Bahsini yapacağım olaylar, Muz Padişahlığının bir sancağında cereyan
etmektedir. Bu günkü kurumlarla hiçbir alakası yoktur.
Uygun oluşu, sizin anlayışınızın güzelliğinden ve tesadüflerin sonucudur.
Hatırlayacağınız üzere
birincisini yayınladığımız hikaye sadece bir sitede 14 000 okuyucu bulmuştur.
Hikayenin ikincisini yayınlanması
için, çeşitli bilgi akışları, mektupları,
haber güvercinleri ile gönderiliyormuş.
Hikaye
yine aynı sancak beyliğinde geçmektedir.
Yine hikaye, bu sancağın
sınırları içinde, yol, sokak, kümes, cami, konak ve ev yapılabilmesi için,
sancak beyinin yanında sorumlu görevli birisi ile, kurduğu paylaşım çetesinin
fertleri ve halk arasında geçmektedir.
Rüşvetçi mi rüşvetçi birisi diye
bahsettiğimiz bu zatı muhterem, yaptığı işleri meğer yalnız yapmıyormuş. Ve o
umrede gördüğü ak saçlı dedenin söyledikleri bir kulağından girmiş öteki
kulağından çıkmış.
Yalnız iş yapmadığı ve
cesaretinin büyüklüğü, pervasızlığının sebebi, çetesinin içinde Sancak beyinin
kendisi ve yardımcılarının da olduğu söylentisinden kaynaklanıyormuş.
Çünkü o görevli istense, sancak beyi tarafından aynı günde
görevden alınabilirmiş.
Bazı pazarlıkların içinde
yardımcılarının da oluşundan dolayı; o görevliyi şikayet için, sancak beyinin
yardımcılarına giden ahali, söylenen miktar kadar değil de, biraz daha az
rüşvet alınması için görevliye geri gönderiliyormuş.
Bazen de Sancak beyi ve yardımcıları
tarafından ya yanlarına çağırılıyor, ya da rüşvetçi görevlinin odasına
gidiliyor, orada rüşvetin miktarı, vatandaşın eşraf içindeki yerine göre daha
aza indirilmesi isteniyormuş.
Söylediğim sebeplerden dolayı bu
görevli ipi azıya almış.
Bu görevlinin çevresindeki diğer
paylaşım çetesinin içinde bazı, kroki çizerler, bazı müteahhitler ve bazı
sancak beyliğinin yönetim kurulu üyelerinin de olduğu söyleniyormuş.
Hikaye bu ya, bu rüşvetçi memurun
yakınları arasında, Padişahlığın çizgisindeki partinin eski yöneticilerinden
birisinin olduğu da söyleniyor muş.
Zaten sancak beyi de, Sancağın yerleşim planındaki son değişiklikleri;
hem kendi yandaşlarının, hem de diğer büyük muhalefet partilerinin ileri
gelenlerinin, kendilerine ve yakınlarına ait arazilerde değişiklikleri anlaşarak
sancak yönetim kurulundan geçirdiği söylenmekteymiş.
Bazı duyumlara göre yakınlaşan
seçimlerde kullanılmak üzere bu rüşvet den fon ayrıldığı da söylenmekteymiş.
Bir başka duyumlara göre,
geçmişte bu menfaat çetesinin paraları ile seçime katıldığı söylenen sancak
beyinin, menfaat çetesine gücü yetmediği imiş.
Diğer bir duyuma göre menfaat
çetesinin içinde bulunanlarla hala iş birliği yaptığı ve rüşvetleri
paylaştıklarıymış.
Padişahlık, Sancak beyliğini kocaman bir mercek altına almış.
Hikaye bu ya seçimler yapılıncaya kadar kendi
partisinde kalacağı ve seçimlerden sonra Padişahın partisine gireceği söylenen
Sancak beyi büyük olasılıkla merceğin yakmasından kurtulmayı amaçlamaktaymış.
Hırsızlık ve soysuzluk
çetesindeki diğer rant paylaşıcılar ise, Sancak beyi böyle yaparsa, o nu
topuğundan değil, anlından vururuz diyorlarmış.
Sancak beyliğinde yaşayan
mağdurlar, “suçluların Allah belasını versin” derken, Sancak beyini ve
yardımcılarını bu tür pis olaylara yakıştıramayan ahali ise; onların hidayete
ermeleri için dua ederlermiş.
Diğer taraftan kendi çıkarları için, olayları gördükleri halde susan,
muhalif parti ve padişahın partisinin yetkilileri de halk tarafından ilgi ile
izlenmekteymiş. Onların ve yakınlarının arsaları da rüşvetsiz olarak daha
kazançlı hale getirildiği için bu gün susanlar yarın aynı yolsuzlukları
yaparlar diye düşünülüyormuş.
Hasılı okuyucularım bu hikaye
böylece pehlivan tefrikaları gibi uzayıp gideceğe benzer.
Söylentiler o ki, Padişahın
partisi iyi bir aday bulamaz ise, seçimlerden
6- 10 ay sonra sancak, sancak beysiz kalabilirmiş.
Padişahın ortaya koyduğu ve
Sancak beyliğindeki yolsuzlukları yapanların altında durduğu, o kocaman mercek
bir sene içinde, çook canlar yakacağa benzermiş.
Ak saçlı dede bunların hepsini
geceleri uyutmayıp, her gece rüyalarına girmesine rağmen hidayete ermediklerini
görünce, İslah olmaları için hikayenin devamını yazmamı söyledi. Devam etmemesi
için dualarım devam ediyor ama anlayan kim?
.
“Mallarınızı aranızda haksız sebeple yemeyin. Kendiniz bilip dururken,
insanların mallarından bir kısmını haram yoldan yemek için o malları hakimlere
( İdareci, yönetici, yetkili ve
ya mahkeme hakimlerine) vermeyin.” Bakara 188.
Umudum o ki Allah bu ayeti o
kullarının beynine nakşeder. Saygılarımla.
Mehmet KIZILASLAN
2013-09-16
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder