23 Şubat 2015 Pazartesi

ÜLKEMDE KÖTÜ, ŞEHRİMDE İYİ GELİŞMELER

     

Dış ilişkilerimizin Arap saçına döndüğü ve çözülemez hale geldiği son günlerde, bir de “Eğit – Donat” anlaşması yapıldı ABD ile. Suriye yi karıştırdığımız ve o bölgeye terörist ihraç ettiğimiz yetmiyormuş gibi bu işin devamı için bir anlaşma daha imzalandı.
Gidişat kötü. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD kongresi dış ilişkiler komitesi başkanı, Corker arasındaki  görüşme sonrasında, anlaşmanın imzalandığını öğreniyoruz.
Bu ne demek biliyor musunuz?  Kırşehir de kurulacak kampta, iki bin, Özgür Suriye ordusuna dahil terörist militanı eğitilecek ve Suriye üzerine salacağız demek.
Bu güne kadar Devlet anlayışımıza tamamen ters olan bir mantıkla, Bir devletin Emperyalist güçler için parçalanmasına, fiilen katkıda bulunmaya devam edeceğiz demek.
Daha önceki dış ilişkilerimizde yapılan yanlışlıklar nedeni ile, Suriye’de bulunan Süleyman Şah türbesini koruyamaz hale geldiğimizden, sınıra sıfır noktada yine Suriye topraklarında yeni bir Türbe yapmaya çalışıyoruz.
Sınırlarımız yolgeçen hanı olmuş. On bine yakın Işit militanının  topraklarımızda gizlenmiş olduğunu biliyoruz.
İç güvenlik yasasının çıkarılmaya çalışması halinde, Tam bir polis devleti olma yolunda ilerliyoruz. Yasa “molotof atan, kişilerin terörist sayılacağı ve yasak silah taşıma suçundan savcılığa sevk edilecek” diye değiştirilerek düzenlense olmaz mı? Bu polise verilen yetkiler, Ülkemizi Hitler rejimine çevirmeye yönelik çalışmalardır.
Hitler rejiminde de her şey yasalara uygun yapıldı. Ama insani olmadığı için İnsanlığın yüz karası olarak tarihe geçti. Yeni çıkarılacak iç güvenlik yasasıyla görünen o ki Hakimler, savcılar, Mülki amirlerin emri altına girecekler ve Mahkemeler işlevlerini yitirecek. Polis şüpheli gördüğü her kesi, savcılığa sevk etmeden tutuklamaya başlayacaklardır.

Gelelim şehrimdeki güzel gelişmelere,
Öğrendiğimiz kadarı ile, Tayfun Talipoğlu gibi bir duyarlı ve ülke sorunlarını çok iyi bilen kardeşimiz, CHP den Aday adayı olmuşlar. Bu çok güzel bir gelişmedir, şehrim için.

Diğer yandan Ak Partiden, Başbakan Davutoğlu nun hukuk danışmanı olan pırlanta gibi bir kardeşimiz, Abdurahman Öz, de Milletvekili aday adayı olmuşlar. Bu da çok güzel bir gelişmedir.

MHP den de, Ankara’daki Aydınlılar derneği başkanı, Ender Vardar kardeşimiz, Aday adayı olmuşlar. Bunlar bu gün aklıma gelen güzel gelişmeler.
Neden mi?
Çünkü bu kardeşlerimizin üçü de Ankara da Bürokrasiyi çok iyi tanıyan ve şehrimizin sorunlarını çok iyi bilen kardeşlerimizdir.
Seçilmeleri halinde Ankara da işleyişi öğrenmek için zaman kaybetmeden, hemen ilk gün den itibaren sorunlarımızı çözümleri için efor sarf edecek kardeşlerimizdirler.
Burada isimlerini yazmadığımız diğer aday adayı olan kardeşlerimizin belki bizim bilmediğimiz çok daha değişik özellikleri olabilir. Kusurumuza bakmasınlar. Öğrendikçe onlara da yer vereceğiz.
Diğer yandan, daha önce Milletvekili olup ta yeniden aday adayı olan kardeşlerimizi de zaten hepimiz yaptıklarını biliyoruz.
Vatana Millete hayırlı olması dileğimle saygılarımı sunuyorum.
                                                        Mehmet KIZILASLAN 2015-02-23


10 Şubat 2015 Salı

DEVLET ÜRETİME GİRMEZSE BATARIZ.

                           

Evet bu kadar güncel konu varken, bu gün geçmişten beynime kazanmış bilgilerle birlikte, güncel olayları bağdaştırıp anlatmaya çalışacağım sizlere.
Çünkü geçmişten ders almadık ve tarih tekerrür ediyor.
               İnsanımız balık hafızalı ve birçok olayı hemen unutuyoruz, hem de sebep sonuç ilişkisini kurmakta zorlanıyoruz. Ekonomik çöküşe, üretimsizlikten dolayı gidiyoruz.
İşsizliğin neden günümüzde bu kadar çok olduğunu ve çalışanların asgari ücretlerinin azlığının sebebini hiç düşündüğünüz oldu mu?
Evet birçoklarınız, dünyanın ekonomik krizde olduğunu, ya da nüfusun çokluğunun bunun sebebi olduğunu zannediyorsunuz. Peki Çin neden dünyaya meydan okuyor? Oysaki Ülkemizde Üretimden devletin çekilmesi ve devlet fabrikalarının zarar edecek hallere düşürülmesi, daha sonra da kapatalım kelimesinin beyinlere kazınması sonucunda kapatılması, başlıca sebeplerdendir.
Devlet üretimden çekilirse, günümüzde olduğu gibi işsizler ordusu, Özel sektörün kapısında hazır olda bekler kardeşim.
Ne kadar özel sektöre teşvik verirseniz veriniz, devlet gibi, sosyal yanını düşünüp halkın yararına kararlar alamaz. Varsa yoksa özel sektörün kesesidir, düşüneceği.
Böyle giderse daha çok sıkıntılı günler yaşayacağız dostlarım.
Güvenlik bölümünde çalışan kardeşlerimiz banka soyacaklar. En güvenilir dostlarımızın çocukları da bu hırsızlıklara karışacaklar.
Bu çocuklar bizim çocuklarımız. Bunları, ne bu hale getirdi, nasıl bu hale geldiler, biliyor musunuz? Hiç düşündüğünüz oldu mu?
Bu sistem, daha çok, temiz ve dürüst kardeşimizi yanlışa götürecek. Çok, iyi insanımız, çaresizlik içinde, kötü yollara düşecekler. Ve önlenemez çöküşe doğru gideceğiz.
Diğer yandan, Tarımsal ve kırsal kalkınma kurumunun desteklerini, holdinglerimiz alacaklar. Gariban vatandaşımız da, bu kırsal alanların imara açık olmayışından, özel imar planı yaptıracak, paraları bulamayacaklar. Yerinde sayacaklar. Kırsal Kalkınma Kurumu da “Neden bu kadar hibelerimiz varken yatırım yapacak adam bulamıyoruz” diyecekler.
Ey devleti yönetenler, uymaya çalıştığınız, Acımasız kapitalizm sizi de bizi de bir gün bitirecek. Birilerine teşvik ve hibe vereceğinize, asgari ücretten vergiyi kaldırınız.  İşletmelerdeki sigorta bedellerini yarıya indiriniz. Diğer yandan özel sektörün giremediği alanlarda, Devlet olarak üretime tekrar girseniz, olmaz mı?

Bu arada İktidara gelmeyi düşünü yor mu bilmiyorum ama CHP. Onun bir oku var dı  ki maziye gömüldü. Senelerce önce, satılmışlar kırarlarken bile, CHP lilerin  gıkları çıkmadı. İşsizliğin önlenmesi, asgari ücretin azlığı ve sosyal sıkıntıların çözülmesinin tek yolu, Devletçilik okunun yeniden hayata geçirilmesi ile olacaktır.
Bir babayiğit parti çıksa, “Biz devletçilik denilen olayı ayağa kaldıracağız”. Bir de “Devlet olarak üretimde olacağız. Yeni fabrikalar açacağız ve bu fabrikalar özel sektörün yapamadığı alanlarda olacaktır.”  Derlerse, inanıyorum hem kendileri iktidar olacaklardır. Hem de ülke kurtulacaktır.
Hangi parayla mı dediniz? Yandaşlara dağıtılan hibe paralarla diye cevap verilecektir onlara.  Devletin parasını ancak devletin ortak malı olan fabrikalar açarak, onların yararına kullanacağız. Diye cevap verilecektir kendilerine.
“Devlet fabrika kurmaz, belediye fabrika kurmaz” yok böyle bir şey. Her birim, üretimde olmak zorunda. Aksi halde batışımız yakındır.
Bunun adına karma ekonomik sistem denir. İlk on yılda ülkemizi ekonomik bağımsızlığa kavuşturan sistem budur. Bir daha ki yazımda bu sistemin faydalarını anlatacağım sizlere. Saygılarımla.    Mehmet KIZILASLAN 2015-02-09