Bir gün evvel bir iş adamının iş yerine bir
telefon gelir. Telefonun öbür ucunda Bir hanımefendi,
-İyi günler
efendim. SGK İl müdürümüz, yarın saat 14.30 da iş yeri sahibiniz müsait
ise, onu ziyarete geleceklerdir.
İşyerindeki
görevli hemen işyeri sahibine telefonda müsait olup olmadığını sorar. Müsaittir.
-Evet efendim,
müsaitlermiş bekliyorlar. Der.
İş yeri sahibi 33 yıllık işletmenin sahibidir SGK İl
müdürünü tanımamaktadır. Üstelik SGK ya borcu da vardır tutuşur. Sağa sola
telefon açar durumu öğrenmeye çalışır. İlk telefon açtığı yer e ulaşamaz ama
ikinci telefon açtığı şahıs, muhasebecisidir.
-…….. bey kardeşim beni yarın SGK İl Müdürü ziyaret
edecekmiş. Bir bilginiz var mı?
Biliyorsun bizim borcumuz var SGK ya, yarın haciz için
gelmesinler işyerime?
-
Yok abi yaa, Koskoca SGK il müdürü alacakları için
esnafın yanına mı gelirmiş hiç. Ya senin eski tanıdıklarından, ya da senin
arkadaşlarının tanıdıklarının birisinden selam getirmiştir. Korkma canını da
sıkma. SGK müdürü yeni geldi ya Aydına muhakkak tanışmak için, ya da bir selam
iletmek için size gelecektir.
-
Keşke abim öyle olsa, yüreğime su serptin. Der ama
yinede içindeki sesin birisi onun SGK ya borcu nedeniyle, içine inceden bir
korku salarken; sesin diğeri, egosunu okşayacak şekilde “Hadi yine iyisin, bak
koskaca SGK İl müdürü işyerini ziyarete geliyor. Birde tanıdık birinden selam
getiriyorsa, değmesinler keyfine” diyordu. Bu iki sesin arasında gitti geldi
bütün gece. Uykusu da kaçtı uyuyamadı. Yarın olsun hayır olsun, diye yatığında
ve uyumaya çalıştığında en fazla bir saat sonra uyanıyor. Kalkıp gezip geliyor
tekrar yatağa giriyor uyumaya çalışıyordu. Sabahı böylece diri tuttu. Her
kalkışında da dualar ediyordu SGK ya borcunu ödetsin diye Allah’a.
Ertesi gün oldu işyerine erkenden
gitti ve işlerini takip ederken aklı hep oradaydı. Ve vakit geldi. SGK İl Müdürü Kaşif KILIÇ, İl Müdür
Yardımcısı Mehmet DİŞÇİ ve Nazilli İlçe Müdürü İbrahim ERFİDAN işyerine
geldiler.
-Buyurun efendim hoş geldiniz.
-Teşekkür ederiz hoş bulduk.
Müsaitseniz sizinle sohbet etmeye ve bir çayınızı içmeye geldik.
-Bizi onurlandırdınız efendim
buyurun odama geçelim. Odaya geçildikten sonra
–Efendim ziyaretinizin sebebini
öğrenebilir miyim?
--Durun beyefendi önce bir
tanışalım sohbet edelim daha sonrada ziyaretimizin sebebini konuşuruz. İşleriniz
nasıl iyimi?
--Müdürüm nasıl anlatsam
bilmiyorum iyi diyelim iyi olalım ama, geçen sene 15 kuruştan portakalını
satan, karpuzunu 20 kuruşa satan, zeytin yağının 4 ya da 4,5 liradan satan
köylüye bir şeyler satmakta zorlanıyoruz. İnşallah bu sene mahsulleri para
ederde onların alım gücüne orantılı bizlerinde işimiz iyi olur.
- İnşallah beyefendi, inşallah.
Bu arada çaylar gelir içilir konuya girilir.
-Beyefendi siz oldukça uzun bir süredir
bizi ihmal etmişsiniz borcunuz faizleri ile birlikte bir hayli çoğalmış. Bize borcunuzu nasıl ödemeyi
düşünüyorsunuz? İş yeri sahibinin devlet erkanından, hele borcu olduğu dairenin
il müdüründen bu güne kadar duyduğu en nazik cümleydi bu.
- Efendim biliyorum, neyim var neyim
yoksa SGK ya borcumdan dolayı hacizli. Başka bir kurumun sigorta borcundan
dolayı da maaşımın dörtte biri sizin kurumunuzca kesiliyor. Geçmişte başımıza
gelen olaylardan dolayı da çok zor şartlar yaşadık, yaşıyoruz. Ben size karşı
kurumunuza karşı çok mahcubum. Gerekirse
benim işletmemi kurumunuza vereyim yeter ki size olan borcum ödensin, bende
öbür dünyaya millete borçlu olarak gitmeyeyim.
- Beyefendi biz sizin işletmenizi almaya
kapatmaya size ve çalışanlarınızı zarar vermeye gelmedik. Sizde bize hak
verirsiniz ki, siz bizi çok ihmal etmişsiniz birkaç kez yapılandırmış bir
miktar ödemiş sonra ödeyememişsiniz. Biz sizin nasıl ödemeyi düşündüğünüzü
sormaya geldik.
- Efendim ben bu borcumu ayda …… TL
olarak ödesem. Birde mevcut sigorta ödemelerimi …….TL olarak yapsam. Ayda ……TL
olarak ödeyebilirim başka türlü ödeyebileceğimi sanmıyorum. İşlerimiz çok kötü.
Bu rakamlar çok az bizim sınırlarımızı aşıyor. Ayda …. TL kadar öderseniz ancak
kabul ederiz
-Efendim mümkün değil o kadar parayı her
ay ödeyemem, gerekirse bir memurunuzu oturtun işletmeme sizde görün gelir
durumumu. Bu ay elemanların maaşını bile ödeyemedim. (Adam üzüntüden ağlamaklı
olmuştu)
- Olur mu öyle canım, biz size güvenmiyor
değiliz. Bakınız beyefendi biz size bir
düşünme süresi verelim. Düşünün, çare arayın ve bize bir ödeme planı getiriniz.
Bu ödeme miktarı bize verilen yetkileri aşmasın.
- Tamam efendim sizin bu iyi niyetli
yaklaşımınız nedeni ile olağan üstü gayret gösterip, çare arayacağım. Bu
borcumu inşallah kapatabilirim. Değilse devlet benim borcuma karşılık olarak
bana ya ortak olsun, ya da iş yerimdeki demirbaşlarımı, borcuma karşılık alsın.
Bende bu borçtan ve vicdan azabından kurtulayım.
Alacaklı
olan devletin kurumu SGK yetkilileri o kadar candan samimi ve nasıl çözüm
bulabiliriz mantığı ile iş yerini ziyaret etmişler ki, alacaklı gibi değil de,
sanki borçlu alçak gönüllülüğüyle, iş yeri sahibini rahatlatmışlar, ona bu
yaklaşımları ile devletin bu güne kadar hiç görünmeyen yüzünü göstermişlerdi.
İş yeri sahibi de borcunu nasıl
ödeyebilirim diye çare ararken, bu olayı bana oldukça duygusal bir
biçinde anlattı. Bende ondan izin alarak, anlayabildiğim kadarı ile, siz
okuyucularıma aktardım.
Hoş geldiniz, SGK İl Müdürümüz Sayın, Kaşif KILIÇ bey ilimize, Teşekkür ederim İl
Müdür Yardımcımız Mehmet DİŞÇİ bey size, Size de teşekkür ederim Nazilli ilçe
Müdürümüz İbrahim ERFİDAN bey. Devletin bize, bu güne kadar hiç görünmeyen
nazik, kibar ve anlayışlı yüzünü gösterdiniz ya, ölsek de, İflas etsek de, İş
yerlerimiz kapansa da gam yemeyiz artık. Düne kadar özel sektör düşmanı
gibi davranan mantıktan uzaklaştınız ya bu yeter bize. Asarız, keseriz, haciz
ederiz, iş yerinizi kapatırız, hemen öde bu borcunu diyen mantığı sildiniz ya kafamızdan.
“Ne haldesiniz, biz yerinde görmeye geldik” dediniz ya bize
sağ olun, var olun.
Bize
Devletin nasıl olması gerektiğini, devletin fertler için var olduğunu,
borcumuzu ödediğimizde, aslında borcunu ödeyenlere karşı adaleti sağladığınızı
anlattınız ya bize, Allah sizden razı olsun. Mahcup ettiniz bizleri.
İnsanlığınızla çok büyük mesajlar verdiniz. Saygılarımızla. Mehmet KIZILASLAN 2012-12-05