Hükümetler, ne kadar yurttaşlarımızı
tüketen, israf eden yöntemleri ile fakirleştirerek, kendilerine muhtaç duruma
düşürüp, biat eder duruma sokmaya çalışırlarsa çalışsınlar; belediyeler bu durumdan kurtula
bilineceğini Çağdaş ve özgürlükçü yerel yönetim modeli göstererek başarmak zorundadırlar.
Yerel
yönetimler kültürel faaliyetler yaparlar, yapmak zorundadırlar da, ancak geçim
sıkıntısı içinde bulunan insanlar; gittikleri etkinliklerden zevk almaları
mümkün değildir. İzleyicilerin beyinlerinin
bir yarısı, ertesi günkü sıkıntıları ile meşgul ise; ücretsiz gittikleri
konserlerden bile, asla zevk alamazlar.
Yerel yönetimlerin öncelikli işleri
kontrolsüz fiyat artışları ile acımasız kapitalizmin mantığı ile müşterilerini
soymaya kalkan esnaflarımızı da denetlemektir.
Size bir
kıymalı pidenin maliyetini çıkararak örnek vereceğim. 1 kg kıyma dan 18- 20
adet tek pide çıkar. Bir pideye düşen kıyma maliyeti 30 TL yapar. Bir pide
hamurunu içini siz götürdüğünüzde 15 TL alan pideci para kazanıyorsa pidenin
maliyeti 45 TL dir. İkiye katlayıp satsa
bile bu pidenin bedeli 90 TL yapar. Siz eğer bir pide fırınında bundan daha
pahalıya pide yemek zorunda kalıyorsanız sebebi denetimsizliktendir. Bu suç
belediyelerindir.
Bu olayı neden
anlattım.
Çalışkan belediyelerimiz 3 kap yemeği kent lokantalarında 40
TL den satabiliyorlarsa, Lokantalar bu 3 kap yemeği 60 liradan satabilirler. Haydi
bu üç kap yemeği 80 TL den satsınlar. Bu durumda bile belediyelerimizin esnafı
ile rekabet etme mecburiyeti ortadan kalkar mı?
Evet kalkar. Belediyelerimizde asli görevlerine dönerler mi? Evet dönerler.
Sakın ha sakın lokantacı ve pideci
esnafımız kendilerine hasım olduğumu zannetmesinler. Bu konu her esnafımız
için geçerlidir. Kendilerinin aşırı yükselttikleri fiyatlar yüzünden, müşteri
sayısı ve ciroları düşmektedir. Sürümden kazanacaklarına, aşırı kardan
kazanmayı amaçlamaları, eninde sonunda işlerinin kötüye gitmesini ve hatta birçoklarının
iş yerlerinin kendileri yüzünden kapanacağını görmeleri için yazdım.
Bir esnaf, bir sanatkar, sadece birkaç
alanda üreticidir ve yüzlerce alanda tüketicidir. Bilmeliyiz ki ürettiğimiz bir
konuda, vatandaşımıza kazık atarsak; tüketici olduğumuz yüzlerce konuda kazık
yemeye müstehak oluruz.
Olaylara bu açıdan bakma
mecburiyetimiz vardır. Bu açıdan bakmadığımız sürece hepimiz başkalarına bir
kalem malda kazık atarız. Yüzlerce kalem malda da kazık yeme sonucu ortaya
çıkar.
İşte tam burada,
Belediyelerimize cesurca yapmaları gereken bir görev düşer. Bu görevde denetim görevidir.
Efendiler üretim maliyetlerini etkileyen
şeylerin başında kiralar gelmektedir. Belediyeler kiraların düşmesini de
sağlaya bilirler.
“Yok ya! hükumetler
bile bunu sağlayamadı” diyenlerinizi duyuyorum. İyi okuyun bu kısmı lütfen.
Belediyelerimize
ait evler ve atıl değerinde kullanılmayan gayrimenkullerin hepsi elden çıkarılıp,
imara açacakları yeni alanlarda; elden çıkardıkları bu gayrı menkullerin bedelleri
ile, yeni iş yerleri ve yeni çarşı merkezleri kurulabilir. Daracık alanlarda astronomik rakamlarla kiraya verilen yerlerin
sahipleri de terbiye edilmiş olur. Kiraların yeni iş yerlerinde ucuz olması
diğer iş yerlerinin de fiyatlarının düşmesine sebep olur mu? Evet olur.
Kapitalist
sistemlerde malın değeri arzın az olmasından dolayı yükselir.
Her orta halli
belediyenin, 2000 in üzerinde gayrı menkulü vardır. Bunların en az yarısı da
başkaları tarafından değerinin altında kullanılmaktadır. İşte bu malların hepsi
kullananlara ve veya o köyde, mahallede bulunanlara açık artırmayla satılarak,
elde edilen gelirlerle yeni iş alanları ve şehre inanılmayacak kadar büyüklükte
ticari ve ekonomik hareket sağlana bilir.
Ey belediye
başkanları efendiler, sizlerin tuzunuz kuru olabilir. Kültürel faaliyetlerde
etkinlikleri huzur içinde seyrede bilirsiniz. Üç sıra arkanızda oturanlarda
sizin gibi rahat izleye bilirler. Biliniz ki beş sıra arkanızda oturanlar rahat
değiller. O etkinliklere parasız dahi olsa, gelemeyen, izleme huzuru bulamayan,
beyni meşgul, ertesi günkü sıkıntıyı
düşünerek, huzurlu etkinlik izleyemeyenlerinde başkanları sizlersiniz.
Bir şeyler
yapmış olabilmek için değil, çözüm üretmek için iş yapınız. Öncelik sırası açlık ve yoksulluksa eğer, onu
aşmak için faaliyet gösteriniz.
Tekrar uyarıyorum. Başarısızlığınız, hepimizin
başarısızlığıdır. Cumhuriyetimizin ve
demokrasimizin bekası sizlerin başarısına bağlıdır. Sizler
başaramadığınızda, genel seçimlerde, tüm ülkemiz kaybedecektir. O makamlarda
oyunda oynaşta, olamazsınız. Yoksul insanların karnını kültürel faaliyetlerle
doyuramazsınız. Öncelik İş imkanlarını artıracak yöntemlerdedir, Korkmayınız bu
alanda projeler üretiniz. Bir daha seçilemeyecek dahi olsanız bu sizin asli
göreviniz olmalıdır.
Muhtaç
olduğunuz güç, sizlere oy veren ve sizlerden hizmet bekleyen halktır.
Saygılarımla.
Mehmet Kızılaslan 2024-05-30