28 Ocak 2011 Cuma

KİM BU MİLLETVEKİLİ ADAY ADAYLARI

               

 Hepsinin kendine münhasır özellikleri var.
 Kimisi Partisi kurulurken işin içinde olmuş.
 Kimisi paracıklarını koymuş harcamalar yapmış.
 Kimisi gençlik kollarında çalışmış.
 Kimisi dağ taş dememiş adım, adım partisi için gezmiş.
 Kimisi anadan atadan partili.
 Kimisi beşikten beri partili.
 Kimisi  ocaktan bacadan partili
 Kimisi yeni ama Ankara dan torpilli.
 Kimisi Tüyü torbayı parti peşinde koşarken yemiş bitirmiş.
 Kimisi benden daha candan partili var mı diye düşünür.
 Kimisi bu kez artık benim hakkım, senelerdir sıramı başkasına veriyorum der.
 Kimisi Ben Bakanlık yaptım beni nasıl sıralamada uygun yere yazmazlar diye düşünür.   
 Kimisi Benim babam anam bu parti için ömrünü yedi sıra benim der.
 Kimsi Parti başkanlığından boşuna mı istifa ettim der.
 Kimisi düşüncelerini söyleyemez tırnaklarını yer.
 Kimisi eski genel başkanla boşuna mı takıştım ben der.
 Kimisi Benim çocuğum aday olmazsa muslukları kapatırım der.
 Kimisi beni neden istifa ettirdiniz kardeşim der.
 Kimisi Ben Cumhurbaşkanı Gül ün okul arkadaşıyım daha ne kadar bekleyeceğim der.
Kimisi akademik kariyerimden neden ayırdınız beni der.
Kimisi Kardeş ben gençliğimde genel başkanımızın şoförlüğünü yaptım der.
Kimisi Benim geçmişteki hizmetlerimi neden görmezlikten gelirsiniz der.
Kimisi beni aday yaptığınızda ardımda 50 bin adamımla birlikte gelirim der.
Kimisi Benim arkamda kocaman meslek odam ve üyelerim var der.
 Kimisi Benim arkamda koca dünyayı yöneten hizmetim var der.
Kimisi Bendeki tahsil ve para hanginizde var der.
Kimisi bendeki bilgi birikimi ile birlikte partinin ileri gelenleri beni işaret ediyor siz    
           neden hala beni öne çıkarmıyorsunuz der.
Kimisi partime hayatımı ve varımı yoğumu vermişim siz nerden geldiniz der.
Kimisi ben genel merkezdekilerle kankayım sizde kimsiniz der.
Kimisi siz benim çektiklerimi çektiniz mi beni genel merkez biliyor der.
Kimisi biz içerde sizin için yatıyoruz, bizi aday yapın kurtarın der.
Kimisi önseçim yapında görün benden fazla oy alır mısınız der.
Kimisi ön seçimde neymiş hiç mi bana vefa borcunuz yok der.
Kimisi para var çare var veririm genel merkeze parayı, otururum en ön sıraya der.
Kimisi benim çevrem onların vereceği paradan daha önemli der.
Kimisi Millete saygı duymayan parayla konuşur der.
Kimisi ben başbakanımızla top oynadım der.

       Aday adaylarımız bunları derde, Millet ne der, bilen yok. Kamuoyu yoklamalarına bakılarak izler sürülür stratejiler geliştirilir. Önce aday belirlemeleri, sonrada Seçim sonuçları kendi lehlerine çevrilmeye çalışılır.
      Partilerin GEÇİM sonuçlarını etkileyecek çözümleri var mı?
 Partilerin bu çözümleri üretebilecek aday adayları var mı? 
 Her aday adayının kendine münhasır üstün yanı var da, Milletin üretimine ve kalkınmasına dair basit de olsa birkaç projesi var mı?
   Ezber bozduracak ilginç önerileri bulunan aday adayı kaç tane çıkar? Millet seçimlerden sonra ne kazanacak? Geliri ne kadar artacak? Yaşam standardı ne kadar yükselecek?
    Üretenlerin çalışanların sigorta primleri ne kadar azalacak? İşverenlerin borçları ödenebilecek seviyeye düşecek mi?
   İş yeri açmak, işkenceye kendi eliyle davetiye yazmak olarak devam edecek mi? Sen işyerini aç, biz evrakları arkadan yapar sana iletiriz diyen mantık gelişecek mi?
   İşsizliğe çare üretimin önü açılacak mı? Merdiven altında, evin bir odasında, bahçenin bir köşesinde “ben bir şeyler üretiyorum, benim önümü açın” diyenlerin önü açılacak mı? 
      Hasılı Seçenler için bir şeyler değişecek mi? Yoksa değişmeyecek mi? Eğer seçilenler için bir şeyler değişecekse sadece, ve sadece 550 kişinin kaderi değişecekse sonuçta yine. Ben bu seçimlerden de rahatsızım efendiler.
     Üreten, Çalışan, üretmek isteyen ve çalışmak isteyenler için yine bir şeyler değişmeyecekse, ben rahatsızım efendiler.
     Siz Milletin rahatsız olduğu ortamda rahat olabilecekseniz yolunuz açık olsun efendiler.
    Seçim sizin için yapılıyorsa, geçim derdi Milleti hala geriyorsa, İşsizlik için çare bulunamıyor deniliyorsa, işsizlik fonundaki paralar başka amaçlarla kullanılıyorsa,  yazıklar olsun efendiler sizlere.
                             Mehmet KIZILASLAN          2011-01-28

19 Ocak 2011 Çarşamba

                ARAPLAR  DOST MU?
    Devlet ilişkilerinde dost ya da düşman diye bir tabir kullanılması çok sakıncalı bir üsluptur. Geçmişte bizimle savaşan ülkeleri bile “kardeş, proje ortağı, stratejik ortak” olarak adlandırdığımız bu günlerde Araplar hakkında ülkemizde çok yanlış bir kanı vardır.
    “Onlar bizi 1. Dünya savaşında arkadan vurdular.”
   “Askerlerimizin karınlarını yararak altın aradılar”
   “Filistin de bile İngilizlerle bir olup bize baş kaldırdılar” sözlerinin altında geçmişten gelen sadece ve sadece İngiliz ajanlarının Türk Arap İlişkilerinin bozulması mantığı yatıyor.
      Tarihe bir bakınız, Osmanlıya karşı toptan bir Arap ayaklanması hiç olmamıştır, yoktur. Sadece Mekke Şerifi Hüseyin in önderliğinde birkaç bedevi kabile ayaklanmıştır. Ona da İngilizler ARAP İMPARATORLUĞU sözü vermişlerdir.
     Diğer tüm Araplar, Müslüman Osmanlıya ve hilafete bağlı kalmışlardır.
    Mekke Şerifi Hüseyin den ve bir iki bedevi kabilesinden başka hiçbir Arap’ın bizi arkamızdan vurmamasına rağmen, bu gün biz tüm Arapları kötüleriz ve hainlikle suçlarız.
     Köpeklerimizin adını bile Arap koyarız.
     Gerçek Düşmanımız İngilizler olmasına rağmen,
     İstanbul’u onların işgal etmelerine rağmen,
     Çanakkale de 250 Bin askerimizin şehit olmasına onlar sebep olsa da,
      Egeyi işgal eden, Yunanlıların arkasında İngiliz ler olmasına rağmen,
Bizler, İngilizlere belki de Araplara duyduğumuz nefreti duymayız. Sebebini hiç düşündüğümüz oldu mu? Biz Arapları neden sevmeyiz? Medeni!. İngilizleri onlardan daha çok neden severiz?    
     Filistin de bir tek Arap ayaklanmamış olmasına rağmen, Suriye de, Irak ta, Lübnan da, Türk kuvvetlerine hiçbir saldırı, bir olay olmadığına göre Neden sevmeyiz Arapları?
      Onların ezici çoğunluğu İstanbul a, Osmanlıya ve Türkiye Cumhuriyetine sadık kalmalarına rağmen bu düşmanlığın sebebi nedendir?
       Yine onlar Osmanlıyı İşgalci bir ülke olarak hiç görmedikleri halde ve Osmanlıyı, Arap olmayan Hanedan olarak görmelerine, kendilerini yabancı işgalcilerden koruduğuna inanmalarına rağmen, aramız sadece birkaç bedevi kabilesinin başındaki, Mekke Şerifinin yaptığı bir başkaldırıdan dolayımı düşman sayarız yoksa var mı başka bir sebebi?
       Bizler okuma alışkanlığı olmayan, kültürünü TV dizilerinden oluşturan, bilgi birikimi seyrettiği birkaç sinema filminden oluşan, kulaktan dolma bilgilerle aydınım zanneden insanlar topluluğuyuz.
       Bazılarınız hariç birçoğumuz yukarıdaki gibiyiz.
      Kim daha yüksek sesle konuştu,
      Kim daha çok karşısındakine hakaret etti,
      Kim daha çok küfretti onun en doğru adam olduğunu zannettik şimdiye kadar. Acaba aksi doğru olamaz mı? Demedik.
Araştırmadık, okumadık, başka fikir dinlemedik.
      Bizlerin yüzde doksan dokuzu hem Müslüman, hem de Türk üz değil mi?    
      İslam a göre zan günah değil midir?
      Zan günahsa neden araştırmayız? Neden doğruyu arayıp bulmayız?
      Türk adil değil midir?
       Neden peşin hükümlülükle hemen birilerini suçlar onları mahkum ederiz?
Bunlardan kim zarar görür? Müslüman kardeşimizin adını neden köpeğimize vererek onları aşağılarız?
     Bir İngiliz Lavrens çıktı ve arkasından İngiliz politikaları aramız girdi. Senelerce Müslüman ülkelerle aramız açıldı. Biz Araplara, Araplar bize düşman zannettik. Beş yüz yıllık ilişkimizi bitirdik. Kim kaybetti? Kim kazandı?
    Gerçek şu ki Biz kaybettik. Araplarda kaybetti.
     Kazananlar onlarla bizlerin arasını açan Kapitalist Avrupa ve ABD oldu. Onlar deniz aşırı mesafelerden gelip Araplarla ticaretini geliştirdi.
     Biz burnumuzun dibinde cehaletimizle oluşturduğumuz düşmanlıkla, kendimizle onlar arasında mayın tarlaları oluşturduk.
     Sözlerimizle onları aşağıladık “ Kırk Arap’ın aklı bir incir çekirdeğini doldurmaz” dedik. İyi ya akıllı adamla ticaret yapmak zordur. Neden akılsızlarla ticaretimizi ve ilişkimizi kestik? Onlar mı akılsızdı yoksa biz mi idik?
     Köpeklerimize Arap adını taktık. Hiç utanmadık mı Müslümanlığımızdan? Müslüman insan, Müslüman kardeşine köpek der mi?
      Efendiler Ülkenin ekseni bir yerlere gitmiyor.
     Kapitalizmde sözü kapital söylüyor.
     Kuralları kapital sahipleri koyuyorsa, kapitale sahip olmak üretim ve ticaret ile olacaktır.
    Bunu da önce Müslüman kardeşlerimizle ticaret yaparak gerçekleştireceğiz. 
                       2011-01-19          Mehmet KIZILASLAN

   

14 Ocak 2011 Cuma

               İŞTE  SİZE  ÖRNEK  BİR  SİYASET   ADAMI

    Günlerdir Nazilli’nin il, Aydın’ın da büyük şehir olması ile ilgili yazdığım yazılara ilk cevap veren Nazilli belediye Başkanı Haluk ALICIK oldu.
    Çalışan gazeteciler günü nedeniyle yaptığı yemekli sohbet toplantısında Nazilli belediye başkanı Sayın Haluk ALICIK a Nazillimizin İl Olması konusunda ne yapmayı düşünüyorsunuz? Dediğimizde;
      “Yazdığınız yazıların tamamını okuyorum. Alışılmışın dışında, bir şeyler yapmamızın gereğini vurguluyorsunuz. Bende buna inanıyorum. Bakınız Bu Hükümet Nazillimizi İl yapacak olursa, hepinizin önünde söz veriyorum, Nazilli Belediye Başkanlığından İstifa ederek Hükümetin ve yeniden belediye başkanlığı seçimi yapmalarının önünü açacağım.
       Bunu söylerken bazı çevreler bu sözümü Başkan ALICIK görevden kaçıyor mu diyeceklerdir. Ben Seçim vaatlerimin % 85 ini ve vaat etmediğim bir o kadar da icraat yaptım. Asla benim bu sözümü çarpıtarak hiç kimse bir yere varacağını zannetmesin.
      Ben Ak Parti Hükümetinin; Nazilli halkının beni belediye Başkanı olarak  seçmesinden dolayı, Nazillimizi İl yapmayı engelleyeceğine inanmıyorum. Eğer böyle bir düşünceleri varsa YETERKİ NAZİLLİMİZİ İL YAPSINLAR BEN İSTİFA ETMEYE HAZIRIM.” Demesi hepimizi duygulandırdı.
     Efendiler işte size gerçek bir Milliyetçi ve Adam gibi bir siyaset adamı örneği.
Günlerdir yazılarımızda tüm siyaset adamlarına, Vekillerimize, Vekil aday adaylarımıza, parti yöneticilerine, delegelere ve seçmenlerimize bu konuda somut bir şeyler yapmaları için çağrıda bulunuyoruz, ilk cevap yine gerçek bir siyaset adamından geldi.
     Daha önceki yazılarımın birisinde Politikacının anlamını yazarak, siyaset adamıyla arasındaki farkı anlatmıştım, ancak bunların hepsinden üstlerde bir yerlerde DEVLET ADAMLIĞI nın olduğunu da usulüne uygun bir şekilde yazmıştım. 
    Hepimiz çok iyi biliyoruz ki Devlet adamları asla kendi çıkarlarını ve koltuklarını koruma hesabı yapmazlar. Onlar için varsa yoksa Millet’tir, Devlet’tir ve Milletinin Devletinin çıkarlarıdır.
    Onlar asla “bir daha seçilebilir miyim” endişesi taşımadan siyaset yaparlar. Onlar politikacıların mantığını taşımazlar.
     Sayın Haluk ALICIK şimdilik çok iyi bir siyaset adamıdır.
     Şunu da ispat etmiştir ki, Devlet adamlarında bulunan vasıfları taşımaktadır.
     Bugün Şehrül-emini olduğu Nazillimizin çıkarlarını düşünürken kendi çıkarlarını hiçe saymıştır.
     Yarın devletinin çıkarları için gözünü kırpmadan gerekeni yapacağını ispat etmiştir.
     
     Efendiler, Vekillerimiz, Vekil aday adaylarımız, parti yöneticilerimiz, delegelerimiz neredesiniz? Sizler ne yapmayı düşünüyorsunuz? Aklınıza gelen hiç bir şey yoksa önceki yazdığım yazılarımda neler yapabileceğinizi yazmıştım.
    Amacım size saygısızlık yapmak değil. Amacım Nazilli için bir şeyler yapmanızı sağlamak.
    “Nazar Gazetesinde”, “Çizgi Gazetesinde” yayınlanan yazılarım, halen  “Aydın 24 haber portal’ında”, “Nazilli Yeni Haber” internet gazetesinde, “demirfikir.blokspot.com” da “edipler.com” da sürekli yayında, eğer bu yayınlara ulaşamazsanız mehmetkizilaslan@hotmail.com hep açık lütfen utanmayınız, sorunuz.    
     Bizde çözüm çok, yeter ki sizlerde politikacı olmaktan birkaç adım ilerisi, siyaset adamı olmaya karar veriniz.
     “Sende kimsin be kardeşim? Bizler Millet Vekilleriyiz, Vekil aday adaylarıyız, parti yöneticileriyiz” sakın demeyin.
      Daha önce söyledim sizlere,
      Sizler Vekilsiniz, Ben asilim.
     Sizler benim gibi asillerin seçtiği parti yöneticilerisiniz, biz yine asiliz.
     Sizler vekil aday adaylarısınız, bizler yine sizi seçecek asilleriz.
  Sakın ha siz kimsiniz demeyiniz bize.  5 ay sonra hem vekaletimizi alır hem de sizlere kim olduğumuzu gösteririz.
     Bu şehir sevgimizi taşıyacak büyük yürekli adamlar ister.
     Bu şehir yükümüzü taşıyacak güçlü omuzlu adamlar ister.
     Bu şehir önümüzü ufkumuzu açacak büyük beyinli adamlar ister.
     Bu şehir adam gibi adam, Devlet adamları ister.
   
Neredesiniz ey aradıklarımız neredesiniz.

      2011-01-14                  mehmet KIZILASLAN
   
 

10 Ocak 2011 Pazartesi

HAYDİ BİRŞEYLER YAPALIM

          

Geçmiş dönemlerde
   “Doğuda kan gövdeyi götürüyor demokratik hak istemenin zamanı mı?”

   “Şimdi sırası mı Nazilli il olunca ne kadar yük binecek maliyeye biliyor musunuz?”

  “ Dış borç alıp dururken, Şimdi Hükümetime bu teklifi nasıl götürürüm”

  “Yapmayın Allah aşkına, siz inanıyor musunuz Nazilli’nin il vasıfları taşıdığına?”

  “Nazillide Belediye Başkanlığı seçimlerini MHP aldı Hükümet İl yapar mı Burayı?”

  “Kardeşim sanayisi yok, alt yapısı yok, Fabrikaları kapandı, nasıl il oluruz biz?

Gibi birçok sorunun sonunda, Nazilli nin İl olması için mücadele veriyor gibi görünen, partililere sesleniyorum bugün.

     Geçmişte Doğuda kan gövdeyi götürürken de o kanın durmamasının sebebi büyük bir oranla Derin devletti. Artık derin devletin canına ot tıkanmaya başlandı. Birçok konuda yolları kesilen ve Güney doğudaki savaştan nemalananlar artık kodesleri dolduruyorlar. İleriki günlerde, Beyaz ticaretinden para kazananlar ve Güney doğu da savaşın bitmemesi için silah ve para dağıtanların hepsi tarihe gömülecekler.

     Nazilli nin il olması için harcanacak paranın onlarca katı tekrar maliyeye en kısa zamanda dönecektir. Bizim il olmamız Maliyeye çok kısa bir süre yük gibi görünebilir. ileride bizim gelirlerimiz hızla maliyeye akacaktır.

     Diş borç alma durumuna gelince Hükümetimizin söylemlerine göre Maliye tarihinin en rahat zamanını yaşadığı için Maliye bakanımız bile kendisinin çok şanslı olduğunu söylemektedir.

     Nazillimizin İl vasıflarını taşıyıp taşımadığına baktığımızda şuna inanın ki İl olmasından bahsedilen Yüksekova ve Cizre ye nazaran Nazillimiz çok daha evvel il olması gereken yerlerin başında gelir. Stratejik anlamda Yüksekova ve Cizre ne kadar devlet için önemliyse, Nazilli Hükümet için çok daha önemli olmalıdır. Yerel seçimlerdeki oy oranının ve referandumdaki oranın durumuna bakıp hükümet çok önemli bir karar alıp Nazilli Halkını sevindirerek sonuçları değiştirebilir.

   Nazilli yerel seçimlerini MHP nin almasına rağmen Nazilliyi İl yapabiliyorsa Hükümet Ege bölgesine kendi bakışının çok daha net olduğunu anlatmış olur. Nazilli ve egede yaşayanlarında Hükümete bakışını değiştirmiş olur. Egeye daha sıcak ve daha samimi baktığını göstermiş olur. Bu hükümet için bir fırsattır.

  Sanayisi ile oynandı, alt yapısına dokunulmadı, doğru amma İl olunca gelecek olan ödenekler, gelecek olan İl Müdürlükleri, ve aydından dağıtılan paralar yerine Ankara dan sadece Nazillimize gönderilecek ödenekler, bu gelişmeyi de çok hızlı bir şekilde sağlayacaktır.
 
  Gelelim Nazillinin il olmasını ister gibi görünenlere, inanın artık Nazilli halkı kesinlikle, ister gibi görünenlerin aktif mücadele vermesini istiyorlar. Değilse bundan sonra herkim bu konuda gayret göstermiyor ve fedakarlık yapmıyorsa, büyük olasılıkla onların ciddiyetsizliklerini yayın yoluyla ifşa edeceklerdir.
   Oluşturulan platformlarda onlara söz hakkı verseler bile o kadar dinleyicinin huzurunda ciddiyetsizlikleri yüzlerine vurulacaktır.
     
    Haydi efendiler samimi iseniz bir şeyler yapalım. Yaptığımız şeyler geçmişteki yaptıklarımızın aynısı olmasın. Dilekçe vermek, Ankara ya mektup göndermek, bakanların önüne dosya koymaktan başka şeyler yapalım.

  Bu sefer elimizi taşın altına değil, ki onun zamanı çok tan geçti. Kellemizi koltuğumuzun altına alıp, kendi siyasi geleceğimiz pahasına bu işle meşgul olalım.

   Hani bir söz var ya, değiştiriyorum onu “Sen yapmazsan, Ben yapmaz sam, Kim çıkarda bu mücadeleyi gerçekleştirir ha kim?” hepimizin samimiyetle, yapabileceğinin en son aşamasını yapması gerekir diye düşünüyorum.
    Saygılarım ve dualarımla Allah’a Emanet Olunuz.
  
                                             Mehmet KIZILASLAN       2011-01-10
     

9 Ocak 2011 Pazar

TARİH SİZDEN BAHSEDECEK İNANIN VEKİLLER

           

       İnanın sayın Vekiller, Tarih sizlerden bahsedecek ileride, Sizler tarihe mal olacaksınız. Her halükarda sizden bahsedecek tarih.
      Birinci hal: Yüksekova ve Cizre nin il yapılması durumunda öylesine bir örgütlendiler öylesine bir çözüm buldular ki Aydın ı büyük şehir, Nazillimizi de İl yaptırdılar. Diyecek.
      İkinci Hal: Öylesine duyarsızdılar ki, Seçilebilecek bir yere yazılmak onlara yetti, Onların hesabı sadece kendi çıkarlarıydı. Tarihi bir olaya imza atmak yerine kendi çıkarlarına eğildiler ve şehrimizin kaderiyle oynadılar.
      Bazıları da şunu yazar mı bilmem: Onlar öylesine bencil ve çıkarcı vekillerdi ki, Seçildikleri ilin ve ilçelerin sorunları onları hiç ilgilendirmedi. Onlar sadece kendilerinin ve yedi sülalesinin çıkarları için efor sarf ettiler. Bunu inşallah sizler için ve Vakil aday adayı olma niyetinde olanlar için söylemezler, dileğim bu.
      Düşüne biliyor musunuz ileride kocaman kalın kapaklı bir kitap Nazillinin il olması için ve Aydın ın Büyük şehir olması için mücadele eden, Büyük beyinli adamlar başlığı altında İsminizi yazacak. Siz ve sizlerle birlikte bu faaliyette çaba harcayanların isimlerini gururla torunlarınız o kitabı yakınlarına ve arkadaşlarına okutuyorlar.
      Bu benim dedem, bak görüyor musun, seçimlere katılmamayı göze almış arkadaşları ile birlikte Ankara ya bu olayın gerçekleşmesi için baskı yapmışlar. Baş kaldırmışlar.
      Bir başkası; Bak bu benim Büyük amcam, oda Nazillinin İl olması için Aday adayı bile olmayarak gerektiğinde partisine karşı dik durarak olayın gerçekleşmesini sağlamış yiğit adamlardan birisiymiş.
    Diğer bir genç kız da şöyle diyecek: Bu yakışıklı, karizmatik, fotoğrafından daha yakışıklı ve büyük beyinli adamda benim dayım. Oda bu Aydının Büyük Şehir olması için ve Nazillinin İl olması için en büyük hayali olan Vekillikten vazgeçmiş arkadaşlarım. Diyecekler.
     Tarihe geçen insanlara bir bakınız Bazıları birinci şekilde Kişisel çıkarlarından başka hiçbir düşüncesi olmamış, bencil, çıkarcı, egoist, aşağılık kişiler.
     Diğerleri de Çevresine örnek olmuş. Vatanına Milletine ve Seçildiği İl e İlçeye karşı kendisini borçlu hissetmiş ve gereğini yapmış kişiler.
     Tarihe nasıl yazılacağınız konusunda, seçim sizin Vekiller, Vekil aday adayları, Vekil olmayı düşünen ve bu konuda hazırlık yapmaya çalışan zatı muhteremler. Seçim sizin, sizleri her halükarda tarihe yazacağız nasıl olsa.
     Partilerin İl yönetimleri, İlçe yönetimleri, belde örgütleri, delegeler, oy verme zamanı gelmiş seçmenler, sizlere de görev düşüyor.
    Haydi hep beraber, hepimiz kendi partimizin genel merkezlerine bu düşüncemizi iletelim.
     Vekil aday, adaylarına bu düşüncemizi iletip kendilerinin de bu şekilde hareket etmelerinin gereğini anlatalım. Onlarda sıralamaları belirlenmiş dahi olsa bu bizim fikrimize uyacaklarını yukarıya belirtsin.
    Kardeş senin için kolay, sıralaması belirlenmiş Vekil adayları için bu çok zor. Hayatının fırsatı çıkmış, seçilebilecek bir yere yazılmış, arkadaşım nasıl genel merkeze baş kaldırır da “Ben Nazilli yi il yapmazsanız, Aydını da büyük şehir yapmaz sanız adaylıktan çekiliyorum” der?  
    Olayın büyüklüğü, Fikrin büyüklüğü, Bunu savunan, Adamında büyük olduğunu gösterir kardeşim. Adam büyükse, Milletin çıkarları için kendi çıkarlarından vazgeçebiliyorsa, işte o adam gerçekten büyük beyinli ve İleride seçmemiz gereken adamdır kardeşim.
     Biz onu hem tarihe, hem de gönlümüzün başköşesine yazarız. Eninde sonunda başımıza taç eder, en iyi mevkilere çıkarırız.
    Eğer o adam, o seçilebileceği yere yazıldığı halde bu dediğimizi yapmazda, bizler oy vermediğimiz halde çevresindeki yakınlarından, akrabalarından, tahminen beş yüz oy alırsa.  Diğer partiler de dört yüz oy almış olsunlar. Öteki partilerde üç yüz oy alsınlar. Bu oy oranlarına göre yinede 7 Millet Vekili Ankara ya gidecek olsun.
     Arkadaşlar hepimiz tek yürek olarak bunu başardıktan sonra, o Ankara ya gidecek olanları acaba sokağa çıkarır mı mahallesin dekiler? Acaba tükürülmedik yanlarını bırakır mı onları görenler? Acaba Ankara da rahat oturabilirler mi? Acaba onların akrabaları illerimizde rahat oturabilirler mi? Tabi ki bunların olmasını ne onlar, nede biz isteriz.
     Bizim istediğimiz Nazillimizin İl Aydınımızın Büyük şehir olması, Buna katkıda bulunanlarında Tarihe altın harflerle yazılması.
     Biz bu işi iyi organize eder iyi anlatırsak bu sorunu çözeriz. Çünkü buradaki menfaat tüm İlimizin ve Nazilli’nin menfaatidir. Hani bir söz vardır “ Kardeşinin nefsini kendi nefsinden üstün tutmayan mümin değildir” der ya, İşte buradaki koca iki ilin içinde yaşayan kardeşlerimizin nefsini hiçe sayan ve kendi nefsini ön plana çıkaran Vekillerimize ne denir? varın siz söyleyin. Benim dilim varmıyor söylemeye.
      Büyük beyinli İnsanlarımıza saygılarımla.
                                       Mehmet KIZILASLAN            2011-01-09          
   



3 Ocak 2011 Pazartesi

BİZDE ÖZERKLİK Mİ İSTEYELİM ?

                     
     Bir önceki yazımın altına iliştirivermiştim “Bizde özerklik mi isteyelim ege bölgesi olarak” diye. O zaman belki köylerimize kadar il yaparlar diye düşünüyorum.
     Koca ülkenin tarımsal ürünler Ege bölgesinden, toplanabilir vergilerinin çoğu Ege bölgesinden, turizm gelirinin neredeyse tamamı Ege bölgesinden. Biz bu gelirleri diğer geri kalmış bölgelerimize aktarılsın istemiyoruz, desek.
     Bizim kazandıklarımızın, üretmeyen, çalışmayan ve bir o kadarda, fazlasıyla tüketen bölgelere akmasını istemiyoruz desek ve Özerklik istiyoruz desek; Acaba yukarıdaki yetkililer, “Aman beyler siz ne yapıyorsunuz istediklerinizi söyleyin bir, bir yapalım mı derler? Yoksa bu söylemleri dillendirenleri bir, bir tutuklarlar mı? Ne olur? Bizi dikkate alırlar mı, ne yaparlar?
     Şimdi onların söyleyeceklerini sıralayalım isterseniz,
1-      Siz silahlı çatışmalara girmediniz 30 Bin insanımızı öldürmediniz sizin istekleriniz dikkate alınmaz, olmaz.
2-      Siz bu Memleketi yeniden baştan, başa imar edecek paraları oradaki savaş için harcatmadınız, olmaz.
3-      Siz bu insanları birbirine düşman etmediniz, olmaz.
4-      Siz bu bölgeden insanların çatışmalar yüzünden başka bölgelere kaçmasını sağlamadınız. İç göçe sebep olmadınız, olmaz.
5-      Siz bu ülkede köyler yakmadınız, olmaz.
6-      Siz bu bölgede problem çıkarmadığınız için demokratik hak ve özgürlüklerin geriye ötelenmesine sebep olmadınız, olmaz.
7-      Siz kendi bölgenizde kadınların kızların okula gitmelerini engellemediniz, olmaz.
8-      Siz devletin getirdiği hizmet makinelerini ve okulları yakmadınız, olmaz.
9-      Siz bizi, dış devletlere şikayet etmediniz, Uluslar arası mahkemelerde tazminatlar ödetmediniz, olmaz.
10-  Siz Devlet den teşvik alıp, Devletin parasıyla, İstanbul a pavyon açmadınız, olmaz.
11-  Siz Uyuşturucu kaçakçılığını, devletin içine sızmış, derin devlet mensuplarıyla birlikte yapıp insanlarımızı zehirleyerek kara paralar kazanmadınız, olmaz.
12-  Siz derin devletle bir olup ordunun silahlarından çalarak kendi etnik yandaşlarınızı silahlandırmadınız, olmaz.
13-  Siz Türk düşmanı ülkelerle iş birliği yapıp onların yardımlarıyla silahlanıp, yurt dışındaki kamplarda gençlerinizi gerilla eğitimi vermediniz, olmaz.
14-  Siz şu anda aklımıza gelmeyen bir sürü melaneti yapmadınız. Koyunlar gibi kanun ve nizam içinde yaşadınız o nedenle sizin isteklerinizi yapamayız.     
      İyi ya biz bir etnik sebep için değil de, kazançlarımızın başkalarına haksız yere aktarılmasını istemediğimizden dolayı ve ta Atatürk ten beri dillendirilen Nazilli  ilçemizin il olmasını istiyoruz o nedenle bu yola baş vurduk.
      Özerklik de istemiyoruz. Bizim istediğimiz sadece NAZİLLİ nin İL OLMASI AYDIN ın  BÜYÜK ŞEHİR olması.
     Ey yukarıdakiler sesimizi ne zaman duyacaksınız? Yukarıya gönderdiğimiz bizim vekillerimiz sizler ne zaman sesimizi yukarıya ileteceksiniz? Sizin hesabınız sadece koltuklarınızı sağlamlaştırmak mı? Yeniden listenin seçilebilinecek yerlerine yazılmak m? Yoksa kendi çıkarlarınızı korumak ve geleceğinizi garanti altına almak mı?
     Bazılarınız bu son söylediğim çıkar meselesini hiç ama hiç hesaba almadılar ve düşünmediler, onları tenzih ediyorum ve hatta onları isim, isim ayırmadığım için onlardan özür diliyorum.
      Benim sözüm, vekaletimizi verdiğimize pişman olduğumuz ve süre sonuna kadar azledip vekaletimizi alamadığımız, sadece kendi çıkarını düşünen vekillerimize, tabi bunlar arada bir yandaş işleri de görmüyor değiller.  Onu da yapmasalar zaten nasıl gelecekler bölgelerine?
      Hadi tüm partilerdeki vekaletimizi alan Vekillerimiz, Biz asillerin isteği seçim öncesi siz Vekillerden, Yüksekova ve Cizre den sonra NAZİLLİ mizi İL, AYDIN ımızı da BÜYÜK  ŞEHİR yapmaları için kenetlenin ve direnin.
     Biz yukarıdaki 14 maddedeki işleri yapmadık başarısızız. Sizler bu işi bizim adımıza örgütlenip yapabilirsiniz. “Nasıl örgütlenelim nasıl yapalım mı dediniz”  alın size çözüm.
     Aydın İli Vekilleri olarak hepiniz artık genel merkezlerinize bu düşüncemizi aktarıyorsunuz ve bu karar çıkmazsa, hiç biriniz Vekil aday adayı olmuyorsunuz.    
    Sizlerle birlikte bizlerde başka aday adaylarının çıkmasını engelliyoruz. Daha ötesi seçimlerde oy kullanmıyoruz.
     “Sen kimsin bizim gibi Milletin Vekillerine akıl veriyorsun be adam” dedi biriniz duyar gibi oldum.
     Kendinde söyledin ya efendi, ben ASİLİM, sen ise VEKİLİMSİN, istersem senden vekaletimi alırım 6 ay sonra biliyor musun? Ama sen keseni doldurduysan ve yedi sülaleni ihya ettiysen hiçbir çaba harcamasan da olur.
     Ama ilk adım, siz Vekillerimizde, sonrası da Hükümet den, yasanın çıkmasında. Olmazsa biz seçimlere katılmıyoruz. Ötesi? Ötesini de daha sonra ki yazılarımda yazacağım. Allaha emanet olun Vekillerimiz, inşallah bu yazımı okursunuz ve uygulama şansını yakalarsınız. Biliniz ki böylesi bir eylem sizleri tarihe mal edecektir. Demirci Mehmet Efe ve Adnan Menderes gibi.
     Tarih ileride başka Büyük adamlar ve Yiğitlerde çıktı bu küçük diyardan diyecek.   
      Saygılarımla.
                             Mehmet KIZILASLAN        2011 - 01 - 02