Ülke yönetimin
de, yaklaşık dört yıl daha iktidarda görev yapacak olan hükumet “Beka sorunu”
diye yola çıktı, MHP ile bir ittifak oluşturdu. Karşısındaki Muhalefet de,” bu
beka sorunu değil zeka sorunudur ” dedi bir ittifakta onlar oluşturdu.
Bu günlerde her
iki taraf ve ittifak, birbirlerine öylesine acımasızca eleştiriler yapıyorlar ki,
sanki hiç yüz yüze gelmeyecekler, sanırsınız. Hoş daha önce MHP ve AKP
liderlerinin birbirlerine hakaretlerine baktığınızda bir araya gelmeyecek
olsaydı onlar gelmezlerdi dersiniz.
Ne oluyor?
politikacılarımızın hitabet yeteneğimi azalıyor? Dağarcıklarındaki kelime
sayısı mı azaldı? Düşmanlıkları kendi aralarında artmadığına göre( geçmişteki hakaretlere rağmen kendileri
bir araya gelebiliyorlar) Milleti, bu düşmanlık havası ile keskin çizgileri
olan, iki guruba mı ayırmak istiyorlar?
Öylesine ilginç
günler yaşıyoruz ki, geçmiş dönemlerde aynı silah kasasından, Kenen Evren in
uşakları tarafından dağıtılan silahlarla, birbirlerine silah sıkanlar, yan
yana, kol kola politika yapabiliyorlar. Politika kelimesini özellikle
yazıyorum. Günümüzde yapılan siyaset değildir, politikadır çünkü. (poli= çok, Tika= yüz, yani politika çok
yüzlülük demektir)
Siyaset
adamlarının çizgileri olur. Onlar, Ülke çıkarlarını her şeyin üstünde tutarlar.
Kaybetme pahasına da olsa doğru bildiklerinden şaşmazlar. Örnek vermeye gerek
olduğunu zannetmiyorum. Bütün dünyaya örnek, Mustafa Kemal Atatürk ve ondan
sonraki siyaset adamlarından, onun gibi hareket edenlerin bazılarını, sizlerde çok
iyi biliyorsunuz, hepimiz de takdir ederiz.
O siyaset ve
Devlet adamlarının, bağımsızlık ve beka dedikleri şey, üretim ve tam
bağımsızlıktan geçiyordu. Silahla kurtulan ülkenin, ekonomik olarak da hiçbir bağımlılığının
olmaması gerektiğini vurguladılar ve uyguladılar. Milli olmak onlar için, fabrikaların,
hayvancılığın, tarımın, sanayinin her şeyi ile Ülke insanı tarafından
işletilmesi idi, Üretilmesi idi.
Şimdilerde olanlarla
ve söylenenlerle kıyaslama imkânımız bile mümkün değildir. Milli olduğunu iddia
edenlerin, uyguladıklarına bakınız. Satılmadık ya da kapanmadık fabrikamız,
ithalatını yapmadığımız hiçbir tarım ürünümüz kalmamış.
Muhalefete
bakıyoruz. Ağlanacak durumdalar, iç çekişmelerden, liderlik koltuğunda kalma
sevdasından, ülke sorunlarına köklü çözüm önermekten aciz durumdalar.
İktidarın
değişmeyeceği, sadece uyguladığı yöntemlerin doğru olmadığını ve halk tarafından
tasvip edilmediğinin ya da tasvip edildiğinin, gösterileceği yerel seçimlerde;
olmadık ortaklıklar yapılıyor.
Doğru mu?
Yapılanlar doğru
değil. Hem düşmanlıkları, kutuplaşmaları, artıran söylemler yanlış. Hem de elma
ile armudun toplanması yanlış. İki armut ile iki elmayı topladığınızda sayısal
dört nedir? Dört elma mıdır dört armut mudur, nedir sizce dört?
Yerel seçimler, en iyi yerel yöneticinin
seçilmesi için yapılır. En iyi hizmeti getirecek. En dürüst, en adil, en akıllı
kriz yönetebilecek, ihtiyaçları en elzem olanlarından başlayarak sıralayıp, karşılayabilecek.
Yandaş kayırmayacak. Park bahçe çiçeklik gibi hizmetlerden başka, acil, elzem,
iş ve aş sorununun olduğunu görüp, hemen çözüm yolları üretebilecek kişileri
seçmeliyiz.
O halde, bu
seçimler de, bu mantıkla oy vermemiz gerekirken, aklımızı beka sorunu ile karıştıran
konuşmalardan uzak tutmaya çalışacağız. Üretim sorununu 30 yıl önceki tanzim
satışlarla çözebileceği mantığının doğru olmadığını görmeye çalışacağız. Tanzim
satışların, üretim sorununu değil, tüketim sorununu halledebileceğini anlamaya
çalışacağız. Üretim yok ise, neyin tanzimini ve satışını yapabilirsiniz ki?
Tarımsal üretimin, girdilerinin fiyatlarının
düşürülmesi ile, mazot fiyatının acilen düşürülmesi ile, gübre fiyatlarının
indirilmesi ile, seracılığın desteklenmesi ile ve daha birçok basit yolun
olduğunu ve olacağını bilmemiz gerekirken; İki buçuk ay sürecek yüzeysel çözümlerle
Milletin gözünün boyanamayacağını bu seçimlerde göreceğiz.
Diğer yandan
sadece AKP ve MHP ittifakına karşı bir ittifak oluşturabilmek için, şehirlerin
siyasi yapılarını incelenmeden, bir sizden bir bizden mantığı ile yapılan ittifaklarla
seçim kazanacağını zanneden muhalefette de durum oldukça vahim. Onlar da da,
iki, artı, iki, dört etmeyeceğini göreceğiz.
Hiçbir ittifaka girmeden, adam gibi çözüm
yolları üretip, seçime girecek partiler var, sorunu kökünden çözmeye aday. Onların
da programları var, her şehirlerimiz için ayrı ayrı, adayları da var doğru olan,
dürüst olan, kayırma yapmayacak, şehrimiz insanının kazançlarına katkı sağlayacak.
İş imkânlarını artıracak. Üretimin önünü açacak. Esnafı ile rekabet etmeyecek.
İnsanının elini eteğini öperek sevdiğini göstermek yerine, onların dertlerini problemlerini
çözerek görevini yapmaya aday.
Onlarında
sorunu vatandaşların yanlış bakış açısından kaynaklanmaktadır. Oyum boşa gideceğine kendim boşa gideyim, mantığı
ile hareket eden vatandaşlarımız daima partileri kazandırdı kendileri kaybetti.
Vatandaşımız
eğer mevcut partilerin her birini bir dönem denemek için iktidara getirseydi,
Bir partiyi, kırk yıl denemeye kalkmasaydı, sorunlarını çözümüne daha çabuk kavuşa
bilecekti. Bir defe gelip, ve bir defa gittiği fani dünyada, hiçbir arzu ve emeline kavuşmadan en kıymetli sermeyesi
olan ömür sermayesini onlarca defe denediği partiler yüzünden kaybetmiştir.
Efendiler, önemli
olan insandır, Millettir ve onların refahıdır. Partiler amaç değil o huzurlu
yaşama ulaşmak için araçtır. Milletimizin her kesimi sıkıntılar içinde
kıvranıyorsa, Partileri araç olarak değil, amaç olarak görmelerindendir. Saygılarımla
Mehmet KIZILASLAN 2019-02-21
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder