30 Mart 2022 Çarşamba

MANDA YUVA YAPMIŞ SÖĞÜT DALINA

 

                           

      Yurdum insanının aklıyla öylesine alay edilmeye başlandı ki, en yukarıdan en alt yönetim birimlerine kadar gerçek konular ve sıkıntılara çözüm aranması ve ortak aklın kullanılmasına dair hiçbir girişim ya yok, ya da, bu girişimler engelleniyor. Bu arada uyanık ve sadece kendi çıkarlarını korumak isteyenler hızlı bir şekilde yağmalama ve iç etme konusunda yol alıyorlar.

       Çözüm aramak nedir?

       Çözüm neden aranmalıdır?

      Bulunan çözümler kimin yararına olmalıdır?

       Sadece belli bir kesimin yararına olan ve şehrimizin, ülkemizin ve Dünya insanlığının yararına olmayan çözümler kalıcı olur mu?

      Çözüm: Bir sorunun giderilmesi için varılan sonuçtur çözüm. Ortadaki engelleri kaldırmak için tutulması gereken yoldur çözüm.

      Çözümler neden aranmalıdır sorusunun cevabı, insanlarımızın, yaşayan tüm canlıların, huzur bereket, bolluk, sağlık ve adalet ve içinde yaşaması için aranmalıdır çözümler.

       Bulunan çözümler sadece bir kesimin değil, tüm tarafların, tüm insanların, tüm Dünyanın ve  hatta tüm doğanın geleceği yararına olmalıdır çözümler.

        Geçmiş dönemlerde, taa 1977 lerde bir gurup arkadaşlarımızla, Ankara da, ve okulumuz, Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okuluna,  sağlıklı bir şekilde gidip gelebilmek için kurduğumuz, ATATÜRKÇÜ GURUP o günlerde kırk kadar  arkadaşlarımızın her gün, diğer guruplar tarafından tartaklanmalarına, dövülmelerine rağmen, seneler sonra sorunların çözülmesine katkıda bulunmuştur.  Atatürk ilkelerin bu gün bile, ülkemizin birçok sorununun çözümünde, bekasında rol oynamaya devam etmektedir.

       Bu gün ülkemizde partiler üstü çözüm yollarına ihtiyacımız vardır.

Geçmiş dönemlerde, bizi tartaklayan, guruplarına katılmadığımız ancak tartışma platformlarında fikirlerimizi paylaştığımız ve tartıştığımız. Ülkü ocaklarındaki arkadaşlarımız ve devrimci kulvarlardaki diğer arkadaşlarımızla halen dostluklarımız devam etmekte ve geçmişi hasret ve özlemle yad etmekteyiz.

        O gün, Ülkü ocakları da, Halk evleri de, birer okul idi. Vatanı için, Milleti için, kurtuluş yolları arayan, genç arkadaşlarımızın, tamamen dürüst, çıkarsız ama bağımsız bir Türkiye için arayış içinde eğitim aldıkları doğal okullardı, yerlerdi.

         Ne zaman, 12 Eylül darbesini yapmak için, Genel kurmay Başkanlığında olmasına rağmen, silahlı çatışmalara çanak tutan ve hatta aynı kasadan silahları, sağcı ve solcu gençlere dağıtan ABD uşağı,  Kenan Evren, devreye girdi. Her gün sokaklarda gençlerimiz, CİA ve MİT in içine sızmış piyonlar tarafından öldürülmeye başlandı. Ve darbe yapıldı.

          ABD yetkilileri “bizim çocuklar darbe yaptı” dedi.

      Ülkemizden bir gazeteci “Genel Kurmay Başkanıydınız, neden daha önce elinizde her türlü yetki varken önlemediniz de darbe yaptınız? “ sorusuna,  ABD uşağı Kenan Evren, “ Şartları olgunlaşmasını bekledik” dedi. Aslında şartların olgunlaşmasını sağlayan, sokaklarda her gün, 40 vatan sever gencimizin ölmesine sebep olan Darbeci, darbeden sonra düşünen çözüm arayan 50 gencimizi işkence hanelerinde öldürttü.

         Bunları neden anlatıyorum?

          Ülkem çok kritik coğrafyada ve ekonomik noktadadır. Hepimiz çözüm üretmek ve sorunların çözümünü tüm ülke yararına kalıcı kılmak zorundayız. Bu gün üretime dair ne gerekiyorsa yapmak zorundayız. Yeniden Karma ekonomik sisteme dönüp, ülkemin en önemli ürünlerinin fabrikalarını yeniden kurmak ve olağan üstü durumlarda hiçbir ülkeye bağlı kalmamak zorundayız.

       ABD nin yayılmacı politikasının NATO sayesinde devam etmemesi için, Komşularımız ile iyi ilişkilerimize geri dönmek zorundayız.

   Yerelde, ileriki günlerde savaşa sebep olacak ve şehirlerimizin en büyük kazanç kapısı olan sularımızı kamu adına işleterek,  birilerine peşkeş çekmemek zorundayız.

    Amatör spora geçip, profesyonel spora ayrılan paraları ve kaynakları halkımızın elzem ihtiyaçlarına ayırmak zorundayız.

      En önemlisi de ne biliyor musunuz dostlarım, Tüm düşünen ve yaşadığımız ekonomik ve diğer sorunlarımızın çözümü için, her partiden, her kesimden dostlarımızla bir araya gelip çözümler üretmek zorundayız. Ürettiğimiz çözüm yollarını da yetkili mercilere iletmek ve uygulanmasına yardımcı olmak zorundayız.

        Aksi yönde devam eden, köyümüzün, şehrimizin, ülkemizin yararına çözümleri ilettiğimiz halde, kişilerin, gurupların ve yabancı devletlerin hesabına çalışanları da ifşa edip, bir daha göreve gelmemelerini sağlamalıyız.

         Dileğimiz odur ki, en iyi çözüm yollarını yine, bu ülkenin asil insanları konuşarak, tartışarak bulacağız. Sağcı, solcu, dinci, dinsiz, Kürt, Türk, alevi, Sünni, inanan, inanmayan, gibi bütün ayrışmalardan uzak; demokratik kurallar içinde ve Adalet için bizler bulacağız.

     Aksi olursa, korkarım bulunduğumuz coğrafya hepimize mezar edilmek üzere çevrelenmiş durumdadır.                 

                                                         Mehmet Kızılaslan            2022-03-30  

    

      

       

     

7 Mart 2022 Pazartesi

SAVAŞMA SEVİŞ

 

                               

     “Savaşma, seviş” iki kelimeden ibaret ve hemen hemen herkesin, eğitimlinin ve eğitimsizin anlayabileceği düşünülen göze batan, hoş iki sevgili kelime.  Onun için bu başlığı seçtim.  

Ne demek peki bu iki kelime?

                Bu sorunun cevabı bir dönemin içinde gizli, 70-80’li yıllarda aramak lazım. O dönemlerde ortaya atılan ve 68 kuşağı gençliğinden sonra çok rahatsız olan, Dünya gelişmiş ülkeleri, başta Amerika olmak üzere, gençlerin siyasetle ilgilenmemesini istediği için, bu güzel ve herkesin hoşuna giden sözü üretmişlerdir.

             Zamanın gençleri, Etrafında olan biten olaylarla ilgilenmemeli. Kendileri ve ülkeleri aleyhine dahi olsa aldırmamalı; siyasetle ilgilenmemeli, onların tabiri caiz ise ot gibi yaşamalarını sağlamak için üretilen bir sözdür.

            Yönetim işlerini kendilerine yada beyinlerini işgal ettikleri, ülkelerin yöneticilerine bırakmalarını istemişlerdir.

           İşte bu yüzden o zamanın gençliğini olmasa bile, sonraki gelecek yıllardaki gençliği ve insanları etkileyebilmek için toplumun değer yargısını değiştirmek ve yeni bir algı, değer ölçüsü yaratabilmek için “Savaşma, seviş” sloganını ortaya sürmüşlerdir. 

           Yani, anlamanız gereken odur  ki; “ Bacaklarınızın arasından bakınız Dünya’ya” demişlerdir.

           Siz yönetime talip olmayın.

          Verdiğimizle yetinmesini bilin. Size fuhuş u serbest bıraktık. Adi suçların cezasını indirdik. Uyuşturucuya kolay ulaşmanızı sağladık. Hırsızlığın cezalarını indirdik. Dolandırıcılığı, normalleştirdik siz onlarla uğraşın. Hayata apış aranızdan bakın, mutlu olmanın yöntemlerini geliştirin.

          Siyaset i ve Dünya’yı biz ya da bizim belirlediğimiz; sizden zannettiğiniz satılmışlar yapsınlar.

           Yoksa sizin haddinizi bildiririz demek istemişlerdir.

           İşe yaradı mı peki “savaşma, seviş” sloganı?

           Evet, hem de çok işe yaradı.

          68 kuşağını astıktan, 78 kuşağını biçtikten sonra bu ülkede çok işe yaradı.

          Anneler, babalar daha sonraki dönemlerde, çocuklarının siyasete bulaşmamalarını ve okullarına gidip gelmelerini, telkin ettiler. Bu telkinleri yaparlarken de; siyasetle ilgilenenlerin başına gelenleri anlattılar. Hapishanelerde çürüyenleri, işkenceler de ölenleri, çatışmalarda vurulanları, ABD uşağı darbecilerin astıklarını anlattılar.

          67 ve78 kuşağı için tabu olan sevişme,  daha sonraki kuşaklar için çok normal olaylardan sayıldığı gibi, siyasette ve hayatta sebep sonuç ilişkisini kuramayan milyonlarca, kendisini aydın sayan insan yetişti ülkemizde.

            Geldik bu günlere, Şimdide “Savaşa Hayır” sloganını ürettiler. Neymiş Avrupa’nın göbeğinde, sarı saçlı mavi gözlü insanlar ölüyormuş. Asla hiçbir canlının ölmesiniz istemeyiz. Biz insanız.

          Dün, Vietnam da, Filistin de, Irakta, Suriye de, Libya da; ABD nin uyguladığı işgaller de ölenler ölecek, kimse görmeyecek. 2014 ten beri Ukrayna da ABD destekli, Neonazilerin  yaptığı 14 bin insan katli unutulacak; Savaşa hayır denilerek, kabullenilecek.

         Yok öyle bir şey.

         Efendiler, yazdıklarımdan ve paylaşımlarımdan Rus yanlısı olmamı çıkaran embesiller, size sesleniyorum. Benim büyük dedem ve dedemin kardeşleri, Sarıgöl de, Yunan işgalinden kurtulmak için  kurdukları milis kuvveti içinde savaşırlarken öldüler.

          O gün, yunan işgaline karşı, savaşanların yanına gidip; Padişah yanlılarının “yunan ordusu hilafet ordusudur”  demelerine rağmen  “savaşa hayır” sloganı atamazsanız, bu gün de Ukrayna da,  ABD destekli, Neonazi işgali altındaki topraklarda, ABD uşağı Zelenski ‘nin  “vatanımızı savunuyoruz” demesine rağmen; savaşan Rus askerlerine karşı “savaşa hayır” narası atamazsınız.

          Bölgemizi saran ABD üslerinin Rusya’dan çok bizim için tehlike olduğunu bilmeyecek kadar aptalca bir düşünce olamaz.

          ABD nin, orta doğuda bize karşı yaptıklarını unutarak, “NATO dostumuzdur, demokrasi getiriyor” diyecek kadar gaflet içinde olamazsınız.

         Ticari, askeri, siyasi ve ekonomik çıkarlarımızı bir kenara bırakamazsınız. Bıraksanız bile, Rusya’nın bölgedeki olası bir başarısızlığından sonra, ABD ve NATO nun neler yapacağını görmezlikten gelemezsiniz.

         Ülkelerin dostları ve düşmanları yoktur diye bir söz söyleniyor. Bu doğru değildir. Gelişen dünyada Bize karşı dostça yaklaşanları, Kurtuluş savaşımızda kendi çıkarları için dahi olsa yanımızda olanları, fabrikalarımızı kuranları unutamayız.

        Yakın tarihlerde ABD ve NATO nun ülkemize karşı yaptıkları düşmanlıkları da unutamayız.

Adını ne koyarsanız koyunuz, bu gün gerek çıkarlarımızı, gerekse dostumuzu düşmanımızı, seçmenin ve son yüzyılda Dünyadaki tüm savaşların müsebbibini, dünyanın gerçek düşmanı ABD yi görme zamanıdır.

       Rusya da ki harekat, yararımızadır.

       ABD nin dersinin verilme zamanıdır. Çıkarlarımızın korunma zamanıdır. Bunun adı Savaş değildir, ABD ve Neonazi Ukrayna Liderinin açtığı savaşa “karşı savaştır”

      Haksız savaşlara karşıyım. Haklı olarak yapılan ve ülkemin yararına verilen her mücadelenin savaşın yanındayım.

      Yok öyle,  emperyalistlerin ve uşaklarının çıkardığı içi boş ya da emperyalizmin yararına “savaşa hayır” sloganı atmak.

       Anlamanız, algılamanız, araştırmanız dileğimle.          Mehmet Kızılaslan 2022-03-07