15 Ekim 2018 Pazartesi

FİYATLAR VE ADALET


                                                 
            Dolar yükselişe geçince, karpuzcunun kg mı bir lira olan karpuzu, iki liraya çıkardığı bir ülkede yaşıyoruz. Diğer yandan Dolarla girdisi olan tüm mallarda satıcıların hemen fiyatlarını dolara göre değiştirmesini yadırgamıyorum.
             Yadırgadığım ve üzüldüğüm şey ise, bazı tacirlerin,  doların 7.5 TL ye çıktığında değiştirdiği rakamları, Dolar, 6.1 TL ye düştüğünde değiştirmeyişi oluyor.
           Ülkemde Dolara endeksli, kira sözleşmelerinin ve dolarla alakası olmayan ürünlerin dolarla satılmasını anlam vermek te zorlanıyorum.
          Galvanizli demir ve çelik ürünlerinin bu işi açtığım günden beri dolara endeksli alım satımının yapıldığını biliyoruz. 5 Nisan kararları alındığında çok iyi hatırlıyorum. İşletmemizin 30 Miyar alacağı, 30 Milyarda borcu vardı. (bu günkü parayla Otuz Bin TL)  Atölyemizde yaklaşık bir o kadarda mamul ürünümüz vardı.
           6 Nisan günü borcumuz, dolara endeksli olduğundan, 90 Milyara çıktı. Alacaklarımızın sadece 5 Milyarlık kısmını, kriz var diye ilerleyen zaman içinde tahsil edebildik ve battık.
           Bu gün, kriz yok deniyor.
          Madem kriz yok, dolar, 3.8 TL den, 6 TL civarında neden geziyor?
          Adını tam koymaktan, olayı insanlarımızın gözüne baka baka inkâr etmekten kaçındığımızda, yani kriz yok dediğimizde, kriz ortadan kalkıyor mu?
         Sabit gelirli vatandaşımızın alım gücü %50 azalmadı mı?
         Diğer bir tarifle, Vatandaşımızın, Yüz liralık paraları, 66 TL iş görmeye başlamadı mı?
         Yetkililerin israf ekonomisinden vaz geçip, üretim ekonomisine geçmesinin zamanı gelmedi mi?
         Gerçekleri söylediğimiz zaman, Milletin gözünde küçüleceğimizi mi zannediyoruz?
         Aksine, gerçekleri söylediğimizde, Millete daha çok güven vereceğimizi anlayamadık mı hala?
         Bunun adı kriz ve nereden geldi ise geldi. Biz ülke olarak buna yakalandık. Şimdi sebep olan kim olursa, ne olursa olsun, Millet olarak bunu aşmak zorundayız.
        Bizim de yanlışlarımız oldu. İsraf ekonomisini önlemeyi düşünemedik. Ülkemizim İnşaat sektörü ile ekonomisinin düzelmeyeceğini anlayamadık. Özür dileriz. Şimdi, üretim ekonomisine dönmenin, tam zamanı, dediğimizde ne kaybederdik acaba?
         Fırsatçılara ve ekonomimizi batırmaya çalışanlara gelince;
         Bu bir ekonomik savaş halidir. Savaş zamanında stokçular, Fahiş fiyata mal satanlar, fırsatçılar ve Milletin ekmeğiyle oynayanlar, savaş halinde nasıl cezalandırılırlarsa o şekilde cezalandırılmak zorundadır.
         Bunu yapabilmek için öncelikle, Bütün idarecilerin, yöneticilerinde, devlet bütçesini harcamalarında, tasarrufa gitmeleri mecburidir. Yani cezalandırmalar, öncelikle Devlet yetkililerinin  israf halini sürdürenlerine, öncelikle uygulanması gerekir.
          Adalete gelince,
         Ajan papazın, yargılanmasında, ABD ile bir anlaşma yapıldı mı, yapılmadı mı bilemiyoruz. Anlaşmanın olup olmadığını, yerel seçimlerden bir hafta öncesinde, ABD de yargılanan Halk bankası yöneticisinin, salıverilmesi halinde anlarız. Devletle rarasında, birçok konuda, karşılıklılık ilkesi geçerlidir. Bu olursa da yadırgamayız. Keşke aynı zaman diliminde olsaydı deriz. Seçimden bir hafta önce olması hali bizi yadırgatır.
           Biz, yazılarımızın tamamında, çözümlerimizi de ortaya koyduk. Çözüm, paranın kayıt altına alınmasıdır. Tüm vergilerin sadece, para bir hesaptan, diğer bir hesaba aktarılırken, sadece ama sadece  %10 olarak devlet hesabına aktarılması ile olmalıdır. Paranın kayıt altına alınması, ekonomimizin dış güçler tarafından oynanmasını da, teröre para akışını da önleyecektir.
          Herkesin, borçlarında kayıt altına alınıp, sıraya konulup, vatandaşın gelirinin, sadece %20 sine el konularak yapılması ile sağlanmalıdır. Bir kesimine kolaylık sağla, diğer kesimi batsın, olmaz. Bu durum hiç de adil değil.
                             Mehmet Kızılaslan 2018-10-15
       
       

  
          

2 Ekim 2018 Salı

DUYUN-U UMUMİYE NEDİR?


                                                  
                       Düyun-u Umumiye (Düyun-u Umumiye-i Osmaniye Varidat-ı Muhassasa İdaresi),                          
                Düyun-u Umumiye Osmanlı dış borçlarının ve bunu idâre eden birimin adı.
                    1881-1939 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu' nun dış borçlarını denetleyen kurumdur.       
              II. Abdülhamit döneminde kurulmuştur. Sözcük, "Genel Borçlar" anlamına gelir.                 
                      Duyun: Eskimiş borçlar.
                      Varidat: Gelirler, VARLIK
                     Muhassasa: Müesseseler ( FON)
                    “Eski anlamı ile Duyun-u umumiye-i Osmaniye Varidat-ı Muhassasa İdaresi” olan bu     
              Sistemin, yeni adını siz koyunuz.    
                       Tanım olarak, Duyun-U Umumiye İdaresi, Google amcada bu şekilde anlatılıyor.
                     “Genel borçlar yönetimi demektir. Yakın çağda ekonomik yönden büyük bir çöküntü    
              yaşayan, Osmanlı İmparatorluğu, 1854 yılında (Kırım Savaşı sırasında) ilk kez dış
              borçlanmaya gitmiş ve İngiltere'den borç almıştı. Osmanlı Devleti borçlarını ödeyemeyerek
              1875 yılında iflasını açıkladı. Alacakları tehlikeye düşen devletler de alacaklarını birleştirip
              1881 yılında Düyun-u Umumiye İdaresi'ni kurup, Osmanlı Devleti'nin gelir kaynaklarına el
              koydular.
                       Osmanlı Devleti'nin tuz, tütün, damga, içki, balıkçılık, ipek vergileri başta, gümrük
            vergileriyle,  bağlı beyliklerin vergilerinin bir bölümü oluşturulan bu yönetime aktarıldı.
           Sonuçta, devletin tüm ekonomik ve mali denetimi Avrupalıların eline geçmiş oldu.
                        Lozan Barış Antlaşması'yla birlikte bu idare kaldırılmış ve yeni Türk Devleti'nin payına   
             düşen, Osmanlı borçları taksitlendirilerek, Fransız Frangı olarak ödenmeye başlamıştır.
              63.644.000 Fransız Frangı olan Osmanlı borçları 1954 yılında tümüyle ödenmiştir.
                     İlk dış borç,1854 Kırım Savaşından sonra alındı. Osmanlı Devleti, Sultan İkinci  
               Abdülhamîd Han, zamanına geldiğinde, ağır dış borçlar altında ezilme mevkindeydi. Akıllı
               tedbirlerle belli bir zaman içerisinde bu borçlar ödenebilirdi.
                      Lakin 93 Harbi (1877-78) hezimeti, devleti iflasın eşiğine getirdi. Devlet, en verimli
                topraklarını kaybetti. Akın akın gelen göçmenlerin sayısı bir milyona ulaştı. Bu kadar göçmeni
              bir yıl içinde rahata kavuşturmak çok zordu. ( Bu gün 3.5 milyon Suriyeli göçmenin yurdumuza
              gelmesi sizde bir çağrışım yapıyor mu? Bu Devletimizi ve Milletimizi zora sokmak değil midir?)
                     1875 yılında borçları ödeyebilmek için rüsum-ı sitte idaresi faaliyete konuldu ise de, bu
              idare şekli, Avrupalı alacaklıları memnun etmedi. Neticede Tevhid-i Düyun yapılması   
              kararlaştırıldı. Böylece bütün dış borçlar birleştiriliyordu. Devletin bazı mallar üzerinden  
              aldığı gelir, bundan böyle Türkiye Maliye Nezareti tarafından değil, ancak Düyun-i Umumiye
              tarafından tahsil edilecekti. Bu durum devlet içinde bağımsız ikinci bir Maliye Bakanlığı ihdas
              etmek, anlamına geliyordu. Ancak, yapacak başka çare de kalmamıştı.
                       Düyun-ı Umumiye nin yetkisine bırakılan gelirler şunlardı: Tütün, tuz ve ipek vergi   
               gelirleriyle damga pulu ve balık vergileri.
                           Düyun-ı Umumiye nin idare meclisi 7 üyeden müteşekkil olup, bunların üyelik müddeti
               5 yıl için idi. Üyelerin ikisi Türk, diğerleri de her bir alacaklı ülkeden, birer üye olmak üzere
              İngiliz, Fransız, Alman, Avusturyalı ve İtalyan’dan müteşekkildi. Dış borçların tamamına yakın
              bölümü İngiliz ve Fransızlara ait olduğu için, Meclis-i İdare Başkanlığı yalnız onlardan
             seçile bilmekteydi. Ancak konseyi teftiş etmek üzere Türklerden meydana gelen fevkalade bir
             müfettiş heyeti de bulunuyordu.
                           Yukarıdaki yazdıklarım Google amcadan alıntıdır. Daha geniş bilgiye Google amcadan
                 temin edebilirsiniz bizden bu kadar. Saygılarımla. Mehmet Kızılaslan 2018/10/02