Birçoğumuz, olup
bitenlerden rahatsızız.
Birçoğumuz şartlarımızın kötülüğünden rahatsızız.
Birçoğumuz acınacak
durumdayız.
Birçoğumuz birilerine muhtaç başkalarının ellerine
bakıyoruz.
Birçoğumuz yalnız kaldığımızda ağlamaları beğenemiyoruz
Birçoğumuz
oturduğumuzda mangalda kül bırakmıyor, atıp tutuyoruz.
Bir çoğumuz sanal alemde, içinde bulunduğumuz durumun vahametini
gizlemek için, olağan üstü gayret gösteriyoruz.
Birçoğumuz bu
durumlara nasıl düştük, nerede hata yaptık ta bu çıkmazlara gömüldük, sorusunu
kendimize sormaktan aciziz. O nedenledir ki sebep sonuç ilişkisini kuramadığımız
ve özeleştiri nedir bilemediğimiz için; çözüm yollarının neler olabileceğini
dahi düşünemiyoruz.
Neden mi
bahsediyorum?
Hayatımız ve içinde bulunduğumuz vahametten bahsediyorum
sayın okurum. Belki içinizden bu yazıyı okuyanların, bin tane de birimizin
durumu çok rahat gibi görüne bilir, Ama o binde birimizin de çocukları yada
torunları gelecekte bir çamurun içinde debeleniyor olacak.
“Ya bir yol
bulmak zorunda yetkililerimiz, yada yoldan çekilmek zorundalar.”
Aldatılan, yanlış
bilgi verilen, geleceğimiz güllük gülistanlık gibi gösterilen ülkemiz de
durumlar çok kötüye doğru gidiyor. Üç ay ötesine ertelenmiş borçlara,
faizle alınan paralara, günü kurtardık zanneden Milletin durumu vahim.
Ertelenen
borçların günü gelecek, alınan kredilerin, ödeme günü gelecek. Birikmiş halde
hangi kazançla ödenecek soran var mı?
“Elle gelen düğün bayram değil” Herkes
kendi içinde yangınlarda kavruluyor. İçine atıyor. Öylesine patlayacak ki o
içine atan insanlarımız bir gün, İntiharlar, Korona virisün aldığı canların on
katını alacak. Yuvalar yıkılacak.
Başarısızlığın, sadece kendisinde olduğunu
zannedenler intihar edecekler de; Başarısızlığın ülkeyi yöneten yerel ve
genel tüm yöneticilerimizde olduğunu görenler ne yapacaklar biliyor musunuz? Ya
öylesine bir seçimde kendilerinin kurtarıcısı ortak akılı seçecekler ya da
patlayıp suç işleyerek, boşalan
hapishaneleri dolduracaklar.
Ey yetkililer, Ey yönettiklerini
zannedenler, Ey en yukarıdakiler ve yerel yöneticiler. Hepinize sesleniyorum.
Bu ülkenin insanının, satacak onuru, haysiyeti, şerefi, malı, mülkü, karısı,
kızı, kalmamak üzere, Çözüm üretiniz çözüm.
Ürettiğiniz
çözüm, yeni borçlar, yeni krediler, yeni faizler ve içinden bulunduğu durumu,
daha da çıkılmaz hale getirmesin.
Nasıl yapalım? Diyor
musunuz?
Cevap istiyor musunuz?
Yazdıklarımı
dikkate alacak mısınız?
Eğer
dikkate alacaksanız yazıyorum.
Her ilçenin, ürettiklerini işleye bileceği ve
işsizlerine iş imkanı sağlayabileceği DEVLET DESTEKLİ Kooperatifleşmeyi
sağlamalısınız. O ilçedeki kooperatife ortak olanların yatırdıkları para, banklarda
yatanlar gibi, devlet garantisinde olsun, batırılamasın, iç edilemesin.
(Mevzuat müsaade etmez demeyin. Basit bir yasa değişikliği yeter)
O ilçede toplanan para kadar, Devlet de para
koysun, kooperatife ortak olsun. Gıda mühendislerinin, Ziraat mühendislerinin,
Denetçilerin ve yöneticilerin maaşları, Devlet tarafından karşılansın.
O işe yaramaz
odalar, o dil bilmez ateşeler imiz, dünyanın her yerinde, ücretsiz reklam ve
pazarlamalarını yapsın. İnsanımızın kendi ürettikleri işlenerek,
bütün dünyada satılırken; üretimden gelen onur, haysiyet, şeref, el açmama
duygusu, alın terini el emeğini yeme duygusu ve onuru, insanlarımıza tekrar
gelsin. (Bu sizin insani ve vicdani
göreviniz)
Bahsini ettiğim,
masraflar, eğer böylesi bir tedbir almamanızın sonucunda, intihar edenlerin,
sakat kalanların, yıkılan yuvaların yetim çocuklarının tedavi bedellerinin
yanında, inanın komik kalacaktır.
Bizden
söylemesi eyyyy efendiler, Yerel ve Genel yöneticiler, Köklü çözüm bulmadığınız
da, Sokaktaki fuhuş a giden kadınının
günahında, hırsızlık yapan gencin günahında, yıkılan yuvaların ve cinnet geçiren
insanların günahında payınız var, dahliniz var ve birçoğunda azmettirmek gibi
suçunuz var olacaktır.
Mehmet
Kızılaslan 2020-05-06
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder