Her köşe yazarının yazdığını yazmak, her
vatandaşın konuştuğunu konuşmak, her muhalif in yaptığı eleştiriyi yapmak
istemiyorum. Diğer yandan her yandaşın, çektiği sıkıntıya rağmen uygulamaları
da övmek istemiyorum.
Kara bir tablo
çizip, sorumluların aymazlığını anlatmak da istemiyorum. Tablo, herkes
tarafından kendi ölçüleri içinde yaşanıyor. Ülkenin Yüzde sekseni sıkıntılarını
yaşarken, Yüzde yirmisi hiçbir şey yokmuş gibi zevki safa içinde yaşıyor.
Ülkem, dünya
genelindeki sıkıntılar ve sebebi kim olursa olsun, kendi içimizdeki
sıkıntılarımız yüzünden yaşanması çok zor hale geldi.
Asgari ücret 310
Dolar. Benzin, Mazot 1 Dolar, Beş ekmek Bir dolar, 10 Kilovat elektrik 1 dolar.
Bunları hepimiz biliyoruz ve buna benzer çevrimleri de hepimiz günlük
hayatımızda çoğalta biliriz.
Bu durum
karşısında ne yapacağız?
Kısa vadeli
olarak hepimiz alışkanlıklarımızın birçoğundan vaz geçeceğiz. Taşıtlarımızı
trafiğe çıkarmadan toplu taşıtları kullanacağız. Yakın yerlere yürüyerek
gideceğiz. Bunlar bizim vatandaş olarak yapabileceğimiz birçok tasarruf
yöntemi. Ve hepimiz kendi çapımızda bunları yapıyoruz ve bundan sonra daha iyi yöntemlerde
buluruz.
Yönetenler ne
yapacaklar?
Yönetenler bu duruma neden geldiğimizi bizden çok iyi
bilmelerine rağmen halkımıza açık açık söyleyemiyorlar. Öncelikle yaptıkları
yanlışları ve hataları söyleyecekler. Vatandaşların bildiği, Dünyanın gördüğü
yanlış ve elzem olmayan harcamalardan vaz geçecekler.
Sıkıntıların birçok sebebinin kendileri
olduğunu söyleyecekler. Bu durum neyi getirir? Aileler sıkıntıların sebebinin eşleri olmadığını, onların ağzından
duyacaklar. Birbirlerini suçlamayacaklar. Yuvalar bu en dar zamanda
yıkılmayacak, çocuklar perişan olmayacak. Devletin
en küçük topluluğu aileler dağılmayacak, aile bireyleri arasında düşmanlık
oluşmayacak.
Memleketin bu
durumdan kurtulması için düşmanca söylemlere iktidar ve muhalefet liderleri son
verecek. Çözümü olan her siyasi parti, samimice çözüm yollarını iktidara
iletecek ve hep birlikte çözüm yolları bulunacak.
Dünyayı yöneten güçlerin, karşılıklı ya da
karşılıksız basılan dolar üzerinden, gelişmekte olan ülkeleri ve kendilerine
karşı gelen liderleri ortadan kaldırmak için oyun oynamasını ortadan kaldıracak
yöntem bulmak zorundayız.
Keynes “madem artık para altın karşılığında
basılmayacak o zaman her ülke dolar kullanmalı” dediğinde ABD bunu kabul
etmemişti. ABD nin hesabı uzun vadede, milletleri karşılıksız basılan dolarla
sömürmekti. Bunu her zaman yapıyor ve
ABD ülkesinde, borca karşılık dolar üretiyor.
Biz de ülke olarak Bir ABD dolarına eş
değerde 1 Yeşil TL ve Bir Avroya eş değer 1 Kırmızı TL basarak vatandaşımızın
elindeki Dolar ve Avroları hazinemizde toplamak zorundayız. Hem
vatandaşımızın birikimlerinin değer kaybetmesini önlemeliyiz. Hem hazinemizin açığı olan dolar ve avrolar
hazinemizde toplanarak milletimizin bir gecede fakirleştirilmesinin önüne
geçmeliyiz.
Devletimiz soyulmamalıdır.
Paranın kayıt
altına alınması fikrimizden vaz geçmedik. İleriki dönemlerde tüm paralar dolaşımdan
kaldırılıp, Nüfus cüzdanlarımızdaki mikroçipler sayesinde, para kayıt altına
alınmalıdır.
Diğer yandan ABD vatandaşın ev alması,
araba alması ve iş yeri aça bilmesi için bankalara gittiğinde, onlara verilecek
borç karşılığında FED in para bastığını biliyoruz. Bizim ülkemizde de her
işe atılacak, her iş kuracak, her ev alacak, her araba alacak, vatandaşımızın
alacağı kredi kadar, merkez bankasının para basması gereklidir.
Nüfusumuz 50 Milyon iken hazinedeki altın miktarı ne
ise, nüfusumuz 85 Milyon yine hazinedeki altın miktarı aynı olduğunu kabul
edelim. Bu altının karşılığında basılan para kişi başına artık yetmez oldu. Bu
bir sıkıntı.
O nedenledir ki,
bir bebek doğduğu zaman o bebeğimizin 18 yaşına gelinceye kadar olan ihtiyaçları
için 200 Bin TL basılmalı. 18 yaşına gelen bir insanımızın iş kurması ve
hayatını idame ettirmesi için 300 Bin tele basılmalıdır.
Karşılık mı soruyorsunuz?
Karşılık
insanımız olmalıdır.
Doğan her
çocuğumuz bilmem kaç dolar borçla değil, İhtiyaçlarının karşılığı hazır olarak
doğmalıdır efendiler. Şimdilik bu kadar, Aksi halde uzun yazılarımı az
okuyorsunuz.
Saygılarımla.
Mehmet
Kızılaslan 10/01/2022
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder