Birçok insan
paranın yokluğundan, piyasaların bozukluğundan, bahsediyor.
Bu konuda söz
söyleyenlerin kendi sınırlı imkanları açısından baktıklarında çok haklılar.
Ancak, çevremize bir bakalım, haberleri bir dinleyelim. Lüks
arabaları ala bilmek için artık zenginler torpil arıyorlar. Belli semtlerde
villa sahibi ola bilmek için insanlar sadece paraları ile değil yakınlarının
torpillerine başvuruyorlar. Milyonlarca liralık servetler, yetkililere yakın
kimselerin ellerinde toplanıyor.
Bu haberleri
dinlediğimizde “acaba biz de mi bir
yanlışlık var da başarısızız” diye düşüncelere dalıyorsunuz. Eşiniz,
çıldırıyor “Bir bizde yok para, bir sen
yeteri kadar kazanamıyorsun” diye bağırıyor.
Çocuğunuz
gözünüzün içine bakıyor “Acaba Annem
haklı mı? Babam beceriksizin teki mi? Diye cevap arıyor beynindeki
sorulara.
Baba belki
dünyanın en iyisi, dürüst mü dürüst, namuslu mu namuslu, eve hiç haram lokma
getirmemiş, mütevazi bir hayatları var. Muhannete muhtaç değiller ama, kıt
kanat geçiniyorlar.
Çocuklar ikilemde,
Ya Anneleri haklıysa, ya baba fırsatları değerlendiremiyorsa.
Filmler geliyor
aklına çocuğun, her kanalda, zengin aileler zevkü safada milyonlar kazanıyorlar
ama hiç çalışmıyorlar. Baba nın sarı yağı eriyor asgari ücret alıp evine
getireceğim diye.
Anne bütün
marifetlerini kullanıyor o asgari ücreti yetireceğim diye.
Birde “ Bunu bulamayanlar var halimize şükredelim “
diyor ya Anne, baba evde yok iken çocuklarına.
“Dünya sınav yeridir” diyen sabır,
yoksulluk, sadece fakirlerin sınavı gibi algılatan din adamlarının olduğu. Kafayı yememek elde değil.
Toplum eriyor, ahlak eriyor, namus
bitiyor, Dürüstlük aptallık gibi algılanıyor, Soysuzluk ahlaksızlık, içinde
kazanç olduğu için, açıkgözlük gibi algılanıyor.
Dört koldan
sarılmış bir gençlik var, yukarıdaki ikilemler arasında kaybolmak üzere.
Yetkililer halktan kopuk.
Çevrelerini sarmış, yalakalar topluluğu, gerçekleri
göstermiyor onlara. Yanlış bilgiler aktarıyorlar. Hamaset ve savaş söylemleri bir müddet sonra karın doyurmadığı gibi,
yine fakir topluma yükü yıkılacak.
Yeni paket
açıklanacakmış!
Yine 18 taksite bölünecek borçlar, yine vergi tabana
yayılacakmış.
Refahın huzurun ve
kazancın tabana yayıldığı bir öneriniz olmayacak mı sizin hiç?
İçinizden birisi “
kazancınız sizlere yetecek, kredi almadan yaşar hale geleceksiniz “ diyen bir
yiğit çıkmayacak mı?
Çözüm ne
kardeşim?
Çözüm, yediden yetmişe üretim seferberliği,
Çözüm, savaşlara ayrılacak paraların, üretim ve Milletin refahı için harcanması
Çözüm, Büyük şehirlerden, kırsal alanlara dönecek ailelere
tarımsal yatırım hibesi ya da 20 yıllık sıfır faizli kredi.
Çözüm, Kazançtan verginin kaldırılması harcarken sadece
yüzde 10 vergi alınması.
Çözüm, Eğitim ve öğretimde, üretime dair reform.
Çözüm, Karma ekonomik
sisteme, Vatandaşın yapamadığı işlerde devletin üretime girmesi.
Çözüm, Sigorta primlerinin günde sadece 10 TL ye çekilmesi.
Çözüm, vatandaşın borçlarının, ev kredileri gibi 15 yıla
yayılması.
Çözüm, sicil temizlenmesi.
O kadar çok çözüm
yolu var ki değerli okuyanlarım; yanlış bilgilendirme ve yandaş kayırmalar
önlendiğinde, İsterse yetkililer, Milyarlarca lira kazananların kazançlarının
halka yayılması hali sorunları kökünden çözer ve bunları yapanları tarihe
kaydeder.
Saygılarımla Mehmet
Kızılaslan 2020-10-27