23 Kasım 2020 Pazartesi

UMUTTUR İNSANI AYAKTA TUTAN

 

                                       

       Umuttur insanı ayakta tutan, onu yitirdiğinizde her şeyiniz biter.

       Paranızı kaybedersiniz, bir bakmışsınız belli bir süre sonra kaybettiğiniz paradan daha çok paranız olmuş.

       Malınızı mülkünüzü kaybedersiniz, çalışır çabalar yeniden o mallardan daha değerli mallarınız olur.

       Eşinizi kaybedersiniz, zaman ilaç olur, daha güzel ve daha anlayışlısı ile tekrar beraber olursunuz.

       Bu kaybettiklerinizin hepsini yeniden kazanmak için, içinizde bir heyecan, bir çalışma hırsı ve geçmişte yaptığınız hataları yapmama becerisi ve ümit vardır.

       Yeniden başarır, yeniden kazanır, yeniden hayata tutunursunuz.

        Eğer bütün kaybettiklerinizin üstüne bir de, umudunuzu kaybederseniz, tekrar başarma, hayata tutunma ve yeniden ayağa kalkma mecaliniz olmaz. Yıkılırsınız, eksilirsiniz, yok olursunuz.

       İnsanlarımızın son hali bu.

       Yetkililerin, uluslar arası başarılarımızı, Silah sanayisinde kat ettiğimiz yolu ve gayri safi Milli hasıladaki fertler üzerine pay edilen ama hiçbir vatandaşımızın cebine o bahsedilen paranın onda birinin dahi girmediğinden habersizmiş gibi; ülke içi ekonomik durumu bayram yeri gibi göstermelerinden dolayı, İnsanımız kendisini başarısız ve çökmüş hissediyor.

       Bu durum, umutsuzluğa ve sadece kendisinin başarısız olduğu duygusu, bitmişlik sendromuna  kapılmalarına sebep oluyor.

      Her şeyini kaybeden, bu arada itibarını arkadaş çevresinde ve ailesi içinde kaybeden bir kişi, korkarım kaybedeceği hiçbir şey kalmadığı için en tehlikeli duruma da düşer. 

      Bu insandan korkunuz, artık bu insan canavar olmaya adaydır. Kim dokunursa bu saatten sonra onun bam teline, hak etmediği bir ceza ile karşılaşa bilir. Bu insan eğer sebep sonuç ilişkilerini de bilemeyecek kadar yorgun ve bitkin ise, işte o zaman nerede ne zaman patlayacağını bilemezsiniz.

        Son cinnet geçirmelere bir bakınız. İnsanlar en sevdiklerini canlarını ciğerlerini öldürüyorlar. Oysa ki onlar bu sıkıntıların sebebi değillerdir. Neden sonucun vahim cezasına onlar çarpılıyorlar zannediyorsunuz ki? O cinnet geçiren insanlar içine düştükleri vahim durumun sebebinin, o yakınları olmadığını bilmiyor mu zannediyorsunuz. Biliyorlar ama o yenilmişlik sendromu içinde gücü geçene patlıyorlar.

        İşte bu noktada yetkililere sesleniyorum, Erki elinde bulunduranların en büyüğünden en küçüğüne sesleniyorum. Bu vahim durumu görün çarelerini bulun.

        Aksi halde önümüzdeki günler pandeminin getirdiği ekonomik sıkıntılar nedeni ile, cinnetler, cinayetler,  patlamalarla ve kabus dolu günlerler olacaktır.  

       

      Çözüm.

   Çözüm öncelikle yetkililerin söylemlerini değiştirmekle başlamalıdır.

     Ülkem bayram yeri değil, bayram yeri gibi göstermekten vazgeçiniz.

     Bütün dünya, ekonomik sıkıntı içinde ise eğer. O nedenlerden dolayı küçülme kararı alan ülkeler ve bunu resmi devlet politikası haline getirdikleri açıklamaları yapıyor.

      Siz de yapın, Bütün dünya sıkıntıda, bizimde sıkıntımız var, küçüleceğiz deyin.  Her vatandaş da, sıkıntı sadece bende değilmiş, Devletler bile küçülme kararı aldıysa, bende küçüleyim desin.

       Kendisini beceriksiz hissetmesin, yıkılmasın, umutsuzluğa kapılmasın. Bunu açıkladığınızda küçülmezsiniz, aksine büyürsünüz insanımızın gözünde.

        Diğer yandan tüm lüks harcamalarınızdan vaz geçin. Vatandaş ekmek bulamaz duruma düşerken siz har vurup harman savurmayın. 

     İş yerlerini kapatma kararı aldığınız iş yeri sahiplerini ve çalışanlarını pandemi süresi boyunca, karşılıksız yardım edin.

     Sıkıntıya düşmüş ailelerin onurlarını şereflerini ve umutlarını kaybetmelerini beklemeden onları koruma altına alınız.

      Üretime daha kalıcı yöntemler bulun, Faiz üretimin düşmanıdır, günahtır haramdır.

      Bu tedbirler ve benzeri tedbirleri almadığınız zaman, ileride göreceksiniz ki koca bir ülke rehabilite edilmek zorunda kalmış olacak. İşte o zaman, üretimden kopmuş ülkede, buna hiç gücümüz yetmeyecek.

       Umudunu yitirmiş insanların açacağı yaraları tamir edemeyeceğiz.

       Korkarım sadece kendisini kurtarmaya çalışan bir avuç varlıklı insanımızda, sırça köşklerinde rahat uyuyamayacaklar.

       Bu durum çok vahim, lütfen bunu görünüz. Saygılarımla.

                     Mehmet Kızılaslan 2020-11-23

    

4 Kasım 2020 Çarşamba

DEPREME DAİR

 

                                                    

       Deprem konusunda defalarca yazım oldu.

En son bir pano paylaştım, Yerel yönetimlerin hiçbir tedbiri almadıklarına dair, bir aklı evvel mi denir geri zekalı mı denir, artık adını siz koyun; “ne yapacak yetkililer binaları urganla mı bağlayacaklar” diye yorum yapmış panomun altına. Bende dedim ki cevap olarak “Al o urganı sen bir yerlerine bağla zeki kardeşim” diye cevap yazdım.

      Eleştirdiğimiz yerel yöneticilerin, böylesi aklı kıt oy vereni olursa, yapıcı eleştirilerinizi bile yanlış anlar hemen oy verdiği yöneticiyi aklı sıra savunmaya geçer.

    Buna biz halk arasında “Böyle başa böyle tarak” deriz. Kibarca sizler layık olduğunuz yöneticiler tarafından yönetilirsiniz. Diye bir sözde vardır, anonim olmuş.

     Şimdi, Deprem engellenemez bir afet se ve fay hattı üzerindeyse yerleşim yeriniz, geçmişte çelik yapılara dair devleti yönetenler hiçbir kolaylık ve hiçbir harç indirimi getirmemişlerse, yapılacak şeyler deprem öncesi ve sonrası alınacak tedbirleri konuşalım isterseniz. 

          Tekrarlıyorum depreme dair çözüm önerilerimi.

1-      Çok katlı yapılar değil yatay yapılara kolaylıklar sağlayınız.

2-      Çelik yapıları, insanımızın bağında bahçesinde, elektrik ve su bağlantılarını kolaylaştırınız.

3-      Çelik yapı olan Pazar yerlerimizin belli bir bölümüne çelik çekme katlar yaparak o yapılan katlara gıda stokları ve aş evi araç gereçleri ile donatınız. Deprem anında bu Pazar yerleri kriz ve toplanma yerleri ve aş evi haline gele bilsin.

4-      Gıdaların kullanma süreleri dolmak üzere iken bu gıdaları fakir halkımıza dağıtınız tüketilsin yerine yerleri konula bilsin.

5-      Her çelik Pazar yerinde deprem sonrası iletişim için telsiz ve diğer haberleşme hoparlörleri ile donatınız. Ülke iletişim hatları kullanılmaz hale gele bilir.

6-      Her mahallede kriz yönetimi için o mahallenin muhtarları ve gönüllüleri ile bir kriz yönetim ekibi oluşturunuz.

7-      Şehrin ulaşım imkanı olan mücavir alanı içinde oldukça büyük çadır kurma ve yerleşim alanı ola bilecek, normal zamanda piknik alanı olarak kullanıla bilecek bir alan hazırlayınız. Bu alanın içinde normal zamanlarda kafeterya ya da restoran olarak kullanılacak, büyük üç beş adet alan olsun. Normal zamanda belediyelerimize gelir getirsin, Deprem anında buralar aş evi olarak hizmet versin.

8-      Deprem anında bir büyük apartmanın yıkılması halinde, kapana bilecek ana arterlerin ulaşımı için bazı ara sokakların, kentsel dönüşümde, ana arterlerden büyük ara sokaklar olmasını sağlayınız.

9-      Her mahalleye geniş depremde kullanım alanları ayırınız normal zamanlarda oto park olarak kullanılmasını sağlayınız, gelir getirsin. Deprem anında, yollarımızı park etmiş arabalar ambulans ulaşımı için açık bıraksınlar.

10-   Şehrimizde yapılacak yeni sanayi sitelerinin zemininden başka yerde Beton kullanımına izin vermeyiniz. Yapılar hafif çelik olsun üretim araçları ve makinalar depremde zarar görmesin. Üretim devam etsin ve kriz kolay atlatılsın.

11-   Yapılacak yeni sanayi sitelerindeki işletmelerin içinde ailelerinin depremde barına bilecekleri normal zamanda ofis olarak kullanılacak hafif çelik alanlar olmasını mecbur tutunuz.

12-   Deprem bağıra bağıra geliyorum diyor. Şehrimizde birçok tarım alanı bulunmakta kanunen %5 ine inşaat izni verme mecburiyetiniz olmasına rağmen ruhsatlarda zorluk çıkarıyorsunuz. Acilen bağı bahçesi olanlara bahçelerinin bir köşesine hafif çelik iki oda yapmalarına izin veriniz Onların bahçelerine WC bile yapmalarına zorluk çıkarıyorsunuz. Ne gariptir ki tuvaletlerini bu insanlar bir ağacın altına yapmak zorunda kalıyorlar ve hazırladıkları sebze meyve doğrudan pazara geliyor. Hijyeni nasıl sağlayacağınızı bilmediğiniz gibi, hijyeni sağlayacak vatandaşımıza engel oluyorsunuz.

13-   Siz bu benim yazdıklarımın tamamını ya benden çok iyi biliyorsunuz ya da birçoğunuza bu düşüncelerim iletildi. Allah rızası için söylüyorum, bütün yasalar ve yönetmelikler İNSAN SAĞLIĞI VE İNSANA HİZMET İÇİN ÇIKARILMIŞTIR . Bunu asla unutmayınız.

Aldığınız tedbirler kanunlara ve yönetmeliklere aykırı dahi olsa, bir kez olsun insanlık yararına bu kanun ve yönetmeliklere aykırı davranarak tarihe geçiniz.

   Depremlerde en az zarar ve ziyanla kurtulmak dileğimle saygılarımı sunuyorum.

               Mehmet Kızılaslan 2020-11-04