11 Mayıs 2020 Pazartesi

HER ŞEYİ BİRBİRİNE KARIŞTIRDIK


                            
     Biz teknik insanlar, yapacağımız işlerin önce büyük perspektifini görür. Sonra teknik resmini (önden, yandan ve üstten görünüşlerini)çizeriz. Ondan sonrada imalatı için bütün parçaları ayrı ayrı bu işlemlerden geçiririz. Bu son yaptığımız imalat resimleridir aynı zamanda. Ayrı ayrı resimlerini oluşturduğumuz parçaları imalatını yapar daha sonrada bu parçaları birleştirerek ilk perspektifini çizdiğimiz makine ya da kocaman işi imal ederiz.
    Yukarıdaki yaptığımız yöntemleri, hayatımızda da uygularız. Genellikle çözülmez gibi görünen karmaşık sorunların içinden bu yöntemle çıkarız. Yani o sorunu küçük küçük parçalara ayırarak, her birini çözümledikçe adım adım içinden çıkar, başarırız.
    Biraz teknik resim bilen, biraz, sebep sonuç ilişkisi kura bilen, Biraz öz eleştiri yapa bilen, insanlar sorunlarını büyütmedikleri gibi, ülke meselelerinin üzerine de çözümler bula bilirler.
    Buraya neden geldim?
    Günümüzde bu ayrıntıları yakalayamayan birçok insan içinden çıkamadığı meseleleri, Allaha havale eder, hiçbir fikir yürütemediği için çaba sarf edemez, kadercilik çukurunda ya debelenir. Ya da huzur içinde her şeyi hayra yorar, yatar. Bazıları buna tevekkül olmak zanneder.
     Allah kitabı ile bize, düşünme ile ilgili Seksen den fazla ayet göndermiştir.
     Görme ile ilgili Yüze yakın ayet göndermiştir. Oysaki Allah olup bitenleri görmemiz ve onlar üzerine düşünerek kafa yormamızı emrediyor. Elimizden gelen gayreti gösterdikten sonra, tevekkül olmamızı emrediyor. Olup biteni göremeyen, yanlışlara dur diyemeyen ve hiçbir efor sarf etmeden yatmamızı, susmamızı, ise, normal karşılamıyor. Peygamberimiz de bir hadisi şerifinde “haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytandır” diyor.
     İnsanımız okumuyor, kültürünü ve bilgi birikimini ya dizilerden ya da filmlerden tamamlamaya çalışıyor. Her yapılan dizi ve film beyin altına yapımcısı ve finansörünün düşüncelerini kazımaya çalışınca ortaya doğrular, ya da olması gerekenler değil; toplumun düşünmesi istenen gibi düşünmeye, hareket etmesi istenen gibi, hareket etmeye başlıyor.
     Toplum, okuyanlarla okumayanlar, düşünenler le düşünmeyenler, çözüm üretenlerle üretmeyenler, Çare arayanlarla edilgenler, görenler ve göremeyenler olarak şekillenirken, aralarındaki uçurum nedeni ile uyumsuzluklar, oluşuyor.  Bir tarafın baskın olması halinde iç kavgalara Allah korusun iç savaşlara doğru sürükleniyor.
     Gariptir, okumayanları, düşünmeyenleri, göremeyenleri, araştırıp sorgulayamayanları, üst akıl kutsalları ile yönlendirdiğinde; karşı tarafta kalanların, hayatlarına son vere bilecekleri savaşlar da çıkara bileceklerdir. Geçmişte yaşanılan acı örnekleri bulunmaktadır.  
     Şimdi gelelim ne yapmalıya.
      Ne yapmalıyız?
    Öncelikle başımıza gelen ya da toplumumuzun yaşadığı her olayı, araştırmak ve sebep sonuç ilişkisini kurmak zorundayız. En basit bakma yöntemimiz şu olmalı.
      Yaşadığımız olay sonucunda kim ya da kimler, kazançlı çıkıyor? Kimler zararlı çıkıyor? Bu sorunun cevabını olayların başında bulursanız tedbir alırsınız ve korunursunuz. Diğer yandan olay sonucunda karlı çıkanlar olayın sebep olanları yani yapanları yaptıranlarıdır. Olay sonunda zararlı çıkanları, masum olanları, hedef olanları, suçsuz olanlarıdır.
       Her olayı böyle inceler, aynı soruların sonuçlarını bulmaya çalıştığınızda; sizlerin zararınıza veya faydanıza çalışanları görmeniz mümkün olacaktır.
       Efendiler şimdilik, bu araştırmayı yapmaktan aciz, milyonlarca insanı kullandıkları için, dünyada, savaşlara, kaoslara, insanların sömürülüp aç bırakılmasına, ülkelerin yanlış ellerde iflasa gitmesine ve kaynaklarının başka insanların kasalarına akmasına sebep olmaktadırlar.
       Saygı değer okurum, bu yazıyı okuduğunuzda, lütfen önce kendi yanlışlarınızı, sonrada benim yanlışlarımı arayınız. Hiçbir art niyetimin olmadığından lütfen emin olunuz. Amacım, çok daha güzel ve yaşanası dünyada, kaynakların ve zenginliklerin, adil paylaşımıdır. Oysaki bu gün dünyanın bütün zenginliklerinin yüzde doksanını, Yüz de onluk kesim;  Yüzde Onluk kısmını da, Dünya nüfusunun geri kalan kesimi paylaşıyor.
    Buna dur demenin zamanı ise, lütfen bu adaletsizlikleri yapanları, attıkları nutuklara bakmaksızın içinde bulundukları zenginliklerine bakarak değerlendiriniz.  Saygılarımla.
                 Mehmet Kızılaslan   2020-05-11
   

6 Mayıs 2020 Çarşamba

BİR YERLERDE YANLIŞIMIZ VAR


                                       
    Birçoğumuz, olup bitenlerden rahatsızız.
Birçoğumuz şartlarımızın kötülüğünden rahatsızız.
 Birçoğumuz acınacak durumdayız.
Birçoğumuz birilerine muhtaç başkalarının ellerine bakıyoruz.
Birçoğumuz yalnız kaldığımızda ağlamaları beğenemiyoruz
Birçoğumuz oturduğumuzda mangalda kül bırakmıyor, atıp tutuyoruz.
Bir çoğumuz sanal alemde, içinde bulunduğumuz durumun vahametini gizlemek için, olağan üstü gayret gösteriyoruz.
      Birçoğumuz bu durumlara nasıl düştük, nerede hata yaptık ta bu çıkmazlara gömüldük, sorusunu kendimize sormaktan aciziz. O nedenledir ki sebep sonuç ilişkisini kuramadığımız ve özeleştiri nedir bilemediğimiz için; çözüm yollarının neler olabileceğini dahi düşünemiyoruz.
     Neden mi bahsediyorum?
Hayatımız ve içinde bulunduğumuz vahametten bahsediyorum sayın okurum. Belki içinizden bu yazıyı okuyanların, bin tane de birimizin durumu çok rahat gibi görüne bilir, Ama o binde birimizin de çocukları yada torunları gelecekte bir çamurun içinde debeleniyor olacak.
     “Ya bir yol bulmak zorunda yetkililerimiz, yada yoldan çekilmek zorundalar.”
Aldatılan, yanlış bilgi verilen, geleceğimiz güllük gülistanlık gibi gösterilen ülkemiz de durumlar çok kötüye doğru gidiyor. Üç ay ötesine ertelenmiş borçlara, faizle alınan paralara, günü kurtardık zanneden Milletin durumu vahim.
      Ertelenen borçların günü gelecek, alınan kredilerin, ödeme günü gelecek. Birikmiş halde hangi kazançla ödenecek soran var mı?
      “Elle gelen düğün bayram değil” Herkes kendi içinde yangınlarda kavruluyor. İçine atıyor. Öylesine patlayacak ki o içine atan insanlarımız bir gün, İntiharlar, Korona virisün aldığı canların on katını alacak. Yuvalar yıkılacak.
     Başarısızlığın, sadece kendisinde olduğunu zannedenler intihar edecekler de; Başarısızlığın ülkeyi yöneten yerel ve genel tüm yöneticilerimizde olduğunu görenler ne yapacaklar biliyor musunuz? Ya öylesine bir seçimde kendilerinin kurtarıcısı ortak akılı seçecekler ya da patlayıp suç işleyerek,  boşalan hapishaneleri dolduracaklar.
      Ey yetkililer, Ey yönettiklerini zannedenler, Ey en yukarıdakiler ve yerel yöneticiler. Hepinize sesleniyorum. Bu ülkenin insanının, satacak onuru, haysiyeti, şerefi, malı, mülkü, karısı, kızı, kalmamak üzere, Çözüm üretiniz çözüm.
     Ürettiğiniz çözüm, yeni borçlar, yeni krediler, yeni faizler ve içinden bulunduğu durumu, daha da çıkılmaz hale getirmesin.
   Nasıl yapalım? Diyor musunuz?
   Cevap istiyor musunuz?
   Yazdıklarımı dikkate alacak mısınız?
   Eğer dikkate alacaksanız yazıyorum.
    Her ilçenin, ürettiklerini işleye bileceği ve işsizlerine iş imkanı sağlayabileceği DEVLET DESTEKLİ Kooperatifleşmeyi sağlamalısınız. O ilçedeki kooperatife ortak olanların yatırdıkları para, banklarda yatanlar gibi, devlet garantisinde olsun, batırılamasın, iç edilemesin. (Mevzuat müsaade etmez demeyin. Basit bir yasa değişikliği yeter)
   O ilçede toplanan para kadar, Devlet de para koysun, kooperatife ortak olsun. Gıda mühendislerinin, Ziraat mühendislerinin, Denetçilerin ve yöneticilerin maaşları, Devlet tarafından karşılansın.
     O işe yaramaz odalar, o dil bilmez ateşeler imiz, dünyanın her yerinde, ücretsiz reklam ve pazarlamalarını yapsın.  İnsanımızın kendi ürettikleri işlenerek, bütün dünyada satılırken; üretimden gelen onur, haysiyet, şeref, el açmama duygusu, alın terini el emeğini yeme duygusu ve onuru, insanlarımıza tekrar gelsin.  (Bu sizin insani ve vicdani göreviniz)
     Bahsini ettiğim, masraflar, eğer böylesi bir tedbir almamanızın sonucunda, intihar edenlerin, sakat kalanların, yıkılan yuvaların yetim çocuklarının tedavi bedellerinin yanında, inanın komik kalacaktır.
       Bizden söylemesi eyyyy efendiler, Yerel ve Genel yöneticiler, Köklü çözüm bulmadığınız da, Sokaktaki fuhuş a giden kadınının günahında, hırsızlık yapan gencin günahında, yıkılan yuvaların ve cinnet geçiren insanların günahında payınız var, dahliniz var ve birçoğunda azmettirmek gibi suçunuz var olacaktır.  
                Mehmet Kızılaslan 2020-05-06