30 Ekim 2017 Pazartesi

YAZBOZ TAHTASI GENELGELER

                                      
                    Taşıt camlarına kaplanan filmler, serbest olacak beklentisi içindeyken sürücüler, hepten yasak geldi. Sökülmesi için süre verilmedi. Hemen 400 TL gibi cezalar yazılmaya başlandı.
                   Ey yetkililer, hiç eşlerinizi, kızlarınızı, gelinlerinizi, trafikte, kendini bilmez maganda, sürücüler sıkıştırmadılar mı?
                  Hiç, taşıtınız kırmızı ışıkta durduğunda, arabanızın içine, öküzün trene baktığı gibi bakanlar olmadı mı?
                  Yakınlarınızdan hiç dinlemediniz mi, uzun yollarda, altındaki son model arabalarla, bayan sürücülerin bir önüne bir arkasına geçip rahatsız ettiklerini?
                  Trafikte ki magandalar tarafından, bayan sürücülerin rahatsız edildiğini hiç duymadınız mı?
                  Daha bir ay kadar öncesiydi, Denizlili bayan sürücü durdu, evimizin önünde, bölge trafikten ten arkadaşlarımla sohbet ediyoruz.
                  Hışımla indi taşıtından, kendisini tanıttı. Öğretim görevlisi olduğunu, Kuşadası’ndan bir konferanstan geldiğini anlattı. Ağlamak üzereydi. Hava kararmak üzere, kendisini sürekli trafikte sıkıştıran bir taşıtın plakasını verdi ve polis arkadaşlarımdan yardım istedi.
                  Görevli arkadaşlarım ileride ki görevli arkadaşlarını aradılar ve durdurmaların uyarmalarını söylediler.  O magandanın yaptığı eylemin cezasının olmadığını konuştuk. Çünkü ortada fiil yoktu. Peki ne olması gerekiyordu? Bu yapılan rahatsızlık fiil değil miydi, suç değil miydi?
                 Issız bir yerlerde o bayan kardeşimizi durdurup, suç mu işlemesi lazımdı?
                 Fiili gerçekleştirdikten sonra arama çıkarılacak. Tanık olmadığı için belki de ceza almayacak tır o kendini bilmez aşağılık herif.
                Evimizden, hemen o tacize uğrayan bayan kardeşimize, su getirdim içtiler. Derdini anlatıp polis arkadaşlarıma telefon numarasını verdiler ve sakinleştikten sonra yollarına devam ettiler.
                 Şimdi taşıtlardaki filmlerin sökülmesi genelgesinde payı olan, Devletin bürokratlarına, sesleniyorum. Durdurun bu genelgeyi, hiç değilse bayanlara ait taşıtlardan sökülmesini engelleyiniz.  
                Tabi, sizin karılarınız, kızlarınız, devletin siyah plakalı araçlarında seyahat ediyorlar ve özel şoförlerinizde var sizlerin. Onun için kararnameleri çıkarırken vatandaşın ve trafikteki bayanların neler çektiklerini bilmeniz mümkün değil.
                Diyeceksiniz ki, terör denilen bir şey var. Kardeşim terörist zaten 400 TL lik cezayı düşünmeyecek ki, her zaman bir yolunu bulacak işine devam edecektir.
                 Filim kaplı araç yerine bakın şimdi neler yapacaklar teröristler.
               1-  Pazarlama taşıtı gibi, ünlü markaların reklamı ile taşıtları giydirecekler.
                2-Camsız, kapalı kamyonetler kullanacaklar.
                3-Camlı kapalı kamyonetleri bembeyaz giydirecekler.
               Hasılı, her türlü yeni yöntemi bulacaklardır.
               Siz önlem aldığınızı zannede durunuz, bundan sonra trafikte, bayanlara karşı işlenebilecek her suçun sorumluları sizler olacaksınız. Bunun müsebbipleri sizler olacaksınız. Bunu aklınızdan çıkarmayınız.
               O suçların, inşallah bazıları sizin bayan yakınlarınızın başına gelsin istemiyorum. Dilimin ucuna kadar geliyor söyleyemiyorum.  Yanlışlarınızdan dönmeniz faziletinizi gösterir. Yaptığınızın bilincine varınız diye dokundurmak istedim. Kamuoyu bu konuda acil çözüm beklemektedir.
              Dönün efendiler bu yanlış uygulamadan dönünüz.
              Şimdi kesin çözümü anlatıyorum. Öncelikle Annelerimiz, erkek çocuklarını eğitirlerken, sapık olarak eğitmeyecekler. Bu uzun vadeli bir çözüm yöntemi. Kısa vadeli çözüm yöntemi olarak da kadınlarımızın taşıtlarından filmlerin sökülmesini durdurmanızdır. Saygılarımla.
                                               Mehmet Kızılaslan 30/10/2017

               
                
              
                



28 Ekim 2017 Cumartesi

CUMHURİYET BAYRAMINA GEREKTİĞİ ÖNEMİ VERMEK

                      
              Cumhuriyetin anlamını bilmekte zorlanan bir nesil, acaba bayramın önemini bilir mi?
              Biz bazı olayların bizim için ne kadar önemli olduğunu algılamakta zorlanan bir Milletiz.
          Çünkü bize, birçok önemli gelişme, devrim, yenilik ne derseniz deyin, altın tepside, hiç mücadele etmediğimiz halde sunulmuştur. Cumhuriyet de bunlardan birisidir.
             Koca Osmanlı Devletinin, yanmış, yıkılmış, işgal edilmiş toprakları arasından;   binlerce şehit verdiğimiz halde, Zafer bayramını yani 30 ağustosu bile hiç birimiz gereği gibi kutlamayız.     
             Dedelerimiz; dedelerini, babalarını, bu savaşta kaybetmelerine rağmen, Yedi düvele karşı ayakta durmalarına rağmen, biz bu bayramın da önemini anlayamamışızdır. Gerektiği gibi de kutlamayız, kutlayamayız.

             Cumhuriyetin kurulması için, hiçbir gayret sarf etmemiş bir Millet, cumhuriyetin önemini bilemez. Hoş hala ülkemizde padişah sevdalıları çokça bir miktarda bulunmaktadır ama, Ülkemizin kurtuluş için yüz binlerce şehit verdiği halde onun önemini algılamakta zorlananlar, Hazır tepside sunulan ve hiçbir gayret sarf edilmeyen, Cumhuriyeti anlamakta gayet tabii olarak algılamakta zorlanırlar.

              Cumhur, halk demektir, millet demektir.

              Cumhuriyet halkın yönetimi, milletin kendi kendisine yönetmesi demektir.

           “Olurmu hiç, bizim için karar veren, padişahım devletlim varken, bizim gibi tahsilsiz eğitimsiz, bir şey bilmeyen insanların, onun, padişahın, yerine ülkeyi yönetmeye soyunmamız doğru olur mu?” deyip, Cumhuriyete karşı olanların yanı sıra;

         “Olur mu bizim gibi, tahsillilerin, eğitimlilerin, oyları ile, cahil, cühelanın oyları aynı olur mu?” diyen güruhun mantığı aynıdır.
         Eğer Cumhuriyetin kurulduğu ilk on yılda olduğu gibi, Milletin eğitimine önem verilmeye devam edilseydi, Üretim seferberliğinin beli kırılmasaydı, Yoksulluk ve işsizlik engellene bilseydi, Devlet, Milletin kuramadığı fabrikaların kurulmasına devam ede bilseydi, Yardım alan Millet yerine, alın terini yiyen millet olabilseydi. Cumhuriyetin ölümüne savaşçıları olurduk.

              Hiç düşündüğünüz, Mustafa Kemal Atatürk,  bütün yetkiler eline verilmiş, kendisine padişahlık teklif edilmiş, İstese halife de, padişah da, kendisi olabileceği halde, Neden Türk ulusunu, Cumhuriyetle yönetmeyi seçmiştir?

            Kim ne derse desin, Kendisini fütursuzca eleştirdiğimiz, yaşadığı zamanın ve şartların içinde değerlendiremediğimiz için, bu gün, onun sayesinde kazandığımız özgürlüklerin içinde, öldüresiye eleştirdiğimiz, Mustafa Kemal Atatürk ün yerine, bizlerden birisi olsaydı, zannederim hiç kuşkusuz, halifeliği de, padişahlığı da, o şakşakçıların, yağdanlıkların içinde çekinmeden kabul ederdik. O Son Yüz yılın yetiştirdiği en büyük insandır.

            Günümüz, askeri, sivil ve dintaciri darbecilerinin yanında, O mükemmel ötesi bir liderdir.

            Ezilenler, köylüler, işçiler, esnaflar, sanatkarlar, memurlar, velhasıl padişah soyundan gelmeyen tüm efendiler; bu bayram sizin, bizim en büyük bayramımızdır.  

           Bayramımız kutlu olsun. Milli bayramlarımızda da, çocuklarımıza harçlık ve hediyeler vermeyi düşünebilseydik, çocuklarımız bu bayramın önemini kavramakta zorluk yaşamazlardı. Öğrettiğimiz soyut şeyleri o güzel beyinlerine somut hediyelerle işlemiş olurduk.

            Ben sizlerden daha şanslıyım. Cumhuriyetin 35. yıldönümünde, 1958 de, Cumhuriyet bayramı sabahı doğduğum için, benim için çok daha büyük bayram günü bu gün.   

                              Mehmet Kızılaslan 2017/10/28 

26 Ekim 2017 Perşembe

FETÖ GİTTİ KAHROLSUN FİKİRLERİNİ SAVUNANLAR

                              
                           28 Şubat da bile, Milli eğitim Bakanlığına tapusu verilmeyen okulun, 15 Temmuz öncesi isteyenlere de tapusunun değil, kullanma hakkının verilmesinin sebepleri. 
               1-Bu okulun arazisi, şehir merkezinde kaldığı için “ Size şehrin dışında bir arazi verelim. Okulunuzu da yapalım. Bu araziyi de Öğretmen evi ya da, eğitim bakanlığı konuk evi yapalım ya da başka amaçla kullanalım” derler se, bu arazi içinde din eğitimi yapılamayacağından ve her türlü melanet yaşana bileceğinden; vakfediliş amacı dışında kullanılabilir endişesi ile verilmemiştir.
               2-  Dernek Yönetiminin, Devlete güvensizliğinden değil. Devlet içinde yapılanmış Fetö örgütünün İmam Hatip Liselerini köreltmek amacı güttüğünü, çok iyi bildiklerinden tapusu verilmemiştir.
                3-Aydın - İzmir - Muğla - Manisa İllerindeki FETÖ yapılanmalarının müsebbibi olan, Recep Uzunallı'nın " Bizim Özel Okul ve Dershanelerimizin bulunduğu il ve ilçelerde bina ve eğitim olarak güçlü imam- hatip okullarına müsaade etmeyiz. Bizim her ilde Milletvekillerimiz, Valilerimiz, Müdürlerimiz olacak, karda yürüyüp izimizi belli etmeyeceğiz" sözünü daha 1984 yılında, söylediğini duyduklarından vermemişlerdir.
                4- Yönetim Kurulu, Milli eğitim Bakanlığı genelgesi ile belirtilen “49 yıllığına Milli Eğitime kullanma izni verilen arazilere, okul inşaatı yapılabilir.” Genelgesine uygun olarak okulu ve arazisini Milli eğitime 49 yıllığına kullanma hakkı vermiştir. Bu arada aynı yönetim, kendi gayretleri ile 17.3 milyon TL ödenek çıkartmıştır.
                5- 15 Temmuz Darbesinden öncesi bu, 17.3 Milyon liralık ödeneklerin tamamı, Recep  Uzunallı mantığındaki, kişiler tarafından başka arazilere kaydırıldığı kamu oyunda yaygındır. Bu kaydırılma olayı Dernek yöneticilerini cezalandırmak amacı ile yapılsa da; İmam hatip öğrencilerine ve İmam Hatip sevdalılarını cezalandırmış oldu.
         Dernek yönetimine, okulun teslim edilememesine gelince
                1-Okul binasını teslim alan Milli Eğitim, binayı teslim aldığı gibi değil, birçok yeri hasara uğratılmış bir şekilde, bazı kapıları ve kapı kolları, kilitleri, sökülmüş, muslukları sökülmüş, lavaboları kırılmış halde teslim etmek istemiştir. Dernek yönetimi ise, bir yazı ile, teslim aldıkları gibi, teslim etmelerini istemiştir.
                2-Binanın bakımı ve onarımı yapılmadan, teslim edilmek istendiyse. Dernek yönetimi de haklı olarak sökülenlerin yerine takılmasını istemekte ve teslim almamakta haklıdır kanısındayım.
               3- Binada yangın çıkartılmasının da, çürük imajı yayılmaya çalışılmasının da amacı bellidir. “Eğer bir eylemin kimler tarafından yapıldığını merak ederseniz, sonucun kimin işine yaradığına bakınız? Müsebbipleri onlardır.” Sözü sizleri gerçeğe götürecektir.
                4-Binanın ömrünü tamamladığını iddia edenler, Devletin kasasına göz diken ve bundan nemalanmak isteyenlerin uşağıdırlar. Bu konuda benim bilmediğim bir rapor varsa ve bana sunarlarsa köşemde yayınlayacağım değilse, devlet ihale ve inşaat mafyasının çanak yalayıcıları, olduklarını kabul ettiklerini sayacağım.
                5- Milli eğitimle yapılan görüşmelerde, Milli eğitimin istediği binanın yapılacağı alan kadar, bölümün tapusunu, İmam Hatip Okulu olmak kaydı ile vermeyi yönetim teklif etmiş. 28/9/ 2013 genelgesinden önce. Dernek yönetiminin bu önerisini hiçbir İdareci kabul etmemiştir.
               6- Daha sonra yönetim iki parsel olan arazinin, bir parselini 5900 metre kare kısmının tamamını aynı şekilde vermeyi teklif etmiş. 24 derslikli, Okulun parasını dernek yönetimi çıkarmış olmasına rağmen yine hiçbir idareci, 15 Temmuzdan evvel bu teklifi de kabul etmemiştir. Arazinin tamamının tapusunu, 24 derslikli okul için istemişlerdir
               7- Dernek yönetimi ise bu arada, Arazinin tamamı üzerinde, TENZİLE ERDOĞAN- RECEP TAYYİP ERDOĞAN NAZİLLİ İMAM HATİP KÜLLİYESİ yapmak için çalışmalarını sürdürmekte idi.
               8- Dernek yöneticileri hiçbir zaman çaresizlik içine düşmediler. Amaçsızda kalmadılar. Dernek yönetimi hala, Nazilli’de Tenzile Erdoğan- Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi sevdasındadır. İnşallah bu inançlarını da gerçekleştireceklerdir.
              9- Okuldan mezun olanların bazıları, gerçekleri dernek yöneticilerinden değil de,  yanlış insanlardan öğrendikleri için, yanlış tepki göstermişlerdir. Okulda yangın çıkarılması, tabi ki hepimizi üzmüştür. Ama koruyamayanlar, Kanımca, Dernek yöneticileri değil, kullanım hakkı elinde olan ve sökülen, kırılanları, tamir ettirip, derneğe geri veremeyen, Milli Eğitim idarecileridirler.
            10- Dernek yöneticilerin isteği, ”Devlet buraya bina yapsın ve derneğimize teslim etsin!” değildir. Bunu, adımı bildiğim gibi biliyorum. Yukarıdaki açılamalarım da bunun ispatıdır.
             49 yıllığına Milli Eğitime Teslim edilen okulun; 60 yaşına gelmiş dernek yöneticileri Mezarlarında mı teslim almayı düşünecekler ki? Onların tek istekleri ,” Devlet içinde yapılanan ve ileride yapılana bilecek olan, 15 Temmuzdaki Fetö yapılanması gibi, devlet düşmanlarının eline tapuların geçmesini engellemektir. Vakfediliş amacına uygun kullanılmasını sağlamaktır.”
            11- Hiçbir yazımızda, Hiçbir Valiyi, ya da kişileri, Fetöcü olarak itham etmedik.(üzerine alınanlar yarası olanlardır. Çünkü yarası olanlar gocunurlar) Devletin Adaleti, nasıl olsa kim Fetöcü, kim değil, ortaya çıkaracaktır.  3. Maddede yazığımız, ifadeler bizim değil, Fetö den aranan, Recep Uzunallı’nın, ifadeleridir.
            12- Tekrar söylüyorum, anlamakta zorlananlara. Olayların dışında olanları, kasıtlı olarak etkilemek isteyenlere, söylüyorum. Dernek yönetimini zan altında bırakmak isteyenlere söylüyorum. Okul arazisine yapılan, Camiyi, yaptıran hayırseverden, dernek yönetimi, ne bir arazi aldı ne de bir kuruş aldı. Bir hayırsever, yüklenici firmaya, ister para verir, isterse 100 dairelik arazi verir, isterse bir ton altın verir. Derneği ilgilendirmez. Çünkü dernek kasasına bir kuruş girmeden, çıkmadan, Dernek yönetimi, okula bir cami sahibi yapmıştır.  Bu da Dernek yönetiminin başarısıdır.
          Okulun bahçesine, öğrencilerin uygulamalarda kullanacağı, caminin minareleri kimi rahatsız edebilir, aklıselimi olanlar bilirler. Bu konunun takdirini de, siz okuyucularıma ve kamuoyuna bırakıyorum.
             13-  Cami yapıldıktan sonra, Dernek olağan genel kurulunu yapmıştır. Yönetim ibra edilmiştir. İcraatları üyeler tarafından takdirle karşılanmıştır. Yeni bir yönetim oluşturulmuştur. Genel Kurulda hiçbir üye itiraz etmemişlerdir.
             14- Cami, hem bulunduğu mahalleye hizmet verecek, hem de okulun uygulama camisi olacaktır. Caminin oraya yapılması okulun oradan kaldırılmasını isteyenlerin, oyununu bozmuştur. İşte tam bundan sonra, Caminin minareleri birilerine batmıştır.
            Araziye göz dikenler, artık araziyi Cami yapıldıktan sonra, başka amaçla kullanamayacaklarını kafalarına sokmuşlardır. O nedenle olacak ki, Yönetim Kuruluna ve üyelerine; Denli densiz, hadli hadsiz, inançlı inançsız, kişiler aracılığı ile saldırtmaya başlamışlardır. Ayrıca Bu okulun bahçesine, öğrencilerin uygulama için kullanacakları caminin yapılmasına karşı çıkanlardan bir kısmı, Fetö soruşturmasından içeridedirler.  Dernek yönetimine, saldıran ve saldırtanları siz okurlarımın ve kamuoyunun, takdirlerine bırakıyorum.
             Vakıf arazilerinin koruyucusu Allah’tır. Vakıf arazilerini, vakfediliş amacı dışında kullanmak isteyenlerin, kullananların durumlarına bir bakınız. Bu dünyada mevkilerini, makamlarını, paralarını, servetlerin kaybetmişlerdir. Durumları içler acısıdır. İnşallah öbür tarafta da kurtuluşları olmayacaktır.
             Yazımı okuduğunda, kasıtlı düşüncelerinden dolayı anlayamayan, çıkarcı, bencil, münafık,  olanlara, Dernek Yönetimine saldıranlara, tekrar sesleniyorum. 15 Temmuz Fetö darbesinden önce, “49 yıllığına kullanma izni verilen arazilere okul yapılabilir” Milli Eğitim Bakanlık genelgesi olmasına rağmen; tapu isteyenleri ve onları savunanları, İmam Hatiplerin güçlenmesini istemeyen,  Aydın - İzmir - Muğla - Manisa İllerindeki FETÖ yapılanmalarının müsebbibi olan,  Recep Uzunallı, mantığında oldukları kanaatindeyim. Bu, 20- 30kişiyi de, siz okuyucularımın ve kamuoyunun,  takdirlerine bırakıyorum.
             Devlet Denetleme Kuruluna, gitmeye gelince, Dernek yönetimi zaten bunu kendileri istemişlerdir. Bu durum, 2013 - 15 Temmuz 2016 tarihine kadar, Parasını Dernek yöneticilerinin çıkarttığı külliyenin, gizli ve açık engelleyicilerinin de ortaya çıkmasını sağlamış olacaklardır.  
              15 Temmuzdan sonra, Fetöcülük ithamı ile hazineye devredilen bina olmasaydı, 42 yıllık İmam Hatip Okulu binası kullanılmayacak mıydı? Bir başka sorum.  Ahmet Yesevi ve Beş Eylül okulları acaba kaç yıldır kullanılmaktadırlar?
               Diyanet İşleri Başkanlığı, Camiyi başka bir amaç için kullanma düşüncesi taşımadığı için olsa gerek, Birileri gibi, caminin tapusunu istememiştir. Kullanma hakkı ile yetinmiş ve din görevlisi atamıştır. Bu noktada, okul arazisinin tapusunu isteyenlerin, niyetlerinin takdirlerini, siz okuyucularıma ve kamuoyuna bırakıyorum.
               Diğer yandan, kamu oyu, derneğin çıkarmış olduğu, 17.3 Milyon TL lik ödeneğin, kağıt üzerinde ( temel ruhsatlarında) bile sahip çıkamayan bir avuç kişinin milleti yanıltma haklarının olmadığını düşünmektedir.  
                 Değerli okurlarım, Lanet Fetö örgütünün darbe girişimi, 15 Temmuz, şanlı dik duruş ve karşı darbe hareketi ile, Başta Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, Milletimiz ve İdarecilerimizin uyanık olanları tarafından engellenmiştir. Fetöcü’lerin birçoğu bu hain darbe kalkışması sonunda yakalandılar. Birçokları da kaçtılar, aranıyorlar. Ne yazık ki, Fetö nün lanet fikirlerini savunanlar, onlar gibi davrananlar, içimizde gizlenip saklananlar, kanımca, aramıza nifak sokmaya devam etmektedirler. Onlara kanmayacağız, oyunlarını bozacağız inşallah.
                                  Barış, huzur ve sağlık dolu günler dilerim.
                                             Mehmet Kızılaslan      25/10/2017 
             
           

               

23 Ekim 2017 Pazartesi

SEÇİMLE GELEN SEÇİM LE GİTMEZSE NE OLUR?


                              Bir çoklarımız kendimize özgü demokratik kurallar koyarız ve tanımlarız. Devlet yönetimlerinin tamamında çoğu zaman, o kendimize özgü tariflerimiz geçersiz kalır ve uygulanamazlar.
            İktidar partilerindeki görevlerinden,  çoğunlukla kimse kolay kolay ayrılamazlar. Orada, iktidarın nimetleri, işlerde kolaylık, en basiti, saygınlık ve adam yerine konmak vardır. O nedenledir hiç kimse iktidarın makamlarından ayrılmayı düşünmediği gibi, koltuklarından kovsanız da kalkmak istemezler.
          “Seçimle geldik seçimle gideriz” diye kulağa hoş gelen söylemlerde bulunurlar.  Onlar sadece kendilerini ve çıkarlarını düşünenlerdir.
          Partileri, bu mantık ve insanların “bulunmaz bursa kumaşı oldukları” mantığı bitirir. Gariptir partileri geri sayıma başladığında, ise hemen yeni oluşumlarda o koltuklarından kalkmayı istemeyen kişiler buluşmaya başlarlar.
                Partilerini geri sayıma götüren onlar değilmiş gibi, egoları onları, yeni kurulacak partinin en başlarında olma arzusuna sürükler.
Daha önceki partilere bir bakınız. Doğruyol Partisin den ayrılanlar, Ana Vatan partisini, Anavatan partisinden ayrılanların birçokları da, Ak Partinin yine koltuklarında yer almışlardır.
                  Ben şimdi, Sayın Ak Parti Genel Başkanı ve Cumhur Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığını eleştiren ve “Seçimle gelen seçimle gider” diyenlerin alternatifi fikirlerimi ortaya koyacağım.
                  Söyler misiniz bana şimdi İstifasını istediği, Belediye başkanlarını kim aday olarak göstermişti seneler önce?
Son sözü söyleyen Kimdi?
Onun istemediği, kim Belediye Başkanı adayı olabildi?
Kim Millet Vekili adayı olabildi?
En son belirleyici Kimdi?
Sayın Recep Tayyip Erdoğan değil mi?
O halde, belirleyen O,  seçilmesini sağlayan O, ise,  artık yeter diyebilecek tek kişi de O dur.
Hiçbir kimse yadırgamasın.
Ak Partinin iktidarda kalabilmesi için yenilenmesi şart görünüyor.
Kendilerinin deyimi ile metal yorgunluğundan kurtulmak şart olmuş durumda.
                     Kaportacılar çok iyi bilirler. Kaportasını tamir ettikleri arabanın, eğer,  deforme olan kısmın sacını, eski bir arabadan kesip, yeni arabaya kaynattıklarında ilk eskiyen yer, o eski arabadan kesilip kaynattıkları kısım olur.
Çünkü o kısım metal olmasına rağmen yorulmuştur. Biz metalciler, buna metal yorgunluğu deriz.
              Hiçbir kimse kendisinin yerinin doldurulamaz olduğunu zannetmesin. Göreceksiniz her partinin içinde, ne cevherler vardır, keşfedilmeyi bekleyen, daha çok çalışacak.
       Ak Parti yönetim, kadroların da artık, kökten bir yeniliğe ihtiyacı vardır. Ak Parti kadroları yenilenmelidir.
Eğer bu yenilenme yapılamazsa, o kendisini “bulunmaz bursa kumaşı “sananlar, Parti 2019 seçimlerinde oy kaybına uğradığında, partiyi ilk terk edip, yeni oluşumların içinde yer alacak, ilk kişiler olacaklardır.
          Ak Parti Kadrolarının yenilenmesi, hem Fetö kalıntılarından temizlenmesi açısından kaçınılmaz oldu. Hem de Partinin kapıldığı rehavetten kurtulması, genç dinamik insanların göreve gelmesi açısından kaçınılmaz olmuştur.
            Demokratik açıdan eleştirileri yapanlarında, “Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı Diktatörlüğe doğru gidiyor” diye eleştiren muhalefetin de, eleştiriyi bırakıp, bir de bu pencereden bakıp kendi partilerini yenilemeleri gerekmektedir.  
           Geçmiş dönemlerde, bu cesareti gösteremeyen, Tüm parti liderleri, yarım kalan işlerini bitiremeden, hedeflerine ulaşamadan iktidardan inmek ve tarihten silinmek zorunda kaldılar.
           Alınan kararlar, cesur birer karardır. Uygulanış biçimi açısından ve yukarıda belirttiğim nedenlerden dolayı da, demokrasiye ters değildir. Saygılarımla.        Mehmet Kızılaslan 2017


                  

17 Ekim 2017 Salı

EĞİTİM – KAVGA – EKMEK ÜÇGENİ

          

Eğitim, neden yapılmalı?
Eğitilen insanlar neleri bilmek zorundadır?
Eğitim sıralamasında nelere dikkat etmek gerekir?
Bizim eğitim sistemimizde gençlerimiz ne durumda?
Üniversitelerden mezun ettiğimiz gençlerimizin SV leri neden patronlar tarafından çöp kutularına atılıyor?

Soru o kadar çok ki dostlarım, belki bunları bile cevaplamaya yetmeyecek bu yazımdaki bilgilerim ve sözlerim.
Eğitim neden yapılmalı? Birçoklarınıza ters gelebilir ama bence eğitim, öncelikle insan gereksinmelerini karşılamak için ve iyi insan ölçüleri içinde olmalı.
İnsanın gereksinimlerini, ihtiyaçlarını üretmek için yapılmalı. Bu üretimin sonunda üretenin ihtiyaçları öncelikle karşılanmalıdır.
Eğitilen insanlar, İyi insan olmayı bilmek zorundadır. Hak, hukuk, adalet, eşitlik, kul hakkı, çevrenin hakları ile ilgili bilgiler, Allahın indirdiği bütün kitaplarda gösterilmiştir. Her vatandaş kendisine indirilmiş olan kitabın iyi insan olma özelliklerini bilmek zorundadır.
Eğitim sıralamasında dikkat edilecek en önemli husus Bireyin bu eğitimler sonunda hayatını idame ettirecek kazancı temin edebileceği inancını ve ümidini var tutmaktır.
Bu ümidi ve inancını olumsuz örneklerle var tutamayan bir birey eğitiminde ne kadar başarılı olursa olsun etrafına faydalı olmak şöyle dursun zarar verir, kavgacı olur. 
Hayatını aldığı eğitimler sonunda rahat idame ettireceği inancını kaybeden gençler, teröre bulaşır, hırsızlığa bulaşır. Uyuşturucuya bulaşır, kaybedilen bir nesil olur.

Bizim eğitim sistemimiz de gençlerimizin durumuna bir bakalım isterseniz.
Eğitim sistemimizde sürekli yapılan değişiklikler sonunda her köye kasabaya açılan Üniversitelerin bölümleri aşağıdaki gibi.
İşletme bölümü var.
Pazarlama bölümü var.
Reklamcılık bölümleri var.
Lojistik bölümleri var.
Halkla ilişkiler bölümleri var.
Uluslar arası ilişkiler bölümü var.
Uyutulan gençlerin ve ailelerinin bile birçoklarının çok hoşuna giden bölümler.
Ne güzel değil mi?
Hiç de güzel değil. Bu bölümlerin tamamından mezun olanların iş bulabilmeleri için Üretime dair bölümlerin açılması ile olur. Hani nerede üretim bölümleri?
Bak kardeşim, önce elinizde ve yurt genelinde birçok ürün olması lazım.  Üretim bölümlerinden mezun olanların açtıkları fabrikalar olması lazım.  O fabrikalarda işletmecilerin çalışması iş bulması lazım.
Ürün varsa, mal varsa, pazarlanması, lojistiği, reklamı, tanıtımı, halkla ilişkileri ve uluslar arası ilişkilerden mezun olanlarında, ondan sonra iş bulması mümkün.
Şimdi anladınız mı gençlerimizin geleceği ile oyun oynandığını?
Şimdi anladınız mı gençlerimizin SV leri iş adamları tarafından neden çöpe atılıyor? İş bulamıyorlar.
Sadece gençlerimizin geleceği ile değil, ülkemizin geleceği ile oynanıyor.

 Sıkı durun, şimdi sizlere Tüm dünyada ve ülkemde, din eğitiminin Orta öğrenimde mecburi olmasını önereceğim.
Okulların tamamı mesleki eğitim ağırlıklı olmak zorunda. Ve bu okulların derslerinin içinde Allahın iyi insan olmamız için, indirdiği kitapların, bizde ise Kuranı kerimin Türkçe mealinin ders olarak işlenmesi lazım.
Lise bitiren bir gencimiz kuranın ayetlerinden sınava tabi tutulmalı. Her inanış sahibi aile çocuklarının kendi kitabının içeriğini bilerek mezun olmasını ister.
Allah muradı, bütün kitaplarındaki öğretilerinde, İyi insan olmanın yollarını öğretmektir. Bu durum kimseyi korkutmamalı.
Bütün okulların programlarına bu öğreti girdikten sonra İmam Hatip Liseleri kaldırılmalıdır. İsteyenlerin bu temel öğretileri alan herkesin İlahiyat fakülteleri ne  gidebilmeleri sağlanmalıdır.
Bu neyi getirecek?
Bu İlk ve Orta öğrenimde, ayrışmayı, gençlerin kamplaşmasını ortadan kaldıracaktır. Bu bir.
Yalan yanlış eğitim veren Tarikat, cemaat ve gurupların milletimiz tarafından talebini ortadan kaldıracaktır. Bu iki.
Çünkü her öğrencimiz kendi kitabını çok iyi bilecek, Din tacirlerinin tuzağına düşmeyecektir. Bu üç.
Ülke inanan ve inanmayanlar diye kamplara ayrılmayacaktır. Buda Dört.
                  Eğitim ve öğretim insanımızın bireysel ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeyde ve kazancını sağlamak amacını gütmelidir.
                  Ülkemizin gerçeklerine, birliğine beraberliğine, kavgasız bir şekilde devamına hizmet etmelidir. Bölünmesine parçalanmasına değil.
                  Bitirdikleri okullar sonunda, gençlerimiz hala ekmek parası kazanamama korkusu yaşamamalıdırlar.
                   Okullarını bitirmiş, İyi insan özellikleri kazanmış, mesleki eğitimini almış, yarın korkusu olmayan bir nesil, huzur duyar, huzur verir,  kavgasız barış dolu bir ülke ye ancak böylece kavuşuruz inancındayım. Saygılarımla.
                                                Mehmet Kızılaslan 2017-10-17
               


14 Ekim 2017 Cumartesi

FETÖCÜLERİN İMAM HATİP ÜZERİNE OYUNLARI -2

                
        Bu günkü yazım da, Nazilli İmam Hatip Okulu Yaptırma ve Yaşatma Derneği Onursal Başkanı Mehmet Gebenç kardeşimizin yazısıdır. Kamuoyunu doğru bilgilendirmek adına aynen yayınlıyorum.  
((( TENZİLE ERDOĞAN - RECEP TAYYİP ERDOĞAN İSİMLERİNİ NAZİLLİ de YAŞATALIM! HAYDİ BUYRUNUZ.
       13-01-2013 Tarihli karar ile Nazilli İmam Hatip Okulu Yaptırma ve yaşatma Derneği; Aydın İl Özel İdaresinden özel gayretlerle çıkartmış olduğu 2,3 Milyon Liralık ödenek ile 24 derslikli İmam Hatip Orta okulunun yapımı için ilk adım atılmış oldu.
        Dernek Yönetimi 13-01-2013 Tarihli kararı ile TENZİLE ERDOĞAN -RECEP TAYYİP ERDOĞAN NAZİLLİ İMAM HATİP KÜLLİYESİNİN hayata geçmesi çalışmalarını başlattı. Bu çerçevede İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile Külliyenin kroki çalışmaları başladı.  (kroki çalışması mevcuttur.)
        Nazilli şehir planında İmam Hatip Lisesi bahçesine TATBİKAT CAMİSİ yer alırken kroki çalışmalarında bu cami yeri görmezlikten gelinerek krokide yer almaması için özel gayretler birileri tarafından sarf edildi.
        Yine kendileri, kendilerine ait arsa-arazi ve ev tapularını Milli eğitime vermeden; okul arsasının tapusunu 28 Şubat sürecinde olduğu gibi istemeye başladılar. Bu arada dernek yönetimi çalışmalarını sürdürdü. Dönemin Aydın Valisi Sayın Kerem Al Beyefendi dernek yönetiminin TENZİLE ERDOĞAN - RECEP TAYYİP ERDOĞAN NAZİLLİ İMAM-HATİP KÜLLÜYESİ için emrindeki İl Özel İdare bütçesinden 15-20 Milyon Liralık ödeneği çıkartabileceğini ve Nazilli'ye güzel bir eser kazandırılmasının takipçisi olacağını ifade etmişlerdir.
         Henüz 28-09-2013 Tarih 3847391 - 20-27220253 sayılı Milli Eğitim Bakanlığı genelgesi çıkmadığı için okul arazisinin bir köşesinden 500 m² lik bir bölümünün tapusunun Aydın Valiliğine verilmesinin "illi bağ" açısından yeterli olacağını; dernek yönetimi de 500 m² lik arazinin ve tüm okul binalarının ve pansiyonlarının sadece İmam Hatip Okulu için kullanılacağı Tapu Şerhine sonuna kadar saygılı olduğunu, Sayın Kerem Al beyefendi, ifade ettiler.
Ayrıca Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Merhume Annelerinin isimlerinin Aydın ilinde yaşamasına katkıda bulunmasının kendileri için ayrı bir övünç kaynağı olacağını ifade eden dönemin Aydın Valisi Sayın Kerem Al Beyefendi;  3-5 gün içerisinde Merkez Valiliğine tayin edildi.
          Açık ve gizli Fetö'cüler Külliyenin hayata geçmesini önlediler ve her zamanki taktikleri icabı, icraatı kendileri yaptılar, faturayı dernek yönetimine kestiler. Vali beyin tayinini dernek yönetimi yaptı dediler.
Aydın - İzmir - Muğla - Manisa İllerindeki FETÖ yapılanmalarının müsebbibi olan, Recep Uzunallı'nın " Bizim Özel Okul ve Dershanelerimizin bulunduğu İl ve İlçelerde BİNA ve EĞİTİM olarak GÜÇLÜ İMAM- HATİP OKULLARINA MÜSADE ETMEYİZ. Bizim her ilde Milletvekillerimiz, Valilerimiz, Müdürlerimiz olacak, karda yürüyüp izimizi belli etmeyeceğiz" dediği 1984 yılındaki projesi yürürlüğe girmiş oldu.
         Dernek yönetimi hiçbir kişi kurum ile inatlaşmadı, problem çıkarmadı. 17,3 Milyon ödenek çıkardı Bu paraların çıkartılmasında BEŞ KURUŞLUK katkısı bulunmayan 20-30 kişilik grup yatırımları sağa sola kaydırılmasında katkıda bulunurlarken TEMEL RUHSATLARINDA ne yazdığının üzerinde bile durmadılar. Bu güne kadar 17,3 Milyon liralık Okul binalarının Temel Ruhsatlarında İmam - Hatip Okulu yazıp yazmadığı konusunda kamuoyuna herhangi bir belge gösteremediler.
          Daha önce sorulan sorulara cevap getiremediler. Paralarını Dernek yönetiminin çıkarttığı binalara bile sahip çıkamayanlar. 28-09-2013 Tarihli Bakanlık genelgesi ve olurları ile sadece İNTİFA (binayı kullanma) hakkını 49 yıllığına Bakanlığa vermenin yeterli olmasına rağmen, hala daha TAPU da TAPU diyen bir avuç insana "SİZ ÖNCE KENDİ EV-ARSA- BAĞ-BAHÇE TAPULARINIZI MİLLİ EĞİTİME DEVREDİNİZ. DAHA SONRA BİZDEN TAPU İSTEYİNİZ. YOKSA SİZ DEVLETİMİZE GÜVENMİYORMUSUNUZ" Demek, Derneğin en doğal hakkıdır.
          Derneğimiz Devletine güvenmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımız ile aynı yerde duran, aynı yöne bakan Derneğimiz yönetimi ve değerli üyeleri Sayın Cumhurbaşkanımız gibi Devlet içindeki PDY ( Paralel Devlet Yapılanması) ile FETÖ' cülere güvenmemektedir. 2013-2016 sürecinde çeşitli başlıklar ile Derneğe Üye yapılmayan birçok kişi ya açığa alınmış ya da yargılanmaktadır. dernek Yönetiminin titizliği Açık ve Gizli FETÖ' cülerin Derneğe sızmaları önlenmiş olup OHAL taramalarından ve Defter denetlemelerinden başarı ile geçmiştir. Dernek Yönetimi ve Dernek Üyeleri zikzak yapmadan en başından bu yana Sayın Cumhurbaşkanımızın yanında yer almıştır.
         Sayın Cumhurbaşkanımız, Cumhurbaşkanlığı sistemini kurmaktadırlar. Dernek Yönetimi ve Üyeleri TENZİLE ERDOĞAN- RECEP TAYYİP ERDOĞAN NAZİLLİ İMAM-HATİP KÜLLİYESİ için çalışmalarını ısrarla sürdürmekte olup gizli ve açık hiçbir FETÖ' cünün gereksiz - mesnetsiz "çamur at izi kalsın" "önce berrak suyu bulandır sonra kendi bulandırdığın suda balık avla" taktiklerine takılmayacaktır.
         Buyurun size çok önemli fırsat Asımın Nesli Proje Okulunun ismini ve (değilse) Temel Ruhsatında ki ile birlikte RECEP TAYYİP ERDOĞAN NAZİLLİ İMAM - HATİP LİSESİ olarak değiştiriniz. Özel Aydınlık Okulu binasını da, İmam Hatip Ortaokulu olarak aynı çatıda birleştiriniz. Erkek öğrencilere imkan açınız.
         42 Yıllık Okul binasının bulunduğu araziye de 49+49 =98 yıllığına Sadece kız İmam Hatip orta okulu ve Lisesi ile pansiyonu, kapalı spor salonlarından oluşan TENZİLE ERDOĞAN NAZİLLİ İMAM HATİP KÜLLİYESİ için iyi niyetli herkes ile çalışmalarımızı sürdürelim. Dernek yönetimi ve üyeleri çalışmalarını sürdürmektedir. Buyurun siz de bir ucundan düzgünce tutun. dernek yönetimi 17,3 Milyon liralık okul binaları, pansiyonlar, kapalı spor salonları ve 1500 kişilik yerleşimin yoğun olduğu yere CAMİYİ Nazillimize kazandırdı. Sizlerde olumlu katkıda bulununuz. Bulunamıyorsanız ortalığa çalı atmayınız. Attığınız çalılar bir gün kendi ayağınıza dolanır.
       Sayın Cumhurbaşkanımıza zaman zaman dosyalar halinde bilgiler arz ediyorum. Ankara da arkadaşlarımız (hemen telefonları dinlemeye almalısınız çünkü bu bir FETÖ taktiğidir.) Sayın Cumhurbaşkanımızın yoğun programları arasında randevu almaya çalışıyorlar. Külliyenin lehinde ve aleyhinde davrananlar ile ilgili karar Sayın Cumhurbaşkanımızın uhdelerindedir. Dernek yönetimi ve Saygıdeğer üyeleri sabırlıdırlar. "Sabreden Derviş TENZİLE ERDOĞAN - RECEP TAYYİP ERDOĞAN NAZİLLİ İMAM HATİP KÜLLÜYESİNE ERMİŞ" olacağı günler yakındır İnşallah.
        Kanal-a da ki sabahları çok güzel program yapan ERKAN TAN beyefendiyi de VUR MEHTERİ ..!  ÇAL MEHTERİ nidaları ile MEHTER MARŞLARI arasında program sunucusu olarak çağıracağız İnşallah gönüllü olarak geleceklerdir.
        Dernek yönetimi ve üyeleri bütün çalışmalarını Anayasa - yasalara - kamuoyunun ihtiyaçlarına göre yapmaktadır. 1967 Yılından 2017 Yılına kadar 50 Yıldır üzerinde açık ve gizli FETÖ taktikleri, 28 Şubat taktikleri, 15 Temmuz 2016 taktikleri üzerinde DOKTORA TEZİ yapılacak kadar taktiklerle karşılaşmıştır.
        Dernek Yönetimi ve üyeler herkesle uzlaşmacı, olumlu çalışmalara açık olduğu kadar; engelleyici tutum takınanlara da o kadar kapalıdır. Ömrünü Şeytan taşlamakla geçiren insanlara salavat getirecek zaman kalmaz
        Dernek Yönetimi birçok denetlemeden başarı ile çıkmıştır. İcraatlarını kamuoyunun önünde yapmaktadır. Kırmızı çizgileri ise, Sayın Cumhurbaşkanımızın kırmızı çizgileriyle aynıdır. 28 EYLÜL 2013 Tarihli genelge Sayın Cumhurbaşkanımızın himayelerinde HAZİRAN 2013 yılında Kayseri Erciyes de yapılan İmam Hatipler zirvesinde Dernek yönetimi tarafından verilen yazılı önerinin kabul görmesi üzerine çıkartılmıştır. Bu genelge ile Devletimize binlerce derslikli arsa ve araziyi bedava üretmiş olduk. İmam Hatiplerin binalarının gelişmesini kıskanan açık ve gizli FETÖ' cüler engellediklerini, engellediler ve Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan oldular.
        Binlerce okul-yurt ve dershaneleri Hazineye devroldu. Sayın Cumhurbaşkanımızın veciz ifadeleri ile dile getirdiği "Kaderin üstümde bir kader vardır" gerçeği hükmünü icra etmiştir.
        "O da çalışsın ben de çalışayım değil, O yok olsun ben ayakta kalayım " taktiği uygulayan FETÖ' nün tezgahları DENİZ FENERİ derneğindeki, Güzel insanlar, Sayın Zekeriya Karaman Beyefendi ile Sayın Zahit Akman, Beyefendiye kurdukları kumpas ortaya çıkmadı mı? "Kimse Yok mu "diye ortaya çıkanlar; ortalıkta kendilerinden başka kimseyi bırakmamak niyetiyle yola çıkmadılar mı?
        1976 Yılında Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hoca, (Mekanı cennet olsun) benim de aralarında bulunduğum 8-10 Üniversite öğrencisine FETÖ den bahisle "O örgüt Uluslararası bir projedir. Uzak durun. Dikkatli olun, onların değirmenine su taşıyan olmayın" diyerek 40 yıl sonraki 15 TEMMUZ'u daha o günlerde fark etmişti.
         Evet "Kabe'nin yeryüzündeki şubeleri olan Camileri Allah'a (CC) Ahiret gününe iman edenler imar ederler" gerçeğinden hareketle, TEMEL RUHSATLARI konusunda belge getirmemenize rağmen, bir sonraki yazımda, Değer verdiğimiz KAMUOYUNUN doğruları öğrenmesi için cami ve diğer konularda yazacağım İnşallah. Ama şunu iyi biliniz ki; Camiyi yaptıran hayırsever vatandaşımız ile, yapan Müteahhit arasında yapılan protokolde, dernek sadece cami arsası tahsis etmiştir. Dernek hesabına ne bir arsa bağışlanmıştır nede para girişi ve çıkışı olmamıştır. Yapılan caminin kullanımı Diyanet İşleri Başkanlığına verilmiştir. Diyanet İşleri Başkanlığı tapu istememiştir. Bu Caminin yapılması gizli ve açık FETÖ cülerin bütün oyunlarını bozmuştur. Bu caminin yapılmasını engel olmaya çalışan bazı kişilerin FETÖCÜLÜKTEN yargılanmaları devam etmektedir. Dernek yönetimi de yasal haklarını kullanırken kamuoyunu doğru bilgilendirmelerine devam edeceklerdir.
        Dernek yönetimi, kendi icraatlarına güvendiği için konuyu kendisi Cumhurbaşkanlığına bağlı, Devlet Denetleme Kuruluna taşıyacaktır. 2013-2017 yılları arasında derneğe ve okul arazisine uyguladıkları gizli ve açık, fetöcülerin ince taktiklerinin ortaya çıkmasını sağlayacaklardır. Kamuoyunun bilgilerine sunulur.)))

         

2 Ekim 2017 Pazartesi

NAZİLLİ İMAM HATİP OKULU ÜZERİNE OYNANAN OYUNLAR



Değer okurlarım, bu yazımda, bana aktarılan ve çoğuna tanık olduğum bilgiler doğrultusunda, Nazilli İmam Hatip Okulu üzerine oynanan oyunları anlatmaya çalıştım.
Nazilli’de sayısı Otuz u geçmeyen ve oyun oynamaya kalkan zevatların iç yüzünü aktarmaya çalıştım.

Şimdi silere, Nazilli İmam Hatip Okulunun 1967 yılından, 2017 yılına kadar olan 50 yıllık tarihçesini özetlemeye çalışacağım.

1- 1967 yılında bu okulumuzun yaptırma ve yaşatma derneği kurulmuştur.
2- 1969 yılında,  1974-2016 yılları arasında, 42 yıl kesintisiz İmam Hatip Okulu olarak hizmet veren bu okulumuzun arazisi satın alındı.
3- Dernek yönetimi, vatandaşlar, hayırseverlerin değerli katkıları ile; 1000 metre kare bodrum, 1000 metre kare 1. kat, olmak üzere toplam 2000 metre kare lik okul binası, CHP- MSP kalsyon hükümeti döneminde, 1974 öğretim yılında, öğrenime açılmıştır.
4- 1967 yılından itibaren, okulun açılışına kadar, üzerinde DOKTORA TEZİ yapılacak kadar, engellemeler ve entrikalar, dernek yönetimine yaşatılmıştır.
Bu entrikalar ve oyunların tamamı günümüzde de devam etmektedir.
5- En ciddi sıkıntılar 28 Şubat sürecinde yaşandı. O dönem,  aktif dernek başkanı olan kardeşimiz, Mehmet Gebenç’i kendilerini PAŞA OLARAK TANITAN Ankara mahreçli üç ayrı telefondan, üç kez arayarak;  Okul arazisinin tapusunun Milli Eğitime devrini istemişlerdir.
Mehmet Gebenç Kardeşimiz ise, “Önce siz, ev, daire ve arabalarınızın tapusun devrini veriniz, sonra beni arayınız” demesi ve kararlı tutumu nedeni ile bir daha arama ve baskı yapma cesareti gösteren art niyetli zevat çıkmamıştır.
6- 28 Şubat- 15 Temmuz tarihleri arasında birileri yine İmam Gatip Okullarını, dernek ve vakıflarını rahat bırakmadılar. 28 Şubat ve 15 Temmuz kafa yapısına sahip insanlar İmam hatipler ile savaşını sürdürdüler.
1969 yılında Vakıflar Bölge müdürlüğünden, açık artırma yolu ile bedeli ödenerek, vakfedilme amacına uygun kullanılmak üzere satın alınan, İmam Hatip Okulu, arazisi, derneği ile boğuşan, engel çıkaran, arazisini elinden almaya çalışanların hiç birisinin iflah olduğu
 görülmemiştir.
 Kimileri sağlıklarını, kimileri koltuklarını, kimileri de mal varlıklarını kaybetmişlerdir.
Vakıfların garantörü, Yüce Allah olduğu için, vakıf arazileri ile olumsuz yönde uğraşanların, vakfedilme amacı dışında kullananların, iki cihanda huzur bulmaları mümkün değildir.
7- 28 Şubat sürecinde, Malum Feto paraleli, üçgen, dörtgen, beşgen ve altıgen! Yapıları top yekün, İmam Hatip Okulları’nın önüne (katsayı vb.) çeşitli engeller çıkararak; bu okullardaki öğrenci sayılarını, 1400 lerden, 60 lara kadar indirmeyi başarmışlardır.  
Feto örgütüne mensup, o dönem yetkili ve etkili kişiler, İmam Hatip Okullarının önünü kapatarak kendi okullarının öne çıkmalarını sağlamışlardır.
8- 1984 yılında, Nazilli İmam Hatip Okulunda öğretmenlik yaparken, RECEP UZUNALLI,  (halen Feto yapılanmasından aranıyor) Aydın, İzmir, Manisa, Muğla illerinde FETO yapılanmasında çalışmalarını sürdürürken bir mekanda “Bizim özel okulumuzun olduğu veya olacağı il ve ilçelerde, bina ve eğitim olarak GÜÇLÜ İMAM HATİP OKULLARINA MÜSAADE ETMEYİZ. Aksi halde, bizim dershane ve özel okullarımıza gelen olmaz.  Bizim her ilde, Milletvekillerimiz olacak. Valilerimiz, Müdürlerimiz olacak.  Bu kişiler eliyle biz istediğimizi istediğimiz şekilde yapacağız. Karda yürüyeceğiz, izimizi belli etmeyeceğiz.” Diyerek ta 32 yıl evvel 1984 yılında, 15 temmuzları anlatmışlardır.
İmam Hatip Okulunda öğretmen olsun, öğrenci olsun, bu okula katkıda bulunmayıp, engel çıkaran her zevatı, kamuoyu çok iyi gözlemlemektedir.
9- Nazilli İmam Hatip okulu yaptırma ve yaşatma Derneği, Aydın İl Özel İdaresinden, 24 derslikli İmam Hatip Orta Okulu için; 2,3 Milyon TL ödenek çıkartmış olduğu halde, bugün sağda solda dernek yönetimi aleyhinde konuşan, 30-40 kişiden hiçbirisinin olumlu katkısı olmamıştır.
2013 yılında kendisini güçlü hisseden Feto örgütü Bu İmam hatip Orta Okulunu, 40 yıllık İmam Hatip Okulunun bahçesine değil de, bir başka yere yapılmasını sağladı.
28 Şubat sürecinde olduğu gibi, sürekli tapu istedi. Tapusunu aldıkları arazileri de, vakfedilme amaçlarının dışında kullanmak istediler.
Dernek yönetimi de bu konudaki tavrını net olarak koyunca, ALGI VE ÇALGI operasyonlarına başladılar. Ancak 30-40 kişilik fitne gurubu olarak kaldılar. Herkesin gözü önünde oynanan bu oyunlara kamuoyu değer vermedi, çünkü kimin ne olduğunu çok iyi biliyordu.
10- 28/09/2013 tarih ve 38473911-20-2720253 sayılı, dönemin Milli Eğitim Bakanı Sayın, Nabi AVCI nın olurlarına rağmen, 24 derslikli İmam Hatip Orta Okulunun temeli, Ekim 2013 yılında, başka bir araziye atıldı! (bakınız yerel basına ve Nazar gazetesine)
Recep UZUNALLI nın entrikasının ilk adımı atılmış oldu. Dernek yönetiminin çıkarttığı ödenek, 2,3 Milyon Liralık ödenek birileri (!) tarafından başka bir araziye kaydırılmış oldu.
11- Dernek yönetimi bütün bu ALGI ve ÇALGI operasyonlarına rağmen bu sefer,  15 Milyonluk bir ödenek daha çıkartırdı. 32 Derslikli okul, 300 Öğrencilik pansiyon, kapalı spor salonundan oluşan TENZİLE ERDOĞAN - RECEP TAYYİP ERDOĞAN NAZİLLİ İMAM HATİP KÜLLİYESİ için çalışma yapan Derneğin bu amacı yine birileri (!) tarafından engellendi.
15 Temmuzdan hemen sonra, hazineye devredilen, Fetocu olduğu iddiası ile, ellerinden alınan, Özel Aydınlık Okulun hemen bitişiğindeki arazide, bu 15 Milyonluk ödenek kullanıldı. (29 Aralık 2014 tarihli nazar gazetesinin manşetinde göreceğiniz gibi, okul Yatırımı, FETÖ cü olduğu sonradan iddia edilen, Özel Aydınlık Okulunun gölgesine kaydırılmış oldu)
Bu okulun statüsü 15 temmuzdan hemen 1-2 ay önce değiştirilerek, PROJE İMAM HATİP OKULU na dönüştürüldü. Bu entrikayla 1000 kişilik okulun kapasitesi, RECEP UZUNALLI nın projesiyle, 100 kişiye çekilmiş oldu.
TEOG’u kaldıran Sayın Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım 15 Temmuz darbesinden önce kurgulanan bir yanlışlığı daha önlemiş oldular. İmam hatip Camiası TEOG’un kaldırılmasından son derece memnun kalmışlardır. Devlet büyüklerimize de en içten teşekkürlerini sunmaktadırlar.
12- Dernek yönetiminin çıkarttığı 2.3 Milyon Liralık, 24 derslikli,İmam Hatip Orta Okulu’nun temel ruhsatında, İmam Hatip Orta Okulu, yazmadığı söylentileri doğru mudur?
Ayrıca yine Dernek yönetiminin çıkartmış olduğu15 Milyon Liralıkİmam Hatip Lisesi ninde temel ruhsatında, İmam Hatip Lisesi yazmadığı söylentileri doğru mudur?
Kamuoyunu bilgilendirmek adına, herhangi bir cevap geldiğinde, kamuoyu tarafımdan bilgilendirilecektir.
13- Nazilli İmam Hatip Okulu yaptırma ve Yaşatma derneği olarak, 40 yıllık İmam hatip okulunun bahçesinde yaklaşık 20 milyon liralık ödeneği bizzat çıkarttığı halde; “TENZİLE ERDOĞAN-RECEP TAYYİP ERDOĞAN NAZİLLİ İMAM HATİP KÜLLİYESİ” nin  yapılmasına yasal olarak hiçbir engel yok iken, Dernek yönetimi de bunu yapmaya çalışırken, kimlerin engellediğini, Nazilli kamuoyu çok iyi bilmektedir.
Aydın ilimizde,15 yıldan bu yana, cansiperane, dahili ve harici bedhahlarla mücadele eden, Sayın Cumhurbaşkanımızın adını taşıyan küçük bir okuldan başka bir eser niçin yoktur?
Bu okulun ismi de 30 Ocak 2015 Tarihli, 2558 sayılı Adalet Gazetesinde manşette yer alan haberden sonra, verildiği anlaşılmaktadır.
Nazilli kamuoyu 40 yıllık İmam Hatip okulunun bahçesine, TENZİLE ERDOĞAN – RECEP TAYYİP ERDOĞAN NAZİLLİ KIZ İMAM HATİP KÜLLİYESİ “ yapma çalışmalarını ısrarla sürdüren, Dernek yönetiminin samimiyetini görmektedir.
14 -  Dernek yönetimi hiçbir yasal engel yokken ve 28/0972013 tarihli genelgeye uygun olarak 49 yıllık intifa (kullanma) hakkını vermiş iken ( değişik tarihli yazılarla 20 milyon liralık İmam Hatip ödeneklerinin başka yerlere kaydırılmasını sağlayanlar ile; Genel ve yerel TV ler de, her ortamda açık oturum yapmaya hazırdır.
15- Anahtarları 2023 yılına kadar Milli Eğitim Müdürlüğünde  olan  ve Milli Eğitim Müdürlüğünün boşalttığı Okul binasındaki yangınlardan, Dernek yönetimini sorumlu tutmanın mantığını kamuoyu iyi değerlendirmektedir.
Yine kamuoyu, yaklaşık 20 Milyon liralık ödeneği 40 yllık okulun bahçesinden sağa sola kaydıranların FETÖ elemanı RECEP UZUNALLI’nın projesini hayata geçirenlerin gerçek sorumlular olduğunu da çok iyi bilmektedir.

Değerli okurlarım, Şimdilik bu kadar açıklamayla yetiniyorum. Son çıkan haberlerde bir zevatın, yangını çıkaranları bildiği ve 3 ay içinde tekrar çıkaracakları konusunda, bilgiye sahip olduğu da anlaşılmış bulunmaktadır. Yetkilileri göreve davet ederken, kamu oyununda FETÖ kalıntılarının, İmam Hatip okullarının üzerinde oynadığı oyunları görmeye davet ediyorum. Saygılarımla.       Mehmet Kızılaslan 2017-10-02