20 Haziran 2019 Perşembe

BİR KEZ GELİYORSUN DÜNYAYA


                       
           Bir kez geliyorsun dünyaya, işte o bir kez’i en iyi şekilde yaşamak, en güzel işlerle süslemek, en yararlı işler yapmak, en net görüntü vermek, en doğru şeyleri yaparak en faydalı insan olmak zorundasın.
             Yalansız, dolansız, riyasız, reklamsız ve en huzurlu hayatı yaşamak zorundasın.
             En iyi dostlar biriktirmek,  en sağlıklı ilişkilerle donatmak, en güzel yürekli kadını sevmek ve en büyük yaratıcıyı, Allah’ı tapmak zorundasın.
             Neden bunları yapmak zorundasın?  
             İyi insan olmak için.
            İyi insan olmak, Allah’ın da muradı, bütün emirlerini, bütün yasaklarını, bütün ibadetlerini  ve bütün ayetlerini, bizim iyi insan olmamız için emretmiş.
          İyi insan olmak, bir takıma, bir tarikata, bir partiye, bir guruba, bir mezhebe üye olmakla olmaz. Yanlış işleri, büyük guruplar içinde yapmanız, alkış toplamanız, para kazanmanız, popüler olmanız, sizin iyi olmanızı sağlamaz.
          İnsana, kadına, çocuğa, doğaya, hayvana, yaratılana ve tüm var olanlara karşı iyi olmak, haklının hakkını vermek, yanlışa dur demek zorundasınız.
          Gücüm yok, dur diyemiyorum. Diyorsanız, yanlışı yapanlardan uzak durmak zorundasınız. Onlara küsmek zorundasınız, ilişkiyi kesmek zorundasınız.
          Yapamıyorsanız, siz de kötülüğe alkış tutan, şeytanı dost edinen, zulme, rıza gösterenlerden olursunuz. İyilik yapamıyorsanız, iyiliğe gücünüz yetmiyorsa, iyilik yapanların safında olmak, onları desteklemek zorundasınız. Kötülük yapanların zulüm edenlerin yakınlarında dahi olmamak zorundasınız.
          Şunu bilmelisiniz ki, iyilik lütuf değildir. Mecburiyettir. Olmanız gereken ruh halidir. Onu eyleme geçirecek, gücünüz, paranız,  zamanınız olmaya bilir. Gerçekleştiremeyebilirsiniz de ama düşünmeniz bile bir yola giriştir. Huzura adımdır.
         Göreceksiniz belli bir yaşa geldiğinizde, birçok çabanız boşa gitmiş, birçok kazancınız heder olmuş, siz de hayıflanıyor üzülüyorsunuz. Hayatın tekrarı yok. Gün bu gündür, dün geçti, yarına senedimiz yok çıkmaya. İşte o yüzdendir ki, kimin uşaklığını yaptığımızı, çok iyi irdelemek zorundayız. Hemen en doğruyu bulmak, yanlışlardan arınmak, şeytanın uşaklığını terk etmek zorundayız.
           Taptığımız Allah mı?
Para mı? Kadın mı? Mevki mi? Makam mı? İktidar mı? Şan şöhret mi? El alem ne der tanrısı mı? Partim ne der korkusu mu? Tarikatımın şeyhi ne der korkusu mu? Arkadaşlarım yalnız bırakır endişesi mi? Bunların hepsi seni iyi insan olmaktan alı koyuyorsa terk etmek zorundasın.
           Bir yaratıcıya inanırsın, inanmazsın, o senin bileceğin iş. Ama huzur bulmak istiyorsan; her türlü yanlıştan, fiilden, amelden, uzaklaşmak zorundasın. İyi insan olmak zorundasın.
             Hayat, senin,  ömür senin, huzurlu ve mutlu yaşamak senin hakkın. Hiç kimsenin, hiçbir gurubun esiri, uşağı, emir kulu, değilsin. Doğru olanı yapmalısın.
            Yazarların, şairlerin, medya mensuplarının, iktidarların ve hatta dünyayı yöneten sermayenin uşağı olduğunda, doymuyor senin karnın.
            Senin rızkının da ömrünün de kefili Allah tır. Ne yazılan bir lokmayı yemeden, ne sayılı nefesin tamamını almadan, ne de belirlenen zamanı yaşamadan ölmeyeceksin. Seni kimse öldüremez. Hiçbir kimse de kötülük yapamaz. Başına gelenler se, senin sınavın. Zorluklarla mücadele edip iyi insan mı olacaksın? Yoksa kolay yolu seçip, kötülerle birlikte olup, kötü insan mı olacaksın?
           Karar senin.
            Korkma, hiçbir güç ten korkma, Sadece iyi insan olmaya çalış ve Hakk’ın,  Haklının yanında olmaya çalış. Allahtan izinsiz yaprak düşmez. Sana senden başkası zarar veremez.
              Sen hiçbir kimsenin uşağı ya da kölesi değilsin. Sadece İyi insan olmaya çalış, Allah’ın da muradı bu. Bunu yaptığında bu dünya cennet olur.
              Öbür dünya mı? Beni hiç ilgilendirmiyor. Bu dünyayı cennete çeviremeyenin öbür dünyası zaten cehennemdir.  Dünya sadece bir kişi ile, yani sadece seninle cennete çevrilebilir.  Haydi hep birlikte, hep beraber iyi insan olmaya…        Mehmet Kızılaslan 2019-06-20

17 Haziran 2019 Pazartesi

ÜNİVERSİTELERİMİZ SINAVSIZ OLMALI


                           
        Ülkümde son üniversite sınavında, 2,5 milyon öğrenci sınava girdi. 1,5 milyonu eski, 1 milyonu, ilk kez sınava giren çocuklarımızdı. Geleceklerini üniversitelerde arayan bu gençlerimize hayatlarında başarılar dilerim. Ancak bu yapılması gerekenler konusunda birkaç şey söylemekte yarar görüyorum.
         Ülkemde her sınav, bir insan israfı olmaya başladı.
         Her genç, hayata değil, sınavlara kendisini hazırlamaya başladı.
        Üniversite mezunlarının tamamı devletten iş bekler oldu.
        Mezun olanların pek çoğu, gördükleri eğitimlerde aldıkları bilgilerin yüzde onunu dahi yaptıkları işlerde kullanamıyorlar.
        Yine mezunların pek çoğu branşları dahilin de iş bulamamaktalar.
        Bu veriler dahilin de gençlerimiz işsiz, gençlerimiz başarısız, gençlerimiz mutsuz görünüyor.
        Peki, gençlerimiz böyle iken, ülkem ne durumda?
        Ülkem de kaosun eşiğinde, insanımız da mutsuz.
        Bu gidişe bir son verme mecburiyetimiz var.
        Nasıl dur dememiz gerekir bu gidişe?
        Öncelikle okullarımızdaki gereksiz bilgi yüklemelerine son vermemiz lazım. Yapacağı işe, yönlendireceğimiz mesleğe göre öğrencilerimize bütün gerekli bilgiler yüklenmeli, lüzumsuz olan bilgilerden gençlerimiz uzak tutulmalıdır. En önemlisi de gençlerimizin beceri ve yeteneklerine göre mesleklere yönlendirilmelidir.
          Bunları nasıl yapacağız?
           Mesleki Teknik eğitimin atölyeleri, var olan bütün mesleklere göre yeniden planlanıp her gencimizin ilk 4 yıllık eğitim süresince öğretmenlerinin ve ailelerinin de gözlemleri sonucu, bir yada iki yıl, o atölyelerde beceri tespit edilmeli.
          Sosyal bilgiler ve sözel meslekler konusunda da, bu okullarda atölyeler açılmalı her mesleğin, Hu kuğun dahi mahkeme salonları, o gençlere açılmalı çocuklar sevdikleri branşlar da eğitim almalılar. Yetenekleri ve branşları doğrultusunda bütün derslerle donatılmalı. Gereksiz hiçbir ders yüklenmemelidir.
          Üniversitelerimiz sınavsız olmalı, her isteyene,  önceden aldıkları bilgiler ve yapacakları iş için gereken dersler verilmeli, kendilerine o işte kullanacakları bilgiler yüklenmelidir. Aldıkları dersler doğrultusunda şu işi yapabilir diye belge verilmelidir.
         Her ihtiyaç sahibi genç, yaşlı, ihtiyar, ihtiyaç duyduğu dersleri, istedikleri üniversitelerin amfilerinde almalı ve yeterli bilgileri aldıktan sonra seçtikleri mesleklerin belgeleri ile işlerini kurmalıdırlar.
       Sosyal hayattan kopuk, gerekli, gereksiz bilgilerle donatılmış, milyonlarca üniversite mezunu iş beklemekten bunalmış, cinnet geçirirken, gerçekten işçiye ihtiyaç duyulan alanlarda eleman sıkıntısı çeken bir ülkede yaşıyoruz.
      Her üniversite mezunu devlet kapısında, masa başı iş bekler durumda iken, kendi işini kurabilecek cesaret te ve bilgi birikimli gencimizin eksikliğini çekiyoruz.
        Bir ülkeyi batıracak ve üretimsiz hale getirecekseniz, Benim ülkemdeki gibi eğitimi ile oynayacaksınız.  Şartlanmış okuyanlarımın da ağzına laf vermemek için, geçmişte kapatılan, okullarını kendisi yapan okulların kapatılmasından bahsetmeyeceğim.
 Ülkemizin, her alanda, üreten eleman yetiştirecek olan, bir eğitim sistemine ihtiyacımız var.
    Bu konuda acil tedbirler alınması dileğimle; Devletten iş bekleyen değil, kendi işini kendisinin kurabileceği, donanımlı elemanlar yetiştiren bir eğitim sistemi temennisi ile.
                      Mehmet Kızılaslan 2019-06-17