28 Şubat 2019 Perşembe

SİZE NEDEN OY VERMEYECEK BU SEFER


                                  
    Sizlere neden oy vermeyecek bu sefer, bu Millet?
     Öncelikle bilmeniz gerekir ki, bu seçimler iktidar değiştirme seçimi değil. Bunu aklıyla alay ettiğiniz bu Millet çok iyi biliyor. Ekmeği ille oynadığınız, işini kaybettirdiğiniz, dükkanının kapanmasına sebep olduğunuz, iflasa gitmesine engel olamadığınız, hatta seyirci kaldığınız bu vatandaş biliyor.
       Sizler, her gün üretime dair hiçbir çalışma yapmadığınız, ama tüketim için elinizden geleni yaptığınızdan ve bu yanlışlarınızı kamuoyuna duyuracak medya organlarını ya satın aldığınızdan ya da susturduğunuz için. Milletin yoksullaştırıldığını, borca gark edildiğini, üretemez olduklarını haykırsalar bile duymazlıktan geldiğiniz için, size oyunu vermeyecek bu sefer bu Millet.
       Biliyoruz bu seçim sizi iktidardan indirme seçimi değil.
       Üretim deyince aklınıza İnşaat ve betonlaşmadan başka bir şey gelmediği için.
      Mücevherdeki verginin sıfır olmasına rağmen, zorunlu ihtiyaçlarda vergilerin yüksek olduğundan,
      Tarlada üretimde kullanılan mazot fiyatının, zenginlerin yatlarında kullanılanın mazot fiyatının neredeyse üç katına satıldığından, üretim yapamaz hale geldiklerinden.
       Gübrenin bir önceki sene fiyatlarının iki katına çıkmasından dolayı kullanılamaz hale geldiğinden.
       Yem fiyatlarının iki katına çıkmasına rağmen, süt fiyatlarının sadece Yüzde 10 artırılabildiğinden.  
       Devlete ait, şeker fabrikaları sattığınız için, pancar üreticisinin pancarını satamadığından, hayvancılığın, besiciliğin, nakliyeciliğin o bölgelerde felce uğrattığınızdan.
       Elektrik ve enerji girdilerinin yüksekliği nedeni ile, sanayicinin dış ürünlerle rekabet edemez hale getirdiğinizden, ya küçülerek işçi çıkardığını, ya da işletmelerini kapattığından.
       Hasılı, büyük küçük tüm sanayici ve üretenlerin dünya pazarında payının azaldığını ve satamaz olduklarından. Sizlerin bu gidişe ve çöküşe dur demediğinizden bu seçimlerde sizlerin iktidardan inmeyeceğinizi bildikleri halde, sadece yanlış uygulamalarınız tavsiye etmedikleri için ve düzelmenizi istedikleri için bu sefer bu millet size oy vermeyecek.  
         Bu sefer hem size, hem de sizin işaret ettiğiniz ittifak ortağınızın adaylarına oy vermeyecekler.
         Sizin ve  ittifakınızın adaylarının yerelde yaptıkları onlarca yolsuzluk söylentilerine, Cumhuriyet savcılarına duyurulan suç duyurularına ve açılan yüzlerce dosyaya rağmen, Hükumetinizin arkalarında durduğu söylentileri ile sürüncemede kaldığı düşünülen davaların sonuçlanmaması, ayyuka çıkan rüşvet ve yolsuzluk iddiaları nedeni ile, sizin ve  ortağınızın belediye başkanı adaylarına da bu sefer oy vermeyecek bu millet.
        Belediyelerinizin çiçeklik, bahçe ve taş döşemeleri yetmezmiş gibi, bir de Millet bahçeleri meselesi çıkararak, üretime ayrılması gereken paraların çimlerde yuvarlanmak için harcatacağınızdan, oy vermeyecek bu işsiz millet size.
        Eğitimde yanlış olan sistemi sürdürdüğünüzden, Üretim için eğitim modeli geliştiremediğinizden, Sadece İmam Hatip okulları ile sorunun çözülemediğinizi göremediğinizden vermeyecek oyunu bu sefer bu millet oyunu sizlere.
         Beka sorunu diye diye, sanki sizin belediye başkanlarınız yerine, başka belediye başkanları seçildiğinde; devletin yıkılacağı gibi bir imaj yarattığınız için vermeyecek oyunu size.
          Medyada, mitinglerde, rakiplerinize; daha önce iş birliği yaptığınız kesimlerle dayanışma içinde oldukları varsayımı ile, düşman muamelesi, hain muamelesi yaptığınız için vermeyecek bu sefer oyunu bu sefer size.
          Milleti kutuplaştırdığınız ve sanki yarın yüz yüze gelmeyecekmişsiniz gibi hakaretler yağdırdığınız için, vermeyecek oyunu bu sefer bu Millet size.
            Şunu da çok iyi biliyoruz ki, üretim yerine tüketimi körüklediğiniz için. Yediden yetmişe Milleti borcun içinde yüzdürdüğünüz için. İşsizlik ve yoksulluk yüzünden cinayet ve intiharların artmasına sebep olduğunuz için. Milletin gözünün içine baka bak aklıyla alay edip çağ atladığın söylediğiniz için. bu Millet bu sefer oyunu size ve işaret ettiklerinize vermeyecek efendiler.
           Saygılarımla.                     Mehmet Kızılaslan 2019-02-28



21 Şubat 2019 Perşembe

BU SEÇİMLERDE 2 + 2 = 4 ETMEYECEK


                                          
       Ülke yönetimin de, yaklaşık dört yıl daha iktidarda görev yapacak olan hükumet “Beka sorunu” diye yola çıktı, MHP ile bir ittifak oluşturdu. Karşısındaki Muhalefet de,” bu beka sorunu değil zeka sorunudur ” dedi bir ittifakta onlar oluşturdu.
       Bu günlerde her iki taraf ve ittifak, birbirlerine öylesine acımasızca eleştiriler yapıyorlar ki, sanki hiç yüz yüze gelmeyecekler, sanırsınız. Hoş daha önce MHP ve AKP liderlerinin birbirlerine hakaretlerine baktığınızda bir araya gelmeyecek olsaydı onlar gelmezlerdi dersiniz.  
       Ne oluyor? politikacılarımızın hitabet yeteneğimi azalıyor? Dağarcıklarındaki kelime sayısı mı azaldı? Düşmanlıkları kendi aralarında artmadığına göre( geçmişteki hakaretlere rağmen kendileri bir araya gelebiliyorlar) Milleti, bu düşmanlık havası ile keskin çizgileri olan, iki guruba mı ayırmak istiyorlar?
       Öylesine ilginç günler yaşıyoruz ki, geçmiş dönemlerde aynı silah kasasından, Kenen Evren in uşakları tarafından dağıtılan silahlarla, birbirlerine silah sıkanlar, yan yana, kol kola politika yapabiliyorlar. Politika kelimesini özellikle yazıyorum. Günümüzde yapılan siyaset değildir, politikadır çünkü. (poli= çok, Tika= yüz, yani politika çok yüzlülük demektir)
     Siyaset adamlarının çizgileri olur. Onlar, Ülke çıkarlarını her şeyin üstünde tutarlar. Kaybetme pahasına da olsa doğru bildiklerinden şaşmazlar. Örnek vermeye gerek olduğunu zannetmiyorum. Bütün dünyaya örnek, Mustafa Kemal Atatürk ve ondan sonraki siyaset adamlarından, onun gibi hareket edenlerin bazılarını, sizlerde çok iyi biliyorsunuz, hepimiz de takdir ederiz.
     O siyaset ve Devlet adamlarının, bağımsızlık ve beka dedikleri şey, üretim ve tam bağımsızlıktan geçiyordu. Silahla kurtulan ülkenin, ekonomik olarak da hiçbir bağımlılığının olmaması gerektiğini vurguladılar ve uyguladılar. Milli olmak onlar için, fabrikaların, hayvancılığın, tarımın, sanayinin her şeyi ile Ülke insanı tarafından işletilmesi idi, Üretilmesi idi.
      Şimdilerde olanlarla ve söylenenlerle kıyaslama imkânımız bile mümkün değildir. Milli olduğunu iddia edenlerin, uyguladıklarına bakınız. Satılmadık ya da kapanmadık fabrikamız, ithalatını yapmadığımız hiçbir tarım ürünümüz kalmamış.
     Muhalefete bakıyoruz. Ağlanacak durumdalar, iç çekişmelerden, liderlik koltuğunda kalma sevdasından, ülke sorunlarına köklü çözüm önermekten aciz durumdalar.
      İktidarın değişmeyeceği, sadece uyguladığı yöntemlerin doğru olmadığını ve halk tarafından tasvip edilmediğinin ya da tasvip edildiğinin, gösterileceği yerel seçimlerde; olmadık ortaklıklar yapılıyor.   
     Doğru mu?
      Yapılanlar doğru değil. Hem düşmanlıkları, kutuplaşmaları, artıran söylemler yanlış. Hem de elma ile armudun toplanması yanlış. İki armut ile iki elmayı topladığınızda sayısal dört nedir? Dört elma mıdır dört armut mudur, nedir sizce dört?
      Yerel seçimler, en iyi yerel yöneticinin seçilmesi için yapılır. En iyi hizmeti getirecek. En dürüst, en adil, en akıllı kriz yönetebilecek, ihtiyaçları en elzem olanlarından başlayarak sıralayıp, karşılayabilecek. Yandaş kayırmayacak. Park bahçe çiçeklik gibi hizmetlerden başka, acil, elzem, iş ve aş sorununun olduğunu görüp, hemen çözüm yolları üretebilecek kişileri seçmeliyiz.
      O halde, bu seçimler de, bu mantıkla oy vermemiz gerekirken, aklımızı beka sorunu ile karıştıran konuşmalardan uzak tutmaya çalışacağız. Üretim sorununu 30 yıl önceki tanzim satışlarla çözebileceği mantığının doğru olmadığını görmeye çalışacağız. Tanzim satışların, üretim sorununu değil, tüketim sorununu halledebileceğini anlamaya çalışacağız. Üretim yok ise, neyin tanzimini ve satışını yapabilirsiniz ki?
        Tarımsal üretimin, girdilerinin fiyatlarının düşürülmesi ile, mazot fiyatının acilen düşürülmesi ile, gübre fiyatlarının indirilmesi ile, seracılığın desteklenmesi ile ve daha birçok basit yolun olduğunu ve olacağını bilmemiz gerekirken; İki buçuk ay sürecek yüzeysel çözümlerle Milletin gözünün boyanamayacağını bu seçimlerde göreceğiz.
          Diğer yandan sadece AKP ve MHP ittifakına karşı bir ittifak oluşturabilmek için, şehirlerin siyasi yapılarını incelenmeden, bir sizden bir bizden mantığı ile yapılan ittifaklarla seçim kazanacağını zanneden muhalefette de durum oldukça vahim. Onlar da da, iki, artı, iki, dört etmeyeceğini göreceğiz.
          Hiçbir ittifaka girmeden, adam gibi çözüm yolları üretip, seçime girecek partiler var, sorunu kökünden çözmeye aday. Onların da programları var, her şehirlerimiz için ayrı ayrı, adayları da var doğru olan, dürüst olan, kayırma yapmayacak, şehrimiz insanının kazançlarına katkı sağlayacak. İş imkânlarını artıracak. Üretimin önünü açacak. Esnafı ile rekabet etmeyecek. İnsanının elini eteğini öperek sevdiğini göstermek yerine, onların dertlerini problemlerini çözerek görevini yapmaya aday.
          Onlarında sorunu vatandaşların yanlış bakış açısından kaynaklanmaktadır. Oyum boşa gideceğine kendim boşa gideyim, mantığı ile hareket eden vatandaşlarımız daima partileri kazandırdı kendileri kaybetti.
          Vatandaşımız eğer mevcut partilerin her birini bir dönem denemek için iktidara getirseydi, Bir partiyi, kırk yıl denemeye kalkmasaydı, sorunlarını çözümüne daha çabuk kavuşa bilecekti. Bir defe gelip, ve bir defa gittiği fani dünyada, hiçbir arzu ve emeline kavuşmadan en kıymetli sermeyesi olan ömür sermayesini onlarca defe denediği partiler yüzünden kaybetmiştir.
         Efendiler, önemli olan insandır, Millettir ve onların refahıdır. Partiler amaç değil o huzurlu yaşama ulaşmak için araçtır. Milletimizin her kesimi sıkıntılar içinde kıvranıyorsa, Partileri araç olarak değil, amaç olarak görmelerindendir. Saygılarımla
                                    Mehmet KIZILASLAN 2019-02-21

12 Şubat 2019 Salı

99 YEREL SEÇİMLERİNDE BAKINIZ NE DEMİŞİZ


                          
           Önce Benim olmayan bir sözle başlayacağım yazıma.
“Ve dediler ki; Bizi çağırdığın şeye karşı kalplerimiz kapalıdır. Kulaklarımızda da bir ağırlık vardır. Bizimle senin aranda bir perde bulunmaktadır. Onun için sen (istediğini) yap, bizde yapmaktayız”        41-5.

            Siz ne söylerseniz söyleyiniz, insanların beyinlerinin algıladıkları kadarını anlatabilirsiniz. Birçokları, görmeden, dokunmadan algılayamazlar bile. Doğal olarak da başlarına kötü şeyler gelmeden öğrenemeyenlerle doludur Dünya. O nedenledir ki “Bir musibet bin nasihatten evladır.” Demişlerdir atalarımız.
            Bir çoklarımız, her yaptığımız yanlışı ve verdiğimiz zararı, iyi niyetle yaparız. Kasıt yoktur, art niyet yoktur ama kendimize, çevremize, ülkemize onulmaz zararlar veririz. Buna karşında yine eskilerden birileri “ Cehennemin yolu iyi niyet taşları ile örülüdür. ”  Demişlerdir.
           Bu ülke, Atatürk ilkelerinden, Karma ekonomik sistemden, Üretime dair siyasetlerden uzaklaştıkça kaybetmeye başlamıştır. Ne acıdır ki, bu üretim bilincinden uzaklaşma, kalkınmada alınan yolların tamamında geriye gitmemize sebep olmuştur.
           Milli olmak, Milliyetçi olmak, her alanda, her birimde, yediden yetmişe üretmek ve dışa bağımlılıktan kurtulmak demektir. Başkalarına el açmaktan muhtaç olmaktan kurtulmak demektir.
           Bir taraftan Milli olmaktan bahsedeceksiniz. Diğer taraftan bütün Devlet fabrikalarını kapatacak veya satacaksınız.
           Neymiş?   
          Devlet fabrika kuramazmış. Devlet ticaret yapmazmış. Devlet üretim yapmazmış.
          Şimdi ne oldu?
          Efendiler, hayatın her alanı üretimdir.
         Devlet, domates, biber, patlıcan satıyor. Vatan hainleri, Domatesle biberle patatesle ve patlıcanla saldırmışlar devletimize.
          Efendiler, üretimi az olan ürünün bedeli yüksek olur.
          Bu siyasetinize, bu söylemlerinize, Dünya ekonomistleri ve üretim ekonomisini bilenler, gülüyorlar.
        Gerçi sizlerde yanlışlarınızı görmeye başladınız, ama inşallah, sattığınız ve kapattığınız fabrikaların ve devlet işletmelerinin daha modernlerini kurarak bu Millete yaptığınız yanlışları, verdiğiniz zararı düzeltirsiniz.
           Şimdi gelelim bizim hasbelkader girdiğimiz 99 belediye seçimlerindeki programımıza.
1-      Önceki yönetimin yarım kalmış projelerini tamamlayacağız.
2-      Belediye Halk ortak işletmeleri kurarak işsizliği önleyeceğiz.
3-      Sümerbank’ı kurtarıp, Aşağı Nazilli’ye Belediye hastanesi açıp, aşağı Nazilli’nin yeniden canlanmasını sağlayacağız.
4-      Küçük Sanayinin tüm problemlerini çözeceğiz.
5-      Nazilli çevresinde, dört ayrı yerde kültür siteleri oluşturacağız.( bu sitelerin içinde, sağlık ocağından, tiyatro salonuna, ssk bürosundan, gasil hanesine, aş evinden kreşine kadar olacak)
6-      Sürekli fuarcılık sistemi ile pazarlamanın önünü açacağız. (Migros, sebze hali ve yeni sanayinin tamamen önüne kaplayan köy pazarı da dahil, sürekli açık kadınların göz nuru ürünlerden tutunuzda Nazilli ve çevresinde ne üretiliyorsa teşhir ve satışının yapıldığı bir sistem)
7-      Huzur evini gözümüzün önüne taşıyacağız. ( o dönemde bozdoğan yolunda sanki atılmış gibiydi)
8-      Nazilli’mize engelliler okulu açacağız.
9-      Belediye – Esnaf ortak işletmeleri kuracağız.
10-   Toplu konut projemizle gecekondu problemini çözeceğiz.
11-   Gıdı-gıdı’nın sağ ve sol tarafına koşu bandı bir ucuna da komplike bir tesis yapıp sağlıklı yaşam projemizi uygulayacağız.
12-   Belediye sağlık projemizle sosyal güvencesi olmayan halkımızın sağlık sorunlarına eğileceğiz.
13-   Nazilli’mize Cemevi kazandıracağız.
14-   Organize sanayi bölgesinin bir an önce hizmete girmesini sağlayacağız.
15-   İmar Programı gözden geçirilecek ve halkımızın rahatsızlıkları giderilecek.
16-   Çocuk köyleri projemizle yurtlar sorununu çözeceğiz. (Yazın çocuk köyü, kışın öğrenci yurdu olacak)
17-   Sanayideki çırak gençlerimiz için yurtlar kuracağız.
18-   Nazilli’mizin çöplerini değerlendirmek için gübre üretim fabrikası kuracağız.
19-   Basın siteleri ile Nazilli’mizin aydınlanmasını sağlayacağız.( her gazeteye birer ofis verilecek, orta yerde bir gelişmiş Matbaa olacak, sadece kâğıdını gazeteyi basacak olanlar getirecek. Gazeteler özgür olacak.)
20-   İtfaiye işletmesini çağdaş hale getireceğiz. ( şehrin dört bölgesinde birer itfaiye merkezi olacak ve en yakın olan yangına ilk müdahaleyi yapacak, diğerleri ona yardıma koşacaklar)
21-   Gençlik barış projemizle gençlerimize sağlıklı ortamlar yaratacağız.
22-   Amatör spor kulüplerini destekleyeceğiz.
23-   Nazilli’mize bir müze kazandıracağız.
24-   Çökmekte olan Nazilli alt yapısını yenileyeceğiz.
25-   Eğitim ve öğretime gereken önemi vereceğiz.
26-   Nazilli’mize bir Amfi tiyatro kazandıracağız.
27-   Hayvan hastaneleri ve misafirhaneleri kuracağız.
28-   Belediye gelirlerini tüm bankalar aracılığı ile tahsil etme yoluna gidip vatandaşlarımızı kuyruklarda cefa çekmelerini engelleyeceğiz.
Yukarıda programa aldığımız 28 Maddeden birçoğunu, seçilen Belediye Başkanı kardeşlerimiz gerçekleştirdiler. Kendilerine gerçekleştirdikleri her güzel şey için Allah Razı olsun derim. Ne yazık ki en elzem olanları, en önemli olanları gerçekleştirilemedi.
     Neden m?   
     Onlar için önemli görülmedi de ondan. Bazılarının tuzu kuruydu. Bazılarının da tuzları ve kurutulması o koltuğa oturunca oldu da ondan.
    Bakınız 99 seçim bildirgemizin ön sözünde ne yazmışız.
    Ulusumun en büyük sorunu işsizliktir.
İşsizlik; açlık, yoksulluk, terör ve kötülüklerin anasıdır. Bunu önlemek için öncelikle ilçemizde çare bulmak zorundayız. İşsizliğe çare bulmanın yolu da yatırımlarımızı ilçemizde yapmaktan ve üretimin önünü açmaktan geçer.
     Ben,  Nazillili olmayı, sadece Nazilli de doğup büyümek olarak değil, Nazilli de yatırım ve üretim yapmak, geleceğimizi de kurmak olarak değerlendiriyorum.
   Bu bağlamda, gerek Belediye Halk Ortak İşletmeleri, gerekse bireysel üretimlerin Sürekli Fuarcılık Sistemleri ile desteklenerek halkımızın ekonomik gücüne katkı sağlamak istiyoruz.
    Biz Nazilli Milliyetçileriyiz. Tüm işlerimizi Nazilli deki müteahhit, taşeron, esnaf ve işçilerine yaptıracağız. Böylelikle Nazilli de toplanan gelirler Nazilli de kalırken, Nazilli halkı da yeni iş imkânlarına kavuşacaktır.
      ……………… Partiye vereceğiniz her oyun Nazilli’mize konulacak her taşın yapılacak her işin başlangıcı olduğunu unutmayınız.
     Ayrıcalıkların olmadığı
     Kayırmanın yaşanmadığı,
     Üretimin ve uzlaşmanın önünün açıldığı, Nazilli özlemini gerçekleştirmek için desteklerinizi bekler sevgi ve saygılarımı sunarım.  
        Demişiz ta 20 yıl evvel.  Biz hala üretim diyoruz dostlarım saygılarımla.
                           Mehmet KIZILASLAN 2019-02-12


     


2 Şubat 2019 Cumartesi

YEREL SEÇİM Mİ, ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI MI?


                      
      Ülkemizin sükûnetini, itidalini ve huzurunu,  öncelikle İktidar partisinin ve onun yardımcılarının sağlaması gerekir.
         Huzursuzluk,  rahatsızlıkların artması, toplumun kutuplara ayrılması, Muhalefetin hoşuna gider. Kaos senaryolarını genellikle Muhalefet partilerinin planladığı düşünülür. Sonuç olarak iktidar bu huzursuzluklardan ve gerginlikten sonra zayıflar güçsüz düşer. Muhalefetin hiç bir projesi yoksa bile Milletin huzursuz ve gerginliği, iktidarda güç kaybına sebep olur.
         Bu anlattığım genel bir teoridir.  Şimdi ülkemize bir bakalım isterseniz. Bu genel teori ülkemle örtüşüyor mu?
         Örtüşmüyor.
        Benim ülkemde ipleri geren iktidar partisidir. Halkı kamplaşmalara zorlayan iktidar partisi ve onun koltuk değneğidir. Seçim çalışmalarını, sanki ülkemize saldıran 7 düvele karşı yapıyormuş havası veren,  İktidar partisi ve onun yamağıdır. Kamu oyu böyle görmektedir.
        Sanki yerel seçimlere katılmıyoruz. 3. Dünya savaşına hazırlanıyoruz.
        Bu hiç te doğru olmayan bir durum.
        Bu gidişattan, ülke insanımız ve demokratik kurallarımız zarar görecektir.
        Ağır ve acımasız hakaret içeren, Vatan hainliği ile suçlayan demeçler, ona cevap olsun diye savrulan salvolar toplumu geriyor. Huzursuz ediyor.
        Bu ülke bizim ve bu ülkede biz, her kesimi ile birlikte yaşayacağız. Yarın seçim bitecek, hepimizin ekonomik sıkıntıları, ailelerde yıkımlara sebep olacak.  Bunalacağız, çaresiz kalacağız ve hemen yakınımızdaki komşumuzun külüne muhtaç olacağız.
        31 Mart tarihine kadar dondurulmuş bekletilen fiyatlar, alım gücümüzü oldukça azaltacak. Ekmeğe yapılamayan zam fırıncılarımızın birçoğunu batırmaya doğru götürürken, seçim ertesinde ilk olarak ekmeğe zam gelecek. İşsizlik ve yoksulluk hat safhaya doğru tırmanacak.
         Muhalefete, vatan haini gibi davranmak yerine, seçimden sonra, belki de Milli bir hükümet kurmak için ortak hareket etmek zorunda kalabilirsiniz. Biraz daha makul olunuz ey yetkililer.
        Ülkemiz kaosa sürüklenmemeli.
       Bu süreci, özellikle iktidar partisi hiç kışkırtmadan, sakin ve mantıklı davranarak yönetmeli. “Bu seçimler yerel yönetici seçimidir. Bu seçimlerde seçeceğiniz kişiler sizlerin hizmetlerinize taliptir. Bu seçimlerde Vatanın milletin bekası değil en iyi hizmetkâr olacakların seçilecekleri seçimlerdir.  Oyunuzu verecekleriniz, partilerden çok, size hizmet edecek kişilerdir. Bunu da en iyi biz ve bizim ekibimiz yapabilir. Demesi gerekirken; seçimlere iki ay kala verilen demeçlere bir bakınız Allah aşkına.
          Yapacağımız 3. Dünya savaşı değil, yerel yöneticilerimizin seçimi. Belediye başkanları, Belediye Meclisi üyeleri ve Muhtar seçimi kardeşim. En iyi kim hizmet getire biliyorsa, getire bilecekse, kime daha çok inanıyorsak oyumuzu onlara vereceğiz.
           Muhalefet ne yapıyor?
          Onlarda da oldukça çok sorun var. Onlar parti içi, iktidar mücadelesi veriyorlar.
           9 kez Ülke genelinde seçime gireceksin. Dokuzunu da kaybedeceksin ve o Muhalefet partisi başkan ve yönetim kadrosunda utanmadan oturacaksın.
          Senin Ülke yönetmek  gibi bir derdin olmadı mı hiç ?
          Hiç böyle bir gailen olmadı mı?
         Ey Kılıçtaroğlu sen ne yapıyorsun?
        Senin kendi koltuk sevdandan başka bir derdin yok mu kardeşim?
         Hiçbir gündemi kendin yaratamadın. İktidarın verdiği pasların peşinde koştun. Orta sahada hiçbir oyunu kendin kuramadın. Hiçbir gol de atamadın be kardeşim.
         Takımın küme düşüyor. Bir sürü kaliteli oyuncunu saha dışında tutarak beceriksizliğin sonucu, takımını da başarısızlığa götürüyorsun. Allah aşkına git o takımın başından ayrıl.
          Diğer yandan, bu seçim heyecanına kapılıp, oyuna gelen, seçimlerden sonra ülkenin kurtulacağını, çağ atlayacağını, uçacağını zanneden sıradan vatandaşımız, uyanacaktır. Bir Nisan da gerçeklerle baş başa kalacaktır.
         Ülkenin ağır ekonomik koşulları ile ve cebindeki daralmanın yokluğunun verdiği acı ile yüzleşecektir. Bir Nisan şakasının nasıl bir gerçeğe çevrildiğini görecek ve uyanacaktır.
          Ey Millet, Herkes sakin olsun ve yeniden kenetlenmeye hazır olsun.
                                 2019-02-02 Mehmet Kızılaslan.