Kim ne derse desin, bir yıl önce
korkunç bir bela atlattık. Daha önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi, Yüce
Allah Dinini korurken bizleri de korudu.(
Dinler arası diyalog diye yola çıkan, yeni bir din yaratmaya çalışan ve
kâinatın imamı olduğunu iddia eden, bir meczuba inanan, onun arkasına takılan
her birimin imamları ile oluşturduğu terör örgütünün gazabından korudu Allah
bizleri.)
Bu kadar sinsi, bu kadar örgütlü
ve devlet desteği alarak büyümüş bir örgüt, aslında Devletin her kademesine
sirayet ettiği halde; bu ele geçiriş yetmemiş olacak ki “Tamamı bizim olmalı devletin” diye kalkışarak ülkemizi neredeyse
kan gölüne çevirecek iken kurtulduk.
Allah razı olsun 15 Temmuz
şehitlerine ve gazilerine. Allah razı olsun Sayın Cumhurbaşkanımıza ve
eniştesine. Allah razı olsun sokaklara dökülüp darbecilerin önüne etten duvar
örenlere. Allah razı olsun meydanlara toplanıp kalkışmanın tüm ülkeye
yayılmasını önleyenlere. Allah razı olsun, ülkemizi kaostan kurtarmak için çaba
harcayanların tümünden.
27 Mayıs, 12 Eylül ve 15 Temmuz
darbelerini yapanların tamamına karşıyım.
Tüm darbelere karşıyım. Askeri
olanlarına da, tarikat tarafından kalkışılanlarına da, Sivil darbelere de
karşıyım. İnsan onurunu zedeleyen “Siz
bilmezsiniz, biz sizlerden daha iyisini bilir en iyisine karar veririz” diyen
zihniyetin her zaman karşısında oldum bundan böyle de öyle olacağım.
Sadece benim değil, sadece etten
duvar örenlerin değil, Sadece Sayın Cumhurbaşkanımızın değil, Sadece darbelere
karşı olanların uyanıklığı ve mücadelesi ile değil, her zaman bu belalardan
kurtarmanın köklü çözümü lazım.
Nasıl sorusunun cevabını vermeden
evvel, gerçekten böyle bir önlem almamızı istiyor musunuz, istemiyor musunuz ona
karar vermemiz lazım.
Her zaman bu kalkışmadaki gibi, erken
haber alabilen istihbaratımız olmayabilir!.
Vatanını çok seven,
Cumhurbaşkanımız, kadroları ve eniştesi olmayabilir.
Canını, bedenini, tankların,
mermilerin önüne atacak vatanseverler olmayabilir.
Kalkışmayı, akşamın erken
saatlerinde yapmayı düşünecek kadar özürlü, darbeciler olmayabilir.
Her zaman darbeye katılma
ihtimali olan kurumların önüne, iş makinelerini ve kamyonları yığacak,
belediyeler ve iş adamları bulunamayabilir.
O nedenle darbeleri kökünden
önlemenin yolunu bulmak zorundayız.
Bulamazsak, Allah korusun, dün
Feto örgütü, yarın Menzil örgütü, ertesi günü, başka bir örgüt darbelere
kalkışacaktır.
Şimdi darbe neden yapılır onu bir düşünelim isterseniz.
Darbeler, erki, gücü ele geçirmek
için yapılır.
Peki, erk, güç neden ele
geçirilmek istenir?
Para ve kaynakları ele geçirmek
için.
Bunun dışındaki sıralanan, Vatan
millet Sakarya nutukları hikayedir.
Milletin seçtiklerini beğenmeyip,
silah zoru ile seçilme şansı olmayanların uyguladıkları yoldur darbe.
İşte şimdi sizlere her türlü belanın başı olan o paranın, kaynakların
başına geçmek için yapılan darbelerden kökünden kurtulma yolunu anlatıyorum.
Gerçekten darbeleri engellemek
istiyorsanız ve çözüm arıyorsanız, âcizane bir fikrim var. Bu çözüm darbelerle
birlikte, adaletsizliği de, torpili de, rüşveti de, yolsuzlukları da, terörü
de, vergi kaçağını da engelleyecek, kalkınmamızı emniyetli bir şekilde füze
hızına çıkaracaktır.
Ülkeme, sükûnet, huzur, barış ve
refah getirecektir. Hepsi de kalıcı olacaktır. Devletin kaynak ihtiyacını,
döviz ihtiyacını kökünden çözecektir.
Parayı kayıt altına alınız.
Valizle, çantayla, taşınmasını engelleyiniz. Karttan, karta aktarılırken %10 u devletin
hesabına otomatik olarak aksın. Başka vergi almayınız. İşte size kökünden
çözüm.
Devlet ekranlarından, himmet,
yardım, ne adla hesaplarda toplanıyorsa ve nerelere akıyorsa görülsün. Anında engellendiği gibi yanlış yerlere
aktaranların hesaplarına el konulsun. Hesap sahipleri de hemen gözaltına
alınsın. Bizden söylemesi.
2017-07-11 Mehmet Kızılaslan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder