20 Ocak 2016 Çarşamba

SATIN ALAN % 10 VERGİ ÖDER SİSİTEMİ

İTO BAŞKANI PEŞİN VERGİ KALDIRILSIN DEMİŞ

Biz, belki taşrada bir gazeteci olduğumuzdan, belki de sakalımız olmadığından, sesimizi duyuramıyoruz. Düşünce ve fikirlerimizi anlatamıyoruz.
1999 depreminde, bir yıllığına, deprem sıkıntılarını aşmak için çıkarılan peşin vergi. Sermayeli çalışan, esnafın, sanayicinin ve tüccarın her gün yavaş, yavaş erimesine sebep olmaktadır.
Bu doğru bir tespit olmakla birlikte sorunları kökünden çözecek bir sistem değildir. Diğer yandan maaşlarından peşinen her ay vergileri kesilen ücretli kesim, belki bu yazımı yanlış ta anlayacaktır. Ama onların maaşları da, yüzde yüz artacaktır.
1999 yılından beri uygulana geldiği halde, bu güne kadar seslerini çıkmayan, Türkiye’nin zenginler kulübü, İstanbul Ticaret Odasının, başkanı, İbrahim Çağlar, “Kayıt dışılığın artmaması, İstihdamın azalmaması, rekabet gücümüzün korunması, ve reel sektörün farklı kanallarla desteklenmemesi için peşin verginin kaldırılmasını istiyoruz” demişler. Çok doğru bu vergi kaldırılmalı. Ama sormazlar mı sizlere.
Bu güne kadar neredeydiniz?
Efendiler sıranın size gelmeyeceği nimi sanıyordunuz?
Su değirmenlerini su döndürür.
Yel değirmenlerini rüzgar.
Piyasaların suyu da, Paradır efendiler.
Ne kadar çok para piyasalarda dönerse, o kadar çok para kazanılır. Ona orantılı da vergi toplanılır.
Kazanılmamış paranın vergisi, eğer bir önceki yılda tahsil edilirse, o oranda para piyasalardan çekilir. Ve o kadar piyasalar küçülür.
Piyasalar zorlanmakta. İnsanımız çok sıkıntı çekmektedir. İşsizlik önlenemez artışlar göstermekte, sıkıntılı durumu, Hükümetler desteklemelerle, teşviklerle ve hibelerle çözebileceklerini zannetmektedir.
Sorunu temelden çözecek bir sistem öneriyorum efendiler.
Hem devletin vergi kazancını ikiye katlayacak.
Vergi mükellefi sayısını, 11 kat artıracak.
Hem çalışanın, emeklinin maaşlarını iki katına çıkaracak, maaşlarına yüzde yüz zam yapmış hale getirecek.
Piyasaları coşturacak. Ülkeye yeni bir heyecan getirecek.
Umutsuzlukları ortadan kaldıracak.
Yeni bir sistem öneriyorum.
SATIN ALAN % 10 VERGİ ÖDER sistemini öneriyorum.
KDV nin, ÖTV nin, Peşin verginin, her tür verginin ortadan kaldırıldığı bir yeni sistem. Paranın piyasalardan dolaşmadığı. Herkesin cebinde ki kartlarla harcama yaptığı.
Rüşvetin yolsuzluğun ortadan kalktığı. Bakkaldan sakız alan çocuğumuzun bir lirasının da, Milyar dolarlık ev alan, vatandaşımızın da para aktarırken kartından % 10 devletin kasasına paranın otomatik aktığı, % 90 ın da malı satanın hesabına geçtiği bir sistem öneriyorum.
Bir sorun var der gibisiniz. Rüşvet nasıl aktarılacak? Rüşvetinde % 10 u devletin kasasına akacak kardeşim başka yolu yok.
Kara para ne olacak? Yatır bankaya aklansın kardeşim. Onunda % 10 devletin kasasına akacak. Bu ülke ekonomisinin tam şu anda, buna ihtiyacı var kardeşim.
Ey hükümet yetkilileri bu ülkeyi ekonomik olarak kurtarmak, çalışanın ve emeklinin maaşının iki kat alım gücüne eriştirmek istiyorsan. Gönüllerde taht kurmak istiyorsan. Alın size bir yöntem. Tarihe de geçeceksiniz. Umutsuzlukları da ortadan kaldıracaksınız.  Saygılarımla.                                   Mehmet Kızılaslan 2016-01-20     


6 Ocak 2016 Çarşamba

BU SAVAŞ BİZİM SAVAŞIMIZ DEĞİL

                 BU SAVAŞ BİZİM SAVAŞIMIZ DEĞİL  
                            CFR  ÇATIŞMA DEDİ
(Council on Foreign Relations  un 2016 yılı için 11 çatışma alanı)

Bu yazım tamamen bir alıntıdır. Biraz sonra, CFR nin ne demek olduğunu ve içinde kimlerin yer aldığını; alıntı yaptığım şekilde hiçbir noktasına, virgülüne dokunmadan aktaracağım. Ancak CFR nin 2016 yılı için çatışma alanlarını yazarak başlayacağım yazıma. Alıntı yaptığım yazıda, bu alanlar aşağıda ki gibi sıralanmıştır.

1-      Suriye’deki iç savaş yoğunlaşması.
2-      Türkiye’de yoğunlaşacak politik şiddet.
3-      Mısır’da artacak politik istikrarsızlık.
4-      ABD’nin kritik alt yapısına yönelik, yıkıcı siber saldırı olasılığı.
5-      Libya’da devem eden, politik istikrarsızlık.
6-      Kuzey Kore ile çok şiddetli kriz yaşanması ihtimali.
7-      Avrupa’da mülteci ve göçmenlerden kaynaklanan, politik istikrarsızlık olasılığı.
8-      Filistin ve İsrail arasında yükselen tansiyon.
9-      Afganistan’da artan şiddet ve istikrarsızlık süreci.
10-  Irak’ta IŞİD’in neden olduğu, Sünni-Şii şiddet kırılganlığı.
11-  ABD veya müttefiki ülkelere yapılabilecek saldırılarda büyük kayıplar verilme ihtimali.
               
CFR (Council on Foreign Relations) Ne demektir:  Dünyadaki, Siyonist politikalara yön veren Dış İlişkiler konseyi. Kısaca tarifi bu.
ABD nin Dış Politikası’na yön veren Dış İlişkiler Konseyi adlı Siyonist Kuruluş, 2016 yılı için hazırladığı bir raporda dikkat çekti. Siyonist çıkarlara yön veren, ülkelerde kimlerin iktidara geleceğine, kimlerin alaşağı edileceğine kadar her şeyiyle ilgilenen bu yapı, hazırladığı son raporda adeta Türkiye’yi alttan alta tehdit ederek, ilginç bilgilere yer verdi.
Siyonist kuruluşun 2016 yılı için hazırladığı Dünya öngörü raporunda Türkiye çatışma alanı olarak gösteriliyor.
ABD’nin dış politikalarına yön veren Siyonist kuruluş CFR, 2016 yılı için bir ilke imza attı. Kuruluş hazırladığı “ Öncelikli Çatışma Alanı” adlı tehdit raporunda Dünyadaki 11 bölgeye yönelik bilgiler yer alıyor.
 Ben deniz bu 11 bölgeyi yazımın başında alıntı yaparak belirttim.
Şimdi yine aynı yazıdan alıntı yaparak devam ediyorum.

TÜRKİYEDE GİF-CFR OLARAK FAALİYET GÖSTERİYOR
Yeryüzünün en zenginlerinin üye olduğu bu Siyonist kuruluş, analizleri ve değerlendirmeleri ile dünyadaki politik çevrelere siyasi mesajlar veriyor. CFR adlı örgüt Türkiye’de de faaliyetlerini sürdürüyor. Türkiye deki ayağını GLOBAL RELATİONS FORUM (Global İlişkiler Forumu) oluşturan bu gizli yapının üyeleri ise adeta lortlar kamarası gibi. Türkiye’nin en zengin listesinin, neredeyse bu yapının, Türkiye ayağına üye.
Yönetim kurulu başkanlığını Rahmi Koç’un yaptığı bu yapının, Başkan yardımcılığını, Hanzade Doğan Boyner ile Memduh Karakullukçu. Üyeler arasında Hikmet Çetin, Suzan Sabancı Dinçer, Ali Doğramacı, Sönmez Köksel, Özdem Sanberk ve eski AKP li Dış işleri Bakanı Yaşar Yakış gibi isimler bulunuyor.





SİYONİZME HİZMET EDEN GİZLİ YAPINIJN: CFR
Dış ilişkiler Konseyi (CFR)  Siyonist Lobinin de en üst düzey kuruluşu olarak biliniyor. ABD başkanlarının yanı sıra, Dünyanın kanını emen, emperyalist zengin aile üyelerini barındıran CFR de akademisyenler, medya mensupları ve üst düzey yöneticiler yer alıyor.
ABD nin New York eyaletinde merkezi bulunan CFR nin temel amacı ise Dünya egemenliği.
Her yıl Dünyanın pek çok ülkesinde liderleri ağırlayan, CFR o ülkelere yönelik politikalar ve stratejiler belirliyor.
Geçen yıl açılımlar yapan CFR Türkiye’de de Global İlişkiler Forumu (GİF) adıyla bir şube açmıştır.
CFR, Dünya politikasını kendi kontrolleri altında tutmak amacı ile Walter Lippman önderliğinde kuruldu. 37 daimi üyesinin, 10 tanesi Yahudi, diğerleri ise yüksek dereceli mason dur. İlk başkanlığını Amerikalı senatör Yahudi Rudy Boschwitz yapmıştır.
Washington’daki Dış İşleri Bakanlığı göstermelik bir kurumdur.
Amerika’nın gerçek “Dış İşleri Bakanlığı” CFR dir.
Nato’nun kurulmasına CFR toplantılarında karar verilmiştir. 

Yukarıdaki koyu metinlerin, tamamını bir ulusal gazetenin köşe yazarının yazdığı yazıdan alıntı yaparak aktardım.
Gelelim şimdi benim yorumuma:
Bu ülkede ta başından beri, barış, barış, barış, derken kimlere karşı mücadele verdiğimizi şimdi anlaya biliyor musunuz, ey savaş çığırtanı uşaklar.
Savaş bizim topraklarımızda olacak ve Büyük İsrail’in ekmeğine yağ sürecek.
Fakir fukara çocukları ölecek. Meydanlarda, medyalarda savaş çığırtkanlığı yapan Yahudi uşaklarının ve zenginlerin çocuklarına hiç bir şey olmayacak. Vatan parçalanacak yada huzur bulmayacağız.
Bu savaşta ölenlere bir bakınız. Nereyse hepsi gecekondularda yada harabe barakalarda yaşıyorlar. Sizlere sesleniyorum fakir çocukları, fukara babaları. Bu savaş çığırtkanı şerefsizlere kanmayınız. Bu savaş bizim savaşımız değil. Büyük İsrail’i kurmak isteyen, Yahudilerin savaşı. O halde neden sizler ya da, sizlerin çocukları ölmeli ki?
Saygılarım savaşa dur diyenleredir.
                                                         Mehmet Kızılaslan 2016-01-06



               

4 Ocak 2016 Pazartesi

BOŞALTILAN ŞEHİRLER KİMİN OLACAK?

                            DEVLET HATA YAPMAMALI
Günümüz yaşananlarını, eğer sadece bu gün gördüklerimizle değerlendirmeye kalkarsanız; “İyi oluyor kökünden temizleniyor. Bir yıl da olda sokağa çıkma yasağı sürse etse devam etmeli” diyenleriniz çoğunlukta olacaktır.
Ama eğer birde, taaa geçmişlerden, hatırlayabildiğiniz yada hatırlayamayacak kadar öncesinden alarak inceleyecek olursanız; Güney doğudaki savaşa dur demek için yola çıkmak zorunda olduğunuzu düşünürsünüz.
Yazılarımın çoğunda sebep, sonuç ilişkilerini kurmaya ve elimden geldiği kadar empati yapmaya çalışarak düşüncelerimi aktarırım.
Toplum psikolojisine ve sanal medyada, daha çok beğeni almak için yüzeysel bakanların hoşuna gidecek paylaşımlar ve yazılar yazmamaya çalışırım. Bu yüzden acımasız eleştirilerde aldığım çok olur.
Çok iyi biliyorum ki çoğunlukların alkışlarına kapılan yöneticiler genellikle yanlış yapmaktadırlar. Önemli olan az da olsa eleştirel bakanların sözlerine ve yazılarına kulak vermenin gerekliliğini görenler; hem daha isabetli kararlar alırlar, hem de ileriki dönemlerde aşağılanarak hatırlanmak şöyle dursun. Birçokları hayatlarını kurtarmış olurlar.
Günümüzde Kefenimizle geziyoruz ölümden korkmuyoruz edebiyatı yapanların bir çokları, ölümlerin müsebbibi olduklarını bile, bilemezler.
Devlet hata yapmamalı diye başladığım yazıma. Aslında ileride, Dünya kamu oyunda suçlu duruma düşecek deliller vermekte benim ülkem..
Nasıl mı veriyor? Hatırlayınız yıllardır sözde ermeni soy kırımına karşı belgeler, yazılar, resimler ortaya atıldı. Karşılığında tarafımızdan da yüzlerce belge, bulgu ve resim ortaya koyarak asılsızlığını iddia ettik. İspatlamaya çalıştık.

Dünya istihbarat birimlerinin her biri bilirler ki, Türkiye’nin başına bela olan Terör örgütünü; MİT in, ne olduğu, kimden taraf olduğu belirsiz, birimleri tarafından kurdurulmuştur.
Devlet burada hata mı yapmıştır suç mu işlemiştir?
Buna izin vermekte muradı nedir?
Güneydoğu illerine batıda görev yaparken, suç işlemiş, rüşvet almış, memurlar atanmışlar. Orada ki vatandaşımıza, Devletin rüşvetçi ve kötü acımasız yüzü gösterilmiştir.
Dürüst ve namuslu memurlarımızı tenzih ediyorum. Ama görevden atılmaları gerekenler genellikle ceza olarak o bölgelere gönderilmişlerdir. Cezalandırılan oradaki masum insanlar olmuştur. Terör örgütü de buradaki vatandaşlarımızın ezilmişliğinden yararlanmış taban bulmuşlardır.
 Her zaman söylediğim gibi Samimi olarak Çözüm sürecinin yanında oldum. Yine de hep samimi olan çözüm süreçlerini destekleyeceğim. Ama ne yazık ki çözüm süreci boyunca, terör örgütünün, Güney doğuda silah yığınağı yapmasına izin veren Devletin muradı neydi?
Bu bir hatamıydı suç muydu?
Şimdi yapılan temizlik harekatında, Tankla, topla, delik deşik edilen harabeye çevrilen şehirler. O şehirlerde öldürülen insanlar, çocuklar. Bunların dünya kamuoyuna sunulan resimleri. Boşaltılan şehirler. Seneler sonra yüzümüze bir şamar gibi, Kürt tehciri, Kürtlere yapılan mezalim, olarak önümüze gelmeyecek mi?   
Acaba o zaman bunun altından nasıl kalkacağız?
Bize söyler misiniz o bölgede etkisiz hale getirilen terörist sayısı 500 ü buldu mu?
Bu beş yüz kişinin orada yuvalanmasına neden izin verdik?
Mit’imiz neredeydi?
Gerçekten sadece beş yüz kişi idiyseler, koca şehirlerde yüz binlerce kişinin tahliyesine neden sebep olduk?
Korkum şu ki, boşaltılan Suriye’nin kuzeyindeki bölgelerle, Güney doğudaki şehirlerimiz; Büyük İsrail projesi için mi boşaltılıyor? 
Bana söyler misiniz oradan can güvenliği korkusu ile boşaltılan evler, bundan üç ay önce 50-60 Bin TL eder iken şimdi kaç paraya alıcı bulur?
Ben söyleyeyim, 10-15 Bin lira ya alıcı bulur.
Bu topraklara kimler talip olurlar?
Yine ben söyleyeyim, İsrailliler.
Efendiler biliyor musunuz, Sivas’ın öbür tarafında yaşayan birçok aile mallarını mülklerini satarak, batıdaki illerimize yerleşmeye başladılar.
Bunun suçlusu kim? 
Boşaltılan, terk edilen, Güney doğu illeri kimlere peşkeş çekilecek?
Bu soruların cevabını bulduğumuz gün. Açtığımız yaranın ne kadar büyük olduğunu göreceğiz.
Şimdi sizlere sesleniyorum Ey halkım, ey devletim, Bu savaş durmalı.
O iller yeniden imar edilmeli.
Yatırımlar yeniden yapılmalı. İşsizlik önlenmeli. Geri göç sağlanmalı.
Aksi halde, Büyük İsrail projesinin mimarları bizler oluruz.
Ha şunu da biliniz ki, anlımızdaki katil lekesi biraz zor silinir.
Çünkü Emperyalist güçlerin, üç adım sonraki oyunu nu göremediğimiz için insanlarımızın ölümlerine, silahlı güçlerimizin şehit olmalarına sebep olduk.
Saygılarımla.
                                                         Mehmet Kızılaslan 2016-01-04