23 Mart 2018 Cuma

MİLLİ OLMAK ya da OLMAMAK


                                                       
                      Toplumumuzda Milliyetçi olmayan yok denecek kadar azdır.
          Her partinin programında Milliyetçilik ve ulusun çıkarlarını korumak muhakkak vardır. Değilse Milletine, vatanına düşkün bu Millet, o partilerin üyesi olmazlar. Partiler kendilerine taraftar bulamazlar.
         Ne gariptir ki, Ülkemin Milli kaynakları, bu Milliyetçiliği, ön plana çıkaran ve hamasi, hamasi nutuklar atan partilerin kurdukları hükumetler tarafından, ya peşkeş çekilir, yada kullanılmasına izin verilmiyor.
        Dün, Haşhaş ekimini yasakladılar. Birkaç gün sonra tütünümüze kota koydular. Pamuğumuzu dikilmez ettiler. Ve şimdi de şeker pancarı ekilmez olacak.
        Hadi oradan ne yumurtluyorsun gene oturduğun yerde. Diyenlerinizi duyuyorum. Ve diyorsunuz ki, “Zarar eden fabrikaları satıyoruz, pancar ekimine bir şey mi diyoruz?” Ben de diyorum ki, Ey uyuyan güzel ahmak kardeşim. Fabrikaları özelleşen ve satılan her ürün, bu ülkede dikilmez hale gelmedi mi?  Tütüne, kota konulduğu zaman, üretilen tütün, o ailenin masraflarını bile karşılamaz hale gelmedi mi?
         Satılacak olan şeker fabrikalarına, şeker pancarı üreten pancar köylüsü, özel sektörün insafına bırakılmış olmayacak mı? Dışarıdan, kanser yapan, mısır şırası ithalatçıları bu fabrikaları aldığında zarar ediyor diye, makineleri, Sümerbank gibi hurdacıya, araziye de konut alanına çevirdiğinde hanginizin gıkı çıkacak acaba?
          Diğer yandan işsiz kalan, pancar üreticilerinin çoluğu, çocuğu, besicilikte kullanılan küsbe’nin kullanıcısı, hayvan üreticilerinin durumu ne olacak? Yem maliyetleri nerelere çıkacak biliyor musunuz?
         Uyuyan, güzel ve ahmak kardeşim, uyan. Bu tedbirler, bu fabrikaların satışı, Milli düşünceye ters, işgalci düşüncenin sahiplerine aittir. Bu fikre uyan hükumetler de ya Milli değildirler, ya da yanlış yönlendirmektedirler.
          Sayın Cumhurbaşkanlarımızın birçoğu, onu yanlış yönlendiren, danışmanları tarafından, yanlış karar almalarına sebep olmuşlardır. O mevki de, bulunan en mükemmel insanların bile, çevresinde, art niyetli üç kişi dahi bulunsa, Cumhurbaşkanımızı yanlış yönlendirebilirler. 
          Bu yazım, aynı zaman cumhurbaşkanımıza bir mektup olsun istemekteyim. İnşallah art niyetli danışmanlarını, bu mektubum aşar ve sayın Cumhurbaşkanımız duyar, kulak verir ve Milli olmayan bu düşünceden kurtulma şansımız olur.
        Tekrar söylüyorum, sadece fabrikalarda çalışan işçilerimizin, başka alanlarda iş bulmaları değil sorunumuz. Fabrikalar satıldıktan sonra, kapatılması halinde ki, (siz, zarar ediyor diye satarsanız, alanlarda, zarar ediyor diye, makinaları hurdaya, arazisini de tokiye devredeceklerdir.) Pancar üreticilerimiz ne olacak? Küs besinden, yararlanan besicilerimiz, et üreticilerimiz ne olacak, Bana söyler misiniz.
         Şekerde üretilmez olduğunda ülkemde,  boşalan alanı dolduracak, Mısır şıracılarının, ülkemizi kansere teslim etmesi halinde, insan sağlığımız ne olacak?  Kansere tutulan insanlarımızın, ilaç giderlerini nasıl karşılayacağız?
         En önemlisi de, bu yanlıştan sonra, artacak olan işsizliğe nasıl çare bulacaksınız?
         Bir ülkede işsizin maliyeti, işçinin maliyetinden, daha çoktur anlamadınız mı?
          Bu sorularıma doğru cevap verip, bu yanlış uygulamadan döndüğümüzde, Milli sözünü söyleyebilmekte, hürsünüz. Değilse Milli değil, işgalci zihniyetin sahiplerinin oyuncağı olduğunuzu tüm kamuoyu düşünecektir.
           Yakın tarihe bir bakınız. Cumhuriyetin kurulduğu, ilk yıllarda, tüm fabrikaların gelirinden “daha çok, Haşhaş üretiminden,  elde edilen, sağlıkta kullanılan uyuşturucu imalatının geliri daha çok imiş.
          Ne garip ki, o zamanda, Avrupalıların baskıları ile bu fabrikalarımızda kapatılmıştır.
          Öyle inanıyorum ki, Sayın Cumhurbaşkanımız, mısır şıracılarının da baskılarına da boyun eğmeyip, bu fabrikaların satışına ve pancar üreticilerimizin, besicilerimizin mağduriyetinin önüne geçecektir.   O yanlışlara götüren, danışmanlarının işine de son verecektir.
           Saygılarımla.
                                       Mehmet Kızılaslan 2018-03-23

         



            

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder