15 Mayıs 1919, İzmir’in
işgalinden bir gün sonra, Mustafa Kemal Atatürk, 16 Mayıs 1919 günü, İstanbul
dan bahsedildiği gibi bir taka ile değil, o günün şartlarının en iyisi bir gemi
de, 38 kişilik bir beyin takımı ve 40 000 altınla birlikte yola çıkar.
Yola çıkmasına, önce onay
vermeyen İngiliz subayı, Padişah Vahdettin’in kefaleti sonucu izin verir. Daha
sonra, aynı İngiliz subayı bu hatasından dolayı İngiltere de asılır.
Padişah Vahdettin, Anadolu da Milli Mücadelenin başlaması için, bu işi
başarabilecek subayların araştırılmasını sadrazamlarından ister. Kendisine
önerilen üç ismin içinden Mustafa Kemal Atatürk’ün, istihbarat bilgilerinde “Cumhuriyetçidir,”
ibaresine rağmen görevi ona verir.
Mustafa Kemal biraz
tereddütlüdür. Padişah yapılan anlaşmalardan sonra elinin kolunu bağlı olduğunu,
Mustafa Kemal’e söyler. İngiliz gemilerinin Saraya çevrilmiş toplarını
pencereden gösterir. İzmir’in bir gün önce işgal edilmiş olması ve birkaç
günlük İstanbul görüşmelerimden sonra, Mutafa Kemal 16 Mayıs 1919 günü öğleden
sonra yola çıkar.
Koyu yazdığım bölümler hoşunuza
gitmemiş olabilir. Ama artık tarihi iyi bilmemiz gerekli. Atatürk
Cumhuriyetçiydi ve Padişah Vahdettin onun cumhuriyetçi olmasına rağmen
kendisine önerilen üç subay arasından, Mustafa Kemal’i bu görevi başarabilecek
tek lider olarak kabul eder.
Türkiye Cumhuriyetinin kaderi,
Mustafa Kemalin İstanbul’dan çıkışından üç gün sonra Samsuna ayak basması ile
yazılmaya başlar.
Ülke, yeni savaştan çıkmış
neredeyse ailelerin, yüzde yetmişinde, genç erkek kalmamış iken, yaşlı
erkeklerin ve kadınlarında dâhil olduğu kuvayı milliye ordusu oluşturulur.
Bu, yakılmış, yıkılmış, koca bir
Osmanlı devletinin küllerinden, yeniden yaratılmış,
Türkiye Cumhuriyet Devletinin başlangıç günüdür.
Bu görev kutsal bir görevdir ve
bu görevi başarabilecek başka bir yiğit koca ülkemizden çıkmamıştır.
Yüz yılın tek lideri Mustafa
Kemal Atatürk’e bu Cumhuriyet için çok şey borçluyuz.
Padişah Vahdetin’in bile o
şartlarda kabul ettiği yönetim, Cumhuriyettir.
Bu gün, 19 Mayıs 2016 Gençlik ve
Spor bayramı.
Atatürk
Millî Mücadele sıralarında Türk milletini ileri götürecek olanların ve köhnemiş
fikirlere karşı gelecek olanların genç fikirler olduğunu görmüştü. Bu
nedenle de “gençlik” kavramı Atatürk için ayrı bir önem taşımaktadır.
Atatürk gençlerden sık, sık
bahsederken, yaş sınırı dışında fikri olarak gençliği yani, fikirde yeniliği
ifade etmiştir. O’nun şu sözü çok anlamlıdır:“Genç fikirli demek, doğruyu gören ve anlayan gerçek fikirli
demektir.”
“Gençler, benim gelecekteki emellerimi gerçekleştirmeyi üstlenen
gençler, Bir gün bu memleketi sizin gibi beni anlamış bir gençliğe
bırakacağımdan dolayı çok memnun ve mesudum”
Evet, gençler, genç fikirli
olanlar, görev bizdedir. Yük bizdedir.
Cumhuriyet, yani halkın,
cumhurun yönetim şekli olan Cumhuriyet bizden çok şey beklemiyor. Sadece
yeniliklere, gelişmeye, unutturulmaya çalışılan üretime ve yönetime dair yeni
fikirler gerek.
Muasır medeniyetin üzerine
çıkaracak teknolojiler bulmak lazım.
İnsanımızın özgürlüklerini,
gelir seviyesini ve yaşam standardını artıracak yöntemler bulmamız lazım. Geçmişte
kalan, köhnemiş, insanımızı esir alan, ruhunu hapseden, kula kulluk ettiren,
emperyalist düşünce ve sistemlerinden kurtulmamız lazım. Görev bizdedir. Gün
susmadan, demokratik haklarımızı arama günüdür.
Bayramımız kutlu olsun, genç
fikirli genç insanlar.
Mehmet Kızılaslan 2016-05-16
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder