28 Nisan 2014 Pazartesi

ÖZEL SÜHEYLA KIZILASLAN SANAT MERKEZİ 3. GELENEKSEL PERFORMANS KONSERİ




                   

Aydın İlinin Milli Eğitime bağlı ilk ve tek sanat merkezi olan Nazilli  Süheyla Kızılaslan Sanat Merkezi bu yıl da, Performans konserinin 3.sünü gerçekleştirdi.     
Konsere Nazilli belediye Başkanı Haluk Alıcık, Kuyucak Belediye Başkanı Metin Ertürk. Dr. Ferda Erkut Çağlar, Nazilli Halk Bankası Müdürü Oğuzhan Ocak, Atça İş Bankası Müdiresi Nilgün Gül, Cumhuriyet kadınları derneği başkanı Hikmet Çiçek, Öğrenci velileri ve yakınları ile birlikte salonda izdiham yaşanmayacak sayıda davetlinin katıldığı görüldü.
 Öğrencilerinin performans konserinde yine görülmeye değer çok ilginç sahneler yaşandı.
 İlkokul birinci sınıf öğrencilerinden Yağız Uçkan kendi değimi ile “Yağış”ın piyanoda icra ettiği Sevinç Ereren’ın Güneş Ana ve kara Tren, adlı eserini dinlemek ayrı bir zevkti. Yagız’ın ayakları oturduğu tabureden yere değmediği halde, bir profesyonel edası ile eseri seslendirmesi oldukça ilginçti.
Diğer yandan sanat merkezinde ikinci yıllarını tamamlayan öğrencilerden Furkan Taşkınsakarya isimli öğrencinin, Nihan Kızılaslan öğretmeni ile gerçekleştirdiği “Czerny 4 el”eseri dinlerken, kendinizden geçmemeniz mümkün değildi.
Hele bir keman üstadı var di ki adının “Arda İkiz” olduğunu öğrendiğimiz bu öğrenci yi ayakta alkışlamamak mümkün değildi.

Alışılmış konserlerdeki, Türk sanat yada, Türk Halk müziği eserlerin olmadığı ve dünya ca ünlü Vivaldi ve Mozart gibi sanatçıların eserlerinin özenle seçildiği ve öğrencilerin bu eserleri icra ederek izleyenleri büyüledikleri görüldü..

Sanat merkezinde eğitim alan Resim bölümü öğrencileri, Zeynep Gül - Mustafa Arslan - Furkan Yaylagül’ün yaptıkları resimlerin tiyatro salonunun girişinde ki özel alanda sergilenmesi ayrı bir güzellikti.
Süheyla Kızılaslan Sanat merkezinde,  Güzel sanatlar lisesi öğrencisi gibi profesyonelce eserleri icra eden Doğa Taka’ yı, piyanoda izlemek harikaydı.
Melis Pehlivan’ın Keman da gösterdikleri performans mükemmeldi.  
Yiğit Korkmaz, bir yıllık öğrenci olmasına rağmen, 3 eseri birden mükemmel yorumlaması harikaydı. Yağmur Fatma Demirci piyanoda iki yıllık öğrenci olmasına rağmen kusursuz tekniği ile hızlı parmakları ile görülmeye değerdi.
Bir Minik Lara Uluhan vardı ki, o minik parmaklarıyla piyanoda yaşıtlarından çok ileri bir başarı sergiliyordu. Orada olsaydınız her halde sahnede onu öpmeden yapamazdınız.      
Ceylin Tunay Piyanoda güzeldi, ciddiyetiyle harikaydı.
Arda İkizin sergilediği eserlerin Eğitim fakültelerinde final eseri olarak çalınan Vivaldi’nin, solmajor konçertosu olduğunu öğrendiğimiz de şaşırmamanız elde değil.
Fevzi Göncü, piyanoda çok başarılıydı, profesyonelleri aratmayacak şekildeydi.
            Yine Piyano da Bir sanatçı var dı ki, adı Elif Özenoğlu Bir çok eğitimcinin öğrencisine çaldırmaktan korktuğu hız ve teknik gerektiren Mozart ın Türk marşı’nı icra etmesi harikaydı.
             Bir güzel öğrenci daha vardı ki Zeynep Ertürk heyecanı gözlerinden okunmasına rağmen yaşıtlarından, birçoklarının gösteremediği cesaretle sahnedeydi ve piyanoda harikaydı.
              Konuralp Köseoğlu sahneye çıktığında gitarı kendisinden büyüktü ama o, bir profesyonel edasıyla gitarına hakimdi.
               Mert Değirmenci gitarda akıcı çalışıyla, enstrüman tutuşu, duruşu ve kusursuz icrasıyla dikkatleri üzerine çekti.
             Sıla Abacı, gitar eğitiminde ilk yılı olmasına rağmen izlenmeye değerdi.
             Ayşe Ilgın Ocak piyanoda ilk yılı olmasına rağmen enstrümanıyla bütünleşen dikkatleri üzerine çeken mükemmellikteydi.
             Orkun Ocak kemanda ilk yılı olmasına rağmen neredeyse üç yıldır keman eğitimi almış gibi profesyonelleşmiş gibiydi.
              Gecenin sunucusu, Gazi üniversitesi Edebiyat ve drama bölümü mezunu Doğa kolejli öğretmenlerinden “Ayla gedik” Usulü ve üslubu ile harikaydı.
             Yan flüt ve saksafon öğretmeni Berat Gür ile, gitar öğretmeni Ulaş Keskin’in icra ettikleri eserler harikaydı.
             Bu performans konserinde, yurt dışında olduğunu öğrendiğimiz, Sezin Tuner adlı öğrencinin de başarılı olduğunu, ödülünün kendisini beklediğini öğreniyoruz.
             Tüm öğrenciler, her yıl olduğu gibi, bu yılda ödüllerini alkışlarla aldılar.
Öğrencilerin performans ödüllerini Dr. Ferda Erkut Çağlar. Kuyucak belediye Başkanı Metin Ertürk. ve Sanat merkezinin Müdiresi Süheyla Kızılaslan tarafından verildi.

Not: Süheyla Kızılaslan Sanat Merkezinin öğrencilerinin birçoğunun dünyaca ünlü, Royal Akademi  (ABRSM)sınavlarına katılacağını öğrendik. 
      Nice yıllar, performans konserlerinde değerli sanatçılar yetiştirmeleri dileğimizle başarılarının devamını diliyoruz.       M.K. 2014-04-28


7 Nisan 2014 Pazartesi

SEÇİM SONUÇLARI







Bir çoklarımızın zoruna gidiyor seçim sonuçları biliyorum.
Kimimiz “Bu millete kendimizi anlatamadık.”
Kimimiz “Cahil milletle benim oyum aynı mı”
Kimimiz “Oylarımızda çalındı”
Kimimiz “Ben yoruldum artık kardeşim uğraşılmaz bu millet le.”
Kimimiz “ABD biraz daha kalmasını istedi”
Kimimiz “Biz zaten kazandık sorun yok” diyoruz. Biliyorum. Ama ben ne diyorum biliyor musunuz?
Ben “ ABD nin yeni önerdiklerini bu millet istemedi. ABD ye ilk kez sesini yükselten bir lideri, sevseniz de sevmeseniz de arka çıktı bu millet. Yine ben diyorum ki tabi ki bu düşünceler benim, ister katılırsınız, ister katılmazsınız. O sizin bileceğiniz iş.
Bu ABD nin kaset ile değiştirdiği ve yerine başka birini oturttuğu bir parti liderini de yeteri kadar sevmedi bu millet. Dedi ki senin elinde ne olursa olsun, bu cemaatin birçok üyesi ne kadar temiz olursa olsun, onun üst kademeleri CIA ile işbirliği yaptığı sürece; “Bu ülkede yönetimi istediğiniz zaman size değiştirtmeyiz.”
O kadar yolsuzluk dosyası ortama getirseniz de, Memleketimizde krizler yaratmaya uğraşsanız da, Hamasi nutuklar atanları el altından destekleseniz de. “Çözüm sürecinde durdurulan kardeş kavgasını bu ülkede sadece AK parti devam ettirebilir. Dedi bu millet.
Seçim sonuçlarını coğrafi açıdan baktığınızda CHP ege sahillerinde var. BDP Güney doğuda var. MHP bazı şehirlerde var. Söylemeye çekiniyorum ama, her yerde olan, ve her bölgede barajı aşabilecek bir Ana muhalefet partisi yok Türkiye’de.
Türkiye seçmeni Yeni şeyler istiyor. Yeni söylemler, yeni icraatlar ve yenilik çi bir yapı istiyor.
Sizin tarihten gelmeniz, TC yi kuran parti olmanız kimsecikleri etkilemiyor artık.
Diğerinizin Vatanı böldürmem, Ezanı dindirmem nutuklarınızı da dinleyen yok gibi. Korkunç bir hızla büyüyen BDP ve onun batı versiyonu HDP nin oyları artıyor.
 AK partinin oyları artıyor. Nedenlerini araştıranlarınız oldu mu bilmiyorum, ama benim tahminime göre, solun her türlüsü düne kadar, CHP nin içinde yer alırken kendisine orada yeteri kadar önem verilmediğini gördükçe, nerede önemseniyorsa oraya gidiyorlar. Ya da kendilerini anlatabilecekleri ortamları kendileri kuruyorlar. Yani kendileri partileşiyorlar.

 “Bir insanı öldürmek bütün insanlığı öldürmek gibidir” sözünü bilenlenleriniz vardır herhalde değil mi? İşte bu sözü şöyle de söyleme imkanımız olabilir mi acaba?  Bir insanı ölümden kurtarmak bütün insanlığı ölümden kurtarmak gibidir”
Acaba insanımız, kardeşin kardeşi öldürmesinin defterini kapatanlara şükranlarını belirtmiş olabilir mi bu seçimlerde?
Hala birileriniz ayakkabı kutuları, para kasaları diyorsunuz biliyorum.
Bizim insanımız belki de hepinizden önce o paraların ne olup ne olmadığını öğrendi ve kurulan oyunun içinde piyon olmayı da istemedi. Huzurunun bozulacağından korktu. İşlerinin kötü gideceğinden korktu. Ödemelerini yapamadığı zaman, arabasının evinin, iş yerinin, elinden gideceğinden korktu. Bu korkular ABD nin umurunda mıydı acaba. Türkiye’yi karıştırmaya kalkarken? 
              Yada hangi tuzu kurunun ve hamasi nutuk atanın umurundaydı bu korkular? Söyler misiniz bana 30 yıllık kardeş kavgasının sonunda matematiksel olarak hesapladığınızda her bir ferdin kaybının ne olduğunu hesaplayanınız oldu mu?
                Ben hesapladım beşikte yatan bebeklerimizde dahil, her ferdimizin kaybı 570 Bin TL yani, Yüz bin TL lik Beş ev, Otuz Beş Bin TL lik, iki araba kaybı var her bir vatandaşımızın.
                “Bunları hesapladı da oylarını onun için Ak partiye ve BDP yemi verdi diyen birilerinizi duyar gibiyim. Üzülüyorum, Bizim insanımız dediğimiz bu coğrafyada yaşayanları tanımakta zorlandığınız için üzülüyorum.

                         Saygılarımla Mehmet KIZILASLAN 2014-04-07 

1 Nisan 2014 Salı

UZUN VE SAĞLIKLI YAŞAM ŞEHRİ NAZİLLİ



                 

    
        Bu imajı, çalıştılar çabaladılar, bir yere taşıdılar. Katkısı olan her yiğide yürekten saygımı sevgimi iletiyorum..
Özellikle fikri ortaya atanlardan, istatistiklere bakanlardan, bunu yayanlardan ve yazanlardan hepsine teşekkür ediyorum.
Nazilli’miz bir gün, muhakkak bir yerlere taşınacak bu imajı ile.
         Ne yazık ki sanayi şehri olmayı beceremedik.
Çünkü küçük olsun bizim olsun istedik. Gelmeyi düşünen sanayicileri bırakınız; TSE nin tarım makineleri laboratuarı için gerekli 5 dönümlük araziyi bile veremedik geçmişte.
        Üniversite şehri olmayı da beceremedik.
Açılan bazı fakültelerin bile yaşamasını sağlayamadık. Biliyorsunuz üç fakülte olmayınca o yerleşkede Üniversite açılamıyor.
        Senelerdir Biz Nazilli de üçüncü fakülteyi bırakınız, ikinci fakülteyi bile açamadık.
Şehrimize gelen bazı yüksek okulların gelmesi için verdiğimiz sözleri yerine getiremedik. Gittiler.     
         Hacettepe de bulunan, Sosyal bilimler Fakültesi’ni açmaya gelen profesör e bile, ders vermeyerek gitmesini sağlayan dekanlarla biz mücadele ederken, yöneticilerimiz ayakta uyuduğundan, o fakültede kapandı gitti.
 Şimdi tek ümidimiz kaldı “Uzun ve sağlıklı yaşam şehri” olmak.
 Çalışmalar bu tempoda giderse ve emin ellere teslim edilmezse ve buna inananların elerinde yürümezse, Nazillimiz “Uzun yaşayıp ölümü bekleyenlerin şehri” olmaya namzet bir şehir olacaktır.
Yöneticilerimiz, öncelikle üretimi bilmek zorundalar, onun zorluklarını anlamak hatta yaşamak zorundalar. Köylünün ürününün değerinde satılmasını sağlamak zorundalar. Ticareti, pazarlamayı, yaşamış olmalılar. Memur mantığı ile yönetici olursanız ya ay sonunu maaşınızı almanızın özlemini çekerek günleriniz geçirirsiniz, ya da dolaylı yollardan gelen paraların büyüsüne kapılır, nasıl geldiğini, nelerin döndüğünü bile, düşünmeden yaşarsınız.
Yaptıklarınızı bir şey zannedersiniz, ayaklarınız yerden kesilir.

Nazillimizin girişinde gördüğünüz totemlerde, uzun yaşam şehrinin ürünlerinin resimlerini görürsünüz.
Oto gara girer o ürünlerle birlikte yaşlı, ninelerimizin, dedelerimizin, resimlerini de görürsünüz. Başka ne var?
O ürünleri alacağınız yer var mı?
Telefon ya da internetten satın alabileceğiniz mağazalar var mı?
Bir cevap vereniniz, var mı efendiler?
Koca bir soluk aldıktan sonra cevabınız; YOK. Değil mi?

Şimdi kendinizi aşağıdaki anlatacağım kişinin yerine koyunuz.

Dışarıdan geldiniz, Nazilli’den geçiyorsunuz, kısa bir süre oto gara uğradınız. Resimleri yazıları gördünüz ve Bende uzun ve sağlıklı yaşamak istiyorum dediniz.
Onların yediklerinden yiyeyim. Onların içtiklerinden içeyim. Bende onlar kadar uzun ve sağlıklı yaşayayım dediniz.
Etrafınıza baktınız bu ürünleri satan ve bu konuda bilgi broşürcükleri dağıtan yer aradınız.  Yok.
Aradınız, taradınız, koca oto garı dolaştınız birkaç incir paketinden başka bir şey bulamadınız.
Sordunuz, ben bunları nereden bulabilirim dediniz. Cevap alabileceğiniz bir yetkili, yok.
Ve Nazilliden geçen, kısa süreli konaklayan ve bizim uzun ve sağlıklı yaşantımıza özenen birisi olarak. Kocaman bir küfür salladınız. Ve dediniz ki “Allah cezanızı versin geri zekalılar”.
Satmadığınız ürünlerin, reklamını neden yapıyorsunuz?
Kendi yediklerinizin resimlerini, bize nispet olsun diye mi, buralara asıyorsunuz?
Sadece kendinize mi Müslümansınız?
Neden bu ürünleri satacağınız ve para kazanacağınız mağazalarınız yok?
Daha da ileriye giderek şunu da dersiniz. “ Ulan sizin uzun yaşamanız bizim için çok mu önemli aptallar” demez misiniz?
Biraz acımasız olduğumu biliyorum. Ben bu yazdıklarımın çok daha fazlasını dışarıdaki dostlarımdan duymanın üzüntüsü ile, onlara defalarca arkalarından paketler göndererek, bu açığı kapatmaya çalıştım.
Bu eksikliğin giderilmesinin, Köylümüzün doğal ürünlerinin satıldığı, köylümüzün zengin olduğu düzeni kuracak, beyinlerin iş başına gelmesiyle olacağına inanıyorum,
Bu şehrin Uzun ve sağlıklı yaşam şehri olmasını istiyorum. Uzun yaşayıp ölümü bekleyenlerin şehri olmasını değil. Saygılarımı sunuyorum.
                         Mehmet KIZILASLAN 2014-04-01