29 Mayıs 2015 Cuma

ALLAH'TAN BAŞKASINA BİAT EDİLMEZ.

ŞAHSİYETLİ   İNSANLAR   BİAT   ETMEZLER
Liderlerine kayıtsız şartsız biat eden insanların kendi bilgilerine ve demokratik sisteme inançları yoktur.
Ben bilemeyebilirim.
Liderim ne derse doğrudur.
Lider seçildiğine göre vardır bir üstün tarafı.
Üst akıl en iyisini bilir.
Gibi düşünceleri olan insanlar şahsiyetlerini kaybetmiş insanlardır.
Ya çıkarları ve kazançları kesilmesin diye böyle düşünürler ya da, koyun gibi güdülmek işlerine gelir.
Şimdi tersini ve İslami açıdan doğru olanı düşünelim.
“ Haksızlıklar karşısında susan insan, insan değil, dilsiz şeytandır.”
Kayıtsız şartsız her şeye rağmen biat edenler acaba bu sözü bilmezler mi? Bilirler elbette ama, dünya nimetlerinden ve iktidar kaynaklarından yararlanma hırsı bu sözün gereğini yapma düşüncesinden onları uzaklaştırır. Bilmezler ki dinden uzaklaşmışlardır.
Müslümanların geçmişten gelen kıssalarına, yaşanan olaylarına kulak verdiğinizde, onların Adaletiyle ünlü Hazreti Ömer’e korkusuzca söylediklerini, bilmeyenleriniz var mı?
Bu korkunuzun sebebi nedir? Doğru ve dürüst olduğunuzda parelelci damgası yemek mi, yoksa boğazınıza girecek üç beş kuruş fazla paranın sizden kesilmesi korkusu mudur?
Korkmayın efendiler “Veli nimet Allah’tır” hiç kimse ama hiç kimse sizin yaratılmadan önce yazılan rızkınızı kesemez. Siz ya adam olursunuz, dik durursunuz, helalden gelir kazancınız. Ya da biat ettiğiniz, kulu olduklarınızın yanlışlarına boyun eğer, harama ortak olursunuz. Biat eden zatı muhteremlerin biat etmeleri gereken tek merci, Allah’tır. Kurandır.
Müslüman olan hiçbir kimse, Allahtan ve onun gönderdiği kitaptan başkasına biat etmez. Liderlerine de “ Kurana aykırı olmamak kaydı ile, sana ve emirlerine uyarım” demekten başka söz söylemezler.
EŞ BAŞKANLIK
Demokrasiyi en güzel, parti merkezlerinde ve siyasette belki de HDP uygulamaktadır. Selahattin Demirtaş ve ekibinde herkes, başkan olabileceğini bilmekte ve zaman, zamanda gözümüzün önünde başkanlarını değişmektedir. Sakinliği ile mantıklı düşünceleri ve söylemleri ile en güzel eleştirilerini ortak aklın sonucu yapmakta dır. İşin en garip tarafı kendisinin, Kuranı kerimi bilmediğini söyleyenlere karşı, Kuranı kerimin en güzel taraflarını yanlış yapanlara anlatmaktadır.
Ticarette bile iş yerlerinde, bir ayeti kazanç amacı ile, duvarlarına asanların, kazançlarının haram olacağını bilen Müslümanlara karşı, meydanlarda Kuranı kerimle siyasetin yapılamayacağını haykırmaktadır.
EN ESKİ PARTİ CHP
Önümüzdeki seçimlere, ön seçim yaparak katılmayı başaran ve yeni söylemleri ile milletin tekrar umudu olan CHP emin adımlarla yürürken, acaba eş başkanlık sistemini uygulamayı hiç düşünmez mi? Partisinin içinde hepsi birbirinden şahane bilgilerle donanmış kaliteli yüzlerce başkan olabilecek Millet vekilleri ve adayları varken, inşallah bundan sonraki günlerde, bu eş başkanlık sistemini akıl eder de kullanmaya karar verirler.
Seçimlerden önce bu fikri deklere etmesi hali, oy oranını tahmin ediyorum ki yüzde, iki, üç, artırabilirlerdi diye düşünüyorum.
MHP NEDEN, Büyük Birlik Partisi ve Saadet Partisi ile iş birliği yapmadı. Seçimlere daha güçlü girmeyi akıl edemedi bir türlü anlayamadım. Bu dönemde en çok birliğin ve beraberliğin gerekliliğini mi anlayamadı, yoksa küçük olsun bizim olsun mantığımı ağır bastı bilemedim.
VATAN PARTİSİ belki de en büyük atılımı yapacak partilerin başını çekiyor. Altı Ok un en büyük savunucusu olduğunu ve üretim ekonomisine geçilmesinin gereğini haykırıyor. Bölünmenin değil, birlikteliğin önemini söyleyerek, milliyetçi oyların belki de yarısına talip olduğunu bildiriyor.
AK PARTİ Yüce divana yolsuzluk söylentilerini taşımayarak, hayatının en büyük hatasını yaptığını seçim sonrası anlayacak zannediyorum. Yapılan hataların ve yanlışların tamamını, Parelelcilerin üzerine atmakla, aklanacağını zannederek, Halkımızın Adalet anlayışını küçümsediklerini düşünüyorum. 
Umarım bu seçimlerden sonra kontrolsüz gücü eline, hiçbir kesim geçiremez.
Hani bir reklam var ya” kontrolsüz güç, güç değildir” diye, o güç, gücü eline geçirenler için de tehlikeli sonuçlar doğurabilir diye korkuyorum.
Saygılarımla.         Mehmet Kızılaslan 2015-05-29

 


25 Mayıs 2015 Pazartesi

SEÇİME DOĞRU

                            
Vaatlerin birbirine karıştığı, ama kafaların netleşmeye başladığı şu son günlerde, seçime dair düşüncelerimi yazmamak için oldukça zorlandım.
Fakat dayanamadım yine yazdım efendiler.
Bulunduğumuz şehrin büyük bölümü tarım alanıdır.
İnsanları çok çalışkan ve gayretlidir.
Toprakları deseniz, eğer biraz sıkı çalışırsanız, üç değil dört ürün alma şansınızın olduğu bereketli topraklardır.
Karpuzu yersiniz, çekirdeği yere düşer ve sezon bitmeden o çekirdekten tekrar karpuz yeme şansınız olur.
Kuranda bahsedilen ve üzerine yemin edilen tüm meyveler, hurma hariç hepsi bu topraklarda yetişir.
Bu şehrin çiftçilerinin, köylülerinin, ürettikleri bütün meyve ve sebzeler, büyük şehirlerde, köylümüzden alış fiyatının, en az beş katına satılır.
Topraklarımız, antik çağdan beri ticaret yollarının geçtiği, kesiştiği, kervanların ya da nakil vasıtalarının en kolay ulaşım sağladığı güzergahın orta yerindedir.
Yetiştirilen ürünlerin bir çoğunda hormon kullanma imkanı bile yoktur.

Bütün bu güzel özelliklere rağmen hiç düşündüğünüz oldu mu seçime giren Millet vekili adaylarımız ve siyasi partiler; Aydın Nazilli arasında bulunan araziler üzerine en az yirmi satılık levhası neden konulmuştur?
Hiç düşündüğünüz oldu mu, Aydın ilinde yetişen ürünlerin köylü çıkış fiyatıyla, büyük şehirlerdeki tüketici vatandaşımıza ulaşan fiyat arasında, neden en az beş kat fiyat farkı vardır?
Hiç merak ettiniz mi, Bu arazilerini satışa çıkaran insanlar üretimden neden vazgeçiyorlar. Bu verimli topraklarını neden satışa çıkarıyorlar?
Hiç merak ettiniz mi devlet verilerine göre ülkemizde Belçika’nın yüz ölçümü kadar ya da anlayacağınız dilden söyleyeyim, Konya ovası kadar bir alanın, artık ülkemizde, neden ekilip biçilmediğini?
Hiç araştırdığınız oldu mu sayın yetkililer, köylümüze ait toprakların ne kadarının yabancı bankaların ipoteği altına girdiğini?
Hiç öngörünüz oldu mu, böyle giderse tarımın ne zaman biteceğini ve insanımızın kendi topraklarında maraba olacağını?
Hiç çözüm için projeleriniz oldu mu? Şehrimize geldiğinizde köylümüzün sorunlarını nasıl çözeceğinize dair etkili kesin sonuç verecek projeleriniz oldu mu?
Olmadı efendiler olmadı, sizler, istisnalarınız hariç, sadece koltuk sevdanız ve keseleriniz için koşturuyorsunuz.
Sizin hiçbir etkili projenizi okumadım, duymadım. Duyduklarımda ne yazık ki etkili ve çözüme ulaştıracak projeler değildi.
Alın size bir proje tarıma dair.
Öncelikle HAL YASASINI DEĞİŞTİRMENİZ gerek. Bu yasa bir mahsulün, köylüden çıkış fiyatı ile son tüketiciye ulaşan fiyat arasında en fazla iki kat, fiyat farkı olabilir diye bir maddeyi de içinde barındırmalıdır.
Köylü ürettiği malı, aracısız olarak her şehirde, istediği alanda ya da, gösterilen alanlarda satabilmeli, diye bir maddeyi de içermelidir.
Köylümüz aracının tefecinin elinden kurtarılmalıdır.
Ben o çalışkan köylümüz ve çiftçimizin yerinde olsam, sizleri köy kahvelerinden kovarım. Batışımıza, topraklarımızı satışımıza sebep sizlersiniz diye yüzünüze haykırırım.
Ne yazık ki vatandaşımıza üretmeden ha bire, bir şeyler vereceğinize dair, vaatlerde bulunuyorsunuz. Sizler bizim durumumuzu düzeltmek için; bu güne kadar neredeydiniz diye sorardım.
Yağma hasanın böreği sanki, vaatler sıralıyorsunuz.
 Üretimin bitişini seyredeceksiniz.
Köylünün çiftçinin birilerinin kucağına iteceksiniz.
Aracıyı, tefeciyi zengin edeceksiniz.
Benim köylüm, benim çiftçim diye de kandırabileceğinizi zannedeceksiniz.
Yolun sonuna gelindi beyler.
Köylü üretmekten vazgeçti.
Topraklarını satışa çıkardı. 
Sizlerde hala bir proje yok.
O tarımsal ve kırsal kalkınma kurumunuzda ne yazık ki, imar yasasından dolayı çeyrek kapasiteyle bile çalışamıyor.
Ege bölgesinde bile, tarımla uğraşan ailelerde, kişi başına düşen gelir 2000 doları geçmiyor.
Üretimin bittiği bir ülkede, bir müddet sonra Hürriyet biter efendiler.

Saygılarımla. 2015-05-25 Mehmet Kızılaslan.

Not: bundan sonraki yazım sanayi esnafının bittiğine dair olacaktır.

 




19 Mayıs 2015 Salı

CESUR İNSANLAR HERŞEYİN İLKLERİNİ YAPARLAR

Hayat cesur insanların başarıları üzerine kurulur.
Birçoklarınız farkında değilsinizdir ama, cesur ve bilgili insanlar olmasaydılar, insanlarımız yeniliklerle tanışamazlardı.
Çevrenize bir bakınız. Bir çok cesur insan olmasaydı, hayatınız kolaylaşmaz, kolaylıklar ayağınıza gelmez, İnternette gördükleriniz şehrinizde uygulanmaz ve siz bu güzelliklere ulaşabilmek için ya kilometrelerce uzağa giderek o yeniliklerden yararlanır ya da sadece haberlerde, sosyal medyadan varlığını izlemekle yetinirdiniz.
Nereden çıktı şimdi bu?
16 Mayıs 2015 tarihinde birçok ilde bulunmayan bir yenilik, bir hizmet, Nazillimize taşındı. Bu yeniliği taşıyanlar gerçekten cesur insanlardır.
Birisinin ön adı da Cesur dur,  soyadı Umutlu dur. Diğeri Selahattin Çelen dir. İki cesur kardeşimiz Nazillimize Profesyonel ekspertiz merkezini, Migrosun karşısına açtılar.
Çok mu lazımdı? Diyenlerinizi duyar gibiyim.
Evet çok lazımdı.
Çünkü ikinci el bir araba alacağınızda, ya bir tamirciye, ya da bir otodan anlayan arkadaşınıza götürüsünüz. “Bakıver nesi var nesi yok bu arabanın. İstenilen değeri eder mi? Diye.
Eğer bakması için götürdüğünüz arkadaşınızın, taşıtın sahibi ile “duygusal bağı” varsa, ya da ikinizin de arkadaşıysa, birde biraz cesareti yoksa, yandığınızın resmidir. Beş takla atmış taşıtı hasarsız diye alırsınız.
Geçmişte çok iyi biliyorum, şehrimizdeki bir acente bile, bu tür ahlaksız ticareti yapmıştır. Çarpık bir taşıtı müşterisine sıfır diye satmıştır.
O nedenledir ki cumartesi günü iki kardeşimizin bir çok ilde bile olmayan Profesyonel oto ekspertiz merkezini açması, şehrimize ikinci el ota ticaretinde kaliteyi güveni ve teknoloji getirdiğine eminim.
Ben her gün kan kaybeden ve sanatkarın iyisinin, doktorun iyisinin, esnafın iyisinin, şehrimizi terk etmeyi düşündüğü bu günlerde, iki cesur kardeşimin şehrimize bir yenilik bir teknoloji ve bir güven kapısı açmalarından çok mutluyum.
Yine söylüyorum bakınız çevrenize, çevremizde böylesi cesur insanlar çok azdırlar, ama iyi ki vardırlar. Çünkü onlar olmasalar yeniliklerle tanışma sansınız olmazdı.
Profesyonel Ekspertiz merkezi ne iş yapar?
                    Yeni ya da ikinci el tüm araçların, motor güç kayıplarını, performansını, amortisör yeterlilik verimliliğini, fren denge performansını, ön düzen ayarlarını, otonuzun boyasının orijinal boyamı değimli olduğunu dijital ortamda tespit eder.
Kaporta aksamında da değişenlerin olup olmadığını yine bilgisayar yardımıyla belirler. Bu ölçümlerin hepsini sizlere bir rapor halinde verir.
Bu size verilen belge de bulunan rapor sonuçları aynı zamanda cep telefonlarınıza da iletilir. Bu bilgiler şirketin güvencesi altında hukuki mercilerde sizlere bilir kişi raporu mahiyetinde güvence sağlar.
Yeni bir iş, yeni bir teknoloji ve oto ticaretine, yeni bir güven ve kalite ortamı getirdikleri için bu girişimci Cesur Umutlu ve Selahattin Çelen, kardeşimize, şehrimize yaptıkları katkıdan dolayı teşekkür eder, işlerinde başarılar dileriz.
Bildiğiniz üzere Selahattin Çelen kardeşimiz 1982 den bu yana nazillimizde oto tamir sektörünün en zor işlerini güvenle başaran kardeşimizdir.

Saygılarımla. Mehmet Kızılaslan. 2015-05-19  










11 Mayıs 2015 Pazartesi

NİHAYET ÖLDÜN KENAN EVREN

                 
Başlıktan anladığınız üzere 11 Eylül 1980 gününe kadar olağanüstü yetkilerle donatılmış olduğu halde; derin devletin başındakilerle iş birliği yaparak sokakta yaratılan olayların silah taciri ve darbenin sahibi Kenan Evren dün öldü.
Yine dün toprağa verilen Kıymetli insan Zeki Alasya’nın cenaze törenini hepiniz izlemişsinizdir. Bugün ya da yarın ne zaman yapılacaksa, Kenan Evreninde törenini izleyiniz. Birçok devlet erkânı zorunlu olarak katılacaklar bu rütbeleri mahkeme kararı ile geri alınan er Kenan Evrenin cenaze törenine. ( Yargıtay bu mahkeme kararını nedense onaylayamadı.)
Soracak imam nasıl bilirdiniz? Diye, birkaç deli kanlı çıkacak yüksek sesle, ya da hep bir ağızdan içlerinden bağıracaklar “Katildi, sokak olaylarının silah dağıtıcısıydı. En sonunda Darbeciydi. İşkenceci idi, İşkenceyi kendi elleri ile yapmasa bile Aşağılık, İnsanlık yoksunu, Hanefi Avcı’lar gibi polis bozuntularının eliyle yurt genelinde milyonlarca gencin işkencede, ölümlerinin sebebiydi” diyecekler.
Bazılarınız sağ iken neden yazmadınız diyecek gibisiniz. Ölünün arkasından konuşulmaz. Diyeceksiniz. Sağlığında da onlarca yazı yazdım hakkında. Yine aynı kelimelerden daha ağırlarını yazdım. O nedenle, ölüde olsa diri de olsa hakkındaki düşüncelerimi hep yazdım.
Aşağılık kompleksi olanlar kendi tarzlarını yaratamazlar. Bu günlerde yayınlanan 12 Eylül le ilgili filmlere bir bakınız tamamen taklitçidir Kenan Evren. Keşke Fikirlerinin taklitçisi olsaydı, Atatürk’ün. Yazık ki kompleksli efendi, kılık kıyafetinin taklidini yapabildi sadece. 
Darbeyi anlatmayacağım benim yaşımda olanlarınızın sağcıları da solcuları da bu darbeden belki de nasibinizi almışsınızdır.
Şimdi sivil darbelerden bahsetmek ve onun yaptığı ana yasayı değiştiremeyen zihniyetin de darbe yanlısı olduğunu söyleyeceğim.
Şikayet ederiz 12 eylül anayasasından. Bir gazetecinin sorusu üzerine “ Ya hazırladığınız Anayasayı kabul etmezse halk ne yaparsınız sorusuna; Demek ki halk bizim askeri yönetimimizden memnun ki devam ederiz yönetmeye” diyecek kadar Faşist bir mantıkta olan generalin Anayasası halen yürürlüktedir.
Darbeler sadece silahla olmaz.
Darbeler, insanları yoksullaştırdığınızda, yardımlarınıza muhtaç ettiğinizde, milyonlarca insanı yoksulluk sınırı altında yaşattığınızda, seçimlerle de yapılabilir.
Kenan evren in ülkemize bıraktığı, Asker, polis korkusu üzerine, birde açlık ve yoksulluk korkusunu saldığınızda, borç ekonomisi ile borçlandırarak, bu güne kadar alamadıkları evleri, arabaları, eşyaları, onlarca yıllık taksitlerle aldırdığınızda; istediğiniz her tür yönetimi getirebilirsiniz ülkeye.
Kenan’la başlayan darbe dönemi devam eder ve hiç bitmez.
Cahil vatandaş özgür olduğunu işkencelerin bittiğini demokrasinin bu olduğunu zanneder. Gariptir ki işkenceden en fazla bir yıl içinde kurtulursunuz, eğer öldürmemişlerse dimdik ayaktasınızdır.
Borç ekonomisi ile, küçük taksitlerle girdiğiniz borç, sizi ömrünüzün sonuna kadar esir almıştır haberiniz bile olmaz. Kaos olmasın diye, ödediklerim boşa gitmesin diye, aldıklarım elimden alınmasın diye, mevcut borç sistemi devam etsin diye kendi elimizle demokratik yöntemle seçimlerle darbe mantığının devamını isteriz.
Kenan Evren Darbe yaptığında her türlü olağanüstü yetkilerle donatılmış olmasına rağmen; ABD yönetimi “Bizim çocuklar darbe yaptı” demişti. Darbeci Kenan Evren’e  neden daha önce engellemediniz diye sorulduğunda da “şartların olgunlaşmasını bekledik” demişti.
Efendiler sizlere soruyorum şimdi, koltuk sevdasına, şan, şöhret sevdasına, para, pul sevdasına, Binlerce gencimizi işkencede öldürtmeye, değer miydi.
 On binlerce gencimizin beyin travması geçirmesine sebep olmaya değer miydi?
Asker polis korkusunu insanımızın yüreğine salmaya değer miydi?
Yönetenlerin mutlak doğru olduğu korkusunu beyinlere işlemeye değer miydi?
Geldiğimiz bu günlerde hala anayasasını değiştirmeye cesaret edemeyen yöneticilerle yönetilmeye değer miydi?
Ben hakkımı helal etmiyorum. Hem Kenan Evren darbecisine, hem de onun anayasasını değiştirmeyen üstüne tüy diken tüm sivil darbecilere.
Saygılarımla. Mehmet Kızılaslan 2015-05-11