Birlik, beraberlik ve başarı nutukları atmanız, içini doldurmadığınız da,
başarıya ulaşamaz. Boşlukta kalır. İnandırıcı bile olmaz.
Birlik, ortak
çıkarların korunması ile olur.
Birlik, sizin gibi düşünmeyenleri, ötekileştirmediğinizde
sağlanır.
Birlik, empati yapabildiğinizde (karşınızdakinin yerine
geçebildiğinizde) olur.
Birlik, güç elinizde iken, güçsüzlere karşı, merhametli
olabildiğinizde olur.
Birlik, en önemlisi,
yakınlarınıza rağmen, herkese eşit davrandığınızda olur.
Birlik, kendinize yakın olanlara, torpil ve kayırmacılık
yapmadığınızda olur.
Birlik, köylü Mehmet
amca ile, ( Mehmet ağa demiyorum, çünkü ağa kalmadı) bakanınızı aynı duygularla
yaklaşabildiğinizde korunur.
Birlik, o dilimizden düşürmediğimiz, Allah, karşısında,
sınav olduğumuzu hiç unutmadığınızda sağlanır.
Birlik, kardeşinizin
nefsini, kendi nefsinizden önde tuttuğunuzda mümkün olur.
Birlik, başkalarının çocuklarını, kendi çocuklarınız gibi
değerlendirip, koruyabildiğinizde olur.
Birlik, yakınlarınıza
olağan üstü yetkiler vermediğiniz, sizin
gibi düşünmeyenlerin ellerini kollarını bağlamadığınızda mümkün olur.
Birlik, komşunuz aç
iken sizin tok yatmamanızla sağlanır.
Bunları
sıralayıp gitmek o kadar uzun sürer ki, hepiniz bu maddelerin altına binlerce
madde sıralayabilirsiniz. Şimdi önce kendimize bakalım. Birlik, beraberlik istediğimiz yakınlarımıza,
çocuklarımıza, çalışanlarımıza, vel hasıl çevremizdekilere, bu duygular
çerçevesinde yaklaşıp, huzur verebiliyor muyuz?
Birlik,
beraberliği sağlamış gibi görünsek te, çevremizdekiler huzursuz iseler, biliniz
ki, en zayıf anınızda kişisel beraberliklerimiz bile dağılır, parçalanır.
Gelelim, devlet deki, birlik ve
beraberliğin sağlanmasına.
İçi doldurulmamış, kof nutuklar, ülkemi
parçalanma noktasına taşımak üzere. Çevremizde olağanüstü tuzak ve entrikalar
çevrilirken, içeride en çok birlik ve beraberliğe ihtiyacımız varken,
Bir, dönün. Köylü
Mehmet amcanın fikri nedir sorun. Mahsulü para ediyor mu?
Esnafın hali nicedir sorun. Yapılandırmaları yapılmış borçlarını
ödeyebiliyor mu?
İşçi, emekli ye, memurunuza
sorun. Kazançları ailelerini geçindirmeye yetiyor mu?
Şehit ailelerine ise, kimsecikler yok iken, samimiyetinizle sorun.
Zenginlerin çocukları, tatil yerlerinde hoyratça yaşarken “sizin çocuklarınızın
ölmesinden mutlu musunuz?” diye sorun.
Taşıt sahiplerine,
nakliyecilere sorun. Sizin sırtınızdan aldığımız dolaylı, dolaysız vergilerden
memnun musunuz diye sorun.
Üniversitede çocuk okutanlara sorun. Çocuklarınız mezun olduklarında
işsizler ordusuna katılacaklar, mutlu musunuz diye sorun.
İşsizliğin, size ve kamuoyuna
bildirilen rakamların üç katı olduğu bir ülkede, emeklilerin hala, zevk için mi,
iş aradıklarını bir sorun.
En
önemlisi sokaktaki sıradan vatandaşınıza sorun. Ülkenin gidişatından memnun ve
umutlu musunuz diye sorun.
Sadece
oy oranlarınıza bakarak değil, çaresizliğinden size oy vermiş olanlara da
sorun. İcra atlarımdan, memnun olduğunuzdan mı, yoksa karşınızda, daha iyisi
olmadığından mı bana destek veriyorsunuz diye sorun.
En son da kendinize sorun. Bu
aldığınız cevaplarla, 2019 seçimlerinde, sadece hamaset ve içi boş birlik,
beraberlik, nutukları atarak, tekrar seçilebilir miyim diye sorun.
Ulusal
başarıya ihtiyacımız var dedim. Birliğin, beraberliğin, ülke insanının
yönetenlere, güveninin bittiği yerde mümkün olmayacağını düşünün, lütfen ona göre davranın.
Çevrenizdeki, maaşlı şakşakçılar, sizi
uçuruma doğru götürüyor. Korkarım, Ülke
içindeki güvensizliği, ötekileştirmeyi, durdurmadığınız takdirde, dışarıdaki
savaşta başarı temin edemezsiniz.
Dilinize,
zaman, zaman ihtiyaç halinde aldığınız, Yüce Atatürk “Yurtta sulh, Cihanda sulh” derken bunu kastetmişti. (Hoş değil ama
artık, ülkenin en önemli kelimeleri terör ile anılıyor, Ergenekon ve yurtta
sulh tertipleri gibi.)
Ama siz çekinmeden kullanınız. Ülke
içinde, barışı, birliği, beraberliği sağlamadan, sakın ola ülke dışında, barışı
bulabileceğinizi ve başarı sağlayabileceğinizi de düşünmeyiniz.
Selam ve
saygılarımla. Mehmet Kızılaslan
2017/08/18
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder