30 Aralık 2015 Çarşamba

DEVLETİN GÜZEL YÜZÜ.

                  BİRAZ DA PROJELERDEN BAHSEDELİM.
                              ( Devletimizin Güzel Yüzü)    

10 Aralık 2015 tarihinde Nazilli Ticaret Odasının düzenlediği Bölgemizin İlk AR-GE çalışma gurubunun toplantısına katılmıştık.
Bir fotoğrafla Nazilli Ticaret odamızın paylaştığı metin şu şekildeydi:

İşletmelerimizin Ar-Ge projelerini yakından takip ederek uygun destek bulmaları ve proje üretmeleri için Aydın Bilim Teknoloji ve Sanayi İl Müdürlüğü, GEKA, Üniversite ve odamız hep birlikte çalışacağız. Sizin de Ar-Ge'ye yönelik projeleriniz var ise ve yeni çalışma gruplarımıza katılmak isterseniz odamıza müracaat edebilirsiniz.” 

Çok ümitlendik ve sevindik. Devletin ceza yazan yüzünden başka bir yüzü de var mış diye.
O toplantıda projelerimizden bahsetmemizi istediklerinde; kardeşimiz Selahattin Çelen. “ Kapaksız ve halıları sıktıktan sonra kurutan bir makine projesinin olduğunu” bahis etmişlerdi.
Bize sıra geldiğinde biz de projelerimizi aşağıdaki gibi sıralamıştık.

1-Taş baskı soğuk sıkım sızma zeytin yağı makinesi projemiz: Eski klasik sistem taş merdanelerle zeytini ezen sistem gibi, ama hijyen olacak.  Zeytini ezen taşlar yerine krom diskler de merdaneler de ezen, 28 santigrat derecenin altında Anne sütüne eş değerde yağ üretim tesis projemiz.

2- Nar taneleme Makinesi projemiz: Yok denecek bir fiyata satılan, Narları taneleyen makine imalatımızın bölgemiz narını marketlere tanelenmiş olarak sunmamızı sağlayacak; bölgemize artı değer sağlayacak projemiz.

3-Güneşle Gıda Kurutma Fırını projemiz : Açıkta, tozun, toprağın, kedinin, köpeğin ayakları altında, egzoz gazlarının içinde gıda kurutmak yerine, hijyen ama yine enerjisini güneşten alan gıda kurutma fırını sistemimiz.

4- Yanmayan ve su emmeyen yapı elemanı projemiz: Kırılacak eşyaların ambalajlarının kenarlarında kullanılan,  Polisitren köpük atıklardan, içine su emmeyen ve yanmayan duvar elemanı projemiz.

Daha sonra il Sanayi müdürümüze ulaşarak beşinci projemizden bahsettim.  

5- projemiz, Sulama kanallarından bedava Bahçe sulama ve Elektrik elde etme Projesi: Sulama kanalları üzerine kurulmasını düşündüğümüz, Çarklar ve dönen dolapları ile, kanaldan mazotlu pompalarla çekilen suyun kendi kendine bahçeye akmasını sağlayan sulama projesi ve aynı çarkla elektrik elde etmeyi düşündüğümüz projemiz.

Sayın Bilim Sanayi ve Teknoloji Müdürümüz Mustafa Görgülü abimize ulaştım.
Ülkemizin enerji açısından %60 dışa bağımlı olduğunu ve bu projenin hepsinden önemli olduğunu söylediler. Yeni yılın ikinci haftasından itibaren projelerimizi ayağa kaldıracağımızı ve patent işlemlerine başlamamız gerektiğini söylediler.
  ( Biz patent sevdasında değiliz yeter ki ülkemize katkımız olsun)   

Şimdi bunları neden anlattım? Birincisi gerçekten artık, Devletimizin diğer güzel yüzünü bu değerli insanlar sayesinde görmeye başladığımızı anlatmak istedim. Diğer yandan, ülkemde terör olaylarından çok, ekonomik sıkıntılar yüzünden intihar edenlerin sayısının arttığını, hemen yakınlarımızda bile, her gün, birer intihar olaylarına tanık olduğumuzu; bunların engellenmesinin üretimin artırılması ile mümkün olacağını söylemek istedim.
   Saygılarımla.                                 Mehmet Kızılaslan. 2015-12-30




-
1-                                   


21 Aralık 2015 Pazartesi

GİDİŞAT İYİ DEĞİL

GİDİŞAT İYİ DEĞİL Yurtta Barış Dünyada barış istiyorum.

Yıllar öncesinden, yıllar öncesinden, bahsediyorum. Hepimiz gidebildiğimiz kadar öncesine gidiniz, hafızanızı zorlayınız. İnsanlar ne kadar misafirperver, ne kadar sıcaktılar.
Batıdan ne kadar doğuya giderseniz, iklim soğur ama, bir o kadar sıcak insanlar bulurdunuz. Candılar, dosttular, karlar altında aylarca kalsalar da, o kıt imkânlarla sizleri ağırlarlar. Doyururlar en iyi şekilde hediyelerle uğurlarlardı o insanlar.
Bu güzel insanların nasıl bu hale geldiklerini, gençlerin neden isyan ettiklerini birazda kendi beyinlerimizde cevap aramalı değil miyiz?
Bizim hiç mi suçumuz yoktu?
Seneler öncesine üniversitedeki ilk yıllarıma döndüğümde ben, Milli istihbaratımızın üst kadrolarında görevli Ali Yıldırımın, kızı Kesire ile, Abdullah Öcalan’ın evli olduğunu ve Apocular derneğinin nasıl kurulduğunu çok iyi biliyorum.
Ve soruyorum Ey MİT sen o zaman bu derneği ne amaçla kurdurmuştun?
Örgüte dönüşmesinde cinayet makinesi haline gelmesinde hiç mi suçunuz yoktu?
Ben mi suçluydum?

Çözüm sürecinin hep yanında oldum. Yeni çözüm süreçlerinin de hep yanında olacağım ve  destekleyeceğim, köşemden. 12 yıldır görevdesiniz ey hükumet yetkilileri. Bu konudaki samimiyetinize inanıyorum. Bürokratlarınız MİT iniz, sizi kandırdı mı çözüm sürecinde. O, bugün savaş alanına çevirdiğimiz; ileride yeni soy kırımlarına resim olacak, kanıt olacak manzaraların yaşandığı şehirlerde, yığınaklara nasıl izin verdiniz?
Dağların yamaçlarına yıllarca bomba yağdırdınız. Terör örgütünü etkisiz hale getiremediniz. Şehirlere yerleşmesine kim izin verdi?
Bu göz yummaların arkasında yatan amaç neydi?
Bunda kim suçlu?
Karda ayakkabıları yırtık bölge köylüsü, şehirlisi mi suçlu?
Yoksa yine ben ve benim gibiler mi suçlu?   

Tarihi yaşandığı şartlar altında değerlendirmek gerekir çok iyi biliyorum. Şimdi içinde yaşadığımız zaman dilimi de tarihe kayıt düşüyoruz. Biliyorum ki doğuda yaşananlara kayıtsız kalan herkes de suç var.
Herkes oturduğu yerden Milliyetçilik naraları atadursun. Herkes Allah katında suçludur. Çünkü Allah katında “bir inanan Millet, Birde inanmayan Millet, vardır.” Der kuranı kerim.

Yüreği insan sevgisi olan ve öbür tarafa inanan herkes, bu savaşa dur demek zorundadır. Savaş naraları atanların sadece fakirlerinin, çocukları savaşa giderler. Zenginlerinin çocukları bu savaştan muaf tutulmuşlardır.
O hani “gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüzdü.”  O köyler, yanıyor, yıkılıyor, harabeye dönüyor. O köylülerden, birer kardeş aile edinse idik, bunlar başımıza gelir miydi?
İç huzurun ve barışın yaşanmadığı ülkeler, dışarıya karşı dik duramazlar. Biliniz ki döverek, söverek, öldürerek, susturduğunuz insanların, Allah katında hesabını verirsiniz.
Bir gün, gerçek adaletin, hakkın, hukukun uygulandığı sistem kurulacak olursa; bu dünyada da hesabını ödersiniz.
Ne yapalım, Mehmet Kızılaslan? Diyorsunuz. Hemen bu iç savaşa dur demek zorundayız. Nasıl diyeceğiz? Savaş alanı haline getirdiğimiz şehirlerde köylerde, küfürler için kullandığımız anons sistemini, barış için kardeşlik için kullanalım. Duvarlara hakaret içeren yazılar yerine kardeşlik içeren yazılar yazalım.
Gelin kardeş olalım, bu şehri birlikte kardeş şehir haline getirelim. Her silah teslim edene, iş vereceğiz, aş vereceğiz, diyelim. Geçmişlerinden hesap sormayacağız diyelim.
Bu ülkeyi bu hale biz getirmedik. Sizlerin dağlara çıkışınıza biz zemin hazırlamadık. Bizden öncekilerin hatalarını, biz düzelteceğiz. Beraber düzelteceğiz diyelim.
Söylemlerimizde samimi olalım. İnandıralım.
Bu iç savaş bitmezse, Suriye de gelişecek olaylarda hep bir yanımız eksik olacak.
Bizim yumuşak karnımız, hem ulusal hem de uluslar arası platformlarda, son olayların yaşandığı bölgemiz olacaktır.
Tek taraftan baktığımı zannetmeyiniz. Barışı sağlayacak taraf güçlü taraftır. Güçsüz tarafın barış isteklerini de kasıtlı zannetmeyiniz. Bu ülke hepimizin ve barışı sağlamak, savaş çığırtkanlığını bırakmakla başlar.

 Ülkem, stratejik dostlarımız tarafından, orta doğu ülkesi durumuna getirilmek isteniyor ve yalnızlaştırılıyor. Korkarım ekonomik boyutlarını çok kısa zamanda göreceğiz. Saygılarım barıştan yana olanlaradır.  Mehmet Kızılaslan 2015-12-21