Hoş, günümüzde
mektup yazmıyor artık insanlar ama o zaman, mesaj okumayı bileceksin.
Bu sözün anlamını, şimdi anlatacağım hikâyeden, öğrenecek
bilmeyenleriniz, dostlarım.
Vatandaşın birisi
nasıl olduysa, Can alma meleği, Azrail ile dost olmuş.
Demiş ki,
-Muhakkak
benimde ömrümün bir sonu var ve sen de benim canımı almaya geleceksin ya hani,
işte o zaman gelmeden önce, lütfen bana haber ver olur mu?
- Olur. Demiş can
alma meleği. Aradan bir hayli zaman geçmiş ve başucuna gelmiş vatandaşın Azrail.
- Haydi, vakit
tamam, geldi zaman. Dünya ya veda vaktidir.
-
Nasıl olur, hani haber verecektin gelmeden önce?
- Sana
defalarca mektup yazdım ya haber vermek için.
-Ne
mektubu, ben hiç senden, mektup almadım ki?
-Olur mu, bundan 5 yıl önce trafik kazası
geçirdin ya. 3 yıl önce hastalanıp yattın ya, iki yıl önce, başına taş düştü
ya, geçen yıl vatandaşın birisi seni bıçakladı ya, bunların hepsi benim sana
yazdığım mektuplardı. Sen bunları okumasını bilmediğin için haber vermedim
zannettin.
- Gerçekten
mi? Onlar bana yazılan mektup muydu?
- Evet,
sen mektupları okumasını bilemedin. Der ve vatandaşı sonsuz hayata taşır.
Hikâye böyle, okuyan dostlarım. Yaşayan
her kese, hayatının değişik zamanlarında uyarı mektupları gelir. Bunları
bazıları okumasını bilir, kendisine çeki düzen verir. Bazıları okumasını bilmez
hatalarına, suçlarına devam eder, hem bu dünyasını, hem de sonsuz hayatını
azaba çevirdiklerini fark etmezler.
Hepimiz inandığımızı
söylediğimiz Kuranda, bu hayatın sınav ve geçici olduğunu, her şeyin emanet
olduğunu, önemli olanın, sonsuz hayata iyi hazırlanmak olduğunu, okusak da
dillendirsek te; Bazı yetki alanlar, en
küçüğünden zirvedekilere kadar, birçokları gerektiği gibi yapmayız.
Makamlara, mevkilere, atanarak ya da
seçilerek gelenlerin birçokları emanete ihanet ederler. Milletin malını,
kendileri ve yakınlarına peşkeş çekerler. Bilmezler ki, kefenin cebi yoktur.
İşin garip
tarafı da, kendi kitabını okumayanlar, kulaktan dolma bilgilerle, anlatılanları
doğru zannederler. Hamasi nutuk
atanların peşlerinden, yoksulluklarına rağmen koşarlar. Bazıları da bu
yığınların çokluğundan, gidilen yolun doğru olduğunu zannederler. Halbuki Allah, kitabında düşünmez misiniz, okumaz
mısınız, görmez misiniz diye sorular sorarak her insanın kendisinin
araştırmasını ve sonsuz hayatta kişilerin tek tek ayrı ayrı yargılanacağını
anlatır.
Efendiler,
her vatandaş kendisine yazılan mektupları okumasını bilmek zorundadır. Her
kişi, söylediği her sözden, yaptığı her işten sorumlu olduğunu bilmek
zorundadır.
Bulundukları mevkilerde yanlış iş yapanlar,
Koca bir Milletin haklarına helal getirdiklerini bilmek zorundadırlar.
Her seçilen,
eğer Milletin hizmetkârı olduğunu söylüyorsa, Allah’ı seviyorsa geleceğini
düşünüyorsa, adil olmak zorundadır.
Yok, o
makamlar soygun yeri olarak, yandaş kayırma yeri olarak düşünülüyorsa, her tür
hile ve cambazlıkla makamları işgal etmenin sonucunda, bu dünya da olmasa bile
inandım dedikleri öbür dünya cezalarını çekmek zorundadırlar.
Dostlarım
İnsanoğlu çevresinde olup biten her şeyden sorumludur. Yanlışlara dur demek,
adaletsizlikler karşısında susmamak emredilmiştir.
Bir insan kendi parasını ödemediği bir
şey için sadece borçlu olduğu kişiye karşı sorumludur. Seçilmiş ve atanmışlar
ise, milletin hakkını bir yakınına
peşkeş çekti ise, milyonlara karşı borçludur. Yapması gerektiği halde
yapmadığı bir iş için de sorumludur.
Belediyelerde,
sizlerin seçilmesi için koşturan bir vatandaşın yakınlarını liyakat sabi
olmadığı ve öylesi bir işçiye ihtiyaç olmadığı halde işe almanız da kul hakkına
girer. Önceden alınmış olduğu halde ihtiyaç olmayan bir yerde, oturan ve
çalışmadan maaş alanları oralarda tutmanız da, kul hakkına girer.
Milletin
parasını kanuni ihalelerle, vicdani olmayarak, birilerine aktarmanızda kul
hakkına girer. Daha önce yapılmış ihalelerden aynısını, sizlerde yeniden
yaptığınızda, öncekilerin ne kadar dürüst olduklarını kontrol etmeniz de sizin göreviniz.
Daha
öncekilere söylediğimiz gibi, biz taşradaki gazetecilerin görevi, siz sahada
maç yapan oyuncuları uyarmak ve yazılarımızı mektup gibi değerlendirmenizi
sağlamaktır. Bu mektupların hiç birisi para için yazılmaz. Milletin yararı ve
sizin ahiretinizi kurtarmanız için yazılır.
Bizim yazdığımız ve tüm iyi niyetle
yazılan mektuplarla birlikte Allah’ın uyarılarını da iyi okumanız dileğimle,
gücünüzü Allah’ın koyduğu kurallardan almanız duası ile…
Mehmet KIZILASLAN 2019-04-10