Yeni Dünya
düzenine karşı, yeni değil ama gerçekçi bir dünya düzeni kurmak
zorundayız.
İnsanların boşa
çıkarıldığı, makinaların fabrikalarda ve tarlalarda insanların yerini almaya
başladığı, insanın onurunun haysiyetinin, çalıştırılmayarak ayaklar altına alınmaya
çalışıldığı düzene karşı yeni, karşıt bir düzen kurmak zorundayız.
Ekilmeyen,
dikilmeyen arazilere, ekmediği için paralar ödenen bir sistem yaşadık yıllarca.
Kimin ekmeğine yağ sürüldü? Tabi ki de, toprak ve arazi sahiplerinin ekmeğine
yağ sürüldü.
O toprakların nasıl
o ağaların eline geçtiğini tartışmaya kalktığımızda, hiç birisinin, yani o
toprak ağalarının hiç birisinin, o arazileri çalışarak, para kazanarak
almadıkları göreceksiniz.
O halde nasıl sahiplenildi bu topraklar?
O tarihlere
geri dönüp baktığınızda, Osmanlının son dönemlerinde Saraya yakın olanların,
saray tarafından ödüllendirilmek için bu toprakların bu günkü mirasçılarının,
dedelerinin eline geçtiğini göreceksiniz.
O halde bu
topraklar kimindir? Bu topraklar için savaşıp ölenlerin çocuklarının ve
torunlarınındır. Ya da Tüm bu vatan için mücadele edenlerindir.
Bu bağlamda o
topraklar, üretebilecek, eke bilecek ve işleye bilecek, her vatandaşa adil
olarak dağıtılmak zorundadır.
Yeni Dünya düzeni,
ne kadar teknoloji ve bilişim düzeni olsa da, beslenmek ve hayatımızı idame
ettire bilmek için, insanlar tarıma ve tarım ürünlerine mecburdurlar.
Yoksullaştırılan, çalıştırılmayan ve
yardımlara muhtaç edilen insanların, çalışma ve üretme haysiyet ve onuruna
yeniden yükseltilmeleri gereklidir.
Geçmişte Osmanlı
sarayına yakın olanların, toprakları ele geçirip sömürü sisteminin kurulmasına
sebep olmaları, Günümüz sarayından bu sahiplerin marabalarının oyları için, ekilmeyen
topraklara, pirim adı altında paraların dağıtılması doğru değildir.
Üretene, çalışana, alın teri dökene
aktarılması gereken paralar, Geçmişte haksız yere elde edilen Osmanlı sarayı
artıklarının, bu günkü mirasçılarına aktarılmamalıdır.
Savaşan, Rusya ve Ukrayna’dan,
onlar savaştıkları halde, bizim tarım ürünleri ithal eden Türkiye olmamız,
tarım alanında utanılacak bir duruma düştüğümüzün resmidir.
Efendiler, genç nüfus
yoğunluğunun, diğer ülkelerden oldukça fazla olduğu ülkemizde, yoksulluğun,
işsizliğin, ahlaksızlığın, fuhuş’un,
gayrı resmi kötü işlerin, önüne geçmenin en önemli çözümü, emek yoğun üretim
alanları yaratmaktır. Bu üretim alanı, Tarımsal
üretim ve tarıma dayalı sanayi üretimidir.
Ülkemizde acilen, öncelikle, Devletin
elindeki işlene bilir araziler, işlemek isteyen, üretmek isteyen ailelere,
işleye bilecekleri kadar, ücretsiz dağıtılmalıdır. Bu topraklar, üç sene
işlemeyenin elinden alınmalıdır.
Bankalar Tüketici kredisi yerine, Üretici
kredisi olarak bu toprakların sahiplerine ihtiyacı olan kredileri tahsis emek
zorundadır.
Savunma ve
bilişim teknolojileri zaten devlet destekleri ile yukarıda yapılmaktadır. Ulus
genelinde her vatandaşa,” benim bu
topraklar. Bu topraklar için dedemin, babamın ve benim savaştığımıza değdi.” dedirtmek
zorundasınız.
Bu ülkede doğan, yaşayan her ferdin,
diğer ülkelerin vatandaşlarından daha üstün yanlarını bulmak, geliştirmek ve
onları onurlu üreten, mücadele eden, bir duruma taşımak zorundasınız.
Yeni Dünya düzeni
diye, Dünyayı sömürenlerin kurmaya çalıştıkları sisteme karşı, İnsanlığın her
zaman ihtiyacı olan tarımsal, doğal ürünler konusunda, ülkemizi dünyanın
merkezi haline getirmek mümkündür.
Bu konuda gerekli
olan mümbit topraklar ve onu işleyecek emek, ülkemizde bol miktarda vardır. Yeter
ki siz yetkililer, Osmanlı sarayının son
dönemde yaptığı gibi, Ülke kaynaklarını saraya yakın olanlara dağıtmak yerine, Millete
dağıtmayı bir kez olsun aklınıza getiriniz.
Mustafa Kemal Atatürk,
Türk milletinin yeniden doğuşuna, kılavuz olacak Bu sihirli sözü boşuna
söylemedi ve ilk 10 yılda Ülkemizi kendi kendine yeter hale getirdi.
"Çalışmadan, yorulmadan, üretmeden rahat
yaşamak isteyen toplumlar önce haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha
sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkûmdur."
Atamızın bu sözü
günümüze de ışık tutacaktır. Yeni Dünya düzeninin karşısında bizi her alanda
güçlü kılacaktır.
Saygılarımla. Mehmet Kızılaslan 2022-04-20