26 Ekim 2016 Çarşamba

YAPMAYINIZ SAYIN BAŞKANIM YAPMAYINIZ


          
Nazilli hürriyet caddesi asfaltı kazılmaya başlandı. Hah, tamam alt yapısına girilecek herhalde diye sevinmiştim. Nazilli Belediyesinden belediye başkan yardımcısı bir dostumla görüştüm. Alt yapısı mı yenilenecek diye sordum.
-Nerde, keşke öyle bir şey olsa, dedi.
-“ Atatürk bulvarında yeni alt yapı çalışmalarını yaptınız. En bozuk asfaltı olan caddemiz, Atatürk bulvarımız dır. Asfaltlamaya oradan başlayın dedik. Kabul etmedi, Büyük Şehir belediyesi dedi.
Kazılmış iken, bir kanal içine alalım tüm yer altı hatlarını diye, yazışmalar yapmaya çalıştık. Telefon hatlarını, doğalgaz hattını, içme suyu hattını, pis su hattını, yağmur suyu hattını, fiber optik kabloları hatlarını ama yazışma ve sonuç alma zamanını bile tanımadıklarını öğrendim. Üzüldüm.
Yapmayınız, Büyük şehir belediye başkanım yapmayınız!
Önce alt yapısı tamamlanmış yolların asfaltlamasını yapınız ki, bütün kurum yetkilileri ile görüşmelerini ve bu kurumların hatlarını bir kanalın içine toplasınlar ondan sonra Hürriyet caddesini asfaltlayınız.
Hatta Hürriyet caddesinin kanalını, ortasından bulunan çiçekliklerin altından bir tünel içinden geçiriniz ki, iki yüz yıl sonrasına bile ihtiyaca cevap verebilsin.
Biliyoruz, Sayın Başkanım bizleri hiç dikkate almadınız. Sizlerin aklı ve beyni büyük danışmanlarınız var! Onları dinliyor ve sürekli yanlış yatırımlar yapıyorsunuz. (kasaplık, fırıncılık, çaycılık, tostçuluk gibi)
Ordu caddesine büyük reklamlarla “Nazillinin temiz su hattını yeniliyoruz diye kazdığınız” ve döşediğiniz 200 metre borunun ne ucu bir yere bağlı ne de kıçı.
Hangi akla hizmet ettiyseniz anlamakta zorlanıyoruz.

Bazı işlerde yok birbirinizden farkınız.
Kiminiz belediyenin karşısındaki parkı yeniden düzenlemek için kazıp kırıyorsunuz. Kiminiz en düzgün asfaltı olan, Hürriyet caddesinin asfaltını kırıp yenilemeye çalışıyorsunuz.
Allah aşkına tüm yer altı hatlarını bir kanalda ya da tünel içinde toplamayacaksanız neden bu masrafları yapıyorsunuz?
Sizin hiç işsizliği önlemekle, istihdamı artırmakla ilgili bir projeniz olmayacak mı?
Biliyorsunuz ki  en düzgün asfaltı olan hürriyet caddesidir. Neden boşu boşuna kazıp yeniden yapıyorsunuz?
Bizim paralarımızı neden hoyratça boşa harcıyorsunuz?

Durun size 17 yıl önce dillendirdiğim ve seçim toplantılarında anlattığım Hürriyet Caddesi ile ilgili projemi anlatayım.
Dinlemezsiniz biliyorum.
Değerlendirmezsiniz biliyorum, ama yine de anlatayım.
Hürriyet caddesinin ortasında bulunan çiçekliklerin altından, bir taşıt girecek şekilde bir tünel kazınız. İçine traktörden bozma, bir matkap yerleştiriniz. Bütün yer altı hatlarını oradan geçiriniz ve o matkapla her evin önüne çıkacak şekilde hatların geçeceği delikleri deliniz. Hiçbir şekilde asfalt bozulması, işlemine girmeyiniz. Bu tünel sizin yüzlerce yıl ihtiyacınızı karşılayacağı gibi. Tehlikeli zamanlarda sığınak olarak bile kullanıla bilir.
Ta, Yıldıztepe Mahallesinden, Çapahasan mahallesine kadar bu tünel yapılabilir.
Biliyor musunuz söylediğim büyüklükte bir tünel, üst yolu trafiğe kapatmadan ve bozmadan kazılabilir. Bunu yapacak araç ve gereçler çok da pahalı değiller.
Ama siz nedense boşa gidecek ve belki de altı ay sonra yeniden kazılıp bozulacak hizmetlerde bizim paralarımızı harcıyorsunuz.
Yapmayınız, Sayın Başkanım, yapmayınız Bizim paralarımızı boşa harcamayınız. Size hakkımızı helal etmeyebiliriz.
Öncelikli işiniz, işsizliğe çare olacak, emek yoğun üretimler yapacak, sanayicilerin şehrimize gelip yatırım yapmaları için, boş fabrika binaları yapıp, kiraya vermek olsun.
Bu şehir size duacı olsun.
İşimiz olursa, ayaklarımızda çizmeyle, işimize gidebiliriz ama işimiz olmaz ise, o asfaltları olduğu halde, asfaltlarını yenilediğiniz,  caddelerde, aylak, aylak bile dolaşamayız.
Bilesiniz istedim.

Tuzu kurular, bu yazdıklarımı anlamakta zorlanır, biliyorum. Sizlerin de tuzunuz kuru ama danışmanlarınızın yanlış yönlendirmelerinden kurtulabilirseniz, sizlerde anlarsınız. Saygılarımla.              Mehmet Kızılaslan 2016-10-26

24 Ekim 2016 Pazartesi



FAİZLER DÜŞSÜN DİYORSANIZ, ÖNCE SİZ DÜŞÜRÜN

Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan, son günlerde, her fırsatta,
Faizlerin düşürülmesi için, finans sektörüne çağrıda bulunuyor. Faizleri düşürünüz, diye.
“Faiz sebeptir, enflasyonun yüksek olmasında, sonuç değildir” diye bağırıyor.
Finans çevresi de aksine siz enflasyonu düşürünüz bizde faizleri düşürelim diyor.
Finans çevrelerinin hiçbir yatırımda ve kalkınmada payı olacak işlerde bulunmadıklarını dile getiriyor. Çok doğru.
Faizlerin düşürülmesi halinde yatırımların hızlanacağını, Türk imalatçılarının dünya ile rekabetinin artacağını, belirtiyor, çok haklılar. Saygıyla konuşmalarını izliyorum.
Öncelikle yüzde yüz elli faizli krediler kullanarak ayakta kalacağımızı zannettiğimiz günlerden bu günlere gelmemizin sebebi olan Ak Parti iktidarlarına teşekkür ediyorum. Hayal bile edemezdik tek haneli rakamlara faizin düşeceğini.
Çok iyi hatırlıyorum, Halk bankasından kredi kullandığımız zamanlarda, gecelik faizlerin, yüzde, 7500 ler de olduğunu bilenleriniz var mı bilmem.
İşte o günlerde bana 7 gün faiz işlettiler. Yüz bin liralık borcum İki yüz kırk bin liraya çıktı bir hafta da. Bu faizleri tefeciler bile alamazken devletin bankası bana yazdı ve aldı.
Bu faizleri gören, ödeyen ve o sıkıntılarını hayatımız boyunca atlatamayan insanlardan biriyiz biz. O nedenle öncelikle Allah razı olsun diyorum sizlere.

“Biz girişimcimizi teşvik edeceksek, faiz oranlarını düşürmek zorundayız.
Eğer bunu düşürürsek, yatırımı artırırız.
Bunu düşürürsek, istihdamı artırırız.
Bunu düşürürsek üretimi artırırız.
Bunu düşürürsek girişimcimizle beraber ülkemizin dünyada rekabet gücünü artırırız.
Amerika’da faiz oranları; yüzde 1, bir buçuk.
 Japonya’da eksilerde.
Avrupa’da, yüzde bir, bir buçuklarda.
Peki kardeşim bize size ne oluyor da hala yüksek faizlerde direniyorsunuz?
Finans sektöründe olanlar reel sektörde yatırım yapmazlar. Çünkü finans sektöründe kazandıklarını reel sektörde kazanamazlar ki.
Türkiye’nin  bir puan faize, 2.5 milyar faiz ödemenin ve bunu ödetmenin vebalini bu karar alanlar asla ödeyemezler.
Yanlış yaklaşımları devam ediyor. Enflasyon düşerse faizleri düşüreceklerini söylüyorlar. Enflasyon sebep değildir. Faiz sebep, enflasyon neticedir.”
Çok güzel sözler. Allah razı olsun Sayın Cumhurbaşkanım bu tespitleriniz için. 

Peki, Sayın Cumhurbaşkanım şimdi ben size soruyorum.
Siz alacaklarınızı geciktirenlerden neden faiz alıyorsunuz?
Neden Devlet olarak siz öncelikle faizleri kaldırmıyorsunuz?
Neden ilk adımı, finans sektöründen bekliyorsunuz. Siz atmıyorsunuz?
Öncelikle vatandaşınızdan, yatırımcınızdan, imalatçınızdan, üreteninizden; vergi ve sigorta alacaklarınızdan faizleri siz kaldırmıyorsunuz?

İleride göreceksiniz ki, ve uygulayacaksınız ki; bu ülkeden kazanç vergisini de, sigorta bedellerini de, sizler kaldıracaksınız. Çünkü üretimi artırmanın yolu, kalkınmanın yolu, sadece harcarken yüzde 10 vergi alarak mümkün olacak. Bu gün aldığınız harçlardan ve vergilerin tamamından vazgeçeceksiniz.
O günleri görmek dileğimle. Mehmet Kızılaslan. 2016-10-24





15 Ekim 2016 Cumartesi

SİZE DE SORARLAR SAYIN BAŞKAN



Ülkenin en başarılı belediye başkanı ünvanını almak, yollara taş döşemek, parklar bahçeler yapmak, kasap dükkânları, fırınlar açarak esnafınla rekabet etmek demek mi?      
Şirketlerinizde kağıt üzerinde para kazanıyormuş gibi göstermek mi?
Yoksa o şirketlerin başına getirdiğiniz Fotocu diye gözaltına alınan ve astronomik rakamlarla maaşa bağladığınız birilerini doyurmak mı?
Size de sorarlar sayın başkan, İşsiziniz, için ne yaptınız, ne yapıyorsunuz diye.
Mahiyetinizdeki belediyelerin olanakları 1 ise, sizin olanaklarınız 1000. ne yaptınız sayın başkan işsizliğe çara bulmak için ne?
Bu bizim işimiz değil, devletin işi. Diyorsunuz biliyorum.
Hayır, bu yediden yetmişe hepimizin görevi.
Muhakkak bu işsizliğe çare önce devletin işi. Sonra Büyük şehir belediyelerinin, sonra diğer belediyelerin ve hatta muhtarların bile işi.
İşsizliğe çare bulmak, Devletini, Milletini, düşünen herkesin işi.
 Sorarım size, şehrinize kaç sanayici geldi, yatırım yaptı, siz başkan seçildi seçileli? Kaç kişinin iş sahibi olmasına sebep oldunuz, belediyede çalışanlardan başka?
Kasap dükkanlarınız da ve fırınlarınız da işe aldığınız insanları da sakın saymayınız. Çünkü sizinle rekabet edemediği için, işçi çıkaran kasap ve fırıncı esnafının çıkardıkları işçi sayısı kadar muhakkak işçi almışsınızdır. 
Değişik bir şeyler düşünmek zorundasınız sayın başkan, hem de çok değişik projeler hazırlamak zorundasınız.
Biliyoruz soruşturmalar ve teftişler geçirmeniz sizlerin zamanınızı alıyor olabilir.
Ama o danışmanlarınızın, o çalışan güya beyin takımınızın aklına, İstanbul ve Ankara’da yapılanların taklidini yapmaktan başka bir şey gelmiyorsa, danışman ücreti ödemeniz yanlış. Çıkarın, atın onları sayın başkan.
Başarılı belediye ünvanı ölçülerini anlamakta zorlanıyorum.
Bazı şirketler, gıda konusunda, altın madalyalar alırlar, Avrupa ülkelerinden biliyor musunuz nasıl alınır?
Bazı Avrupa ülkelerinde, dandik ödül şirketleri vardır. Verirler gıda şirketleri onlara 15-20 bin TL para, onlar da,  o parasını aldıkları şirketlere bir belge, bir madalya gönderirler iş biter.
Bu şehir, Bu güzelim Aydın, “dağlarından Yağ, ovalarından Bal akan şehir”  olmasaydı görürdük biz rezaletin daniskasını.
Diğer yandan komşu, komşusunun, domatesinden, soğanından, üzümünden, incirinden,zeytininden, yağından, yararlanmasa da görürdük, anamızın örekesini.
Biz sadece eleştirmeyiz, çözüm yollarını da gösteririz, biliyor musunuz?
Sayın başkanım, şimdi size de çözüm projelerimizden bazılarını söylüyorum.
1999 yılında dillendirdiğim bir projemiz vardı. Bu gün devlet bu projenin benzerini Güney doğu illerinde uygulamaya çalışıyor. “Anahtar teslimi fabrika” Lütfen sizde Aydın ilimizde bunun daha küçük şeklini uygulayabilirsiniz.
Kocaman AVM lere gösterdiğiniz önem kadar kendi esnafınız içinde gösterebilir.
Yerli, ürünler satan mağazaların olduğu, sürekli fuarcılık projesi yapabilirsiniz.
Yerli ürünleri işleyen fabrika kuracaklara, bir lira kira ile araziler verebilirsiniz.
Ruhsatlarını izinlerini ayaklarına götürebilirsiniz.
Şimdilik bu kadar sayın başkan. Çok geç kaldınız ama, yinede seçimlere bir yıl gibi bir zaman olduğunu tahmin ediyorum. Farklı bir şeyler yapınız. İşsizliğe çare bulunuz.
Bu sizin asli göreviniz. Zararı yok biz hizmetleri, eti, ekmeği, pahalıya alalım ama her vatandaşımızın evine bir maaş getirecek işi olsun. Saygılarımla. 2016-10-15  M.K.


12 Ekim 2016 Çarşamba

KAZANDIĞINIZ PARA HELAL Mİ KARDEŞİM?

  

            Bu gün, saat 11 de, Belediye Başkanımız Sayın Haluk Alıcık beyin, basın toplantısına katıldım. Çok ilginçti. Öncelikle Basın toplantısında bol, bol resim alınır. Belediye Başkanı ve yardımcılarının arkasından gün ışığı giriyor. Çekilen resimlerin tamamı karanlık. Toplantıyı düzenleyenlerin dikkatsizliği ilginçti.
Bizim konumuz bu değil.
Yüzlerce, yapılan başarılı hizmetin, resimleri ile tanıtımını yapan, Belediye Başkanımız, yeni yapacakları projelerden bahsettiler. Mükemmel projelerdi. Kendilerine ve ekibine teşekkür ettim. Bu kadar güzel projelerinizden sonra, şehrimiz insanından birisi size sorsa, “Sayın başkanım benim ekmek parama bir liralık artış sağlayacak, ya da işsizlerimize iş sağlayacak bir projeniz var mı?” dese ne dersiniz?
Biz ne yapabiliriz ki?
Dedikten sonra, “Sosyal tesisler açıyoruz kendimiz işletiyoruz. Hem para kazanıyoruz ilk defa hem de çalışanlarımıza iş veriyoruz”
Peki değerli kardeşim aynı tesisleri kiraya verseniz kiracınızda aynı sayıda işçi çalıştırmayacak mı? Birde kira geliriniz olmayacak mı?
“Kaldı ki bazı yerlerde kiracılarınızla rekabet ediyorsunuz, yazık değimli o esnafınıza” 
Bu para kazanma yöntemini Büyük Şehir Belediyesinden öğrendim. Dediniz ama kılavuzunuz da yanlış yapıyorsa?  Dedik.
Yardımcılarından birisi kızarak, bir şeyler mırıldandı. Dudak okuyamadığım için ne söylediğini anlayamadım. Dolayısı ile cevap ta veremedim. Olsun, her söylenen söze cevabımız var ama, bir söze bakarız, bide söyleyene….!
             Ne yapabiliriz ki sorusuna orada da tekrar anlattım. “Devletin, Anahtar teslimi fabrika projesi var, Güney doğu bölgelerimiz için. Sizler de burada, buna benzer projeler yapabilirsiniz” dedim.
Öğrenciler İsabeyli de, bir artı bir dairelerde 7-8 yüz TL kira ödüyorlar. Özel yurtlarda 3-4 kişilik odalarda 5-6 Yüz TL bedel ödüyorlar.
Öğrenciler için Yurt yapabilir ve 300 TL ye kiraya verebilirsiniz dedim.
Nazilli de 18 kişilik yurtları olduğunu söylediler! İlginçti.
            Yine söylüyorum. Danışmanlarınız sizi yanlış yönlendiriyorlar. Kılavuz olarak örnek aldığınız Büyük Şehir Belediyesi de Kasaplığa ve fırıncılığa soyundular yanlış yapıyorlar. Siz de Tostçuluk işletmeleri açarak, tostçu, çaycı, gazozcu, esnafınızla rekabet ediyorsunuz. Yanlış yapıyorsunuz.
Verin kiraya tostçu ve gazozcu dükkânlarınızı.
Size ve adalet anlayışınıza yakışmıyor bu yöntem. Adil değil.
Adil olmayan hiçbir şey, Helal değildir. Kiracılarınız ve esnafınıza yazık oluyor. Onların sizinle rekabet etme şansları yok. Devlet’le ve Sermayedar Yurtçu esnafı ile rekabet ediniz. İnanın, o yoksul öğrencilerin ve küçük esnafınızın gözünde büyüyeceksiniz.
Allahın yanında da takdir göreceksiniz. Onları gerçekten koruduğunuz için.
Nasıl, kasap dükkânı açan, fırın açan, belediyeler, zararlarını, su ve atık su bedellerine zam yaparak karşılayacaklarsa, sizlerde ileride bu zararlarınızı başka hizmetlere zam yaparak karşılamak zorunda kalacaksınız. Ya da kiracılarınız kapatıp gidecekler. Üzülüyorum.
İşsizliği önlemeye dair somut çözümlerin beklentisi içinde birçok işsiz vatandaşımız. Rekabetinizle kapanacak iş yerlerindeki işçilerin işsiz kalması da sizin vebaliniz olacak.   

Yine acı söyledik. Anlayışınızı bekliyoruz. Mehmet Kızılaslan. 2016-10-12

7 Ekim 2016 Cuma





                  PATLATTINIZ BENİ BELEDİYE BAŞKANLARI
Öncelikle, Merhum başbakanımız Adnan menderesin Anıt heykelinin açılışı için, Sizleri tebrik ediyorum ve Allah sizden razı olsun diyorum.
Ama bu büyük eylemin, bu büyük hizmetin yanında, size katılmadığım Tepe kafeteryanın açılışı ve işletmeciliğini Belediyenin yapacağını öğrendiğim için sizinle aynı fikirde değilim size katılmıyorum ve müsaadenizle sizleri eleştireceğim.

Daha önceki bir yazımda,
Belediyeler kasap dükkanı açmazlar, Et Entegre tesisi kurarlar. Tüm kasaplara ucuz et dağıtarak tüketiciyi korurlar.
Belediyeler fırın açmazlar, Un Tevzi üniteleri kurarlar. Tüm fırınlara ucuz un dağıtırlar, garibanın ekmeğini ucuz almasını sağlarlar. Demiştim.

Şimdi de Belediyeler tostçu dükkânı, kafeterya açmazlar diyorum.
Neden mi?
Tostçuluk yapan işletmeler küçük işletmelerdir. Belediyeler onların kazancına göz dikip, rekabet edeceklerine, Büyük düşünürler Öğrencilerin part taym çalışabilecekleri fabrika binaları yaparlar işletmecilere kiraya verirler. Öğrencilerin gelirlerinin artmasına katkıda bulunurlar da ondan diyorum.
Belediye olarak yanı başındaki dükkânlara işletmecilere kiraya vereceksiniz. Sizin kira gideriniz olmayacak. Çalışanınızı asgari ücretle belediyeden karşılayacaksınız. Ve kiracınızla rekabet edeceksiniz.
Bir bakınız o bölgede onlarca tostçu var. Hepsi de kıt kanaat geçiniyorlar. Bazıları kiralarını karşılayamıyorlar kapatıp gidiyorlar. Yazık, yaptığınızı sokaktaki sıradan vatandaş yapmaz, yapamaz.
Sizler ki bulunduğunuz mevkilerde büyük düşünmesi gereken, çaplı işler yapması gereken insanlar olmak zorundasınız.
Sizlere acıyorum, size akıl verenlere ise kızıyorum. Size akıl verenler bu tür işlere soyunduranlar, sizlerin aleyhinize çalışıyorlar. Onların sayesinde sizler seçilemez hale geleceksiniz.
Hayırlı olsun vatana millete, tostçu dükkanı kafeteryalarınız.

Bu şehir batıyor. Hiç biriniz hala, Fabrika binaları yapıp şehir dışından gelip yatırım yapacak ve şehrimizden, 100 işsize, iş verecek müteşebbise bir liraya kiraya vermeyi düşünemediniz yazık ki ne yazık.
Sizin yaptığınız bu tostçuluğu, sıradan küçük esnaflar yapıyor. Sizler büyük düşünmek büyük projeler yapmak zorundasınız.
Küçülüyorsunuz, esnafın, vatandaşın gözünde küçülüyorsunuz. Bunun için üzülüyorum. Sizin adınıza yerlere giriyorum. Bu yaptığınız belediyecilik değil. Bu yaptığınız esnafınızın, küçük esnafınızın ekmeğine göz dikmektir. Onlarla rekabet yapacağınız için, onların kapanmasına sebep olmak demektir.
Bunun adına haksız rekabet denir. Bunun adına, adaletsizlik denir. En kötüsü onların gözünde küçülmek demektir.

Yazımın buraya kadar olanını davetinize icabet etmeden yazdım. Bundan sonraki bölümünü de oradan döndükten sonra yazıyorum.
Kafeteryanın açılışına katılmadım hemen yanındaki kafeteryadan 3 çay içerek izledim. Ama Heykelin açılışında oradaydım.
Konuşmanızda Kafeteryanın bedelinin 250 000 TL olduğunu söylediniz.
Aynı parayla, iki tane 400 er metre kare hangar yapar ve şehirlerarası ilan vererek öğrencilerin boş zamanlarında çalışabilecekleri işleri kuran, müteşebbisler arardım.
Ve derdim ki kirası bir lira. Yeter ki burada 100 e yakın öğrenci boş zamanlarında çalışsın derdim.

 Haksız rekabet ediyorsunuz dedim. Yan taraftaki yine size ait olan kafeteryanın kirası 5000 TL ve o işletme 8 ay çalışıyor. Bu da demek ki aylık kirası 7 500 TL demektir.
Bu işletmeci çayı 1 TL den,  Tostu 4 TL den satacak. Siz ise belediye olarak çayı 75 kuruştan, tostu 3.5 TL den satacaksınız.
Doğru mu sizce?
Adil olduğunuzu mu zannediyorsunuz?
Sizin işlettiğiniz kafeteryanın bahçesine belediyenin elemanları hazır çimler koyacak çiçekler dikecek. Kiraya verdiğiniz kafeteryanın bahçesine kiracılarınız bakacak.
Makul bir fikir mi?
İnşallah hemen yanındaki tüm kafeteryalar kiralarını ödeyebilecek durumda kalırlarda kiralarınızı toplarsınız.
Ey başkanım. Orada da “Heykelin açılışı için tebrik ediyorum, ama kafeterya için sizi eleştireceğim” demiştim kulağınıza.
Dost acı söyledi yine.
Kasap ve fırıncılığa soyunan Belediye başkanı da, Tostçuluğa soyunan sizde dinlemiyorsunuz beni.
Zurnanın son deliği olmadığımızı, Belediyeciliğin bu olmadığını ileride göreceksiniz. Ama çok geç olacak.

Rabbim sizi doğruları göstermeyen danışmanlarınızdan, kılavuzlarınızdan korusun. Saygılarımla.          Mehmet KIZILASLAN   2016-10-07