25 Temmuz 2018 Çarşamba

ÜLKENİN KADERİ MİKRO İŞLETMELERDE


                             
      Ülkenin kaderi artık bir tek kişinin, Cumhurbaşkanın, pardon Başkanın, ağzından çıkacak söze bağlı. Şirket yönetmek gibi devlet yönetmek, belki prosedürlerin çok olduğu yerde, işlemeyen hantal yapının düzelmesi için gerekli olabilir ancak, önümüzdeki günlerde umarım olmadık sakıncalar doğurmasın.
      Ekonomi bilmediği halde, sadece yakınımız olduğu için görev verdiğimiz zatı muhteremler şirketimizin batmasına sebep olabilirler. Bu konu, daha sonra sonuçlar ortaya çıktıkça konuşulacak bir konu. Bunu geçiyorum.
     Dışarıdan gelecek yatırımcılara, “Bir tek benimle muhatapsınız, gelin yatırımlarınızı Türkiye’ye yapınız.” gibi demeçlerle, yatırımcılar ülkelere akın etmezler. Yatırımcılar ülkedeki şartlara bakarlar.     
     Günü birlik değişebilecek kararların alınabileceğini, yarın Devleti yönetenlerin değişebileceğini, uyuşmazlık halinde, kendilerinin tarihten silinebileceklerini de düşünürler.
     Mallarına el konabileceğini de düşünürler. Bu gün kendilerinin gelmesini, isteyen kişinin, şartları düzeltmesinin, yarın uyumsuzluk halinde tersine dönebileceğini de düşünürler.
       Hasılı yatırım yapacakları ülkelerde istikrar ve devamlılık isterler. Düzen isterler, güven isterler, mal varlıklarının korunmasını, artmasını ve kazançlarının düzenli artmasını isterler.
      Henüz bunlar ülkemde var mı?
     Yok.
      Nereden biliyorum yokluğunu?
      İktidara yakın, büyük işletmeleri takip ettiğinizde, sizlerde görürsünüz. Çünkü onlar Türkiye’den kaçıyorlar. “Borçlarımı yapılandırın batıyorum. diyenler dışarıda banka mal mülk alıp kaçıyorlar.
       Bu onların yanlışı, diyenleriniz olabilir. Ancak sizlerde çok iyi bilirsiniz ki, sermaye kazanacağı ve güvende hissettiği yerden kaçmazlar.  Bu günkü yöneticilere yakın olsalar da, ileride ne olacağından endişeliler ki kaçıyorlar.
       Diğer yandan, mevcut yatırımcıların, sanayicilerin, küçülmeden yatırımlarını korumaları da büyük başarıdır.
        Bu var mı, benim ülkemde?
         O da yok, çünkü işletmelerin çoğu, küçülmeye yatırımlarını durdurmaya, olayları ve gelişmeleri görerek, karar vermek için beklemeye aldılar kendilerini.
        Bu durum değerlendirmelerinden sonra, çözüm efendi, çözüm ne? Diyenlerinize cevap vermeye geldi sıra.
        Öncelikle Bu güne kadar gerçek değerlerini fark etmediğimiz, Kobilerin ve mikro işletmelerin önünü açmak gerek ülkemde.
        Dr. İsmail SERİNKAN, Kardeşimin MİKRO İŞLETMELER adlı kitabını okuyanlarınız bilirler. Bu, Kobilerin ve mikro işletmelerin ülke kalkınmasında ve işsizliğin çözülmesindeki payı; büyük yatırımcılardan çok daha fazla olduğunu göreceksiniz. Büyük işletmeler işsizliği önlemede % 23 paya sahip iken, Kobiler %43 e, Mikro işletmeler %34 paya sahipler.
        O halde Kobilerin ve Mikro işletmelerin yeniden canlanmasını, güçlenmesini ve artmasını sağlamak zorundasınız.
       Kesin çözüm önerim; Başlangıç olarak, Kendi işletmesini açanların ve yanında 20 işçiye kadar çalışanı olanların, SGK primlerini Devletin ödemesi lazım. Daha ilerde Tüm çalışanların primlerini ve emekli ikramiyelerini devletin ödemesi lazım.
       Neden? Çünkü devlet bir işsize iş sağlamak için geçen seneki rakamlarla, 430 000 TL para harcamak zorundadır. Bu yükü, kendi işini açan ve yanında işçi çalıştıran kişi, adam başına devletin sırtından, 430 000 TL yükü alıyorlar da ondan.
               Saygılarımla Mehmet Kızılaslan  2018-07-25



11 Temmuz 2018 Çarşamba

ALAY ETME AYDIN HALKIYLA BAŞKAN


        
       Aydın Büyük Şehir Belediye Başkanı, Sayın Özlem Çerçioğlu, gündemden düşmeyen pahalı su kullanıyoruz eleştirilerine çözüm için, siyasi partilere işbirliği çağrısı yapmış.
      Çerçioğlu bir basın bildiriş yayınlayarak : “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk ve önemli icraatı olacağını düşündüğüm bu teklifi bugün buradan ilan ediyorum” demiş.
     Gelin Elektrik Ve Suyu Bedava Yapalım.” Demiş.
       “Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu olarak, su ücretlerine ilişkin kanunlarda değişikliğe gidilmesi, sosyal devlet olmanın bir gereği olarak su ve elektrikten bundan böyle para alınmaması çağrısında bulunuyorum.” Demiş.
      Aydın halkıyla alay etme sayın başkan.
       Önce üzerinize düşen ve sizin su paraları konusunda yapmanız gerekenleri yapınız. Ben en ucuz hale getirdim, onlarda yasayla kaldırsınlar. Deyiniz de size inanalım.
      Hiç de inandırıcı değilsiniz Sayın Çerçioğlu.
      Aydın halkını siz geri zekâlı mı sanıyorsunuz?
     Yoksa kendinizi çok üstün zekâlımı?
     Muhaliflerinizi değil bizleri, yani taraftarlarınızı bile güldürmeye başladınız.
     Biliyorsunuz ki üzüntünün en üst seviyesidir gülmek.
     Birçok eleştirilecek konunuzu ve yanlış uygulamalarınızı, eleştirmemek için direndim. Dayanılmaz hale getirdi bu son demeciniz.
      Sosyal devlet in yöneticileri tüm imkânlarını, halkın yararına kullanır. Siz kullandınız mı? Hizmetlerinizin bedelini her ilden daha ucuza sundunuz mu?
      Hayır.
      Hani diyoruz ya, her vatandaş üzerine düşen görevi yaptıktan sonra başkalarından da yapmaları gerekeni istemeli diye; siz bunun tam tersini yapıyorsunuz. Bizlerle alay ediyorsunuz Sayın başkan.
     Son seçimden aydında birinci parti olarak çıktığınızı bahsediyorsunuz ya, sakın ola o oyların size ait olduğunu zannetmeyiniz. O oylar Sayın Muharrem İncenin oylarıdır.
        Üzülerek söylüyorum ki, ilk yerel seçimlerde hepimizi hüsrana uğratan, yenilgiyi sayenizde alacağız.
      Aydın halkını, aptal yerine koymanızı size yakıştıramadım.
     “Gerekli yasal düzenlemelerin yapıldığı gün, Aydın’da suyu bedava yapmayı kamuoyu önünde taahhüt ediyorum.” Diyorsunuz. Gerekli yasal düzenlemeler yapıldığında, size söz düşmeyeceğini, bu halk bilmiyor mu zannediyorsunuz?
      O basın bildirisini, hangi akıllı danışmanınız elinize tutuşturdu bilemiyorum. Siz bu kadar mesnetsiz ve tutarsız bir açıklama yapmazdınız.
      Kaldı ki sizden, Aydın halkı suyu ya da hizmetlerinizi bedelsiz alalım demiyor. Sizin o hani halkın yanında olduğunuzu bildiren açıklamalarınızdan dolayı, her ilden daha ucuza olmasını bekliyor.
        Üzgünüm Sayın Başkanım Çerçioğlu, Sizin, su ve hizmet bedellerini ucuzlatmanız için, siyasi partileri iş birliğine çağırmanıza gerek yok. Gerekeni yapınız yeter.
       Bu Aydın halkının aklıyla da bir daha alay etmeyiniz lütfen. Aksi halde, sayenizde Aydını da kaybederiz.  Saygılarımla.
                                               Mehmet Kızılaslan 2018-07-11

4 Temmuz 2018 Çarşamba

ÇOCUK CİNAYETLERİ VE SAPIKLAR


                               
     Son zamanlar oldukça çoğalan ve cezasının ne olacağı tartışmalara konu olan, sapıklıklar ve çocuk cinayetleri yüreğimizi yakıyor. Empati yapmaya çalışınca, çıldıracak gibi oluyoruz.
      Birde çocuklarının başına anlatılması bile zor olan bu olayların geldiği, Annelerin ve babaların ruh halini düşüne biliyor musunuz?
     Allah hiç kimsenin başına vermesin.
Vermesin de, vermemesi için önlemlerin, köklü önlemlerin alınması lazım.
     Türk ceza yasasında idam yok.
İnsan haklarına aykırıymış.
     Ya benim çocuğuma, bu zulmü yapanların yanına kalması halinde, benim haklarım, çocuğumun hakları ne olacak?
      Şimdi sizlere bir okurumun fikrinden bahsedeceğim. Belki de bu fikir, Yasa yapıcının dikkatini çeker de,  ne insan haklarına, ne Avrupa birliği müktesebine aykırılık olmadan, bu insan bile olmayan yaratıkların cezalarını verme şansımız olur.
      Türk ceza yasasında, ağır tahrik altında işlenen suçlar, diye bir bölüm var mıdır bilmem, ama bu konuda ceza indirimlerinin yapıldığını çok iyi biliyoruz.
      Sıkı durun şimdi onu yazıyorum.
      “ Sapıklıklara ve cinayetlere kurban edilen, öldürülenlerin, birinci derece yakınları; bu sapık ve canileri öldürmeleri halinde, üç gün ceza alırlar” diye bir yasa çıkaralım.
      Bu üç günlük, cezayı da tecil edelim. Sorunu çözmüş oluruz.
      Biliyorum birileriniz böyle bir yasa çıkar mı, çıkarılır mı? Diyorsunuz ama şunu iyi biliniz ki, bu ülkede, ya idam cezasını çıkarmak zorundasınız, ya da bu tür, bir yasa çıkarmak zorundasınız. Aksi halde bu pislikler, insan bile olmayan yaratıklar, daha çok suç işlemeye ve toplumda infial yaratmaya devem edeceklerdir.
        Bu yazım, acı içinde olduğumdan dolayı kısa ve öz olacaktır.
      Diğer yandan İnsana karşı işlenen bu suçlardan önce, hayvanlara karşıda işlenen suçlara da, etkili cezalar getirmek zorundayız. Çünkü bu sapıklar bu suçları, önce hayvanlara karşı işliyorlar. Cezasız kaldıklarında, insanımıza karşı işleme cesareti buluyorlar.
         Allah rızası için sesleniyorum, yasa yapıcılar, lütfen bu yazımı bari dikkate alınız. Bu çocuklar, Allah korusun, sizin çocuklarınız da olabilirdi.
               Mehmet Kızılaslan  2018-07-04