Bize hep, yerli
sermaye, Milli sermaye iyidir, yabancı sermaye işgalcidir. Diye öğretilerle
büyüttüler.
Bu yazımda aksi
olsa nasıl olur? Diye sesli düşünmeye çalışacağım. Beğenirsiniz beğenmezsiniz, yorumlarınızı
yapmakta serbestsiniz.
Her hükumet bu
mantıkla kendi yandaşı sermayedarı (burjuvazisini)oluşturmaya çalıştı.
Yerli ürünlerin, yabancı sermayedar
tarafından işlenmesi, işleyen fabrikaların çok olması, bu fabrikalarda çalışan
işçinin, emekçinin artması, yerli tarım ürünlerini işleyen fabrikaların
çokluğundan dolayı, ürün değerlerinin artması, kimlere zarar verir hiç düşündüğünüz
oldu mu?
Düşünmedik çoğu zaman.
Çünkü bizlere öğretilenler: Yabancı sermayenin
vatan haini olduğu yolundaydı.
Şimdi bir ülkeye
yabancı sermaye nasıl gelir, inceleyelim
mi, basit olarak?
Öncelikle, yabancı sermaye gireceği ülkede, güven ister,
adalet ister.
Yabancı
sermaye, girdiği ülkede demokrasi ister, insan hakları ister.
Yabancı sermaye
gireceği ülkede, gece yarısı mal varlıklarına el konulmasını istemez.
Yabancı sermaye
girdiği ülkede, kargaşa, kavga iç savaş ve yağmalama olsun istemez.
Can güvenliği, mal güvenliği ister.
En sonra da, Yabancı sermaye, yatırım yapacağı ülkede
kazançlı olmak ister.
Yabancı sermaye o ülkede kazandıklarının bir
kısmını o ülkede rahat ve huzur içinde harcamak ister. Çünkü yabancı sermaye,
beyaz yakalı elemanlarının birçoğunu, geldiği ülkelerden getirir ve o
insanların sosyal hayatlarını da düşünmek zorundadır.
Bu çerçeveden
baktığımızda, yabancı sermayenin ülkelere girmesi, ilk olarak, insan hakları,
demokrasi, adaletin oluşması açısından girdiği ülke insanı için önemli mi? Evet
önemli.
Faydalı mı?
Evet faydalı.
İkinci
olarak, bizim gibi tarım ülkelerinde; ürünlerinin daha çok değerlendirildiği, daha
çok işlendiği ve daha çok dış pazara sunulduğu, ortamların oluşması, yani daha
çok fabrikanın kurulması hali, tarım ve çiftçilikle uğraşan vatandaşında daha
çok, kazanmasını getirmez mi?
Evet, çiftçimiz ve tarım ürünü üreten köylümüzün
de kazancı artar. Daha çok kazanırlar.
Daha çok
fabrikada, daha çok, işçimiz, insanımız çalışmaz mı? İşsizliğe çare bulunmuş
olmaz mı?
Evet, daha çok
işsizimize daha çok iş imkanı doğar, işsizliğe çare bulunmuş olur.
Şimdi asıl
soruma geliyorum. Yabancı sermayenin ülkemizde yatırım yapması kimin işine
gelmez?
Korunan yerli
Milli dediğimiz sermayenin işine gelmez. ,
Neden?
Çünkü
köylümüzün çiftçimizin ürettiği ürünlerini işleyecek alıcı ne kadar az olursa,
o kadar fiyat düşük olur. Korunan Yerli Milli sermaye çok düşük rakamlarla ürün
alır, işler ve büyük karlarla dışarıya ya da içeriye satar. Milli sermaye
korunmuş olur ama köylü çiftçi aç sefil yaşar. Daha çok fabrika kurulmadığı
için işsizlik de bitmez.
Şimdi size ve
kendime bir soru daha soruyorum.
Milli sermaye
İyi niyetli mi? Onları koruyan devletler Milletini daha çok mu seviyor?
Yabancı
sermayenin mi dini imanı yok?
Milli sermayenin
mi, Milletinin üreticisine, köylüsüne acıması, sevgisi çok?
Bize hamaset
yapan, Milli sermayenin yüceliğini, korunması gerektiğini anlatanların,
beyinlerimize bu duyguları doğru gibi, tabu gibi aktaranların, durumunu ve
ülkelemize ve ülke insanlarımıza yaptıkları kötülükleri anlamaya, sesli
düşünmeye ve sizlerle paylaşmaya çalıştığım bu yazımı, önceki öğretilerden
arınarak anlamaya çalışınız.
Bizi yanlış öğretilerle kilitlediler.
Ülkemize yabancı sermaye öncelikle tarım
ürünlerini işleyecek fabrikalar kurmak için girmeli. Sultaniye üzümün geçen
sene 3.3 TL ye satıldığı, bu sene 2.2 TL düşmesinin ne sonuçlar yaratacağını
akıl edebiliyor musunuz?
Köylümüzün 20
TL den sattığı kuru inciri işleyen fabrikalar, daha çok olsa, aynı alıcılar, aynı
inciri, aynı sezon içinde, 12 TL ye indirebilirler miydi?
Üç gün içinde
satılması mecburi olan sebzenin, meyvenin, bir yıl içinde satılabilir hale
getirilmesini sağlayan fabrikaların çokluğunun neler kazandıracağını hayal
edebiliyor musunuz?
Birileriniz
ille de yerli sermaye diyorsa;
Bir, onlara engel olan mı var? Kursun yerli
sermaye de fabrikalarını.
İki, ülkemin insanının, medeni ülkelerdeki
insan haklarını kazanmasında, barışın, konsensüsün, asgari müştereklerde
birleşmenin, uzlaşmanın, insanca yaşamanın yolunun açılmasında acaba yabancı
sermayenin güvenli ortamları seçmesinden başka çaremiz kalmadı mı? Diye düşünüyorum.
Mehmet Kızılaslan 2019-11-05
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder