Türkiye Cumhuriyeti seçmeni ne
partizanlığı, nede azgınlığı seviyor.
Çoğu kez Ak Partiye oy verenleri,
küçümseyen konuşmaları yapanlara, kızdığım ve köşemde yer verdiğim olmuştur. “Benim oyumla, dağdaki çobanın oyu bir mi”
diyenlere üzülmüştüm. Şimdilerde “İstikrar
battı size görün gününüzü” diyenlere de en az onlar kadar kızıyorum, ve
üzülüyorum.
Biat kültürünün cahiliye
döneminden kaldığını, haberleşmenin çok az olduğu dönemlerden ve kendi bilgi
birikimine güvenmeyen insanların, güvendiklerine teslimiyeti olduğunu da
anlatmaya çalışmıştım. Allah'tan ve
Kurandan, başkasına biat edilmez demiştim. Peygamberlerin bile yanlış
yapabileceğini, nitekim, kitabımızda uyarıldığını bilenleriniz vardır.
Halkın adalet anlayışını küçümsemenin nelere yol açabileceğinden de
bahsettiğim son yazımı hatırlayanlarınız vardır.
Dağdaki çoban da, şehirdeki
Üniversite mezunu da demokrasilerde eşit oya sahip olmak zorundadır. Manipüle
edilebilir mi? Edilebilir. Medya ile istenilen yöne çekilmeye çalışılabilir mi?
Çekilebilir.
Nereye kadar? Kendi adaletinizin Hakkın adaletinden üstün olduğunu sayma
noktasına geldiğinizde, şamarı yeme noktasına kadar.
Herkesin eleştirdiği Sayın Cumhur
Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı eleştirmeyeceğim bu gün.
Herkes bu işi abartarak yapıyor
zaten. Onu alkışlarıyla, yalakalıklarıyla ayyuka çıkaran, kayıtsız şartsız biat
eden, ne oldum delisi olan Ak Partinin, yaptıklarının
sonucunu göremeyen, tabanında ki bazılarına lafım.
Elinize geçirdiğiniz, Devlet
imkanları sizi öylesine şımarttı ki, taşrada
Alikıran baş kesen oldunuz. İşe aldırdığınız garibanları, seçim
meydanlarına zorla taşıdınız. Okul çocuklarını ve öğretmenlerini, meydanlara
zorla taşıdınız. Seçim çalışmalarına katılmayanlara azarladınız, işten atmakla
tehditler ettiniz. Yukarıyı yanılttınız.
Meydanlardaki toplananların tamamının, gönüllü zannedilmesine sebep oldunuz.
Öğretmenler kendilerine
gönderilen yazılar yüzünden, meydanlarda olduğunu gösterebilmek için sanal
medyada boy, boy fotoğraflarını sizlerin görebileceğiniz sayfalarda
paylaştılar. Sayenizde kamplara
ayrıldılar.
Diğer yandan Bedellerini
ödediğiniz Medyaya sözüm var. Hiç mi aldıkları parayı helal ettirmeyi düşünmedi
onlar? İnsan utanır biraz, manşetlerden
abartılı ve yanlış haberlerle, Ak parti üst kadrolarını yanıltmayı.
Öylesine ayyuka çıkardılar ki, Cumhur Başkanını ve Ak parti merkezini,
neredeyse Yüzde 80 lerde oy alınacak ve yapılan her iyi şeyle birlikte,
yanlışlar, adaletsizlikler ve yolsuzluklar örtülecek, kapatılacak, zannettiler.
Bir yazımda Yerel basına önem verilmesi gerektiğini, İktidarların
taşradaki muhalif yerel basına kulak vermeleri ve onların gündeminin
kendilerine doğru ışık tutacağını yazmıştım. Taşrada da bedelini ödediğiniz
basına kulak verdiniz, yanıldınız ve yukarıyı, yanıltınız. Parasını
ödedikleriniz sizi eleştiremediler ki.
Sonuç, yanıltılmış bir üst kadro. Ölçüsüzlük, derecesine ulaşmış
hareketler ve söylemler. Sizlerin hakaret ettiğiniz, acımasızca, hukuksuzca
yargıladığınız ve aşağıladığınız en küçük partinin, gurubun, bile tabanı buna
tahammül edemedi.
Yüzde 52 Cumhur Başkanlığında oy veren kesim, sizin adil olacağınızı ve
partizanlık yapmayacağınızı zannetti. Ama sizler yanlış
yönlendirmelerinizle yukarının kontrolsüzleşmesine sebep oldunuz. Bu Millet çok
iyi bir gözlemci efendiler. Küçümsediniz.
Küçümsenmeye başlamanızın
başlangıcına imza attınız. Bundan sonraki tavırlarınızla bari, yukarıyı yanlış
yönlendirmeyi bırakınız.
Aşağıda Millet hiçbir siyasi parti ile kavgalı değil. Aksine, çok
barışık. Sayenizde kamplaşma başladı. Bunu siz bitirebilirsiniz.
Büyük koalisyon kurulması için yönlendirici olunuz. Sakın ha hükümeti
kuracak kadar adam satın almaya kalkmayınız. Bedelini ödediğiniz basın
gibi, bedelini ödediğiniz adamlarda, daha iyi bedel ödeyenler çıktığında, satın
alına bilir, unutmayınız.
Büyük koalisyon, dış güçlerin
oyunlarına karşı da caydırıcı olacaktır.
Diğer yandan, büyük koalisyon
için gerekli olan partilerin tabanına da bir sözüm var. Yapılmış yanlışlar
üzerinde fazlaca durmanın anlamı yok.
Yapabileceğiniz iyi şeyleri, yeni şeyleri, konuşunuz. Ülke
hepimizin. Kaybedilen her gün ve engel
olarak gösterilen her olay, geleceğimizden çalınan Milli servettir.
Hamasi nutuklardan artık
vazgeçeceğiz. Hep birlikte ne kadar çok şey yapabiliriz onu konuşmalıyız.
Kavganın galibi olmaz. Bir taraf
beş yumruk yerse, muhakkak karşı taraf en az iki yumruk yer.
İyi biliniz ki bu ülke ve
toprakları çok değerli. Çıkardığı insanlarda çok daha değerlidir. Bunu
başarabiliriz, başarmalıyız, başaracağız.
Krizleri fırsata çevirmesini bilen bir Millet’iz biz.
Saygılarımla.
Mehmet
KIZILASLAN. 2015-06-16