İnsan ola bilmek için, yanlış olana, yanlış yapana, dur
demek gerekmez mi?
Eliyle engel olamıyorsa, yanlışlara diliyle dur demesi
gerekmez mi?
Diliyle durduramıyorsa yanlış yapana, buğuz bağlaması,
küsmesi, selam vermemesi gerekmez mi?
Bunların hiç birisini yapamayana İnsan denilir mi?
Kuranı kerimde,
Galaksinin her gün
büyüdüğü yazılırken, 5000 yıl önce Hazreti Süleyman’ın sarayının bahçesinde kırılmaz
camın ( temperli cam) kullanıldığı
anlatılırken, Tuzlu su ile tatlı suyun, denizlerde karışmadığı yazılırken.
Madde transferi ve hatta insan transferinden bahsedilirken, Yecüc mecüc
ayetlerinde, Sarı kaynak dan bahsedilirken; İslam dinini 4 kadınla evlenmeye,
iki bacak arasına hapsetmeye, indirgeyen
anlayış İnsanlık mıdır?
Yetmedi, Kuran eğitimi
yaptığını söyleyen tarikatlarda çocuklara musallat olma iğrençliğini yaşayan,
yaşatan anlayış insanlık mıdır? İslam ahlakı mıdır?
Ey insanım
diyenler,
Silkelenin, uyanın kendinize dönün. Bu gidiş, gidiş değil.
Bu yol yol değil. İyi insan olmak, Yüce yatıcının tek muradıdır.
Köleliği kaldıran,
Bir lokma ekmek
için, Kula kul olmamayı öğreten,
Rızkın tek vericisinin kendisi olduğunu
söyleyen,
Ömrün
kendi garantisinde olduğunu anlatan ve Kullardan değil; İyi insan olmadığımızda kendisinden korkmamız
gerektiğini söyleyen, Allah’ın kitabını iyi okuyun.
Bu suskunluk, bu
korkulu bekleyiş, kurbağanın ılık suda haşlanmasını beklediği gibi bekleyiş, sonumuzu
ve helakımızı hazırlıyor.
İslam’ı kullanarak yanlış yapan, her şerefsize
karşı, önce İslam olanın, iyi insan olanların cephe alması, karşı durması, onu
uyarması, hala yanlış yapıyorsa onlarla mücadele etmesi gerekmez mi?
Diyanet, 6
bakanlığın bütçesine eş değerde harcama yapan diyanet ne duruyor. Bu kanunsuz
kurumlara, kuruluşlara, tarikatlara neden müdahale etmiyor?
Bu yapılan yanlışların sorumluları kimlerse,”
Kimsesizlerin kimsesi” olduğunu söyleyen Hükumet yetkilileri, Milli eğitim
yasalarına aykırı, İnsanlık kurallarına ters, kontrolsüz, çalışan, çocuklarımıza
musallat olan, ahlaksız kişi ve oluşumlarına neden dur demezler?
Bu sorunların tamamının temelinde,
eğitimsizlik, yarın endişesi, gelecek
korkusu ve işsizliğin, yattığı kanısındayım.
Sosyal devlet olmanın ilk şartı,
Vatandaşının beyninden, yüreğinden bu korkuları ve endişeleri silmektir. Şimdi
size birçok sorunun ana nedeni olan işsizlik ve yoksulluğun ortadan kalkması
için bir önerim olacaktır.
İşsizliğin en
önemli nedeni SGK primlerinin yüksekliğidir. Devlet, SGK primlerini kendisi
ödesin. Yanlış duymadınız, kaldırsın. Bir cebinden diğer cebine para aktarmıyor
mu zaten? Kaldırsın.
Yoksulluğun en büyük nedeni, Her ailenin
düzenli bir gelirinin olmayışındandır kanımca. Bunu da her ailenin
hesabına, ailenin nüfus sayısına ve
bulunduğu ilin şartlarına göre “Cip para” yüklesin.
Göreceksiniz, birçok
lanet oyunun, pisliğin, fuhşun, uyuşturucunun, cinnet geçirmenin, cinayetin ve
çocuk ticaretinin ve tacizlerin bir kenarında yiyecek ekmeğe muhtaç eğitimsiz
ailelerin yanlışa gitmeleri yatmaktadır.
Diğer yandan, Allah’ın kitaplarında
milyonlarca galaksiye hükmettiği anlatılırken; Dini kullananların, din
tacirlerinin ve İslam’ın içine sızmış Şeytan zihniyetli iğrenç yaratıkların;
inançlarımızı iki bacağın arasına hapsetmelerinin cezasının verilmesi, İslam’ın
bu pisliklerden arındırılması gerekmektedir..
Saygılarımla.
Mehmet Kızılaslan 2022-12-12