Senelerce IMF denilen kurumdan
borç aldık ve karşılığında olmadık yaptırımlarla karşılaştık. Yani emirler
aldık ve uyguladık.
Bu günlerde IMF denilen kuruma
olan borcumuz kalmadığı söyleniyor. Hatta 5 milyar dolarda borç verdiğimiz
anlatılıyor. Borç alan ülkeden Borç veren ülke durumuna geçtiğimiz söyleniyor.
Şükürler olsun.
Emir almamız bittimi? Bilemiyorum yorum sizin,
takdir sizlerin dostlarım. Onların emir verme alışkanlıkları şüphesiz devam
ediyor.
Devam ediyorsa vardır bir sebebi
değil mi?
Yazımın sonunda neden emir almaya
devam ettiğimizi ve neden çevremizdeki ülkelerle savaştırıldığımızı
anlayacağınızı umarım.
İsterseniz Osmanlının ilk borcu
nasıl ve ne zaman aldığına bir bakalım.
1853-1856 yılları arasında Kırım
savaşı, Osmanlı Rus savaşıdır. Ancak, Rusya’yı Akdeniz’in dışında tutmak için,
savaşa İngiltere, Fransa ve Piyemote-sardinya (İtalyan birliği ) da Osmanlı
tarafında savaşa girdiler. Savaşı
Osmanlı ve müttefikleri kazandı.
Müttefiklerin amaçları Osmanlıya
yardım etmek değildi. Güç dengelerinin İngiltere’nin aleyhine bozulmasını
önlemek ve Rusya’nın, Avrupa’nın dışında tutulmasını sağlamaktı. İngiltere bu
amacına ulaştı ama Osmanlı devleti bu savaştan çok büyük bir zararla çıktı.
Çok pahalı olan bu savaşı
yürütebilmek için Osmanlı devleti ödeme yeteneğinin çok, çok üstünde borç
almıştı.
Endüstrileşmeyi kaçırdığı için
ekonomisi çağdışı kalmış olan devlet, bu borçların altından kalkamayacak ve
1881 yılında II. Abdülhamit döneminde Düyunu Umumiye idaresinin kurulmasıyla,
Avrupalı devletlerin mali denetimi altına girip, yarı sömürge olacaktır.
Özellikle Fransa'daki Yahudi Rothschild Ailesinin sahibi olduğu bankalardan
alınan borçlar sonucunda, Yahudilerin vaat edilen topraklara yerleşmesine engel
olunamamıştır.
Üç kıtaya hakim olan, hoş görü
politikası ile yaklaşık 620 yıl hüküm süren, Osmanlı devleti İmparatorluğunun
çöküşü bu borçlanma ile başlamış, daha sonra da alınan borçlarla Osmanlı
ekonomisi çökertilmiştir. Osmanlı devletine bağlı bir çok devlet bağımsızlığını
ilan etmiş, Osmanlıdan ayrılmışlardır.
En son kalan topraklarda, Türkiye
adında bir devlet kurulmuştur. Osmanlı devletinin ödeyemediği borçları, alınan topraklara göre
paylaştırılmıştır.
Bu borç dağılımı şöyle olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti % 67 sini
ödeyecek. Yunanistan %11 ini ödeyecek. Lübnan ve Suriye %8 ini ödeyecek. Geri
kalan % 14 ü nü de, balkan savaşından
sonra kurulan devletler ödeyeceklerdir.
En
büyük borç, Türkiye Cumhuriyetine kalmıştır. Lozan anlaşmasıyla bu borçları
Türkiye Cumhuriyeti kabul etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı için, her yıl
700 000 bin altın borç ödeyecektir.
1983 e
kadar ödenmesi gereken borçlar 29 yıl erken ödenerek 1954 te bitirilmiştir.
Bu
arada, 45 ülkenin üyeliği ile 1945 de kurulan IMF ye 1947 yılında katılan Türkiye Cumhuriyeti IMF ye en çok borçlanan
ülkesi olmuştur.
IMF
borçlarını da kapatan Ak parti hükümeti olmuştur. Allah razı olsun.
Yazımın
başında da IMF ye borcumuzun bittiğini söylemiştim sevinmiştiniz. Ne yazık ki,
Milli Gazetede, MHP Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın yayınlanan yazısında,
Ak Parti den önce 129 Milyar Dolar olan dış
borcumuzun şimdi 403 Milyar dolar olduğu iddia ediliyor. IMF ye borcumuz yok
ama Dünya Bankası, Avrupa yatırım Bankası ve farklı kurumlara olan borcumuzun
403 Milyar doları geçtiği söyleniyor.
İddia
doğru ise, borcumuz artarak devam ediyor okurlarım.
Bu arada
gayrimenkul satışlarımızdan 30 Milyar dolar kazancımıza, özelleştirmeden gelen
300 Milyar TL girmesine rağmen.
Borcumuzun artırılmasının,
altında yatan sebeplerin araştırılmasının gerektiğine inanıyorum.
Neden biliyor musunuz?
Osmanlının parçalanması, Kırım
savaşında borçlanan Osmanlının, Yahudi
Rothschild Ailesinin sahibi olduğu bankalardan alınan paraların ödenmesi
için olduysa;
Acaba Suriye savaşı neden
çıkarıldı?
Türkiye Cumhuriyetinin Borçlarının
ödenmesi için acaba ne olacak?
Neler yaşayacağımızı merak
ediyorum.
Yine endüstrileşmeyi kaçırdık.
Yine üretimimiz yok. Gariptir Üretim haneler kapanıyor yada küçülüyor.
Allah, hesapsız Padişahların, Osmanlının başına getirdiklerini, Türkiye
Cumhuriyetimizin başına getirmez inşallah.
Sağlık, sıhhat ve bereket
dileklerimle.
Mehmet Kızılaslan 2017-03-22