24 Ekim 2022 Pazartesi

DELİ DEDİĞİM DOSTUMU ARIYORUM

 

            

      Bu yazımda kaybolan bir dostum hakkında yazacağım dostlarım.

Biliyorsunuz, arkadaşlık, dostluk, kardeşlik, dediğimiz şeylerin hepsi, ayrı ayrı özelliklere sahiptirler. Çok özel bir dostumu uzun bir süredir göremiyorum, ulaşamıyorum, o nedenle çok üzülüyorum.

    Biz onun ne iş yaptığını, ilk tanıştığımız da, iki yıl gibi bir sürede  öğrenememiştik.

Kimimiz bilgisayarcı, kimimiz televizyon tamircisi, kimimiz marangoz, kimimiz kimyacı, kimimiz kaynakçı olarak bilirdik.

     Zaman içinde bilgisayar programları üzerine çalıştığını çözülemeyen sorunları çözdüğünü ve dünyanın her tarafından aranılan bir bilgisayar uzmanı olduğunu öğrendik.

Mütevazi bir hayatı ve aile yaşamı vardı.

      Nazilli’ye okumaya gelen, yüzlerce üniversite öğrencisinin kursağında yemeği vardır dostumun. Cebinde genellikle parası olmazdı, çünkü her ihtiyaç sahibine, nesi var nesi yoksa dağıtırdı.

Çocuklarını da sıradan bir ailenin çocukları gibi, açlığı, yoksulluğu bilecek şekilde büyüttü ve okuttu.

      Eşi hanımefendi de, bu şartlar altında İslami bir yaşam içinde, hayatından hiç şikayet etmedi. Mutlu mesut yaşamlarını sürdürürlerken, üç evladını da en iyi şekilde okuttular meslek sahibi yaptılar.

    Şimdi bu dostumun bir olayından bahsedeceğim ki siz, başına neler gelmiş ola bileceğini tahmin etmeye çalışınız. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlunun helikopteri düşürüldüğünde, yetkilere ulaşıp, yanlış yerde aradıklarını söyleyip,  nokta bazında yerini söyleyen uzman bir kardeşimizdir kendileri.

    Diğer yandan 15 temmuz darbesinden, bir yıl kadar önce darbenin olacağını tarihine kadar söyleyip, başarıya ulaşamayacağını anlattığında kendisinin deli olduğunu nereden uydurduğunu sorduğumuzda,” Yabancı yazışmalara ulaştığımdan ola bilir mi?” gibi bir cümle kullanmıştı.

    Ben şimdi bu dostuma ulaşmaya çalışıyorum ama ulaşamıyorum. Yerini bilen, gören lütfen haber versin. Başına bir şey geldiğinden endişe duymaktayım.

    Bu dostumun Adı, Faruk Tunçtur. Halk arasında hani derler ya “Atın iyisine doru, adamın iyisine deli” diye, işte ben bu deli kardeşimi arıyorum.

    Bu deli dostumun başına bir şey geldi ise eğer, biliyorum ki Vatan hainleri tarafından gelmiştir. Çünkü onun bütün yaşamı Vatan Millet ve Bayrakla birlikte İslam alemine hizmet için geçmiştir.

  

    Çalışmaları birilerine zarar verdi ise eğer, yukarıda söylediğim değerleri hiçe sayanların çalışmalarına zarar vermiştir. Dolayısı ile o zarar verdiği kişiler tarafından, kendisine zarar verileceği endişesi ile ortadan kaybolmuştur.  Ben bunun en iyi ihtimal olmasını istiyorum. 

Ya da korkum o dur ki, inşallah bu düşüncem doğru çıkmaz. O zarar verdiği, yanlış insanlar tarafından ortadan kaldırılmamştır.  Saygılarımla . Mehmet  Kızılaslan 2022-

3 Ekim 2022 Pazartesi

SEÇİMLER, SEÇİMLER, SEÇİMLER.

 

                                         

    Oda seçimleri, dernek seçimleri, Kooperatif seçimleri yaşadık.  Belediye başkanlığı seçimleri ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerini yaşayacağız.

    Ticaret odasının seçimlerini yaşadık geçtiğimiz günlerde. İster, istemez taraf olduk. Odalar gerekli miydi, değil miydi düşünmedik, Tarafımızı seçtik.  Oyumuzu kullandık.

  Kuruluş amacının ne olduğunu, Oda üyelerinin çıkarlarını koruyup korumadığını düşünmedik. Lüzumlu muydu, değil miydi aklımıza bile getirmedik. Bu güne kadar yaptıkları hizmetlerin topluma yararını araştırmadık.

        İnternet hayatımıza girdiğinden beri bütün kayıt sistemleri nedeniyle, kimin ne özellikleri varsa, nerelere kayıtlı ise, ne kadar borcu alacağı varsa, işletmesinin ve şahısların bilgilerini her yerden göre bildiğimiz günümüzde; odalar ne iş yapar aidat almaktan başka? Bir bakalım mı?

       Makam binaları lüks odaları yaparlar kendilerine.

      Lüks makam araçları alırlar kendilerine.

      Maaşlar alırlar, oturum ücretleri alırlar.

       Fuarlara, sergilere, geziler düzenlerler.

     İkram ve temsil giderleri,  tanıtım harcamaları yaparlar.

     Yaptıkları lüks binalarda ısıtma, serinletme harcamaları yaparlar.  

Üyeleri, kendilerinin iş yerlerinde, bu harcamaları yapamazlarken, Aidatlarını ödeyemez durumlara düştükleri için, oy bile kullan anmazlarken; oda yöneticileri zevki safa içinde yaşarlar.

      Efendi sen ne diyorsun ya?

Odalar sivil toplum örgütleri olmasın mı? Diyenlerinizi duyar gibiyim.

     Haklısınız sivil toplum örgütleri olmalı, hem de bu işi yapacak olanlar, bu işi canla başla yapmalı, kabul ediyorum. Örgütlenme şöyle olmamalı.

       Benim haklarımı arayacak kurumun yetkilileri, benim aidatlarımla, benden rahat olmamalı.

Başkanlık sistemi,  maaşsız, binasız, aidat sız, oturum masrafsız ve en fazla bir yıllık dönerli bir sisteme oturtulmalı.

    Bu istem üyelere yük getirmemeli. Fayda için kurulan bir sistem üyelerine yük olmamalı.

    Şimdi size soru yorum.

    Üçte birinin aidatlarını ödeyemediği, Ticaret odasının üyelerinin aidatlarını ileriki günlerde faizi ile birlikte almıyor musunuz?  Alıyorsunuz.

    Peki, neden ileride faizi ile birlikte aidatını alacağınız üyenizin,  oy kullanmasına izin vermiyorsunuz?

        Bu yanlış değil mi?

Bu sistemi devlet ya da bizi yöneten erk bu hale getirmiş ola bilir. Oda yönetimleri bu yönetmeliğin değişmesi için neden gayret sarf etmezler?

     Şimdilerde nasıl bilmiyorum. Geçmiş dönemlerde Bağkur pirimini ödeyemeyen esnafa ve yakınlarına, devlet sağlık hizmeti vermiyordu. Ey yetkililer, O pirim borçlarını ileriki günlerde zaten faizi ile birlikte tahsil etmiyor musunuz?

    Bu günkü yazımı kısa ve sadece oda seçimi ile sınırladım. Neden mi? Okuma alışkanlığı olmayan bir toplumda okunmayan köşe yazarı olmak istemediğim için. Daha sonraki yazılarımda diğer seçimlerle ilgili fikirlerimi yazacağım.

      Toplumun her alanında, yaralara merhem olan, idare sistemlerin getirilmesi dileğimle, beyinlerinizi birazcık bu konulara yormanızı, asıl olanın insan mutluluğu olduğunu; yönetici refahı için sistemler kurmaktan vaz geçmemiz gerektiğini algılamamız dileğimle hoşça kalınız.

        Mehmet Kızılaslan   03-10-2022