24 Ağustos 2013 Cumartesi

NEDEN AĞLIYORSUNUZ?

                     
 Bu kadar olup bitenlere,
Çoluk çocuk demeden kıyılan canlara,
Bütün insanlığı ağlatan olaylara,
Kimyasal silahlarla öldürülen Müslümanlara,
Kan gölüne dönen Mısır’a rağmen neden yazmıyorsun arkadaşım?
 Diyorsun, öyle mi? Yazamıyorum. Bu konuda yazamıyorum. Kendimden, dış politikamızdan utanıyorum da, ondan yazamıyorum.
Bir çoklarınız son kanlı tabloyu görüyorsunuz.
Sebebi nedir?
Neden olur?
Kim yaptırır?
Ne zaman durur? Diye düşünenleriniz muhakkak vardır. Cevaplarını bulanlarınız da çok tur. Ama ben, neden yazamadığımı sizlere bu soruların cevabını verdiğimde anlatacağım.
Soru bir, Bu olayların sebebi nedir.
Basit olarak, Akdeniz ABD gölü haline getirilmek isteniyor. Sessiz kalan ve hatta destek veren köhnemiş AB ye rağmen.
Önümüze atılan AB projeleri ile biz elimiz ayağımız bağlanırken ABD ve İsrail’in çıkarları için tüm Arap ve Müslüman ülkelere, bizim yardımımızla Bahar getiriliyor. Tüm yöneticiler ABD ve İsrail yanlısı yapılıyor.
 Mısır darbesinde, darbecilerle, İsrail gizli teşkilatının toplantılar yaptığını bizim Mit’imiz bilmiyor muydu?
Eğer bilmiyorlarsa yazıklar olsun, Bu büyük Türk devletine, bize. Asla ağzımıza büyüğüz ve artık dünya siyasetine yön vermeye başladık demesin, hiçbir yetkili.
Eğer haberleri varsa; ki, ben buna inanıyorum. İşte burada bize verilen görev, ABD ve İsrail’in hizmetkarlığını yapmak düşmüş demektir.

Neden yazamadığımı anlayanlarınıza saygıyla eğiliyorum. Biz hem İslam alemin de olanlara üzülüyormuş gibi yapıyor ve ağlıyoruz, hem de ABD ve İsrail’in ekmeğine yağ sürmek için görevimizi itina ile yapıyoruz.

Kimse ama hiç kimse iki yüzlülük yapmasın. Orta doğunun batışına, Büyük İsrail’in kuruluşuna, Tüm Müslüman ülkelerin başına, ABD yanlısı yöneticilerin gelişine yardımcı olan, hatta sebep olan biziz.

Efendiler “Onlar sizden razı olmazlar siz dininizi değiştirmedikçe” ayetini hiç okumadınız mı?
 “ Kim iyi bir işe aracılık ederse onun da o işten bir nasibi olur. Kim kötü bir işe aracılık ederse onun da o işten bir payı olur. Allah her şeyin karşılığını vericidir” Nisa suresi 85. ayeti bunu diyor. Şimdiye kadar okumadıysanız, işte şimdi okudunuz.
Efendiler bizim dış işlerimiz öylesine bir b..  a battı ki bizimde  geleceğimiz tehlikede.

Allah yalan söylemez. Bakın Allah ne diyor?
“Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirlerinin dostudurlar(birbirlerinin tarafını tutarlar).İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah zalimler topluluğuna yol göstermez.” Maide suresi 51. ayetti.

“Eğer onlar Allah’a, Peygamber’e ve ona indirilene iman etmiş olsalardı onları( Müşrikleri) dost edinmezlerdi; fakat onların çoğu yoldan çıkmışlardır.” Maide suresi 81. Ayeti.
İşte bu ayet sizce de, bizi anlatmıyor mu?
Birileriniz, “Darbeyi yapanlar, insanları kimyasal silahlarla, ya da başka şekillerde katledenlerin suçu yok mu? Diyorsunuz.
Onlar görevini yapıyor. İslam’a inanmıyorlar ki.

İslam’a inandığını söyleyen ama sapkınlık içinde olup, ABD ve İsrail ile iş birliği yapan, onların planlarına hizmet eden, uzun vade de yapacakları kötü şeylere alet olanlar var ya benim korkum onlardan. Çünkü onlar, Müslüman’ım diyenler.
Bizi batağa sürükleyenler.
Şimdi neden yazamadığımı anladınız mı dostlarım.
Bütün İslam alemine, en başta biz kötülük ediyoruz. Hem de biz İslam’ız diye, diye.
Ekranlarda ağlayan ağlayana, umarım döktükleri gözyaşı, Müslümanlar içindir. Ama ben ona da inanmakta zorlanıyorum. Çünkü Allah’ın ayetlerine ters hareket edenler ve Yahudilerle ve Hıristiyanlarla iş birliği yapanlar, hatta İslam aleminin kahrolmasına rağmen onlara hizmet edenler, İslam için ağlamazlar, ağlayamazlar.
Sadece bizlerin bazılarımızı ve Allah’ı kandırdıklarını zannederler.
                 Saygılarım Gerçek İslam gibi davrananlara ve ABD ile, İsrail’e hizmet etmeyenleredir.                                   Mehmet KIZILASLAN 2013-08-24 


 



15 Ağustos 2013 Perşembe

SİZİN DIŞ POLİTİKANIZI SEVSİNLER

                        

           Tutturdunuz, ABD nin arkasına takılıp, bir Arap Baharı politikası, Tüm Arap  ve Müslüman ülkelerin başına demokrasi aşığı! ABD yanlısı, liderlerin yerleşmesine sebep oldunuz.
           Komşularımızla sıfır problem dediniz. Problemsiz bir komşumuz kalmadı neredeyse hepsiyle problemliyiz. Hepsinin kanına girdik.
           Bir tanesinde Gerçekten Amerikancı olmayan bir lider geldi seçimle, orası da Mısır’dı; tüm Müslüman ve Arap ülkelerinde kendi yandaşını iş başına getirmiş olmanın gururunu yaşayan Amerika, bizim de kayıtsız şartsız yanında olduğumuzu bildiği için Orada da Darbe yaptı.  Sebebi biziz, bizden güç aldı.
           Şimdi kıvranıyoruz! Ne yapsak ta bu sarmaldan kurtulsak diye. Ben bu konuda defalarca yazdım “Uzaklaştırın şu Davutoğlu’nu  Dış işlerinin başından.”  Diye, dinlemediniz. Hoş başkalarını da dinlemediniz. Sizin bildikleriniz en doğruydu!   
       Adamın adı üstünde “ Ben İsrail ve ABD yanlısıyım diye bağırıyor. Politikası farklı mı olacak sanki.
          Efendiler onu göreve getiren sizlerinde durumunuz pek farklı değil gibi görünüyor buradan. Teslimiyetin bu kadarını görmedik tarih boyunca ABD ye.

         Rahmetli Menderesi,  ABD politikalarından uzaklaşacağını hissettiklerinde astırdılar, O şerefleri kendilerine münhasır ABD liler.
         Kahramanlar bir kere, korkaklarsa her gün ölürler diye bir söz var. Siz onu muhakkak bilirisiniz.
        Biliyor musunuz sizlerin her gün, Mısırdaki her Müslüman’ın, ABD yanlısı darbeci tarafından öldürüldüğünde, binlerce kez öldüğünüzü hissediyorum.  
          Korkmayın silkinin zararın neresinden dönerseniz kardır. Bırakın şu ABD emirleri dolu dış politikanızı.
        Mısırdaki kanın koca ülkeye sardığını gördünüz. Acınız ve acımız büyük biliyoruz. 
          Bu cesareti (Mısırda darbe yapma cesaretini) tüm Arap ve Müslüman ülkelerine Kendi yandaşlarını, bizim sayemizde başa geçiren ABD, bizden, yani sizin yanlış dış politikanızdan aldı diye, sizde üzülüyorsunuzdur. Öyle tahmin ediyorum. 
          Ama oradaki darbeden de biz sorumluyuz, bunu sizde çok iyi biliyorsunuz efendiler.
Gelin bu yanlışlardan dönelim. Başımıza ne gelirse gelsin. Biz ABD yanlısı politikalardan vazgeçiyoruz diyelim.
           Dış politikamızdaki bütün yanlışlardan bir çırpıda kurutulalım. Sizde biliyorsunuz ki; Orta doğuda, Suriye’de, Libya’da, Mısır’da, ve hatta Filistin de kanına girilen, katledilen her Müslüman’ın, acısına sebep bizim dış politikalarımızdır.
       Biz tüm Arap ve Müslüman ülkelerin yönetiminin, ABD yanlısı olmasını tek sebebiyiz.
Nasıl olduysa, seçimle ABD yanlısı olmayan bir Müslüman, Mısırda başa geçince, ABD darbe yaptırdı. Yine darbe yapma cesaretini, bizim kendisinin arkasında kayıtsız şartsız durmamızdan aldı.

          Şimdi ağlıyorum, ağlıyoruz, ağlıyorsunuz.
         Çözüm gerek efendiler İslam aleminin bizi halen lider gördüklerine inanıyorsanız; görevinizi yapınız, işi, Dış işleri bakanını görevden alarak başlayınız. Tüm İsrail ilişkilerinizi dondurunuz. ABD ile yaptığınız anlaşmalara uymayacağınızı belirtiniz, Bu sizin de İslam aleminin de kurtuluşu olur.
          Saygılarımla.                                   Mehmet KIZILASLAN.2013

   

5 Ağustos 2013 Pazartesi

ADALETE BİR ŞEYLER OLUYOR

                             

     Anlamakta zorlanıyorum haberleri okuduğum da internet te.
    Hayret ediyorum.
Onlarca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası okuyorum.
     Yazık, hem de çok yazık.
Bir ülkenin aydınları suç işlemez diye bir kural yok muhakkak.
     Ama bu cezalar çok ağır. Bu cezalar Milleti kamplara ayıracak kadar ağır.
     Sokak eylemlerinde orantısız güç kullanan Polis arkadaşlarımız aklıma geliyor.
    İşin heyecanı mıdır yoksa kendilerine çekilen ajitasyonların dozundan mıdır bilmem. Meydanlarda karşısındaki insanın Türk Cumhuriyeti vatandaşı olduğunu unutuyorlar. Vur ha vur, ister ölsün ister kalsın önemli değil. Bunu bilerek yapmıyorlar muhakkak. Olayın içinde ki heyecanla yapıyorlar.
     Siz neyin heyecanın daydınız efendiler?

     Adaletin işine hiç karışmadım.
     Ergenekon davasına dair hiçbir yazı yamamaya çalıştım. Neden biliyor musunuz?
     Ben 12 Eylül Darbesinin yaralıların danım da ondan. Darbe nereden gelirse gelsin karşısındayım.
     Kim yaparsa yapsın benim düşmanımdır darbeciler.
Devlet olmanın gereği suçu önlemekten geçer.
     Darbe yapma ihtimalini ortadan kaldırmaktan geçer.
Müteşebbisleri yakalamakta bunun şartlarındandır. Bunları saygıyla kabul ediyorum.

     Efendiler adaletin temsilcileri yargıçlar size sormazlar mı, Darbe yapma ihtimali olanları bu kadar ağır cezalarla öldürdünüz de, Gerçekten darbe yapan şerefsizlere ne yaptınız diye?

    Buna ne denir biliyor musunuz?
Eğer ağırlaştırılmış müebbet cezası almak istiyorsanız darbeye teşebbüs ediniz.
Yada başka bir deyimle,
    Aklınız varsa darbeye teşebbüs aşamasında bırakmayınız. Ölümünüz pahasına darbe yapınız. Çünkü darbe yapanlar cezasız kalıyor. Müteşebbis olanlar ağırlaştırılmış ceza alıyorlar ülkemde.  
    Bu ne biçim adalet kardeşim? Diye sormazlar mı size.
Artık bu yazımla adaleti etkileme suçu işlemiyorum değil mi?
Yazdınız cezayı kırdınız kalemi nasıl olsa.
    Verdiğiniz cezalar insanımızı terbiye edici olmalı.
Öldürücü yok edici olmamalı.
Siz Adaletin keskin kılıcını elinde bulunduranlar, istediğinizi istediğiniz yerden kesemezsiniz.

 Hani eskilerin bir lafı vardır “Keser döner sap döner bir gün gelir hesap döner” Sizler kini nefreti acımasızlığı körüklediniz ülkemde. Ötekilere! acımasızlığınızla nefrete kine gark ettiniz.
    Bu kin nefret ülkem için zararlı. Ülkemi karışması ve barışması zor kamplara bölüyorsunuz.
Orantısız ve acımasız cezalarınızın arkasında Ülkeye kötülük yaptığınızın farkında olamadığınıza üzülüyorum.
     Baş tarafta da söyledim. Ben Darbe yapanları da, yapmaya kalkışanları da, asla savunmuyorum, yanlarında değilim. Ayrıca düşmanıyım. Ben demokrasinin ve adaletin aşığıyım.
   Ama sizler yiğitliğinizi gösterip önce Darbe yapanlara üç günlük bir ceza verebilme cesaretini gösterseydiniz de sizleri görseydik.
    Bu cezalar caydırıcı değil, bilakis kinlendirici ve bölücü olacak kadar orantısız ve ağır oldu.
      İnşallah sonuçları korktuğum gibi olmaz. Saygılarımla.
                            Mehmet KIZILASLAN   2013-08-05