DÜNYANIN YENİ TANRILARI
Bir çoğumuz, Müslüman
olduğumuzu ve Allah'tan başka hiçbir şeye tapmadığımızı söyleriz. Kelimeyi
şahadet getirdiğimizde Allah'tan başka İlah tanımadığımız söyleriz.
Besmelesiz hiçbir işe
başla mayan ımızda çoğunluktadır. Beş vakit namazını kılanlara gıpta ederiz.
Cuma namazlarını
kılanların çokluğu Allah inancındandır.
Peki besmelenin
anlamını bilir miyiz acaba?“Rahman ve rahim olan Allahın adıyla
(başlarım)”demektir besmele nin anlamı.
Besmele ve Kelimeyi
şahaadet getirme, Allah’la yapılan bir sözleşme gibidir. Besmele her peygamber
ve ümmetinin kullandığı bir şifre gibidir.
Peki Rahman ve Rahim
ne demektir?
Besmelede geçen (Rahman ve Rahim olan Allah'ın
adıyla)Rahman ve Rahim: Çok merhamet eden, esirgeyen ve bağışlayan anlamındadır.
Yüce
Allah'ın Rahman sıfatı, bütün insanları, yaratılmışları kapsar (Müslüman
olan ya da olmayan herkesi kapsar.)
Rahim sıfatı ise, sadece inananları kapsar (Ahret
de sadece Müslümanlara merhamet etmesi anlamını içerir.)
Namaz kılarken onlarca
kez Allah'tan başka İlaha tapmadığımı zı söylesek de, gerçek hayatımızda, Kuranda
bahsedilen TAĞUT a taptığımızın farkına bile varmayız.
Bakınız bakara
suresinin 257. ayeti ne diyor.
“ Allah, inananların dostudur. Onları karanlıklardan
aydınlıklara çıkarır. İnkar edenlere gelince onların dostları da tağut tur,
onları aydınlıktan alıp karanlığa götürürler. İşte bunlar cehennemliklerdir.
Onlar orada devamlı kalırlar.”
Geçmiş dönemlerde de
günümüzde de, bilerek ya da bilmeyerek, Yüce Allah’a inandığını söylediği halde,
Allahtan başka her şeye tapanlar olmuştur. İnkar edenlerde olmuştur.
Bunun en kötü örneği
de Firavun dur.
Öylesine kendisini
kaptırmış ki, Dünya nimetlerine, zenginliğe, şana, şöhrete, iktidara, tahta,
makama, kendisini tanrı ilan etme noktasına kadar şirkte ilerlemiştir.
Belki
hayatının ilk yıllarında Firavun da kendisinden başka yaratıcının varlığına
inanıyordu. Yanındakiler, sağındaki solundakiler,
emrindekiler, ondan nemalananlar, çıkar çevreleri onu öylesine şımartmış, alkışlamışlar,
övmüşler ki; en sonunda; Hazreti Musa gibi özellikle, kekeme olan ve bazen
kardeşinden yardım alan, bir peygamber karşısında azgınlığı had safhaya
ulaşmış, Tanrılığını ilan etmiştir.
Şimdi günümüze dönelim
isterseniz. Bizde sağımıza solumuza bir bakalım, özellikle kendimize bir
bakalım. Acaba şan, şöhret, mevki, makam, kadın, kız, kariyer ve benzeri,
dünyevi çıkarlarımız için Dinden imandan çıktığımız olmuyor mu?
Yüce yaratıcıyı ikinci
plana ittiğimiz olmuyor mu?
Hadi kendimizi işin
dışına çıkaralım. Düşünmemizi kolaylaştıralım. Çevremizdeki makam sahipleri,
şanlı şöhretli kişiler, erki elinde bulunduranlar, acaba Allah'ın emrettiklerini
zaman, zaman çiğnemiyorlar mı?
Onun, yapma dediklerini
yapmıyorlar mı? Onun, dost edinmeyin dedikleri ile dost olmuyorlar mı?
Peygamberimiz
dönemindeki inananlar gibi davranıyorlar mı?
Diyeceksiniz ki, “Sadede gel kardeşim.”
Geliyorum.
O günün yöneticiler ve idarecileri
hükmettikleri sürece, mal varlıklarından eksilmeler olurken; bugünün
idarecilerinin, yöneticilerinin, hükmettikleri, sürece mal varlıkları neden
artar.
O günün yöneticileri,
yönetime ve idareye talip olmazlar ken, kendilerine zorla verilirken; bugünün
yöneticiler ve idarecileri ölümleri pahasına, neden yönetime ve idareye sahip
olmaya kalkarlar ve her yolu mübah
sayarlar. Ayrıca ölünceye kadar da, mümkünse, görevde kalmak isterler.
Görevde kaldıkları
sürece, Allahın emrettikleri ile hükmetmezler
Saygı değer
okuyucularım; zamanın firavunu, en büyük zenginliklere sahip olma noktasında
iken, Allah’a itaatsizliği yüzünden; ibreti alem için, secde etmiş halde, günümüze
kadar korunmuş olarak bizlerin gözlerimizin önüne serilmiştir.
Günümüzün firavunlarına,
“haşa biz tanrılık iddia etmiyoruz” diye ağızlarıyla söyledikleri halde
tağut’a tapanlara sesleniyorum: Sizleri, şan, şöhret, makam, mevki, kadın, kız,
iktidar, güç para, altın, servet, tagutlarınız, Tanrılarınız,
kurtaramayacak. Sizleri kurtarsa, kurtarsa sadece Yüce Allah kurtarabilir.
Dönün ona, dönün onun
emrettiklerine, kurtarın kendinizi de, insanlığı da. Aksi halde sizin sonunuz
Firavundan daha kötü olacak.
Her kelimeyi şaha
adet getirdiğinizde imzaladığınız, Allah la aranızdaki akitleriniz aklınıza gelsin. Bu sözleşmenin neresindeyim sözümde duruyor muyum acaba diye, kendinize sorunuz.
Bu sorununuzun cevabı inşallah hep olumlu
olur. Saygılarımla. Ayrıca bu resimlerdeki Firavunda bizim kıssadan hisse almamızı sağlar inşallah.
Mehmet
KIZILASLAN 2013-05-20
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder