Bu güne kadar nadirdir, birilerinin
yemeğine kahvaltısına katıldığım. Editörüm Servet Töz, Sayın Ertuğrul Kumcuoğlu’nun
Yazarlarımızla kahvaltıda sohbet etmek istediğini söylediğinde ne yalan
söyleyeyim heyecanlandım.
Saydığım,
sevdiğim ve fikirlerine çok önemsediğim İyi bir ekonomist, saygın bir devlet
adamı, Kaliteli bir mali bilimci, en önemlisi de, çok iyi bir okuyucu ve
analisttir, Ertuğrul Kumcuoğlu. O nedenledir ki davetine koşarak gittim.
Amacım, Türkiye
ve Dünya güncelinde bizim göremediğimiz konularda kendisinin düşünce ve
görüşlerini alıp eksiklerimi tamamlamaktı. Biraz hal hatır sorduktan sonra,
sürekli sorularımızla açlığımızı gidermeye çalışırken fikri ayrılığımız olup
olmadığını kontrol etmeye çalışıyordum.
Aşağıda
yazdıklarım benim bu sohbetten çıkardığım satır başlarıdır.
Alışa geldiğimiz
devlet sisteminin değiştiğini, Parlamenter sistemin eksik yanlarının olmasına
rağmen, Başkanlık sistemini Türkiye’nin istemediğini, yadırgadığını, Dünyanın hiçbir
yerinde, böylesi bir Başkanlık sisteminin uygulanmadığı, içeriğinin ülkemizde
tartışılmadığı halde oldu bit tiye getirildiği fikrinde mutabıktık.
Ülkemizde, demokrasinin tarifinin
değiştirildiğini görüyoruz. Eskiden Devletin bizim olduğunu, bizim de devletin
olduğumuzu biliyor, inanıyorduk. Bu gün Devletin Çalındığını seyrediyoruz.
Fetö ile İslam’da
Misyonerlik müessesesinin kurulmaya çalışıldığını seyrettik.
Ortadoğu da İsrail
ile savaşmamamızın gerektiğini ama mesafemizi iyi koymamızın önemini biliyoruz.
ABD nin
orta doğuda ve ege de yaptıklarının
arkasında Nato dan çıkmamızı istemelerinden kaynaklandığını, Bizi NATO den atamadıklarını
ama çıkmaya zorlandığımız fikrine katıldım.
Devlet
yönetiminde kuralların, sürekliliğinin önemli olduğunu, günümüzde Devletimizin
kurallarının tamamına yakınının çiğnendiğini, kuralsızlığın hakim olduğu bir dönemden
geçtiğimiz fikrinde birleştik.
Türkiye’de
çalışanların aldıkları paranın, çok daha fazlasını, çalışmayanların devlet den
şu ya da bu şekilde yardım alan 16 milyon kişinin olduğunu konuştuk. Bunun
vahim bir durum olduğu görüşünde birleştik.
IMF den yüzde
3 Faizle aldığımız kredileri Tefecilerden Yüzde 8-9 faizlerle aldığımızı bunun
ödenemez hale geldiğini konuştuk.
Ülkemizde
İngiliz yanlılarının yeni oluşumlar içinde olduğunu, buna karşı hepimizin
uyanık olması gerektiğini, demokratik kurallar çerçevesinde hepimizin ülkemize
sahip çıkmamızın öneminde birleştik.
Yukarıda,
birçok yandaşın kesesini haksız yere doldurmasını eleştirdiğimizde, aşağıda
vatandaşın “hastanelerde kuyrukta beklemiyoruz ya” diyerek cevaplamasını, yanlışları
düzeltmek için değil de, kendisine faydalı olan kısmı görmeye çalıştığını
düşündük.
Ruhsatlı
silahı olanlara verilen mermilerin fiyatının düşürülüp, sayısının beş kat
artırılmasının da doğru olmadığını konuştuk.
“Türkiye’nin güçlü bir ülke olduğunu, özellikle
Ortadoğu’da etkin bir ağırlığı vardır ama buna rağmen dış politika ve ekonomide
kırılma noktasına doğru hızla ilerlediğimizi konuştuk.
‘Demokrasi
sağlıklı bir şekilde çalıştırılması gerektiğini n önemini konuştuk.
‘Halkın büyük çoğunluğu yanlış olan şeylere
doğru demeye devam etse de, kimseyi dışlamadan, ötekileştirmeden, üzmeden,
suçlamadan, ayıplamadan doğruları anlatmaya devam etmemizin gereğini konuştuk.
1920’de
doğruyu bularak en zor şartlar altında bile cumhuriyeti kurmuş bir ülkenin
fertleri olarak daha sonraki sıkıntılı dönemden de kurtulmayı başaran bir
Millet olarak; bu sıkıntılı ve içinden çıkılmaz gibi görünen durumdan da sivil
toplum örgütleri önderliğinde demokratik yollarla kurtulacağımız ümidi ve
mecburiyetindeyiz.
Değerli
okurlarım. Bu yazım bir bilge abi ile sohbet de alınan notlarımdandı. “Biz devletin, devlet de bizim”,
anlayışından uzaklaşan, devleti çaldıran, bilgi ve belgeleri ile şeffaf olmayan,
Başkanlık sistemi yerine, demokratik parlamenter sisteme bir an önce dönmemiz
dileğimle.
Mehmet
Kızılaslan 2019-05-06
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder