Sizlere şimdi bir senaryo
anlatacağım, bakalım beğenecek misiniz.
Rezza Sarraf, olayı birçok
muhalif görüşlü insanımızın ve hatta siyasi liderlerin balıklama atladığı ve görüldüğü
gibi olmayan bir senaryo gibi gözükmekte.
Türkiye’de Rezza Saraf’a, neden
ödül verilmişti?
Ödül verilmesine kızanlar. Onun, Türkiye
kamuoyunda, var sayılan ortaklarının ortaya çıkarılmasını bekliyorlardı.
Çıkarılmayıp araştırma yapılmayınca, şaşırmışlar, hüsrana uğramışlardı.
Şimdi, Rıza Sarraf ne yapmıştır bir bakalım isterseniz.
ABD nin İran’a koyduğu ambargoyu
delmiştir.
Türkiye ile İran’ın ticaretinin
artmasına yardım etmiştir.
Türkiye cari açığının yüzde, on
beşini kapatmıştır.
Bu arada, İran dada, herhalde
biraz da, kara para aklanmasına karışmış olmalı ki, İran hükümetinin
düşmanlığını kazanmıştır.
Ayrıca, ABD nin prestijinin sarsılmasına
sebep olmuştur. Çünkü, ABD, İran’ı disipline edememiştir.
İran, ambargo sırasında, Rezza
Sarraf’ın, kendi kesesine On, İran çıkarlarına bir olan, haksız kazanca göz
yummuştur. O nedenledir ki, Ambargo sırasında görmezden geldiği, bu yanlışları,
ambargo kalkar kalkmaz, İran, Sarraf’ın ortağını idama mahkûm etmiştir.
Tahminim
o ki, Rezza Sarraf, Hükümet yetkililerinden,
İran ile aralarını düzeltmelerini istemesine rağmen. Yetkililer, tabir yerinde
ise, kulak şapırdatmışlardır.
Durumunu kötü hisseden, Rıza
Sarraf, FBI ile görüşerek ve tatile gidiyormuş havası vererek, ABD ye gitme kararı
almıştır. Aksi halde, yalnız gitmeye kalksa, MİT tarafından dışarı çıkışı
engellenebilirdi.
Türk kamuoyu adamın, ne salaklığını bıraktı, ne aptallığını.
Rıza çok akıllı ve hayatının geri
kalanını ve servetinin bir kısmını kurtarmak için, ABD yi seçti. Aksi halde,
hayatının tehlike altında olduğunu hissetmeye başlamıştı.
Türk kamuoyunda var sayılan, kar
ortaklarını, açıklamak kaydı ile, FBI ile anlaştı.
Diğer taraftan, Türkiye ile ilişkileri düzeltme yoluna giren, İran,
Suriye ve Rusya nın ilişkilerinin düzelmesi ABD yi rahatsız etmeye başlamıştı.
Bölge ülkelerinin birlikteliği, ABD nin Ortadoğu da durumunu tehlikeye
düşürebilirdi.
ABD yönetimi, Saraf’ın işlerini,
kendi bankaları aracılığı ile yapmış olmasına rağmen, Davutoğlu hükümeti
aleyhine, elinde kozları toplamak istedi.
ABD, Sarrafın hayatına ve mal
varlıklarının bir kısmına karşılık, Türkiye deki var sayılan, ortaklarını ve
bilgilerini istedi.
Sarraf bu olayı kabul etti.
Bu bilgiler, Davutoğlu hükümetinin, içeride elini zayıflatmayı
hedeflemektedir.
Davutoğlu hükümeti, Türk kamuoyu
karşısında küçük düşmemek ve hatta iktidarı kaybetmemek için, ABD nin
isteklerine boyun eğmek mecburiyetinde kalabilirdi.
Bu durum Türkiye Cumhuriyeti
Devletinin komşuları ile ilişkilerinin düzelmemesi demektir ve ölümcül
zararımızadır.
Bu düzelmeye yüz tutan ve ABD ye
karşı, bizi yalnız bırakmak istemeyen, bölge devletleri için de çok zararlıdır.
Şimdi sizlere soruyorum.
Ticaretimizin, turizmimizin,
ekonomimizin bitmek üzere olduğu şu günlerde, Komşularımızla ekonomik
ilişkilerimizin, düzelmesi mi, doğrudur?
Yoksa ABD nin şantajları sonucu,
o ülkelerle ilişkilerimizin bir daha düzelmemek üzere, bozuk kalması, ekonomik
krize girmemiz mi, daha doğrudur?
Rezza Saraf’ın ABD nin elinde olması ve FBI ile iş birliği, Türkiye
deki üç beş insanın zararına değil, aksine Tüm Türkiye Cumhuriyeti ve Komşularımızın
aleyhinedir.
Sayın okurlarım, Her şeyin bize
aksettiği gibi olduğunu zannetmiyorum.
Bu oyun, Türkiye’nin, kendi bölgesinde tamamen yalnızlaştırılması,
oyunudur.
Ülke çıkarlarını gözeterek
muhalefet yapma mecburiyetimiz vardır.
Hükümetten öç alacağız diye, ABD nin tetikçiliğini yapmak doğru
değildir.
Dış ilişkilerimizde yapılan
yanlışı fark eden ve düzeltmeye çalışan, Hükümet güç durumda kalmamalıdır.
Komşularımızla ilişkilerimiz ABD
nin istediği gibi değil, bölge ülkelerinin ve
insanlarının istediği şekilde olmalıdır.
Bilmem anlatabiliyor muyum.
İsterseniz birde bu tahmin ettiğim senaryo açısından bakınız olaylara,
Tayyip düşmanlığı penceresinden değil.
Mehmet Kızılaslan. 2016-03-25