19 Ağustos 2018 Pazar

EKONOMİK ÇÖZÜM


                                
             Döviz arttı, kimin artırdığı, neden arttığı, değerlendirile dursun. Artan döviz değildir. TL nin %50 değer kaybına uğraması demektir.
               Emekli, memur, asgari ücretli ve sabit gelirli, her vatandaşın alım gücü %50 düştü. Parası %50 az işe yarar oldu.
             Ne yapmak lazım?
              Döviz den, para kazanan her vatandaşın kayıtları bankalarda görünüyor mu? Evet.
O halde hemen o vatandaşların kazancının yarısına el konsun. Yani Ülkemize bu oyunu oynayan veya bu krize katkıda bulunan her vatandaşın kazancından HAKSIZ KAZANÇ VERGİSİ, alınsın.
             Bunlardan elde edilen gelirlerden, sabit gelirli memur emekli ve asgari ücretlinin maaşlarına Paranın değer kaybı kadar zam yapılsın.
             Kısa vadede çözüm bu.
              Diğer yandan yine söylüyorum. Hemen KOBİ ve onun içinde bulunan MİKRO işletmelerden, Bağkur ve Sigorta primleri derhal kaldırılsın.
             Bu ne getirecek?
              Ülke ekonomisin de, istihdamın  %34 ünü Mikro işletmeler karşılarken, Devlet den hiçbir destek alamayan, teşvik ve hibe kullanamayan bu işletmeler, Devletin yükü değil, bel kemiğidirler. KOBİLER de aynı durumdadırlar Bunlarda işsizliğin %43 ünü karşılarlar.
              Peki bu gün, Sayın Hazine ve Maliyeden sorumlu Berat Albayrak, Tele konferansla 6-7000 Kişi ye ülkemize yatırım yapınız diye çağrıda bulundular. Oysaki o yatırımcıların tamamına yakını paradan para kazanmak isteyen yatırımcılardır.
              Onların isteklerine boyun eğmek korkunç bir kayıptır. İstemedikleri şeyler yapmak da, tekrar kaçmalarına sebep olmaktır.  O halde yapılması gereken şey; Üretime, yatırım yapacakların desteklenmesidir.
              Üretime yatırım yapan KOBİ ler ve MİKRO işletmeler hiçbir sıkıntı ve krizde ülkemizi terk edemezler. Terk edenler ise paradan, para kazanmayı düşünen, Büyük yatırımcı dediklerimiz dir. Bunların istihdamdaki payı ise, %23 dür.
                Anlata biliyor muyum?
              Ülkenin yükünü çekenler, işsizliği önleyenler, Kobiler ve Mikro işletmeler iken, kaymağını yiyenler ve paradan para kazananlar ise Büyük işletmelerdir.
           İşte o büyük işletmeler her türlü teşvik ve hibeleri alırlarken ve paradan para kazanmayı amaç edinmişlerken; siz hala onlara çağrıda bulunuyorsunuz ve onlara cazip teklifler sunuyorsunuz.
            Devletimizin, dışarıya olan borcunun da 330 Milyar, dolarlık kısmı bu büyük  işletmelerin borcudur. Sadece 150 Milyar dolarlık kısmı, Devletimizin kendisinin borcudur. Bize kambur olan ve devletimize yük olanlar Büyük işletmeler iken, hala kurtuluşu onlar sayesinde sağlayacağınızı zannediyorsunuz.
             Çözüm diyorum, çözüm.
              Çözüm Kobilere ve Mikro işletmelere yatırım yapmakla olacaktır. Bunların hiç birisi dövizi yurt dışına kaçıramazlar. Hiç birisi Devlete ihanet edemezler. Hiç birisi işletmelerini kolay kolay yurt dışına kaçıramazlar ya da kapatamazlar.
              İşletmelerini ve paralarını yurt dışına kaçıranlara ve işletmelerini kapatanlara bir bakınız. Hepsi Devletten teşvik almış, hibe almış büyük işletmelerdir.
               Yine söylüyorum Hiçbir işletmeye finansal destek yapılmamalıdır. Onların ürettiklerine ve ihraç ettiklerine prim verilmelidir.
              Yukarıdaki efendiler sizlere sesleniyorum. Bizler vücudun ayak parmak uçlarındaki kılcal damarlar gibiyiz, bizi algılamakta zorlandığınızdan dolayı, vücudumuz yarı felç geçiriyor. Vücudun atar damarındaki kanı ise, birileri poşetlere aktarmaya devam ediyor. Siz ise kurtuluşu o kanımızı emenlerde zannediyorsunuz. Bize kulak veriniz bizden gelen sinyalleri dikkate alınız.
             Hastaneleri çoğaltmak yerine, hasta olmayı engellemek zorundasınız.
               Ceza evlerini artırmak yerine, suç işlemeyi önlemek zorundasınız.
              Döviz, tahvil, faiz, şeytan üçgenine prim vermek yerine; üretime önem vermek zorundasınız.
               Kredi dağıtmak, teşvik vermek yerine, işletmeleri krediye muhtaç durumdan kurtarmak, onların üretimlerine prim vermek zorundasınız.
              Eyyy efendiler, kurtuluşumuz, KOBİ lerin ve MİKRO işletmeleri n, SGK ve BAĞKUR primlerini kaldırarak ve onlara otuz yıl sonra emekli ikramiyesi vererek olacaktır. Çağrıda bulunduğunuz kan emicilerin, desteklediğiniz hibe ve teşvik verdiğiniz, keselerini sizin büyüttüğünüz; paradan para kazananlar kurtuluşumuz değil mezar kazıcılarımız olacaktır.
            Bizden söylemesi, yine yanlışlardasınız. Kurtuluşumuz üretime yatırım yapanlardadır.
                      HAYIRLI BAYRAMLAR.                       Mehmet Kızılaslan 2018-08-19
              

3 Ağustos 2018 Cuma

ÇILDIRIYORUZ


                   
        Son günlerde, sanki her şey,  ya bana batıyor, ben çıldırıyorum, ya da toplum artık oynatmaya başladı.
       Bir gün önce, yoksulluktan, açlıktan ve sıkıntılardan başka şey konuşmayan insanlar, ertesi günü filanca restoran da öz çekim yapıyor. Daha sonraki gün, falanca koyda yarı çıplak fotoğrafını paylaşıyor.
        Sabah haberlerini dinliyorum. Bu ülkenin iki bakanı hakkında yaptırım kararı almış ABD.
        Birisi efelikleri ile meşhur İç işleri bakanımız, diğeri parası olunca Gaziantep’ten, zeytinlik almayı düşünen, Gül, bakanımız. Bu bakanlarımızın ve hükumetin diğer üyelerinin tamamının geçmişte ABD hayranı, yandaşı, koruyucusu, olduklarını tahmin ediyorum.  Çıldırıyorum.
        Bu ülkenin samimi milliyetçileri, solcuları senelerdir ABD nin dost olmadığını her ortamda haykırmalarına rağmen, yöneticilerimizin hiç birisi, bu günleri görmeden anlayamadılar, ABD nin dost olmadığını. Daha dün ABD bizim stratejik ortağımızdır diyen ve Büyük orta doğu projesinin eş başkanı olduğunu söyleyen, en büyükleri  Reis de dahil. Elli yıl geriden algılayan mantıkla iktidardalar. Bir nüsü bet, bin nasihatten iyidir dedikleri bu olsa gerek. Çıldırıyorum
         Tarikatlar, şeyhler, müritler, mensuplar, meczuplar bu ülke için tehlikelidir. Dedi bu ülkenin solcuları, milliyetçileri ve gerçek vatanseverleri.  Efendiler kırk yıl sonra, canlarına kast edilmeseydi anlayamayacak kadar, geri mantığa sahip idiler. Çıldırıyorum.
          Senelerdir bu ülkenin gerçek sorunu, üretimin önündeki engellerdir. Bu konuda yapılması gerekenleri anlatıyor, tüm aklıselimi olan yazarlar, düşünürler, siyasetçiler, akademisyenler. Yetkileri kapanlar, bu ülkenin gerçeklerinden, bihaber olanlar, Millet bahçeleri ve kıraathane, vadinde bulunanlara oylarını veriyorlar. Çıldırıyorum.
        Sıkıntı içinde olanlara bakıyorum. Tüketim ekonomisinin çılgınca borçlanarak mal sahibi oluna bileceğine inandırılmış, evi bankanın, arabası bankanın olduğu halde kendisinin zanneden ve kendisine Reis den başkasına oy verirsen, kaos gelir, evin araban elinden alınır. Diye komplo kurulan ve buna kanan salak kendi ipini çektiğinin farkında değil. Çıldırıyorum.
        Ülke yönetimine talip olduğu halde, vekil adayları sıralaması düzgün olmadığı için, projeleri yetersiz olduğu için, örgütlerinin, düşüncelerine kulak asmadığı için, defalarca seçim kaybeden muhalefetin başının; demokrasi havarisi gibi görünüp, Reis den daha diktatörce, bir yapıyla, koltuğuna yapıştığını görüyorum. Çıldırıyorum.
        Ekonomik koşulların düzelmesinin, ülkemizin kobi lerinin, mikro işletmelerinin, SGK birimlerinin kaldırılması ile aşılabileceğini; işsizlik sorununu da, bu küçük işletmelerin sayesinde çözebileceğini,  anlatıyorum.  Devlet, büyük sanayiciye teşvik vererek sorunları halledeceğini sanıyor. Diğer taraftan büyük destekler verdiği, yandaş sanayiciler bile ülkeyi terk ediyor. Çıldırıyorum. 
         Sonuç, sadece ben değil, bu sonuçlara sebep olanlarda, destek verenlerde, ağlayanlarda, sızlayanlarda, sebep sonuç ilişkilerini kuramayanlarda, satılmışımızda, vatanseverimiz de, akıllımızda, geri zekâlımız da,  hepimiz aynı gemideyiz.
          Üretimsizlik yüzünden ve alınan yanlış kararlardan dolayı ülke batıyor. Çıldırıyorum. Top yekün ülke olarak hepimiz çıldırıyoruz.
       Atatürk’ün karma ekonomik sistemi, İslam’ın komsusu aç iken, tok yatan bizden değildir, hadisinin uygulanabildiği, bildiğimiz sistemleri, yeniden kurmak zorundayız.
       Ben o kapitalist sistemin uşağı ekonomistlerin,  insanlığı sömürten yeni şeylere koşturtmasının doğruluğuna inanmıyorum.
       Bizim sistemimiz belki de, Dünyayı kurtaracak en iyi sistemdi. Bizi de kendilerinin kölesi yapmak için, kullandılar, şaşırttılar, çıldırttılar ve başardılar. Çıldırıyorum.      
                     Aklımıza mukayyet ol ya Rabbim. Felaket tellalı değilim ama hamasi nutukların karın doyurmadığını en geç üç ay sonra öğreneceğiz. Selametle kalın aklınıza mukayyet olun.
            2018/08/03                                           
       MehmetKızılaslan.