size sonsuz şükranlarımızı sunuyorum.
       Senelerdir stratejik ortağımız olduğunu, dostumuz olduğunu söyledik durduk ABD nin. Onların PKK yı alenen yardım etmelerine rağmen, silah, mühimmat ve  haberleşme desteği vermelerine rağmen.
    Korktuk.
    Bilemedik dürüst davranmanın önemini. Bir serçenin cesaretine sahip olamadık.
 Ama siz Fransızlar olarak bize gerçekleri anlattınız.
    Biz dost değiliz size dediniz.
    Sizi Yetmiş milyon Türkü terazinin  bir tarafına  koyduk. Diğer tarafına da Fransa da ki ve dünyadaki Ermenileri koyduk. Onlar ne kadar az olurlarsa olsunlar, ne kadar haksız olurlarsa olsunlar ağır bastı dediniz.
      Her seferinde “iç politikada kullanacakları bir söylemdir bunlar” dedik. Her seferinde onlar bizim dostumuzdur dedik. Bir türlü sizin dostluğunuza toz konduramadık. Ama siz Hayır biz sizin dostunuz değiliz biz Ermenilerin dostuyuz dediniz.
     Hoş bizim içimizde de bazıları var sizler gibi düşünen ve Ermenileri katlettiğimizi söyleyen ve yazan ama, biz onlara da bir şey demiyoruz.
 Biz onlara Namussuzsunuz demiyoruz.
 Biz onlara Vatan hainisiniz demiyoruz.
 Biz onlara aşağılık hayvanlarsınız demiyoruz.
 Biz onlara ülkemizde yasa çıkarıp, bunu söyleyemezsiniz demiyoruz.
 Biz onlara çıkardığımız yasalarla hapishanelere atacağız da demiyoruz.
Biz onlara bu iş tarihçilerin işidir, tarihçilerimiz karar versin diyoruz.
Biz onlara belgeler sunuyoruz.
Biz onlara binlerce Müslüman ın toplu mezarlardan çıkan kemiklerini gösteriyoruz yanlarında çıkan Kuranıkerimleri gösteriyoruz.
Hasılı biz içimizdekilere bile hiçbir engel çıkarmadan istediklerini söylemelerini sağlıyoruz. Neden biliyor musunuz tarafları belli olsun diye.
 Siz Hazreti İbrahim in ateşine su taşıyan serçenin hikayesini bilir misiniz?
Hazreti İbrahim sormuş küçücük gagasıyla su taşıyan ve ateşini söndürmeye gelen serçeye;
 ---Serçe kardeş yanacaksın, hem o bir damla su, beni yakacak olan Nemrut un odunlarını nasıl söndürecek ki?
---Biliyorum o ateşi benim gagamdaki bir damla su söndürmez. Ama tarafım belli olsun benim sana dostluğumu bilesin istedim, Ya İbrahim.
   Hazreti İbrahim dostunu da düşmanını da bilirdi. O bir Peygamberdi çünkü.
Ne yazık ki biz bilemedik dostumuzu ya da düşmanlarımızı. “Onlar sizden razı olmazlar siz dininizi değiştirmedikçe  Onlardan dost edinenler onlar gibi değerlendirileceklerdir
Bu koyu yazdığım sözler benim sözlerim değil. Bu sözlerin sahibini, bizi yönetenler çok iyi bilirler. Buna rağmen öğrenemedik ya dostumuzu düşmanımızı ve nasıl davranacağımızı. Bize yazıklar olsun.
  Diğer yandan Tüm Müslüman komşularımızla aramıza düşmanlık pompalayanları, bize onların karşısında saf tutmaya mecbur edenleri, dost ve müttefik kabul ettik ya, yazıklar olsun bize.
   Allah senden razı olsun Fransa Hiç değilse sen kafamıza vura, vura dost olmadığını bize öğrettin. Belki bundan sonra kaybettiğimiz Müslüman komşularımızı kazanmaya çalışır, yalnızlaştırılan ülkenin biz olduğumuzu anlarız.
              Saygılarımla. Mehmet KIZILASLAN            2011-12-24  
           

16 Aralık 2011 Cuma

SAVAŞ TÜRKİYE TOPRAKLARINDAMI OLACAK

                   SAVAŞ   TÜRKİYE   TOPRAKLARINDAMI   OLACAK
     Yüksek Askeri Şura en son toplantısını, savaş hazırlıkları üzerine yaptı.
 İlginç!
 Bir çoklarımızın fark etmemesine rağmen, Ortadoğu da son 10 yıldır gelişen olaylar, Ülkemizi savaşa doğru götürüyor ki, Yüksek Askeri Şura toplantısını bunun üzerine yapma gereği duymuş. 
    Sanmayın bu olaylar bizim dışımızda gelişiyor da, biz savaşın içinde kalıverirsek tedbir düşünülüyor.
    Olay hiç de böyle değil. Biz bu oyunun öyle kahramanı falanda değiliz. Gayet basit bir Piyonuyuz haberiniz olsun.
Olaya şöyle bakalım isterseniz.
 NATO ne için kurulmuştu? Komünizme karşı, komünist saldırılardan korunmak içindi değil mi? Peki komünizm tehlikesi var mı şu anda Dünyamızda?
 Hayır mı dediniz?
   Öyleyse, hala ABD, NATO yu eskiden daha güçlü hale getirip Akdeniz e sınırı olan ülkeler de yönetim değişikliklerini yapıyor, yaptırıyor neden?
 Neden  Suriye deki rejimi değiştirmeye çalışıyor?
 Neden İran a saldırı planları yapıyor?
 Onları tahrik edecek olayların içine bizim ülkemizi de sokmaya çalışıyor?
   Suriye sınırımız da, bizim topraklarımızda ESED e muhalif askerleri eğitiyoruz, silahlandırıyoruz ve Suriye deki mevcut yönetimle savaşmaya gönderdiğimiz haberlerini duymayanınız var mı?
   Dün Kıbrıs harbinde bize silah ve uçaklarla birlikte her türlü desteği sağlayan, Kaddafi yi linç ettiren, rejiminin yıkılmasını sağlayan güçlerin başında Türkiye vardı neden?
    NATO dediğimiz gücün içinden çıkmamız mümkün olmaya bilir belki, ama dün “komşularımızla sıfır problem”  dediğimiz mantığı neden terk ettik?  ABD nin planladığı  Büyük Ortadoğu Projesinin, Türkiye ile Ortadoğu da ki İslam aleminin arasını açmak ve bize olmamamız gereken tarafın içine sokmak olduğunu neden göremedik, neden?
   Bu durum sizi korkutmuyor mu hiç?
  Biz öyle bir gücüz ki, hiçbir kimseden korkmayız, 7 düveli yenmiş,  yine yeneriz sakın demeyin.
   Efendiler bu durum böyle devam ederse; korkuyorum, savaş bizim topraklarımızda planlanıyor. ABD nin isteği üzerine Malatya da konuşlandırılan Füze kalkanı İRAN a, İslam İran a, tehdit ki “ Savaş çıkarsa Malatya yı vururum” dedi yetkilileri.
   Şimdi tekrar düşünelim isterseniz; Akdeniz e sınırı olan tüm İslam devletlerin de “demokrasi getireceğiz” ayağına yönetimler ABD nin isteğiyle NATO güçlerine değiştirtildi.
   Hiçbir ülkede kendi gücüyle değişim olmadığı için yönetimler artık ABD ve AB yanlısıdır. Kaynakları da onların eline geçmiştir.
En son direnen Suriye de İran ın yalnızlaştırılması için son adımdır.
   İran ın yalnız kalması, son direnen ülkenin de kolunun kanadının kırılması olacağını zannediyorlar. Ama karşılarında 5000 yıllık Pers imparatorluğu var. Ve açıkça da söylüyorlar, kendilerine saldırılması halinde “ilk Malatya yı vururuz” 
   Adamlar haksız mı?
   Peki biz aptal mıyız?  Neden Orta doğudaki ve Akdeniz e sınırı olan İslam ülkelerinde yönetimleri, NATO aracılığıyla ABD ni AB nin istediği şekilde değiştirilmesine yardım ettik. Sınırlarımıza komşu hiç bir dost ülke kalmadı. Hepsi ABD nin emri altında.
    ABD müttefikimiz kardeşim, dolayısıyla onlarda müttefikimiz olur diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. ABD bugün istesin PKK biter. Bitmiyorsa ABD bizim değil İsrail in müttefikidir.  Nato da İslam ülkelerinin düşmanıdır.
   Efendiler tekrar ediyorum Savaş bizim topraklarımızda olacak gibi görünüyor.
   Ben bu durumdan korkuyorum. Kendimize düşman ettiğimiz ülkeler İslam, Savaşacağımız ülkeler İslam ülkeleri. Bizi birbirimize kırdıracak olanlar, Büyük İsrail için Yahudiler ve Hıristiyan devletleri.
  Ben yine korkuyorum ve soruyorum “Acaba İran la savaşmamız halinde, Türkiye de yaşayanların ne kadarı İran la savaşırız?”  Başka şekilde soruyorum “ Orta doğuda çıkacak savaşta siz İran la savaşa gider misiniz?  
Suriye den yeni Hatay lar bekleyenlere sesleniyorum. Bu savaş benim ülkemde olursa; Allah korusun, Vatan topraklarının yarısını daha, başkalarında göreceğimizden emin olunuz.  
    Efendiler bir şeyler yanlış gidiyor. Ya ben çok korkağım, ya da sizlerin benim fark edemediğim çok özel üstünlükleriniz ve hesaplarınız var. Saygılarımla.
  
                                 Mehmet KIZILASLAN. 2011-12-16    

6 Aralık 2011 Salı

DOĞAL GAZ ŞÖLENİ ÜZERİNE

                    ( sizlere acıyorum )

Bu yazıyı okuduğunuzda
 “Bu adam yeniliklerin karşısında”
“ Bu adama ağzımızla kuş tutsak yaranamayız”
“ Eleştirmeden yapamıyor kardeşim”
“Adam her şeye muhalefet”
“Kendisi olsa bu hizmet engelleyecek miydi?
“ Gazetecilikte bu değil ki kardeşim”  diyeceksiniz ama demeden evvel birde benim baktığım yerden bakınız olaya.
   Bir, bizim yerimizde olanlar görülmeyen yanı görmek, konuşulamayanları konuşmak, alkış tutmak yerine yapıcı eleştirileriyle yöneticileri yönlendirmek görevleriyle yükümlüyüz.
   İki, alkışların arasında yetkililerin kulağından başka seslerin girmesini sağlamaktır bizim görevimiz. Nasıl olsa yöneticilerden idarecilerden yararlanmak isteyen veya onların düşüncelerinden başka düşünceleri olmayanlar onları alkışlarlar.
   Üç, Kapımıza kadar gelmiş doğal gazı Nazilliye sokmamak gibi bir lüksümüz olamaz. Ama hiç aklınıza gelmiyor mu? 
   Bu gazın çıkış vanası nerde?
   Bu gazın çıktığı ülkelerle aramız açılırsa vanayı kapatabilirler mi?
   Anlaşmalar la garanti altına alınmıştır ama “bana yetmiyor çıkan gaz” dediklerinde anlaşma hükümleri geçerliliğini yitirir mi?
   Bütün bunlardan sonra Vanası başkalarının elinde olan doğal gaza, yurdun dört bir yanında yatırım yapan hükümetlerimiz benim şuanda size yazdığım şeyleri düşünmemiş olabilirler mi?
    Bilmiyorum. Dün kolunda olduğunuz, diğer devletlerin başkanlarının, indirilmek için bu gün düşmanınız olarak size sunulduğu, günlerde pamuk ipliğine bile bağlı olmayan Dünya dengeleri, size nasıl bir cesaret verdide yurdun dört bir yanına doğal gaz dağıtım hatlarını kurdurdu.
    Ben buna cesaret edemezdim. Ben yurdumda çıkan her hangi bir yakıt varsa onu kullanır ve kullandırırdım.
     İlk on yılda demir ağlarla ördüğümüz yurdumuzda demir yollarındaki yakıt neydi kardeşim?
   Kömür.
    Kömür nerede çıkıyor?
    Ülkemde.
     Çaresiz kalırsam kurtuluş savaşımızdaki gibi, silahları cepheye ulaştırmak için ne yakarım?
    Ne bulursam odun, tahta parçası, çalı çırpı, kapı, pencere, hatta vagonun yan duvarlarına kadar yakar hedefe ulaşırım.
     İşte ülke çıkarı bunu emrederken; (demir yolları yüz yıldır ihmal edilmiş, şükürler olsun günümüzde yeniden eski önemine kavuşturulmaya çalışılıyor.)
     Peki ben niye anlayamıyorum bu doğal gaza yapılan yatırımı?
   Ülke yöneticilerinin sadece ve sadece düşüncesi milletini rahat yaşatmak mı olmalıdır? Bu rahata kavuşurken dışa bağımlılık dediğimiz şeyin hiç mi önemi yoktur?
Sıvı yakıtların, mazot dediğimiz yakıtın bir kilogramı 9 700 Klokalori verir.
Bedeli 3.5 lira gibidir.
Aynı 10 000 kilo kaloriyi sağlayabilmek için, 1.8 kilogram yerli kömür yakarsınız. Bedeli 54  kuruştur. Birincisini dışarıdan alırız dışa bağımlıyızdır, hem de çok pahalı bedel ödeyerek alırsınız. İkincisi ülkenizden çıkar kendi malınızdır, işçileriniz işsiz kalmaz, beşte bir bedel ödersiniz.
    Bakalım doğal gazdaki kaloriye ve fiyatına doğal gazın bir metre küpünde 8 250 kilokalori vardır. Bedeli Ankara da konutlarda 65 kuruş.
   Aynı kaloriyi elde etmek için (1.5) Bir buçuk kilogram yerli kömür yakarsınız bedeli 45 kuruş gibidir.
     Hangisi Ucuz? Tabi ki Kömür.
    Doğalgazın fiyatı ucuz değil ama kullanma rahatlığın dan başka, birde yandığında  havayı kömür kadar kirletmemesinden başka hiçbir özelliği yok olan bu doğal gaz hayatımıza girdi Hayırlı uğurlu olsun.
       Şölen yapacak kadar önemi olduğuna inanmıyorum.
     Ekonomik  zaten değil.
      Bizi dışa bağladığı için sevmiyorum.
      Umarım dar zamanlarda birde vanasını kapatmaz bugünkü dost bildiğimiz yarın ne olacaklarından emin olamadığımız devletler.
  Vanayı kapatırlarsa görürüz anamızın örekesini.
 
     Hele birde sanayimizi, elektrik üretimimizi onlara bağlı olarak kurarız biz; işte o zaman daha da hayırlı uğurlu olur vatana Millete.
   
    Ha birde konuşmacılardan birisi Doğal gaz şöleninde Atatürk ün Sümerbank ı açmasına benzetmiş doğal gazın gelişini “Yazıklar olsun sana konuşmacı, Sümerbank üretimin adıydı, bizi dışa bağımlılıktan kurtardı, milletimize çalışmayı öğretti, üretmeyi öğretti.      
      Sizin doğal gazınız bizi göbeğimizden dışa bağımlı kılıyor ve tüketimi öğretiyor. Ben aradaki bağı hangi akılla yaptığını merak ediyorum. Sizlere acıyorum.  Saygılarımla.
                        Mehmet KIZILASLAN 2011-12-06