Sindirilmiş toplumlarda insanlar,
ağlarlar, yakınırlar ve çözümleri başkaları üretsin diye beklerler.
Bu sistemin oluşturduğu bir
sonuçtur.
Sistem, bu sonuca ulaşmak için,
toplumları korkutmuş, susturmuş, edilgen hale getirmiş ve o nedenledir ki
yoluna korkusuzca devam eder.
Toplum ise bu durumdan sonra,
“Büyüklerimiz bizden iyisini bilir”
“Seçtiğimiz adamlar en iyisini
bilir”
“Biz görevimizi yaptık gerisi
onların”
“Başka ne yapabiliriz ki?”
“Siyaset bizim işimiz değil”
“Paran pul, karın dul olacaksa
siyaset yap.”
“Ben ekmeğime bakarım, siyaseti
parası bol olanlar yapsın”
“Böyle gelmiş böyle gider, ben mi
düzelteceğim.”
Buna benzer yüzlerce söz bulur,
mücadeleden kaçmak isteyen kolay yolu seçenler.
Bilir misiniz ki, bu hale düşmenizi
sağlamak için sistem başınıza ne çoraplar ördü de bu hale geldiniz?
Bilir misiniz ki, sizleri
apolitik hale getirmek için sindirmek için yaptılar bu kadar zulmü, işkenceyi.
Eğer bilseydiniz, “haksızlıklar karşısında susmanız dilsiz
şeytan olmaktır.” Susmaz konuşur insan olurdunuz.
Şimdi biz insan değil miyiz?
Diyenlerinize cevabım.
Siz dilsiz şeytansınız.
Size, koyunsunuz diyenler, koyuna
hakaret ettiklerini bilmiyorlar. Çünkü koyunlar, insanlara, etinden, sütünden,
tüyünden, derisinden, hizmet etmek fıtratı ile yaratılmışlardır. O fıtrat
üzerine yaşarlar ve insanoğluna hizmet ederler.
Siz suskun, korkak ve apolitik insanlar, sizler dilsiz şeytanların ta
kendilerisiniz.
Bunu benim söylediğimi ve sizlere
hakaret ettiğimi zannedenlere sesleniyorum.
Eğer bu hakaretse, ben değil
Hazreti Muhammet aleyhi selam söylüyor ve o sizlere hakaret ediyor. Bunu biliniz
de düzeliniz.
Tevekkül olmak; sadece dua ederek olması gerekenleri yatarak
beklemek değildir.
Ey din kardeşim. Tevekkül olmak, Bir amaca ulaşmak için,
gerekli olan her türlü önlemi alıp, çabayı sarf ettik ten sonra, kalben Allah’a
bağlanıp, ona güvenmek sonucu Allahtan beklemektir.
Anladınız mı burayı?
Elinizden geleni yaptınız mı?
Şartları değiştirmek için gerekli
her şeyi yaptınız mı?
Ulan siz ağzınızı açmaya bile
korktunuz be.
Siz dilsiz şeytandan da betersiniz be.
Yatarak dua bile etmediniz.
Yanlış yapanlara elinizle, dilinizle, engel olmaya çalışmadınız.
Bırakınız buğuz bağlayıp, küsmediniz bile.
Sonra da diyorsunuz ki,
“Ne olacak bizim halimiz?”
Sonuçlarına katlanacaksınız
kardeşim.
Çaba harcamamanın, dilsiz şeytan
olmanın, yan gelip yatarak çözümü başkalarından beklemenin, cezasına,
sonuçlarına katlanacaksınız.
Hani var ya, korkunun ecele
faydası yoktur diye bir söz.
Hani var ya, kendim ettim kendim
buldum diye bir tekerleme.
Hani var ya Allahtan izinsiz
yaprak düşmez diye.
Korkma, sinme, ağlama boşu
boşuna. Kendi sonunu, kendin hazırlıyorsun.
Yüce Allah hiçbir çabayı karşılıksız bırakmaz.
Ve sen doğruysan, doğru
olduğunu, doğrunun yanında olduğunu, göstermek zorundasın.
Dönüşümüz sadece onadır. Görevimiz yanlışlara dur demek, engel
olmaya çalışmaktır. Bu da sınavımızın en büyük kısmıdır.
Hem dilsiz şeytan olacaksın. Hem
ağlayıp sızlayacaksın. Hem haksızlıklara, elinle, dilinle, yüreğinle engel
olmaya çalışmayacaksın.
Ondan
sonra da neden düzelmiyor bu Dünya, bu ülke, bu şehir, bu ilçe bu mahalle, bu
sokak diye soracaksın.
Bu sorumsuzluk, bu aymazlık, bu
korkaklık, senin hem bu dünyada, hem de öbür dünyada kaybetmeni sağlayacak ey
dilsiz şeytan.
Sana koyun diyemiyorum. O koyun,
görevini yapıyor.
Sana insansın diyemiyorum. Sen
insanlıktan çıkmışsın, dilsiz şeytan olmuşsun.
Selam ve dua ile kalın. Mehmet
Kızılaslan 2017-09-18
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder