Her gün bir
yenisinin açıldığı, “ben açtım oldu” denilen mekanların başında gelir lokantalar,
kafeteryalar, aperatif salonları.
Kontrol, sıfır.
Hijyen, sıfır.
Mutfak düzeni,
kapalı bir paravanın arkasında hak getire.
Fiyatlar ise,
içine sanki çöp koymuşçasına ya da kuru ekmek veriyormuşçasına, bedava denilen
seviyede.
Rekabet ise, bir tarafta belediyelerin mekânları ile rekabet
etmeye çalışılırken, diğer taraftan, kuralsız, izinsiz, kontrolsüz çalışan
iş yerleri ile rekabet etmeye çalışan; belediyelerin ve tarım müdürlüklerinin koyduğu
kurallara harfiyen uyarak çalışa, izinli ruhsatlı kayıtlı, gariban oda üyeleri.
Doğru mu, hak mı, revamı, şimdi bu? Kayıtsız,
küreksiz bir kenarda açılmış, hiçbir kurala uymayan, vergi ödemeyen, sözüm ona
meslek erbabıyla; bu kuralların tamamına uymuş, kaliteli ürünler üreterek
müşterilerine senelerdir hizmet etmeye çalışan meslek erbaplarının birde
belediyelerin işletmeleri ile cebelleşmeleri?
İşte bu manzara
çerçevesi içinde seçimlere giden bir oda var karşımızda, Bakkallar ve kasaplar
odası.
Biliyorsunuz, Büyük şehir belediyesinin
kasap dükkânları var bu şehirde. Büyükşehir belediyesi et entegre tesisi kurup,
bütün kasaplara ucuz et dağıtımı yapabilecek büyüklükte olmasına rağmen esnafı
ile rekabeti seçen küçücük bir mantık içinde.
Nazilli Belediyesinin de lokantaları,
kafeteryaları, meyhaneleri var biliyorsunuz? Onlarda esnafıyla rekabeti
belediyecilik sayan bir beyin topluluğuna sahipler.
Yazık ki ne
yazık.
Peki, oda
yöneticileri ne yapıyorlar?
Benim esnafımla rekabet eden belediye
başkanlarına oy vermeyeceğiz. “Bu adil bir yarış değil. Hem belediyenin imkânlarını
kullanacaksınız, hem de benim esnafımla rekabet edeceksiniz” deyip bu
Belediye başkanlarının karşısına dikilebildiler mi?
Hayır.
Peki, kaçak,
ruhsatsız ve vergisiz çalışanlara gidip, “önce
vergi kaydınızı yaptırınız. Sonra odamıza kayıt olunuz. Aksi halde sizi yetkili
yerlere şikâyet edeceğiz, bu şekilde haksız rekabet etmenize izin vermeyeceğiz”. Dediler mi?
Zannetmiyorum.
Peki, ne yaptınız bu güne kadar kardeşim diye soranınız
oldu mu?
Sormadan
gözlemledi iseniz, zannederim odaya ait
ofislerde, lüks tefriş edilmiş mekanlarda oturdular. Gelen birkaç belgeye imza
attılar. Protokole, odanın kesesinden iftar yemekleri verdiler. Düğünlere, mekânlara,
açılışlara, üyelerin cebinden çiçek gönderdiler. Birkaçı istisna oda yöneticisi
dışında bunları yaptılar.
Yazık ki ne
yazık.
Biliyorsunuz ki
bu yaptıklarının hepsi, kanuni. Ama vicdani mi?
Onlara sorarsanız kanunsuz hiç bir şey yapmadılar ki.
Doğrudur. Ama yapılanların hiç birisi vicdani değildir. Yapılan her iş hem kanuni olmak zorunda hem de vicdani olmak
zorundadır.
Ne belediyelerin yaptıkları, nede oda
yöneticilerinin yaptıkları vicdani değildir.
Bu yazımı bu odanın
mensubu bir arkadaşımın fikirlerini alarak yazdım. Hiçbir oda yönetimine aday,
yada yönetiminde görevli gurup yada
kişilere düşmanlığım yoktur. Bundan emin olabilirsiniz.
Şimdi bu odanın tüm üyelerine sesleniyorum.
Bu seçimlerde
sizler bari, benzer dik duruşları sergileyecek ve sizlerin haklarınızı savunacak,
aidatlarınızla biriken paraları, sizin hizmetinize adayacak ve yanlış yerlerde
kullanmayacak sizin sırtınızdan, tabiri
caiz se” kurban kesip zenginlere dağıtmayacak” yöneticiler bulunuz
kendinize.
Böyle gelmiş
böyle gider demeyiniz.
Bizden söylemesi. Aksi halde, eski tas,
eski hamam devam eder bu düzen. Sorumluları da sizler olursunuz.
Mehmet Kızılaslan 2018-01-15
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder