Turizm ülkemizin bacasız sanayisi can
çekişiyor. Bazılarınız, “Oh olsun yurt
dışından gelen turistlere sundukları hizmetleri, yerli müşterilerine aynı
fiyatla sunmuyorlardı.” Diyorsunuz. Biliyorum ama kendinize de beddua
ettiğinizin farkında bile değilsiniz.
“Nasıl yani, onların işlerinin
bozuk olmasının bana ne zararı olabilir ki? Dediğinizi de duyuyorum.
Ey benim ne dediğini bilmeyen
cahil vatandaşım. Ey benim başkasına acımadığında kendisi acınacak duruma gelen
hem şehrim. Yurda giren her turist, tatil köylerinde, otellerde bulunduğu süre
içinde; yer, içer, alışveriş eder, para harcar. O paranın adına da döviz denir.
O dövizler o otel sahiplerinin
cebinde kalmaz. Gıda olarak üreticimizden alınanın karşılığı olarak ödenir.
Köylümüzün ürettiği ürünlerin bedeli olarak köylümüze döner. El emeği göz nuru,
el sanatlarını imal edenlerin alın teri olarak ödenir. Tekstilcisinden tarımla
uğraşanına, sanayicisinden oto kiralayanına, hediyelik eşyacısından, takı
üreticisine kadar ulaşır.
Binlerce
işsizimiz tatil merkezlerinde iş bulurlar. Yani senin kendine zarar
vermeyeceğini zannettiğin, turizmin çökme noktasına gelmesi, çocuğunun ya da
torununun işsiz kalması demektir. Hava yollarının çalışmaması demektir.
Üretenlerin ürünlerinin para etmemesi demektir. Komşunun aç kalması demektir.
Gönül isterdi sanayi ve teknoloji
yönünden çok gelişmiş olalım ve turizm gelirlerine ihtiyacımız olmasın ama bu
mümkün değil günümüzde.
Hem sanayimiz iyi olacak. Hem
tarımımız iyi olacak. Hem hayvancılığımız iyi olacak. Hem de turizmimiz iyi
olmak zorunda. Bütün iş kolları bir ailenin fertleri gibi birbirlerini
tamamlayan ve muhtaç olan kollardır.
Şimdi isterseniz son günlerde
tarım ürünlerimizin para etmeyişini bir inceleyelim. Birinci sebep bütün
komşularımızla kavgalıyız ve bu ürünlerimizi rahatça pazarlayamıyoruz.
İhracatımız durma noktasında.
İkinci sebep, en büyük tarım ürünleri ve gıda tüketicisi otellerimiz
tatil köylerimizin çalışmamasıdır. Endişelerinden dolayı bu ürünlerimizin
bağlantılarını önceden yapamayan otellerimiz ve tatil köylerimiz, köylümüzün
ürünlerinin ellerinde kalmasının başlıca sebeplerinden biridir.
Geçen yıllarda sezonluk işçi ve
eleman sözleşmeleri yapan turizm sektörümüz, bu bağlamda eleman alımlarını da
yapmamışlardır.
Görüyor musunuz turizm
sektörümüzün can çekişmesinin nelere nasıl sebep olduklarını. Biliyor musunuz,
otellerimizin neredeyse yarısı satılığa çıkmış durumda.
Şimdi ne yapmak lazım?
Turizmi kurtarmak için ve ülke
ekonomisine katkısını yeniden sağlamak için?
Yarından tezi yok bu turizm
işletmelerimize sıfır faizli uzun vadeli yeni krediler vermek zorundayız. Nasıl
olsa otellerini teminat olarak gösterebilirler.
Diğer yandan, hemen ülkemde barış ve huzur ortamını yeniden sağlamak
zorundayız. Nerede ne zaman patlamanın olacağı korkusu yaşanan bir ülkede,
turist değil, vatandaşımız rahat gezemez. Kalabalık yerlere giremez.
Ülkemde barış ve huzur önce
insanımıza, sonrada bütün dünya vatandaşlarına sunulmak zorundadır.
Ülkemizde turizmin bitmesi demek sadece ekonomik kazancın bitmesi demek
değil, Dünyaya açılan gözümüzün çıkarılması, onlara uzatılan elin kırılması,
dünya ile ülkemizin arasına Çin Seti’nin örülmesi demektir. Bu da onarılması
çok güç bir yıkım demektir. Saygılarımla. Mehmet
Kızılaslan 2016-05-26