27 Mayıs 2021 Perşembe

NEREYE GİDİYORUZ?

 

                                                

           27 Mayıs 1960 Tarihinde

         “Bugün demokrasinin içine düştüğü buhran ve müessif hadiseler dolayısıyla ve kardeş kavgasına meydan vermemek maksadıyla Türk silahlı kuvvetleri memleketin idaresini ele almıştır. Bu harekata silahlı kuvvetlerimiz, partilerin içine düşükleri anlaşamaz durumdan kurtarmak ve partiler üstü tarafsız bir idarenin nezaret ve hakemliği altında en kısa zamanda adil ve serbest şeçimler yaptırarak idareyi hangi tarafa mensup olursa olsun, seçimi kazananlara devir ve teslim etmek üzere girişmiş bulunmaktadır.”

         27 mayıs sabahı radyodan okunan bu bildiriyle Türkiye, yepyeni bir günle beraber, yepyeni bir döneme de uyandı. Kendilerini milli birlik komitesi olarak adlandıran, silahlı kuvvetler hiyerarşisinin dışında kurulmuş bir askeri komitenin gerçekleştirdiği darbeyle DP iktidarına son verildi.

       Öncelikle Darbelerin her türlüsüne “Kim yaparsa yapsın, en güzel sonuçlar alınsa dahi” karşı olduğumu bildirmek isterim.  

       Medeni insanlar, kendi kendisini yönetme yeteneğine sahip olmak zorundadır.

Yönetenlerinde, şeffaf, açık, demokratik tüm kurallara uyar, Yasama, yürütme, yargı erkinin bağımsız ve tarafsız olduğu durumu ayakta tutması kaydı ile yönetme mecburiyeti vardır.

        Ülkemde, İyi parti başkanı Meral Akşener, Rize’de saldırıya uğruyor. Sayın Cumhurbaşkanı, Erdoğan, "Daha neler olacak, neler. Bunlar iyi günler" cümlelerini kullanıyor.

         Ülkemde, sükûnet, itidali, barışı, kardeşliği ve can güvenliğini sağlamak mecburiyeti olan en üst makamdaki, Sayın Erdoğan, daha önce de Çubuk’ta cenaze merasiminde  saldırıya uğrayan CHP  lideri sayın Kılıçtaroğlu için  “Olay tüm boyutlarıyla soruşturulmaktadır. Şiddeti asla tasvip edemeyiz” dedi. Fakat  Erdoğan açıklamasında Kılıçdaroğlu'na "geçmiş olsun" dememişti.

      Diğer taraftan Organize suç örgütü lideri olduğu devlet tarafından söylenen, Sedat Peker’in videolarında yaptığı açıklamaları hiçe sayarak, İç İşleri Bakanı Sayın Soylu nun arkasında olduğunu da açıklamayı ihmal etmedi.

      Sorum şu, Nereye gidiyoruz?

“Kardeş kavgasına meydan vermemek” Devletin bütün kurumlarının görevi olması gerekirken, Devletin Sayın Cumhurbaşkanı’nın tavrı ve sözleri;  Sayın içişleri Bakanı’nın hakkındaki iddiaları göz ardı etmesi biraz ilginç değil mi?

      Ne yapması gerekirdi?

     Muhakkak Görev verdiği, Bakanlarının arkasında olacaktır ama, haklarındaki iddialarında soruşturulması için gerekenin yapılacağını dilinin ucu ile bile söyleye bilirdi.

     Bunu yapmıyorsa amacı nedir?

    Biz niyet okuyucu değiliz, ancak gelişmeler kamuoyunu korkutuyor. Kamuoyu kardeş kavgasının önünün açılmaya çalışıldığına dair endişe içindedir.

     Derin devlet geçmiş dönemlerde muhalefetin sesine kulak vermek şöyle dursun, o sesi kesmek için şiddetlerde bulunmuştur. Bunun kanıtları Faili meçhul cinayetlerdir.

    Demokratik Devlet, faili meçhul cinayet ve olay bırakmamak ve faillerini bulmak zorundadır. Fail bulunamıyorsa, derin devletin bu işlerin içinde olduğunu kamuoyu düşünür. Bu düşünceyi kamuoyunun kafasından silmek Demokratik devletlerin görevidir.

       Nereye gittiğimizin korkusunu endişesini silmek, kim tarafından, ne şekilde olursa olsun kardeş kavgasını Ülkem de yaşamamak için provokasyonlardan uzak durmak hepimizi n görevidir.

       Saygılarımla.                      Mehmet Kızılaslan    2021-05-27

     

  

11 Mayıs 2021 Salı

YAŞADIKLARIMIZ KADER DEĞİL

 

             

                       

       Bu gün içinde bulunduğumuz durumların hepsi sistemi yönetenlerin kurgusu ve OYUNUDUR  dostlarım. Bu sözümün doğru olup olmadığını kontrol edelim mi beraberce?

   Hayatımızı, böylesine kurgulayanların, kendi kutsallarına bakalım isterseniz önce.

         Bizi yönetenler ve sistemi kurgulayanlar ne yapıyorlar?  

        Bize, yapmamızı söyledikleri şeylerin hiç birisini yapmazlar.

        Bizim uğruna ölmemizi istedikleri kutsallar uğruna ölmezler.

        Bizim çekmemizi istedikleri sıkıntıların hiç birisini çekmezler.  

        Bizim hayatımızı zindana çeviren hiçbir ekonomik krizi yaşamazlar.

Bize yasakladıkları hiçbir şeyi kendilerine yasaklamazlar ve gariptir hepimizin gözü önünde alay edercesine özgürlüklerini yaşarlar. Onlara yasak yoktur. Onlara engel yoktur. Onların kutsalları yoktur ama nutukları vardır.

        Biz mi yanılgıdayız? Onlar mı yanıl gıdalar?

        Eğer, sıkıntıyı çekenler, onlar değil, bizler isek,

        Eğer ağlayanlar, onlar değil bizler isek,

        Eğer intihar edenler, onlar değil bizler isek.

        Eğer iflas edenler, onlar değil bizler isek. Yanılgıda olanlar bizleriz.

        Bizleri ve Dünyayı yönetenler İNSANLIĞA İHANET ediyorlar.

İçinde bulunduğumuz durum KADER DEĞİL. Yapmamız gereken başka şeyler var.

        Bizleri yalnızlaştırıyorlar.

        Bizleri fakirleştiriyorlar.

        Bizleri bölüp parçalıyorlar.

        Bizleri birbirimizle savaştırıyorlar.

        Bizlerin ne yapacağımızı onlar karar veriyorlar.

        Bizleri ekmeğe muhtaç edip, bizim birikimlerimizin milyonda birini bizlere dağıtarak, kendilerine dua etmemizi ve BİAT etmemizi sağlıyorlar.

        Ne yapalım?

       Önce durum tespitimizi doğru yapalım. Bunlar bizim dostlarımız mı? Dünyayı yönetenler gerçekten doğru mu? Bizi yönetenler gerçekten onlara uyduklarında doğru şeyler mi yapıyorlar? Eğer bize yaptırdıkları doğru ise;

Her zaman sıkıntı çekenler neden bizleriz?

Her zaman acı çekenler neden bizleriz?

Her zaman ödün verenler ve boyun eğenler neden bizleriz?

Sonunda hep ölenler ve yenilenler neden bizleriz?

     Bir kurtuluş yolu var dostlarım. O da bütün bu zulmü çekenlerle, çektirenlerin kardeş olmadıklarını, dost olmadıklarını, görmekle başlayacağız çözüm yolu aramaya.

       Çekenlerle çektirenlerin kardeş olmadığını gördüğümüz gün başarmanın ilk adımını atmış olacağız dostlarım.

       İyi düşünmeler diyeceğimde, karnınızın gurultusu içinde düşüne bilir misiniz bilemiyorum. Ama açlığınızın sebebi, aç  gözlü yönetenlerin hırsızlıkları olduğunu bari düşününüz.

       Dünyayı yönetenler bir avuç. Bizler ise, Milyonlarcayız.

                Saygılarımla.  

                                                        Mehmet Kızılaslan. 2021-05-10