GİDİŞAT İYİ DEĞİL Yurtta Barış Dünyada barış istiyorum.
Yıllar öncesinden, yıllar
öncesinden, bahsediyorum. Hepimiz gidebildiğimiz kadar öncesine gidiniz,
hafızanızı zorlayınız. İnsanlar ne kadar misafirperver, ne kadar sıcaktılar.
Batıdan ne kadar doğuya giderseniz, iklim soğur ama, bir o kadar sıcak
insanlar bulurdunuz. Candılar, dosttular, karlar altında aylarca kalsalar da, o
kıt imkânlarla sizleri ağırlarlar. Doyururlar en iyi şekilde hediyelerle
uğurlarlardı o insanlar.
Bu güzel insanların nasıl bu hale
geldiklerini, gençlerin neden isyan ettiklerini birazda kendi beyinlerimizde
cevap aramalı değil miyiz?
Bizim hiç mi suçumuz yoktu?
Seneler öncesine üniversitedeki
ilk yıllarıma döndüğümde ben, Milli istihbaratımızın üst kadrolarında görevli
Ali Yıldırımın, kızı Kesire ile, Abdullah Öcalan’ın evli olduğunu ve Apocular
derneğinin nasıl kurulduğunu çok iyi biliyorum.
Ve soruyorum Ey MİT sen o zaman
bu derneği ne amaçla kurdurmuştun?
Örgüte dönüşmesinde cinayet
makinesi haline gelmesinde hiç mi suçunuz yoktu?
Ben mi suçluydum?
Çözüm sürecinin hep yanında
oldum. Yeni çözüm süreçlerinin de hep yanında olacağım ve destekleyeceğim, köşemden. 12 yıldır görevdesiniz ey hükumet
yetkilileri. Bu konudaki samimiyetinize inanıyorum. Bürokratlarınız MİT iniz,
sizi kandırdı mı çözüm sürecinde. O, bugün savaş alanına çevirdiğimiz;
ileride yeni soy kırımlarına resim olacak, kanıt olacak manzaraların yaşandığı
şehirlerde, yığınaklara nasıl izin verdiniz?
Dağların yamaçlarına yıllarca
bomba yağdırdınız. Terör örgütünü etkisiz hale getiremediniz. Şehirlere
yerleşmesine kim izin verdi?
Bu göz yummaların arkasında yatan
amaç neydi?
Bunda kim suçlu?
Karda ayakkabıları yırtık bölge
köylüsü, şehirlisi mi suçlu?
Yoksa yine ben ve benim gibiler
mi suçlu?
Tarihi yaşandığı şartlar altında değerlendirmek gerekir çok iyi
biliyorum. Şimdi içinde yaşadığımız zaman dilimi de tarihe kayıt düşüyoruz.
Biliyorum ki doğuda yaşananlara kayıtsız kalan herkes de suç var.
Herkes oturduğu yerden
Milliyetçilik naraları atadursun. Herkes Allah katında suçludur. Çünkü Allah
katında “bir inanan Millet, Birde inanmayan Millet, vardır.” Der kuranı kerim.
Yüreği insan sevgisi olan ve öbür tarafa inanan herkes, bu savaşa dur
demek zorundadır. Savaş naraları atanların sadece fakirlerinin, çocukları
savaşa giderler. Zenginlerinin çocukları bu savaştan muaf tutulmuşlardır.
O hani “gitmesek de görmesek de o
köy bizim köyümüzdü.” O köyler, yanıyor,
yıkılıyor, harabeye dönüyor. O köylülerden, birer kardeş aile edinse idik,
bunlar başımıza gelir miydi?
İç huzurun ve barışın yaşanmadığı
ülkeler, dışarıya karşı dik duramazlar. Biliniz ki döverek, söverek, öldürerek,
susturduğunuz insanların, Allah katında hesabını verirsiniz.
Bir gün, gerçek adaletin, hakkın,
hukukun uygulandığı sistem kurulacak olursa; bu dünyada da hesabını ödersiniz.
Ne yapalım, Mehmet Kızılaslan?
Diyorsunuz. Hemen bu iç savaşa dur demek zorundayız. Nasıl diyeceğiz? Savaş alanı haline getirdiğimiz şehirlerde
köylerde, küfürler için kullandığımız anons sistemini, barış için kardeşlik
için kullanalım. Duvarlara hakaret içeren yazılar yerine kardeşlik içeren
yazılar yazalım.
Gelin kardeş olalım, bu şehri
birlikte kardeş şehir haline getirelim. Her silah teslim edene, iş vereceğiz,
aş vereceğiz, diyelim. Geçmişlerinden hesap sormayacağız diyelim.
Bu ülkeyi bu hale biz getirmedik. Sizlerin dağlara çıkışınıza biz zemin
hazırlamadık. Bizden öncekilerin hatalarını, biz düzelteceğiz. Beraber
düzelteceğiz diyelim.
Söylemlerimizde samimi olalım.
İnandıralım.
Bu iç savaş bitmezse, Suriye de
gelişecek olaylarda hep bir yanımız eksik olacak.
Bizim yumuşak karnımız, hem
ulusal hem de uluslar arası platformlarda, son olayların yaşandığı bölgemiz
olacaktır.
Tek taraftan baktığımı
zannetmeyiniz. Barışı sağlayacak taraf güçlü taraftır. Güçsüz tarafın barış
isteklerini de kasıtlı zannetmeyiniz. Bu ülke hepimizin ve barışı sağlamak,
savaş çığırtkanlığını bırakmakla başlar.
Ülkem, stratejik dostlarımız tarafından, orta
doğu ülkesi durumuna getirilmek isteniyor ve yalnızlaştırılıyor. Korkarım
ekonomik boyutlarını çok kısa zamanda göreceğiz. Saygılarım barıştan yana
olanlaradır. Mehmet Kızılaslan
2015-12-21
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder