30 Mayıs 2024 Perşembe

KALKINMACI ÜRETEN BELEDİYECİLİK 2

 

                                               

       Hükümetler, ne kadar yurttaşlarımızı tüketen, israf eden yöntemleri ile fakirleştirerek, kendilerine muhtaç duruma düşürüp, biat eder duruma sokmaya çalışırlarsa çalışsınlar; belediyeler bu durumdan kurtula bilineceğini Çağdaş ve özgürlükçü yerel yönetim modeli göstererek başarmak  zorundadırlar.

        Yerel yönetimler kültürel faaliyetler yaparlar, yapmak zorundadırlar da, ancak geçim sıkıntısı içinde bulunan insanlar; gittikleri etkinliklerden zevk almaları mümkün değildir. İzleyicilerin beyinlerinin bir yarısı, ertesi günkü sıkıntıları ile meşgul ise; ücretsiz gittikleri konserlerden bile, asla zevk alamazlar.

       Yerel yönetimlerin öncelikli işleri kontrolsüz fiyat artışları ile acımasız kapitalizmin mantığı ile müşterilerini soymaya kalkan esnaflarımızı da denetlemektir.

        Size bir kıymalı pidenin maliyetini çıkararak örnek vereceğim. 1 kg kıyma dan 18- 20 adet tek pide çıkar. Bir pideye düşen kıyma maliyeti 30 TL yapar. Bir pide hamurunu içini siz götürdüğünüzde 15 TL alan pideci para kazanıyorsa pidenin maliyeti 45 TL dir. İkiye katlayıp satsa bile bu pidenin bedeli 90 TL yapar. Siz eğer bir pide fırınında bundan daha pahalıya pide yemek zorunda kalıyorsanız sebebi denetimsizliktendir. Bu suç belediyelerindir.

        Bu olayı neden anlattım.

Çalışkan belediyelerimiz 3 kap yemeği kent lokantalarında 40 TL den satabiliyorlarsa, Lokantalar bu 3 kap yemeği 60 liradan satabilirler. Haydi bu üç kap yemeği 80 TL den satsınlar. Bu durumda bile belediyelerimizin esnafı ile rekabet etme mecburiyeti ortadan kalkar mı?  Evet kalkar. Belediyelerimizde asli görevlerine dönerler mi? Evet dönerler.

          Sakın ha sakın lokantacı ve pideci esnafımız kendilerine hasım olduğumu zannetmesinler. Bu konu her esnafımız için geçerlidir. Kendilerinin aşırı yükselttikleri fiyatlar yüzünden, müşteri sayısı ve ciroları düşmektedir. Sürümden kazanacaklarına, aşırı kardan kazanmayı amaçlamaları, eninde sonunda işlerinin kötüye gitmesini ve hatta birçoklarının iş yerlerinin kendileri yüzünden kapanacağını görmeleri için yazdım.

         Bir esnaf, bir sanatkar, sadece birkaç alanda üreticidir ve yüzlerce alanda tüketicidir. Bilmeliyiz ki ürettiğimiz bir konuda, vatandaşımıza kazık atarsak; tüketici olduğumuz yüzlerce konuda kazık yemeye müstehak oluruz.

        Olaylara bu açıdan bakma mecburiyetimiz vardır. Bu açıdan bakmadığımız sürece hepimiz başkalarına bir kalem malda kazık atarız. Yüzlerce kalem malda da kazık yeme sonucu ortaya çıkar.

        İşte tam burada, Belediyelerimize cesurca yapmaları gereken bir görev düşer. Bu görevde denetim görevidir.

           Efendiler üretim maliyetlerini etkileyen şeylerin başında kiralar gelmektedir. Belediyeler kiraların düşmesini de sağlaya bilirler.

“Yok ya! hükumetler bile bunu sağlayamadı” diyenlerinizi duyuyorum. İyi okuyun bu kısmı lütfen.

         Belediyelerimize ait evler ve atıl değerinde kullanılmayan gayrimenkullerin hepsi elden çıkarılıp, imara açacakları yeni alanlarda; elden çıkardıkları bu gayrı menkullerin bedelleri ile, yeni iş yerleri ve yeni çarşı merkezleri kurulabilir. Daracık alanlarda astronomik rakamlarla kiraya verilen yerlerin sahipleri de terbiye edilmiş olur. Kiraların yeni iş yerlerinde ucuz olması diğer iş yerlerinin de fiyatlarının düşmesine sebep olur mu? Evet olur.

        Kapitalist sistemlerde malın değeri arzın az olmasından dolayı yükselir.

       Her orta halli belediyenin, 2000 in üzerinde gayrı menkulü vardır. Bunların en az yarısı da başkaları tarafından değerinin altında kullanılmaktadır. İşte bu malların hepsi kullananlara ve veya o köyde, mahallede bulunanlara açık artırmayla satılarak, elde edilen gelirlerle yeni iş alanları ve şehre inanılmayacak kadar büyüklükte ticari ve ekonomik hareket sağlana bilir.

      Ey belediye başkanları efendiler, sizlerin tuzunuz kuru olabilir. Kültürel faaliyetlerde etkinlikleri huzur içinde seyrede bilirsiniz. Üç sıra arkanızda oturanlarda sizin gibi rahat izleye bilirler. Biliniz ki beş sıra arkanızda oturanlar rahat değiller. O etkinliklere parasız dahi olsa, gelemeyen, izleme huzuru bulamayan, beyni meşgul, ertesi günkü sıkıntıyı düşünerek, huzurlu etkinlik izleyemeyenlerinde başkanları sizlersiniz.

        Bir şeyler yapmış olabilmek için değil, çözüm üretmek için iş yapınız. Öncelik sırası açlık ve yoksulluksa eğer, onu aşmak için faaliyet gösteriniz.

         Tekrar uyarıyorum. Başarısızlığınız, hepimizin başarısızlığıdır. Cumhuriyetimizin ve demokrasimizin bekası sizlerin başarısına bağlıdır. Sizler başaramadığınızda, genel seçimlerde, tüm ülkemiz kaybedecektir. O makamlarda oyunda oynaşta, olamazsınız. Yoksul insanların karnını kültürel faaliyetlerle doyuramazsınız. Öncelik İş imkanlarını artıracak yöntemlerdedir, Korkmayınız bu alanda projeler üretiniz. Bir daha seçilemeyecek dahi olsanız bu sizin asli göreviniz olmalıdır.

        Muhtaç olduğunuz güç, sizlere oy veren ve sizlerden hizmet bekleyen halktır.

 Saygılarımla.

               Mehmet Kızılaslan   2024-05-30

      

           

 

        

    

11 Mayıs 2024 Cumartesi

KALKINMACI ÜRETEN BELEDİYECİLİK 1

 

                                                

         Hükumetler, tüketen, israf eden, fakirleştiren, YARDIMA MUHTAÇ HALE GETİRİP, muhtaç hale getirdiği vatandaşlarına verdiği sosyal yardımlarla, biat ettiren bir yapıdan, yeni bir yol bularak, Milletin önünü açması gerekmektedir.

       Sosyal devlet, muhakkak ki, açına, yoksuluna, fakirine yardım edecektir. Ancak Devletin önceliği, vatandaşını yardıma muhtaç hale getirmemektir. Onların sosyal yaşamını, alın terleri ile kazanarak, kimseye muhtaç olmadan, hayatlarına devam ettire bilecek ortamlar hazırlamaktır.    

        Bu görev sadece Devletin, Hükumetlerin de değildir. Belediyelerde uygulamalarında, vatandaşının hayat standardını bir tık üst noktalara taşımak zorundadırlar.

       Yahu nasıl yapılacak bu?

Belediyeler maaşları zor öder durumdalar, fabrikamı kuracaklar? İşsizliği mi önleyecekler?

Devlet zaten, Millete ait fabrikaları yok parasına satmışlar.

       Efendiler, şimdi sizlere bu güne kadar yaşadığımız yönetim sistemlerinin yanlışlığını anlatmayacağım. Sonucun ülkemizi ve şehirlerimizi ne kadar vahim hale getirdiğini; çektiğimiz yoksulluklardan dolayı hepimiz zaten biliyoruz.

        Hükumetlerin yanlışlarını, yine, yeni gelecek hükumetler düzeltmek zorundadırlar konumuz bu değildir..

       Konumuz yerel yönetimler, Yeni Belediyelerimizdir.

Yeni görev alan yeni Belediye başkanlarının yapacaklarına ışık tutmak için “ÇAP”ın, Çözüm Araştırma Platformunun, ürettikleri çözüm yollarından bahsederek açmaya çalışacağım.

         Birinci görevleri, eski belediye başkanlarının yeniden seçilebilmek için yaptıkları, düğün, dernek, cemiyet, çarşı esnafı ile simitli kahvaltılarla, el öperek geçirecekleri zamanlarını, şehrinin sorunlarını çözmek için harcama mecburiyetleri vardır.

       Bu mecburiyet bütün vatandaşına saygıdan ve yüz binlere hizmet için harcanacak zamanı üç beş kişiyi memnun etmek için harcamamaları gerektiğindendir.

    Çözümü, belediye fidanlığında yetiştirdiğimiz, salonda ve bahçede yaşaya bilecek bir ağacı saksısıyla üzerine bir metal plaket takarak göndermektir. Sizi fidan yaşadığı sürece cemiyet yapan vatandaşlarımız  anacaklardır.

        İkinci göreviniz. Belediyelerinize ait köyde, kentte, mahallede, işgal edilmiş, birileri tarafından kullanılan, bedelleri ödenmeyen, meyveleri toplanamayan, atıl, ileriye dönük üzerine proje yapılamayacak ne kadar gayrı menkulünüz varsa; hemen bulunduğu mahalde yaşayanlar öncelikli olmak üzere açık artırmayla satılmalıdır.

         Bu satışın önemi o mahaldeki insanlarımıza, hizmet getire bilmek için olduğu anlatılmalıdır. Aksi halde mahallelerdeki açıkgöz siyasilere yakınların meccanen kullandığı alanların değerinde elden çıkarılmadan, o mahalledeki tüm halka hizmet yapılamayacağı anlatılmalıdır.

       Elde edilen gelirlerle o mahalledeki insanlarımıza çok daha iyi hizmet ede bileceğimizi göstermek zorundayız.

         Üçüncü Göreviniz, her mahallede bulunan parklara, hava kararmaya başladığında, it uğursuz, uyuşturucu kullanan, birçok insan doluştuğundan normal insanlarımız bu parklara girememektedirler. Bu nedenledir ki, bu parkların uygun köşelerine, 25 metre karelik birer büfe ve yanına mahalleli kadınlarımızın yaş günü ve toplantılar yapa bilecekleri, cam balkonla açılıp kapana bilen, yaz kış kullanılabilecek 70-80 metre karelik mekanları, KENDİLERİ YAPA BİLECEK müstecirlere kiraya vermek. Yani belediyelerimizin cebinden bir kuruş çıkmadan, hem bir kazanç kapısı açılacak. Hem de mahallelerde, mahalleli insanımızın kadınlarımızın sosyal yaşamını bir tık üste taşıyacak yöntemler bulmuş olacağız. Parklarımız daha güvenli ve temiz hale getirilmiş olacaktır.

           Değerli okurları, bir yazı A4 ölçüsünden büyük olursa okuyanımızı sıkıyor. Bu yazımı burada kesiyorum, ancak Önerilerimiz sonraki yazılarımda devam edecektir.

Yeni başkanlarımıza uyarımdır. Başarısızlığınız, hepimizin başarısızlığıdır ve sonu Cumhuriyetin ve demokrasimizin ortadan kalkması gibi bir sonuç doğuracaktır.

               Mehmet Kızılaslan   2024-05-11

      

           

 

        

    

19 Nisan 2024 Cuma

YENİDEN YAZI YORUM

 

                                                    

          Merhaba değerli okurlarım. Seçim süresinden beş ay kadar öncesinden köşe yazmayı bıraktım.

Sebebine gelince, Köşe yazdığım bütün gazetelerin sahipleri benim çok sevdiğim saygı değer dostlarımdır. Onların seçim çalışmaları süresince siyasi görüşleri ve bağlantıları nedeni ile, üzülmesinler, kazançlarına engel olmayayım ve gazetelerinin çizgilerine ters düşmeyeyim diye. Tabi ki seçim çalışmaları süresince Face deki panolarımızla, var gücümüzle siyasi çizgimiz doğrultusunda çalışmalarımızı sürdürdük.

     Seçimler bitti ve müsaadelerinizle yeniden yazmaya başlıyorum.

Köşe yazarları ne kadar gerçekleri yazmaya çalışsalar da, yazdığı gerçekler ne gazetelerine nede sahiplerine zarar vermemelidirler. Hoş benim yazdığım gazetelerin sahiplerinin hiç birisi bu güne kadar yazdığım yazıları “Bu bizim için sakıncalı” diyerek yazılarımı yayınlamamayı düşünmediler.           Hepsine bu nedenle ayrı ayrı teşekkür ederim.

        Gelelim yazımızın konusuna.

         Seçimlerin sonuçları, sebep sonuç ilişkisini değerlendire bilen herkes tarafından bilinmektedir. Bu nedenle o konuya da girmeyeceğim. Bundan sonra seçimleri kazanan belediyelerin nasıl davranmaları gerektiği konusuna değineceğim.

        Kazanan belediyelere vatandaşımız bir kredi açmışlardır. Eğer bu kredi düzgün yerlerde kullanılmadığında şirketler nasıl batarlarsa, bu oy kredisini alan belediyelerde, aldıkları oy kredisini, şeffaf ve temiz tarafsız belediyecilik adına kullanmazlarsa, bir daha aynı başkanlar seçilemeyecekleri gibi, 4 yıl sonra gerçekleşecek genel seçimlerde partileri de, hüsrana uğrayacaklardır. Ülkeme de en büyük kötülüğü yapmış olacaklardır.

         Biz köşe yazarlarının siyasi düşüncemiz ne olursa olsun, yanlışları kim yaparsa yapsın yazmak mecburiyetimiz bulunmaktadır. “Biz yaparsak mübah, başkaları yaparsa günah” mantığını hayatımız boyunca doğru bulmadık. Bu nedenledir ki yeni değişen belediye başkanları, şeffaf temiz ve tarafsız belediyecilik yapmayacak olurlarsa; Biz çantada keklik ve yanlışlarının yanında duracak kadar karaktersiz olmadık olmayacağız.

         Bilesiniz ki seçilen belediye başkanları, gözümüz bundan sonra üzerinizdedir. Tarafınız olup sizleri destekledi isek, seçilmeniz için mücadele etti isek, ülkemizin genel durumunu ve şehrimizin geleceğini, sizlerden önce düşündüğümüzden dolayıdır.

          Eğer kolektif akılı kullanmayıp, insanımızın önceliklerini göz ardı etmeye başladığınız her olayda karşınızdayız. Belediyelerimizin, şirketlerinin başına, müdürlüklerinin başına, liyakatsiz ve “sadece bizim dediğimizi yapsın, düşünmesin, emirleri harfiyen yerine getirsin, oralardaki rantı bundan sonra yandaşlarımıza akıtsın yeter” düşüncesi ile atama yapacak olursanız; bu bize ve size verilen oy kredileri daha ilk gününden yanlış harcanmış demektir.

         Her partinin içine yuvalanmış menfaat çeteleri vardır. Denenmediğimiz için birçok dürüstlük naraları atan guruplar, belediyelerimizin kurumlarına kendi adamlarının atanması için başkanlarımızı ablukaya alıp kendilerine mecbur etmeye çalışacaklardır. Biz her maçı dışarıdan seyretmesini bilen aklıselim insanlarımızın düşüncelerinin ortak noktalarının kullanılmasından yanayız.

       Biliniz ki sayın başkanlar, sizleri yanlışa iten çıkarcıların tamamı, başarısızlık halinde bu başarısızlığı sizlere yıkacaklardır. Oysaki başarısızlığınız hep partilerinize, hem de 4 yıl sonraki genel seçimlerde cumhuriyetimize, demokrasimize, adaletin rafa kalkmasına ve hatta anayasamızın ortadan kalkmasına kadar kötü bir yol açacaktır.

        Biz sizlerin işinizin çok zor olduğunu biliyoruz. Bu nedenledir ki kılavuzlarınızın çok dürüst olması gerekmektedir. Sizleri seçenler, sadece sizleri seçmediler. Demokrasiyi seçtiler, adaleti seçtiler, hakkı seçtiler, Demokratik Cumhuriyeti seçtiler, Atatürk ilkelerini seçtiler. Laik cumhuriyeti seçtiler. Uygulamalarınız, şeffaf olarak bu yönde olmaz ise biliniz ki ülke sizlerin yanlış uygulamalarınızdan dolayı kaybedecektir.

         Bunun içindir ki biz şimdilik sizlerin yanınızdayız. Ne yazık ki çantada keklik, dilsiz şeytan ve kullanılacak kaleminiz değiliz.

          Bu yazım sizleri üzdü ise kusurumuza bakmayınız. Tüm Türkiye’nin üzüntüye boğulmaması ve Cumhuriyetin kazanımlarının kaybedilmeye devam edilmesi halini görmemek için acizane uyarı mektubumuzdur. Esen kalın, sağlıklı kalın, Atatürkçü kalın, ezilenden yana kalın ve mutlu kalın sayın başkanlarım.

                                Mehmet Kızılaslan   19 Nisan2024