ÜLKEMDE EKONOMİK ÇÖZÜM
Öncelikle söyleyeyim
ki ben bir ekonomist değilim. Ancak, ekonomik çözümler üretenlerin birçoğu gibi
mühendislik bilgilerine haiz bir teknik öğretmenim.
Bu yazımı da
çözüm araştırma platformumuzdaki tartışmalarımız, birde ekonomik konularda
uzman bir kardeşimiz Olan Dr. İsmail Serinkan ile hafta sonları yaptığımız
görüşmeler sonunda kaleme alıyorum.
Ülkemin bu
krizden kurtulmasının yolu, Yükselen fiyatlar ve oluşan alım gücümüzün
düşmesinin önlene bilmesi için, çok kesin olmayan rakamlarla anlatmaya
çalışacağım.
Daha önceki
yazılarımda anlattığım 43 maddelik Paranın kayıt altına alınması belki günümüz
koşullarında tamamen mümkün olmaya bildiği için daha kolay ve daha adil bir yol
öneriyorum.
Ülkemizde bu gün
kayıt dışı kazanç, kayıt altındaki
kazancının Yüzde kırkıdır. Bu kayıt dışı kazanç, tamı
tamına 600 Milyar dolardır. Bu kayıt dışı rakamı, ilk yıl sadece, yüzde onunu
kayıt altına aldığımızda, 60 Milyar dolar yapmaktadır. Bu 60 Milyar dolar, 870
Milyar Türk lirası yapmaktadır.
Bu 870 Milyar TL
nin kayıt altına alınması halinde, Devlet kasasına vergi olarak 220 Milyar TL
girecektir. Bu 220 Milyar TL yi, Emekli ve çalışanlarımızın maaşlarını
yükseltmekte harcadığımız zaman en düşük maaş 7000 TL ye ulaşacaktır.
Buraya kadar
olanı anladığınızı zannederek, son not olarak, şunu söylemeye çalışıyorum.
Yükselen fiyatları geri çekemeyeceğimizi düşünerek, İnsanımızın gelirini
yükseltmekten başka yolumuzun olmadığını görmek zorundayız.
Gelelim bu
kayıt dışı, 600 Milyar doların yüzde onu olan, 60 Milyar dolarının kayıt altına
alınmasına. Devletin bilgi sayar sisteminden insanımızın TC sine girildiğinde,
yedi sülalesinin yaşam koşullarını gören devlet, kimin ne kadar para harcadığını
bilen devlet, ne kadar mal varlığının arttığını tapu kayıtlarından belirleyen devletimiz;
ne kadar da vergi verdiğini biliyor mu?
Evet biliyor. Peki,
neden zenginlerin vergisiz kazançları yerine garibanın üzerine gidiyor?
Kolay yolu seçiyor da
ondan. Kolay yolu değil, zor olanı ve adaletli olanı yapmak zorundalar. Çünkü
gariban ve dar gelirliler için hayat, yaşanmaz olmaya başladı. Buna dur demenin
zamanıdır.
Sermaye dışarı
kaçarmış, yok öyle bir şey, kaçacak olan zaten, yatırım yapmayıp üç kağıt
ekonomisiyle para kazananlardır, bırakın gitsinler. Onlar ülkemizi soymak için
gelenlerdir zaten, gelmelerinden gitmeleri daha hayırlıdır.
Gelelim çözüme, İşte bu kayda girmeyen,
vergisi ödenmeyen paralar bu gün, devletin para ihtiyacı olduğunda, kur garantili
mevduat hesapları nedeniyle, Milletin
sırtında kambur olarak, cebinden dolaylı vergiler ve ağırlaştırılmış hayat
koşulları ile çıkmaktadır. Bunun yerine Kayıt dışından alınıp kayıt içine
sokulduğunda vergilendirilerek ve devlet hazinesine gelir kaydedildiğinde, dar
gelirli vatandaşımızın yaşam seviyesinin yükseltilmesinde kullanılmalıdır.
Bu saatten sonra,
gelir dağılımında oluşan uçurumların başka bir şekilde kapatılma yolu yoktur.
Bir tarafta gecede Yüz bin TL olan otellerde gününü gün eden, zenginler, diğer
tarafta ekmek bulma derdine düşmüş milyonların yaşadığı bir ülkede huzur bulma
yolu yoktur.
Efendiler bu
ülke gerçekten hepimizin ise, Milyarlarca lira kazananlarla aç ve sefil
olanların aynı ortamda yaşama sansı olmaz.
O milyonlarca
lira kazanıp ta harcayanlara düşman değiliz, ama vergilerini versinler öylece
zevki safa içinde yaşasınlar. Aksi halde hiçbir kimseyi bu yoksul ortamda sırça
köşklerinde rahat yaşatmazlar. Bu çözüm yolu onlarında vücut sağlığı ve
gelecekleri için şart olmuştur.
Diğer yandan,
hani vergilendirilmiş kazanç kutsaldır diyoruz ya, Devlet Zenginlerimizin de
kutsal kazançlarla karınlarını doyurmasını sağlarken, ayrıca sevaba girerlerken;
Siyasi geleceklerinin yoksulların yanında olduğunu bilmek ve bildirmek
zorundadırlar.
Yani devleti
yönetenler de, halktan yana, yoksuldan yana, garibandan yana, dar gelirliden
yana olduğunu da göstermiş olacaktır.
Saygılarımla. Mehmet Kızılaslan 2022-02-12
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder