28 Temmuz 2015 Salı

HİÇ BİR SAVAŞ BU METOTLARLA BİTMEZ.



Bir kaos yaşanıyor ülkemde.
Son hızla gidiyoruz iç savaşa.
Hamasi nutuklara devam ediyor liderler.
Vatandaş ta alkış tutuyor bu gidişe.
Sanal alem de herkes savaş çığırtkanlığı yapıyor.
Yedi den yetmişe neden bu hale geldik demiyoruz da, öç alınması için düşmanlıkları körüklüyoruz.
 Dün gece bir bin başımızı daha şehit verdik. Tugay komutanlığımıza saldırıldı. Akaryakıt istasyonlarına saldırılıyor. Doğal gaz boru hattımıza sabotaj yapıldı.
Bakalım daha nasıl kötü haberler alacağız.
Kanı kanla yıkamazlar diye bir söz var ya hani, savaş devam ettiği sürece kimler kazanacak kimler kaybedecek bir bakalım isterseniz.
Çözüm süreci başladığından beri, acı haberler duymaz olmuş ve ülke ekonomisi daha iyi hal almaya başlanmıştı.
Çünkü eforumuzu, terörle mücadeleye değil de, yatırım ve insana dair faydalı şeylere harcamaya başlamıştık.
Bundan kim gocundu?
Kimler rahatsız oldu?
Kimler kazançlı çıkmaya, kimler zararlı çıkmaya başlamıştı?
Bazılarınız ödün verildikçe böyle oldu. Azdılar, gibi cümleler kuruyorsunuz.
Siz hiç, bir kedinin köşeye sıkışınca yaptıklarını gördünüz mü? Görmediyseniz hayal etmeye çalışınız.
 Barış güçlü adamın güçsüz genç çocuğu dövüp sindirdikten sonra,”Barışalım artık” demesiyle olmaz.
O çocuk ileride büyüyecek ve güçlü adam, yaşlanacak. Sonuç Şiddetle susturulan ve barıştık zannedilen genç çocuk, eline fırsat geçtiğinde kendisine yapılanın öcünü alacak yaşlanan güçlü adamı öldürmeyi bile düşünecektir.
Buna benzer hikayeleri daha öncede yazdım.
Barış güçlü olduğunuz halde, sizden zayıf olanları da, kendiniz gibi kabul ettiğiniz ve adaletli olduğunuzda, onların hakkını verdiğinizde gerçekleşir.
Ben güçlüyüm, asarım, keserim, seni tükürüğümle boğarım, diye sindirmekle sağlanmaz.
Ta başından beri çözüm sürecinin yanındaydım, şimdi de yanındayım. Konuşularak çözülemeyecek hiçbir sorunumuz yok bizim. Bu ülke hepimizin. Sadece birimizin ya da öbürümüzün değil.
Paylaşılacak kadar de büyük değil.
Savaşarak kan gölüne çevrilecek kadar da basit değil.
Vazgeçin hamasi nutuk atanlar.
Hamasi nutuk atanların oyununa gelenler, sizlerde ayakta uyumayın. Savaşa gidenler sizin çocuklarınız. Sizin kardeşleriniz. O hamasi nutuk atanların çocukları yok. Var ise de askere gitmeyecekler.
Görmediniz mi şehit çıkan evlerin hallerini?
Hangi şehit bir villadan çıktı?
Hangi zengin ailenin çocuğu şehit oldu?
Uyanın ey millet bazıları koltuk sevdasına, bu ülkeyi kan gölüne çevirmeye çalışıyorlar.
Darbeci Faşist Kenan da, 12 Eylül öncesi ülkeyi bu hale getirmişti. Sonrada darbe yaparak  “kurtardım” dedi.
Her türlü yetki elindeyken olayları engellemeyip körükledi.
Şimdi de sivil bir darbe planlanıyor gibi. Uyanın milletim, biz bu rüyayı daha önce çok gördük.
Erken seçime gidebilmek için planlanan bu olayların sonunda, Milletin kendi eliyle sivil darbe yapması bekleniyor.
Askerimiz muhakkak bunların üstesinden gelecek güçlülükte ve büyüklükte, ama olay askerle çözülmenin ötesinde, barışçıl yollarla çözülmek zorunda.
Yine söylüyorum, döverek susturduğumuz çocuk, muhakkak büyüdüğünde yediği o dayağın öcünü alacak, kinini kusacaktır.
Bize bir yudum sevgi ile kurulan, kardeşlik, barış gerek. Çünkü kardeşlik eşitliktir.
Saygılarımla.  Mehmet Kızılaslan 2015-07-28


  

4 Temmuz 2015 Cumartesi

SEÇİM - HÜKUMET- VATAN

                   

Güçlü hükümet, sadece tek parti iktidarlarında olmaz.
Koalisyon hükumetleri de güçlü hükumetler olabilir, olmalı.
Coğrafyası çok güzel, bir o kadar tehlikeli olan bir ülke de yaşıyorsanız, hükumetlerinizi de güçlü kurmak zorundasınız.
Efendim nasıl olacak bu iş?
Seçim meydanlarında hamasi nutuklarla, hakaret çukurlarına çektiğiniz eleştirileriniz yüzünden mi sordunuz?
Yoksa Parti liderlerinin Vatan diye bir meselesi yok olduğundan mı?
Bu nasıl soru ya hu, hangi parti lideri vatandan başka bir şey düşüne bilir ki?
Bizim yaşımız küçük değil. Bu soruları boşuna sormadım efendiler.
Kumar masalarında kurulan, vekil mezatlarında satın alınan, vekillerinin tamamının bakan olarak atandığı hükumetler gördük biz.
Gariptir, seçim sisteminin yanlışlarından olsa gerek. Seçildikten sonra meydanlarda, kahvelerde söylenen tüm sözlerin, seçim bildirilerinde yazılı nutukların, unutulduğunu çok gördük biz.
Sadece kendi soyunun bekası için çalışmaya başlar bizim seçtiklerimizin çokları.
Sende aşağılıyorsun. Sende hakaret ediyorsun, diyenlerinizi söylüyorum. Önce olaya vekil, asil ilişkisini gözden geçirerek değerlendirelim isterseniz.

Asil, biziz, sizsiniz, ey oy verip, birilerini seçerek meclise gönderenler.
Bir avukata nasıl para karşılığında, benim meselemi çöz, diye vekalet veriyorsak. Meclise gönderdiklerimize de, verdiğimiz oylarla, benim, vatanımın, sorunlarını çöz diye oy veriyoruz. Burayı anladıysanız, eğer efendiler, konumuza devam edelim.
Neymiş göreviniz?
                  Biz, size vekâlet veren asillerin, sorunlarını çözmek için oradasınız. Kendi soyunuzun refahı ve bekası için değil. Ülkenin, Vatanın bekası, ve sorunlarının çözülmesi için.
Vatan mevzu bahis ise, gerisi teferruattır diyoruz ya hani bazen, hamasi nutuklarımız da, Vatan ve bölünmez bütünlüğü tehlikede efendiler.
Düşman kapıya dayandı. İsrail komşumuz oldu.
Millet perişan.
Köylü ürettiğini değerinde satamıyor.
Esnaf yaz sezonu olmasına rağmen hareketsiz ve siftahsız kapatıyor iş yerlerini.

Ne öneriyorsun?
Daha önceki yazılarımda, “ Satın aldığınız büyük medyayı ve yandaşınız taşra medyasına kulak asmayınız. Sizlere en doğru yolu taşradaki muhalif basın gösterebilir demiştim” İşte biz, onlardan biriyiz. Ya da ben öylesi bir yazarım. Hükumet de olsanız, muhalefet de, ben yanlışlarınızın yazarıyım efendiler.

İyi yanlarımızı hiç yazmayacak mısın?
Yalakalık seviyesinde olmamak kaydı ile yazacağım elbette. Ama sizlerin buna ihtiyacınız yok ki. Nasıl olsa her birinizin, onlarca alkışçı yandaşı var, yalaka basını ve yazarı var, ha bire sizi alkışlıyor, ha bire sizi şişiriyor.
Gelelim  ne demek istediğimize.
Efendiler eteklerinizdeki taşı dökünüz. Büyük koalisyon kurunuz. Bu ülkenin sorunlarını ancak büyük koalisyonlar çözebilir.
Zor mu dediniz?
Hiçte zor değil, aşağıda millet, yani asil olanlar, zaten barışık ve çok iyi uyum içindeler. Yukarıda sizler sadece koltuk hırsınızdan dolayı, ya da tek başınıza iktidar hırsınızdan dolayı, birbirinizle kanlı bıçaklı görünüyorsunuz. Görünüyorsunuz dedim çünkü, bu görüntüyü, üç beş fanatik partizanın, gönlüne girmek için yaptığınızı da biliyoruz.

Devletin üst kademelerinde küslük olmaz. Dökün eteğinizdeki taşı. Kurun büyük, en büyük koalisyonu. Kişisel çıkarları, kini, nefreti, öç almayı, bir kenara bırakınız.
Bekleyen sorunları çözünüz.
Çok elzem sorunların başında, dış siyasetimizdeki, yanlışlarımız yüzünden güneyimizde oluşan korkunç koridor. Bunu engelleyiniz.
İşid denilen ne olduğu belirsiz, kelle kesicilerine verilen desteklerin yollarını kesiniz.
Çözüm sürecini ivedilikle hallediniz.
Kardeşkanının akıtılmasının kapılarını sonsuza dek kapatınız.
Emeklinin ve asgari ücretlinin maaşlarını iyileştiriniz.
Köylünün çiftçinin ürettiklerinin daha değerinde satılabilmesi için, Hal yasasını değiştiriniz.
Turizm sektörünün canlanabilmesi için, ülkede barışın ve cihanda barışın sembolü olduğumuzu gösteriniz.
Tüm ülkenin geleceği ile alakalı yatırımların devamını sağlayınız.
Millet aşağıda birbiri ile kavga etmiyor efendiler. Biliyoruz ki yukarıda sizlerde kapalı kapılar ardında birbirlerinizle dostsunuz. Ne olur üç beş fanatik taraftarınızı memnun etmek için gösterdiğiniz tavrınızı değiştiriniz.
Bu ülke bizim hepimizin efendiler. Eskilerin deyimi ile, yetmiş iki buçuk millet bir
 bütün olarak hepimizin.
                  Erken seçim mi, aklınızdan bile geçirmeyiniz. Bu hem beceriksiz, sizlerin sonu olur. Hem de kaybedilen süre içinde alınamayan önlemler yüzünden Ülkemizin sonu olur.
                  Biraz ukalalık yaptık değil mi? Kusurumuza bakmayın, bu bizim her zamanki halimiz.
                   Saygılarımla.                
                                                                  Mehmet Kızılaslan. 2015-07-04