“Dinlerini parça, parça edip
guruplara ayrılanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi
ancak Allah’a kalmıştır…”Enam suresi,159. ayet.
Dinimizi parça, parça ettikleri
yetmiyormuş gibi, “Allah indinde din İslam’dır” ayetine karşılık yeni bir din
yaratmaya kalktılar.
Seyrettik.
Yetmedi, papalık gibi bir kurum
yaratmaya kalkıştılar.
Güldük geçtik.
Vatan millet onlar için hiç
önemli olmadı.
Anlamadık.
Kâinatın imamı, olduğunu iddia
etmeye kalktılar.
İnanamadık.
Hiçbir toplantılarında, Kuranı
Kerimi, okutmadılar.
Ne yapıyorsunuz siz? Diyemedik.
Seyrettik. Görmezden geldik. Müdahale etmedik.
Darbe yapmadan önce her tür
iftira, her tür oyun oynandı anlayamadık.
Geldik bu günlere.
Aldatıldık, Hakkınızı helal edin.
Öncelikle kim, hakkını kime,
helal edecek?
Şimdi, suçlu zannı ile adam
toplarken, diğer yandan iş yeri kapatıyoruz, hesaplarını bloke ediyoruz.
İsterseniz biraz düşününüz.
Sizler bile, elinizde, her tür haberleşme, istihbarat ve bilgi
kaynakları varken 17 Aralıkta öğrendiniz birçok gerçekleri.
Örümcek ağı gibi, çevreleri
sarılan, insanlar bu aldanma işini araştırma imkânına sahipler miydi acaba?
Hayır.
Ayrılmak istediklerinde, hemen
ayrılabildiler mi?
Ayrıldıklarında, iş işten geçmiş
olmadı mı?
Evet.
O halde biraz daha hassas
tartacaksınız adaletin terazisinde insanları. Üzmeyeceksiniz, kırmayacaksınız, kinlendirmeyeceksiniz,
ötekileştirmeyeceksiniz masum insanları.
Daha önceleri, Türkiye’nin ceza sistemini bir arkadaşımla konuşurken,
Suç işleyen bir babanın hapse atılması halinde, çalışamayan, ütemeyen bakıma
muhtaç ailesinin de, çocuklarının da, cezalandırıldığını konuşmuştuk.
Bu ceza sisteminde bir hata var,
düzeltilmeli demiştik.
Masum olan eşin ve çocuklarının
korunması gerekir diye fikirler üretmeye çalışmıştık.
Şimdi, Suçlu olma ihtimaliyle, bir
iş yeri sahibini içeri alıyoruz. İş yerini kapatıyoruz. Ya da hesaplarını bloke
ediyoruz. Orada çalışan 50 tane işçinin, işsiz kalmasına sebep oluyoruz.
Bırakın iş yeri çalışsın. Üretim
devam etsin. Masum insanlar aç kalmasın.
Kaldı ki iş yeri sahibinin suçu
kesinleşmedi…
Bu adama yarın suçsuz çıktığında,
pardon diyemezsiniz. Hakkını helal et diyemezsiniz.
Ya işini kaybettirdiğiniz
işçisine ne diyeceksiniz?
Ülkemizde öyle iş yerleri var ki,
bulundukları şehir ekonomisini canlı tutarlar.
Nefes aldırır.
Koca şehrin ekmek kapısıdırlar.
Öylesi iş yerlerinin, başındaki
adamların hepsini birden, içeri alırsanız, o iş yerinin batmasına sebep
olursunuz. Hepsini birden gözaltına almayınız bu insanların. Hiç değilse bir
tanesi işin başında kalsın, işi yönetsin.
Aksi halde, bu iş yerinin
batmasına sebep olursunuz.
Bilir misiniz ki batırdığınız iş
yeri değil koca şehirdir.
Peki ne yapmak gerekir?
Hiçbir işyerini kapatmamalısınız.
Hiçbir iş yerinin hesaplarını
bloke etmemelisiniz.
Ödemelerinin belli büyüklükte
olanlarını, bilirkişilerin nezaretinde yaptırmalısınız.
Yaptığınız her uygulama, suçludan
başka, masumların cezalandırılmasına sebep olmamalı.
Düşününüz, iş yeri kapanan, işsiz
aile reisi, acaba, bu ülke ortamında nasıl iş bulur?
Kapattığınız ya da hesaplarını
bloke ettiğiniz, iş yerinden alacağı olan masum alacaklılar, ne olur?
Ya da onlara iş yapan masum
işletme sahiplerine ve çalışanlarına ne olur?
Ya da onların malları ile kazanç
temin eden, satıcılarına bayilerine ne olur?
Onların hepsini de, cezalandırılmış
olmaz mı, bizim mevcut sistemimiz?
Allah bile kullarını yargılarken,
sevaplarını bir kefeye, günahlarını bir kefeye koyarak, onu mahşerde ağır gelen
tarafa gönderiyor.
Bizim ceza sistemimiz masum
insanların da cezalandırılmasını sağlıyor.
Ne imiş efendim? “Kurunun yanında yaşta yanarmış”
Olmaz efendim.
Yaptığınız yanlışlar, sizleri de
öbür tarafta yakar.
Mehmet Kızılaslan
2016-08-08
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder