27 Nisan 2021 Salı

 

                                          OLAĞAN ÜSTÜ YAŞAM

          Olağanüstü kelimesinin tarifine baktığımızda, “her zamankinden, benzerinden farklı ve onun ötesinde, üstünde olan.” Ve “Alışılmışın üstünde, duyulmadık, görülmedik olan.” Diye iki tarifi var.

         Gerçekten Olağan üstü günlerde yaşıyoruz. Alışılmışın dışında ve bu güne kadar görmediğimiz zorluklarla dolu günler. Kendi ortamlarımız bile oldukça fazla zorlaştı ama birde bizden çok daha kötü durumda olan insanların durumları hakkında,  empati yapanımız var mı?

         Tuzu kuru olup da, vicdanen zayıf, inançları açısından fakir, cüzdanları dolu olanlarında sınavı, bu olağan üstü durumlar.

         İnançları, vicdanları, kendisine münhasır, sıradan zengin insanlar değil bu günkü konumuz. Onlarda yapmaları gerekenleri yapmadıkları, dağıtması gerekenleri dağıtmadıkları, insani duyguları yaşamadıkları ve yaşatmadıkları için sınavdadırlar. Bu sınavları insani bir şekilde verirler ya da veremeyip bu sınavı kaybederler.

          Konumuz Olağanüstü durumlarda yetkili olanların durumlarıdır. Bu durumlar için de, her kurumun, kuralları, yazılı yönetmelikleri, muhakkak vardır. Ancak Bütün kurallar, kanunlar, yönetmelikler, insanın sağlığı huzuru mutluluğu için hazırlanmış ve kaleme alınmışlardır.

          İşte bu çerçeve içinde, bile yazılı olmayan, geçmiş dönemlerde kurallar, yönetmelikler ve uygulamalar, kaleme alınırlarken; akla gelmeyen, düşünülemeyen, ve kaleme alınamayan durumlar söz konusudur. Söz konusu olan bu durumlar için Madem İnsan hayatı, insan sağlığı, insan tokluğu, insan huzuru, ve mutluluğu söz konusu; yazılı olmayan durumlarda ne yapılacak?

         Ne yapılacak sorusunun cevabı, İşte o yöneticilerin, idarecilerin, yetkililerin Basiretleri ve asaletleri bu durumlarda ortaya çıkar.

        Olağanüstü durumlarda, Yönetimi altındaki insanların sağlıkları, geçimleri, emniyetleri ve mutlu olmaları için devreye yazılı olmayan kurallar ve kanunlar girer.

        Olağan üstü durumlarda, Bazı yapılan işler kanuni olmaya bilir ama vicdanidir.

       Hani normal zamanlarda bazı yöneticiler, işlerini kanunlara uygun, yönetmeliklere uygun ama vicdanlara sığmayacak şekilde, yandaş kayırarak ihaleler yapıyorlar ya; işte tam bu zamanlarda Aynı yetkililer, ömürlerinde bir kez  dahi olsa, Kanunlara nizamnameler uygun olmayan ama vicdanlara uygun işler yapabilirler, Yapmalıdırlar.

        Neden bahsediyorsunuz sayın hocam diyenleriniz var, biliyorum.

         Yereldeki basiretsiz, duyarsız, vicdansız, tüm yetkililere, salgın başladığından beri  “Artık yol yapmayınız, taş döşemeyiniz. Kötü günler geliyor vatandaşımız için esnaflarımız için, iş yerleri kapanan, işlerini kaybedenler için özel yardım kampanyaları için ayırınız” dediğimizde; Bir Milyon lira fazla bedelle taş ihalesini yandaşlarına verdiler. Tabi ki Kamu İhale Kurumu İhaleyi bozdu.

          Biz taş almayın diyoruz, basiretsiz, sinsi idareciler, Bir Milyon TL  fazlasına taş alımı yapıyorlar. Şimdi size soruyorum efendiler, Burada Vicdan nerede?  İnsanlık nerede? İleri görüş nerede?

         Ne olurdu, Bir yıldan beri taş döşeyeceğiniz  yollara vıcır dökerek geçiştirseydiniz?

    Ne olurdu acil olmayan yatırımlar geciktirilse ve bu günler için paraları saklana bilseydi?

     Diğer yandan Devlet yöneticilerimiz içinde bunlardan farklı söylemimiz olmayacak.   Çılgın projelerin paralarının bir miktarı vatandaşımıza aktarıla bilinseydi.

        Ülkemizde 20 Milyon aile var. 10 Milyon aile, ya işlerini kaybettiler, ya da bu salgın döneminde yoksullaştılar. Yandaşlarınız için sildiğiniz vergi borcu Tutarı 20 Milyon TL yi 10 Milyon aileye İkişer Bin TL dağıtsaydınız Sizlerin de Birer vicdan sahibi olduğunuzu göre bilirdik.   

       Diğer yandan yapılandırılan borçların taksitleri için Odalar ve diğer kurumlar mesajlar gönderip duruyorlar. İnsanımızın cinnet geçirmesi için yetkililerimizin tamamı el birliği yapıyorlar sanki.

          Efendiler, Olağanüstü durumlarda belli olur, yöneticilerin Asaleti, vicdanı, İnancı, becerisi, başarısı. Kabiliyeti ve özellikle CESARETİ.

         Hiçbir kanun, İnsanlarının sağlıklı kalması, aç kalmaması, cinnet geçirmemesi , yuvaların yıkılmaması, intiharların önlenmesi adına alınan tedbirler için yöneticilerimizi cezalandıramaz.

          Olağan üstü günler, olağan üstü  beyinleri olan yöneticileri ortaya çıkarır.

        Saygılarımla.                         Mehmet Kızılaslan         2021-04-27

 

  

1 Nisan 2021 Perşembe

ASALET BENDE BAŞLAR BENDE BİTER

 

                                  

       Adamlar oturdukları zaman mangalda kül bırakmıyorlar. “Benim büyük büyük dedem hacıydı, dedem hacı, babam hacı, kısmet olursa bende biraz daha hayatımdan nasiplendikten sonra hacı olacağım” ( Doğru ya dedelerinin hacılığı hocalığı seni kurtaracak öylemi öbür tarafta?)

        Hayatımdan nasiplenmek ne demek?

Gencim ya biraz daha içeyim,  mıçayım, elden ayaktan düşünce, zevki safa yapamayacak hale gelince hacca gider temizlenir gelirim.

      Bahçe kapısını da yeşile boyatırsın artık sen. O evde bir hacı olduğunu bilsinler diye.

     Diğer yandan kandil gecelerinde arındığını zannedenlere ne demeli?

     Kadir gecesinden başka Kandil gecesi olmadığı bilmiyor musunuz?

      Peygamberimiz (s.a.)in ana rahmine düştüğü, geceyi hangi yakını biliyor da, siz biliyorsunuz ve kandil olarak kutluyorsunuz?

      Siz Peygamber (a.s)efendimizin Miraca çıktığı geceyi kutlayıp özel bir gece yaşadığını nere den  biliyor sunuz?

      Efendimizin doğduğu gecelerde, yaş günü kutladığını ya da kutlattığını nereden uyduruyorsunuz?       

       Kandil geceleri peydah edip sadece o gecelerde, Allaha yalvarıp aklanacağını, Günah çıkararak temizleneceğini zanneden zavallılar; Allah hata ile yapılan ve işlenen günahlarınızı hemen fark edip, bir daha işlememeniz kaydı ile affediyor.

       Sizler, Kandil gecelerinde, Hristiyanların her Pazar günah çıkarıp arındıklarını zannettikleri gibi, arındığınızı günah çıkardığınızı mı zannediyorsunuz?  

         Dinimizin içine soktuğunuz bidat lar yüzünden sanki yeni bir din yarattınız. Atalarınızın hacılığı hocalığı ile sizlerde temiz, iyi insanlar olduğunuzu zannettiniz.

        Bazılarınız seyit olduğundan dolayı cennetin kapılarının size açılacağını zannediyorsunuz.  Diğer bazılarınız da Şeyhinizin, gavsınızın elini eteğini öptüğünüzde cennete gireceğinizi zannediyorsunuz. Onların kerameti olsa kendileri için kullanırlardı. Oysa ki onlar sizleri kullanıyorlar.

      Ramazan yaklaşıyor . İyi insan olamamış ama namazında niyazında, orucunda terafisin de olan; Nice faizciler, nice tefeciler, nice haram zadeler, nice kul hakkı yiyenler, kanuni ama insani ve vicdani olmayan yollardan para kazananları gösteriş içinde göreceğiz.

       Oysaki yüce Allah’ın tek muradı iyi insan olmamızdır. Abdest, Namaz, Oruç, Zekat, Hac, Hayır hasenat hepsi iyi insan olma yolumuzdaki araçlardır.

      İyi insan olma konusuna girmeyeceğim biraz düşündüğünüzde hepiniz nasıl iyi insan olunur bulacaksınız.

        “Oturdun fetva veriyorsun yine kızılaslan,” diyenlerinizi duyuyor gibiyim. Asla öyle bir niyetim yok bakınız Maun suresinde Yüce Allah ne diyor?

“Dini yalanlayanı gördün mü?

İşte o yetimi itip kakar;

Yoksulu doyurmaya teşvik etmez;

Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, onlar namazlarını ciddiye almazlar.

Onlar gösteriş yapanlardır hayra da mani olurlar”

      Şimdi çevrenizde,  lokma, şerbet ve yemek hayrı yapanları şöyle gözlerinizin önüne getirin. Hepsi, tanıdıklarını meydanlarda, herkesin gözünün önünde ağırlamanın mutluluğunu yaşarlar. Oysa ki kenarda köşede gerçekten yoksul ihtiyacı olanları arayıp bulmazlar.

     Bu hayır mıdır yoksa gösteriş mi şer mi? ( pandemi döneminde hayır yaptığını zanneden, gafillerin hayırları şer oldu. Memleket kırmızıya boyandı)

     İyi insan olmamızı sağlamayan ibadetler, gösteriş için yapılan hayır hasenatlar, bizleri örnek alan insanları dinden çıkarıyor.

   İsra suresi 25. Ayeti bakınız ne diyor.

     “Rabbimiz sizin kalplerinizi çok iyi bilir. Eğer siz iyi olursanız, şunu bilin ki Allah kötülükten yüz çevirerek tövbeye yönelenleri son derece bağışlayıcıdır”

   Saygı değer okuyucularım yukarıdaki başlığa gelince; Napolyon’un sözüdür o söz. “Asalet bende başlar bende biter” Atalarımızın yüceliği, iyiliği, şeyhimizin, gavsımızın marifetleri, bizleri asla kurtarmayacaktır. Ya da onların kötülüğü bizleri asla kötü etmeyecektir.

      Hepimizi kurtaracak olan şey iyi birer insan olmamızdır.

       Saygılarımla             Mehmet Kızılaslan 2021-04-01