SİZ HİÇ AÇ KALMANIN NE OLDUĞUNU
BİLİYORMUSUNUZ
- “Dün akşam ağladım, sana borcumu ödeyemezsem, yüzüne nasıl
bakarım diye.” diyordu bir arkadaşım. Satılması gereken ne varsa hayvanlarım,
arazim, her şeyimi satılığa çıkardım abi, sadece sen değilsin borçlu olduğum
diye devam etti sözlerine.
- Canını
sıkma sadece sen değilsin sıkıntıda olan kardeşim. Hepimiz aynı durumdayız.
Sanayideki arkadaşlarımızın bazıları, çarşıdaki esnafın birçoğu sen, ben
hepimiz aynı durumdayız.
Geçenlerde
Ödemişe gittim yolda iki vatandaşı aldım arabama, hal hatır sorduktan sonra
işleriniz nasıl diye sordum.
- Abi 3
yaşında bir inak ve 3 aylık bir buzağıyı ikisini birden 3000 TL ye sattım. Sen
söyle nasıl olabilirim? Dedi.
- Bilmiyorum benim mesleğime ters bir alan,
kaça satılması lazımdı?
- Abi en az
6000 TL ye satılması gerekirdi.
-Kardeşim
neden sattın o zaman. Bir ay daha beslesen de ondan sonra kurbanda değerinde
satsaydın.
- Abi bende
biliyorum onu ama kendimizi besleyemiyoruz artık. Mecburdum satmaya. Dedi.
Dokunsam ağlayacaktı.
Ödemişe gittim
işimi bitirdim köy kahvesinde oturuyorum yanımdakilere sordum,
-
Geçiminizi neyle sağlıyorsunuz_
-
Abi biz patates yetiştiririz.
-
Para etimi bu yıl patates?
-
Hayır abi 7 kuruşa alıcısı var. Sökmedik tarlada kaldı
birçoğumuzun patatesi
-
Ne yani 10 tonluk bir kamyon patates 700 TL mi yapıyor,
yanlış duymadım değil mi?
-
Evet abi aynen öyle, 10 ton patates 700 TL yapıyor.
-
Başka ne yaparsınız?
-
Hayvancılık
-
Onun durumunu yolda gelirken arabama aldığım bir köylü
arkadaş anlattı sormayacağım, hayvancının halini. Dedim.
-
Yanımda çalışan gençlerin bazıları da hayvancılık yapıyor.
-
Abi ne olursun bizim durumumuzdan da bahsediver bir
yazında.
-
Tamam yazacağım sizin için, ne yazayım?
-
Abi süt 70 kuruş, yem bir lira, saman 70 kuruş, yonca
90 kuruş bunları yazıver.
-
Bu durumda hayvancılık yapılmaz. Satın abim
ineklerinizi.
-
Alan yok, satanı öpeyim derler ya hani abi öyle bir
durumdayız.
Yazılarımın tümünde Problemi ve yanlışları yazarken çaresini
de, ya da alternatif fikrimi de yazmayı ihmal etmedim.
Yukarıdaki
Efendiler ve Güney ege kalkınma ajansındaki efendiler, size sesleniyorum. Köylü
bitiyor. Hayvancılık da bitiyor. Sizler teşvikleri ve hibeleri bildiğim
kadarıyla bu bölgedeki iki, üç, büyük sanayiciye verdiniz. Bunlara verdiğiniz
para onların dişlerinin kovuğunda kaldı biliyor musunuz? Ama aynı para 3000 köylümüze 1000 er liralık
destekle onları hayata bağlar, can suyu olabilirdi.
Patates üreticisine kilo başına 25 kuruş
benden, süt üreticisine litre başına 30 kuruş benden, deseydiniz. Fasulye
üretene kilo başına 50 kuruş benden, domates üreticisine kilo başına, 20 kuruş
benden, pamuk üreticisine kilo başına 50 kuruş benden, Zeytin üreticisine kilo
başına 20 kuruş benden, Zeytinyağı üreticisine kilo başına 1 lira benden,
deseydiniz yüzlerce köylü nün gönlü alınırdı.
Binlerce ailenin
yüzü gülerdi. Umutları yeşerir ertesi yıl dikmek ve üretmek için hevesleri
artardı.
Ya da köylümüzün
ürünlerini işleyecek fabrika kuranlara destek olsaydınız, sürekli köylümüz
ürününü pazarda yok parasına satmak yerine, götürür fabrikaya dökerim
diyebilecekleri ortam geliştirilseydi. Olmaz mıydı?
“Sizde fiyasko çıktınız. Sizde zengin den yana
olduğunuzu gösterdiniz” diyorlar. Doğruda söylüyorlar biliyor musunuz? Bu
millet “Köylüde para olursa hepimizde
olur” lafını da biliyor. Kışın aç kalacaklarından, arazilerin yabancı
bankalara ipotek olduğundan, varlarını yoklarını kaybedeceklerinden
korkuyorlar.
Ey yukarıdakiler, paraya yön verenler. Siz
hiç aç kalmanın ve yoksul kalmanın ne olduğunu biliyor musunuz? Biliyorsunuz,
özür dilerim. Oruç tuttuğunuz zamanlarda, iftarınızı açacağınız lüks otellerin,
restorantların da, ezanın okunmasını beklediğiniz zamanlarda bilirsiniz siz
açlığı.
Siz hiç varınızın yoğunuzun ipotek altına
alınmasının ne olduğunu bilir misiniz? Kumar oynamadığınız halde,
kadınlarla kızlarla pavyonlarda para yemediğiniz halde, Çalıştığınız çabaladığınız
halde, başaramamanın ne demek olduğunu siz bilir misiniz efendiler?
Bu ülkenin köylüsü, küçük esnafı,
sanatkarı, kasabı, manavı, demircisi, kömürcüsü, berberi, bakkalı, hasılı, üreten kesimi, hala yarın aç kalma korkusunu ve o kötü
travmayı atamadı, atamadı beyninden. Bunu sizde attıramadınız ya, Ne diyelim
herkes kendisini ve kendi gibileri korurmuş. Ne diyelim. Mehmet KIZILASLAN
2012-09-27